MİKROÇİPLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MİKROÇİPLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Mart 2016 Cuma

İMPLANT UZAYLI ÇİPLERİ VE ANALİZLERİ





İmplant Uzaylı Çipleri

Dr. Roger Leir [Uzaylı çiplerinin teknolojisi]

Tanımlanamayan uçan cisimler, dünya dışı canlılar tarafından insanların alıkonulmaları ve bedenlerinde çeşitli deneylerin yapıldığı çiplerin yerleştirildi bir gerçektir. Tüm raporlara bakıldığında alıkonulmaların %60'ı gündüz, %40'ı gecedir. Türkiye, Güney Amerika… Birçok dünya ülkesinde alıkonulmalar yoğun bir şekilde rapor edilmektedir. Uzaylıların insanların vücuduna yerleştirmiş olduğu çipleri bir çok üniversitenin desteği ve bilim adamları ile birlikte cerrahi operasyonla çıkartıp birebir inceledim. 15 cerrahi müdahalede bulundum.


Alıkonulanların tariflerindeki canlıların fiziksel yapıları ve bedensel oranları birbirine çok benzemektedir. Gri deri, büyük kafa, büyük çekik siyah gözler, çelimsiz kollar ve bacaklar. Bu canlılar boyutlar arasında veya zamanda yolculuk ediyor olabilirler. Paralel evrenler var olabilir. Kimse dünya dışı canlılar konusunda tam olarak kesin bilgilere sahip değildir.



◊ Bir çip operasyonunu şu şekilde anlatıyor:

Hastanın vücudunda çip olup olmadığını incelenirken, radyo frekans testlerinin birkaçında dikkat çekecek değerde frekans dalgaları tespit ettik. Bu maddeyi (çipi) gauss ölçer ile incelediğimizde 10mgauss birim frekans yaydığını, bunun savaş üslerinin, uzay üslerinin uzay araçlarıyla; uydularla haberleşirken kullanılan frekansların aynısı olduğunu farkettik.
Bu cerrahi müdahalelerin hepsi kayıt altında gerçekleştirilmiştir. Aynı operasyon birçok kamera ile görüntülendi. Bilimsel ve askeri departman yetkilileride bulunmuştur ve şahit olduklarına dair belge imzalamışlardır. Operasyon yapılan tüm hastalarının isimlerini gizli tutmaktadır raporlara işlerken takma isim kullanılmaktayız.







Kan örneği alındı ve alınan kanda bir gariplik olduğunu tespit ettik. Obje röntgenlerde de görünmektedir. Hastanın da belirttiği gibi gerçekten de ayak parmağında bir obje vardı. Cerrahi operasyonlar yapılmadan önce şahsın röntgen ve birçok inceleme ile vücudunda bir parça olduğunun ispatlanması gerekmektedir. Eğer ispatlayamazsak cerrahi operasyonu gerçekleştirmemiz yasaktır. Objeyi (çipi) gauss ölçer ile incelediğimizde 10mgauss birim frekans yaydığını da teyit ettik. (operasyonun fotoğrafları gösteriliyor) parça sorunsuz bir şekilde tek seferde çıkarılmıştır.



Vücudunda çip bulunan hastanın evini incelemek istedik. Aletlerimiz evin heryerinde manyetik enerji tespit etti. Mutfaktaki metalleri bırakın tahta kaşıkta bile vardı! Evin çevresindeki ağaçlarda bile manyetik enerji vardı. Hastanın arabasında hatta lastiklerde bile vardı. Bahçedeki Avokado ağacı ve hemen çevresindeki toprağa “Bromain” denilen bir madde bulaşmış ve toprak saniyelik yanmıştı. Evde en yoğun manyetik enerjinin ölçüldüğü yatak odasına giden koridora dışarıdan giren tüm ışıkları kapattıktan sonra koridor sonundaki pencerenin altında bulunan duvara özel ışınlar yansıtarak baktığımızda 4 parmaklı çocuk eli gibi bir izi vardı. Ev sahibinin izni ile duvarın o kısmını dikkatlice kırıp aldık. Bu parçayı 48 saat sonra laboratuvarımıza soğutularak taşındığımız sırada muhafaza ettiğimiz kutuyu açıp bakmak istedik 4 parmaklı el izi duvar üzerinde dahada belirginleşmeye başladı kutunun içerisine düşmüş olan pul gibi parçacıklar birbirlerini çekerek bir araya toplandılar. ( kişisel bilgi: hatırladığım kadarıyla, Dr Roger Leir şöyle söylemişti: duvara sürülen el izinin iki sebebi olabilir 1- dünya dışı varlıklar (ddv) dünyadan kendilerine hastalık bulaşmaması için vücutlarına özel bir jel veya ilaç sürüyor olabilirler 2- üzerlerinde özel bir biyolojik elbise var bu elbisenin üzerinde koruyucu bir jel veya ilaç olabilir. Bu şekilde duvara sürülmüş olabilir. Duvardaki iz her ne ise evin manyetik alanında bir dengede olduğundan sabit duruyordu. Biz onu evden cıkardık ve dengesini bozmuş olabiliriz. Belkide duvarın parçasını soğutucu muhafaza ile bir başka laboratuvara taşırken kutuyu açmasaydık izde bir bozulma olmayacaktı.)



◊ Hastadan çıkartılan çipin bilimsel incelemesi :

“Optikal mikroskop” ile obje 100 kat büyütülerek inceleniyor ardından “Atomik Kuvvet Mikroskobu” ile maddenin yüzeyinin yapısı sonra “Scan Electronic” ile enerjisi, maddenin nasıl elementlerden oluştuğunu tespit edebiliyoruz. “SEM , EDX Mikroskopları” ile maddenin izotoplarını tanımlıyoruz. ( Dr Roger Leir sunumda bu operasyonla ilgili olan resimli ve yazılı inceleme raporlarını bir slayt ile gösterdi ) 





○ İncelemenin sonuçları:

Hastadan çıkartılan çip meteorik demirden oluşmaktadır. Çipin içinde Uzaydan gelen meteorların üzerindeki maddelerle uyuşanlar bile vardır. ( Dr Roger Leir çipin çapının 2mm olduğunu söylemişti bu notlarım arasında yok sadece hatırlıyorum ) Çipteki uranyum dünyadaki uranyuma çok benziyor ama bu çipin içindeki uranyumun izotop oranı çok yüksektir. Objeyi 75 bin defa büyüterek incelediğimizde artık teknolojik bir yapıya sahip olduğunu görebiliyorduk. Bu metalin içinde nano iplikçikler olduğunu gördük bu sayede bizler de daha gelişmiş nano parçalar üretmeyi öğrendik. Bu nano liflerin birkaç tanesi doğru birleştirilince dünyadaki yerçekimini aşabilecek bir yapı oluşturabilir. Örneğin: Japonya kumaşı bu nano iplikçiklerle kombine ederek tek bir elbisenin istediğimiz renkte olabilmesini sağlıyor.

Çip 75 bin defa büyütüldüğünde karbon nano tüplerini gördük bunları elimizdeki teknoloji ile üretmek çok zordur ve bu ileri teknoloji işlem çok çok ihtiyaç duymadığımız sürece üretilmemektedir. Çiplerin içindeki nano örgü sistemleri tamamen bir amaç için yapılmıştır. Bu nano örgü sistemlerinin bir çoğu bizim için yepyeni tasarımlardı o nedenle bunlara yeni isimler vermek zorunda kaldık: " kurdela örgüsü, örümcek ağı, karmaşık örümcek ağı " gibi çünkü öyle görünüyorlar. Çipte sodyum kristali vardır ve bunları dünyada bulmak çok zordur. ( bu sırada çipin mikroskobik resimleri gösteriliyor) nano kurdelalar görüyoruz ve kusursuz şekilde düzenliler. Ovoid şeklinde maddeler gördük tüm bunların tam olarak ne olduklarını bilmiyoruz.

Bizler teknolojimiz ile maddenin nikel demir oranı testiyle dünyamıza ait olup olmadığını anlayabiliyoruz. Bu çipin içinde 60 dan fazla farklı madde var bazılarının ismi: thorium, uranium, ruthenium, iridium, palladium, rhodium…(slayttan yazabildiklerim, dahası vardı) ve asla tek başına bulunamayan çevresinde farklı elementleri bulunduran bir madde olan U238 bile vardı çipin içerisinde.


thorium uranium rutherium 
iridium palladium rhodium

Şuna özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum: Bu çiplerin içerisinde biyolojik canlı var ve bu canlı metalden ürüyor, maalesef biz bunu yapamıyoruz. Biz bunu yapabilseydik demirle metalle organ yapabilirdik. Bu canlı anladığımız kadarıyla çipin çalışmasında görevli: 2mm lik bu minicik çipin içinde bölümler odacılar bile var. Bu odalardan birinde nanofiber tüpler diğer adıyla enerji kutucukları var ,o canlı çip için ihtiyaç duyulunca bu enerji kutucuklarını alıp kullanıyor. Çipin üzerinde C, O, Si, Mg, Al, S, P materyalleri kılıf olarak kullanılmıştır. Bana göre bu non-metallic yapı da üretilmiş bir cihaz olabilir. Bu çipler S.E.M ve F.I.B şeklinde isimlendirdiğimiz insan vücudunun reddetmediği DNA ya zarar vermeyen bir yapıya sahiplerdir. Anladığımız kadarıyla bu zeki canlılar çipleri yerleştirecek oldukları kişinin DNA ve doku yapısına uygun bir şekilde özel olarak üretiyorlar.

◊ Dr Roger Leir in konuşmasına son olarak eklediği bilgiler :

Bir meteor bulundu, bu kayanın içerisinde özel materyal paketleri var. Bu kayayı bulan kişi kırmaya kalkışmış ve ortaya çıkan toz ile hasta olmuştur. Kitaplarımdan birtanesinde yazmıştım: 1996 da Brezilyada düşen uzay gemisinde Roswell deki gibi canlılar bulundu, bir canlı incelendi. Bu incelemeyi yapan kişi ile görüştüm, bulunan gemi ve canlılar Amerikaya taşındı.


KAYNAKLAR :

İstanbul 4. Ufo ve Yeni Çağ Kongresi
http://periodictable.com/index.html


 Kaçırılan insanların neredeyse hemen hepsi gemiye alındıkları süre sonrasında gri varlıklar tarafından burunlarına yerleştirilen yabancı maddelerden söz ediyorlar. Bu olay esnasında tanıkların en net hatırladıkları nokta ise ince uzun tıbbi bir cihazın burun deliklerinden içeri sokulduğu andır. Anlattıklarına göre bu tıbbi cihazın hemen ucunda minik bir metal parça bulunmakta. Cihaz burun deliğinden çıktığında bu garip metal parçacığın artık o cihazın ucunda olmadığı vurgulanıyor.





   Hangi amaçla bu cisimlerin yerleştirildiği tam olarak bilinmese de bilim çevrelerince bu minik parçacıkların bir gözlem cihazı olduğu iddia ediliyor. Tanıkların hipnoz sonrasında birde röntgen taramasına tabi tutulmaları sayesinde griler tarafından kaçırılan kişilerin vücuduna yerleştirilen bu minik mikro çiplerin görüntülenip gün ışığına çıkarılmaları da mümkün olmaktadır.

   Kaçırılan insanların vücudunda daha çok baş, ve kemikler üzerine yerleştirilen bu yabancı cisimler kişiye acı yada herhangi bir rahatsızlık kesinlikle vermiyor. Kaçırıldığının farkında olmayan kişilerin bir çoğu herhangi bir hastalıktan dolayı röntgen filmi çektirdiği sırada filmlerin incelenmesi sonucunda bu parçacıkların vücutlarında bulunduğunu anlıyorlar. Hiçbir şey hatırlayamayan kişi daha sonraları hiç alışık olmadığı  garip bir deneyimi yaşadığını idrak etmeye başlıyor. Kimi şahıslar bu cisimleri ameliyatla vücutlarından çıkarttırıp incelenmesi için bilim adamlarına bu parçacıkları teslim ediyorlar.

  Bu güne kadar kaçırılan insanların vücutlarından çıkarılan bu küçük parçacıklar A,B,C,D,E,F,G ve H olarak sekiz ayrı sınıfa ayrılmıştır.




   Uzaylı mikroçiplerinin varlığı, ilk kez 1967 yılında, Betty Andreasson adlı Massachusetts’li kadının uzaylılar tarafından kaçırılmasıyla duyulmuştur. Andreasson, dünya dışı varlıklar tarafından kaçırıldığını ve uzay gemisinde yapılan tıbbi incelemeler sırasında burnunun içine küçük, sivri uçlu bir topun yerleştirildiğini açıklamıştır.





   Betty Andreasson 1967, dünyadışı varlıklarca kaçırıldığını ve bu varlıklarca burnuna minik bir parcacığın yerleştirildiğini ilk defa açıklayan kişidir.

    Eylül 1986’da, saygıdeğer bir bilim gazetesi olan Nature’de, İngiltere Oxford Üniversitesi jinekologlarının bir raporu yayınlanmıştır. Raporda, doğum öncesi rutin kromozom testinden geçen bir kadın hastanın jenital sıvısında esrarengiz bir cismin bulunduğu belirtilmektedir. Tanımlanamayan bir maddeden yapılmış olan ve küçük noktalardan oluşan bu cisim, sadece 10 mikron ölçüsünde olup, şimdiye kadar tespit edilebilmiş tüm mikroçiplerden daha küçüktür.

    1995 yılında Amerika’da kaçırıldığını iddia eden ve ismi açıklanmayan bir kişi, kemiklerine yerleştirilmiş olan minik parçacığı fark edince, o garip cismin ameliyatla alınıp test edilmesine karar verdi.

   NIDS ( National Institute for Discovery Science ) adlı kuruluşun bu garip parçacık üzerinde yaptığı incelemeler ve analizler sonrasında ele geçen parçacığın kesinlikle vücuda yabancı bir nesne olduğu saptanmış oldu!...

    Metalürjik spektrografi, radyografi ve kimya analizlerinden geçirilen bu garip nesne; ( 4, mm uzunluğunda 0, 6 mm çapında ) metalik bir varil olarak tanımlandı.

  Unutmadan eklemeliyiz ki her ele geçen her cismin şekli ve boyutu farklılık göstermektedir. Yukarıda anlattığımız olayda ele geçen cismin üzeri kuvars benzeri son derece sağlam bir maddeyle kaplanmıştı. Cismin dış yüzeyi ise demir, fosfor ve kalsiyumun karışımından oluşmaktaydı. Bilim adamaları ve UFO araştırmacıları ellerinde bulunan ve çeşitli analizlere tabi tutukları bu cismin minik bir verici olduğu konusunda ortak bir kanaate varmış bulunmaktalar. Şuan CIA ve diğer gizli birimlerin hatta ciddi UFO araştırmaları yapan bir çok özel araştırma grubunun elinde incelenmekte olan dünya dışı medeniyetlere ait parçacıklar çokça bulunmaktadır. Bu parçacıkların gerçekliliğini ve dünya dışı bir zekanın ürünü olduklarını kanıtlayan diğer önemli bir nokta ise bu ele geçen cisimlerin şuan bile yapısının çözülememiş olmasıdır.

   Hatta bazı parçacıklar tüm analizlere rağmen dünyamızda bilinen hiçbir element yada materyalle bağlantısının olmamasıdır. Tanımlanamayan bir teknolojinin ürünü olan bu mikroçip benzeri cisimler şuan bile bilim adamlarınca çözülememiş bir muammadır.

    Kaçırılan kişilerin röntgen filmlerinde tespit edilen bu cisimlerin derinin altına nasıl olup da herhangi bir kesik açmadan yerleştirildiği günümüzde bile tam bir sır niteliği taşımaktadır.

   Aşağıda dünya dışı varlıklar tarafından kaçırılan birkaç tanıktan ameliyatla çıkarılan mikroçipleri görmekteyiz.



    Bilim adamları incelemeye alındıkları her bir mikroçipin aynı zamanda birer verici olduğu düşünmektedir. Çeşitli boylarda ve biçimde yüzlerce mikroçip şuan gerek gizli servislerin elinde, gerekse çok önemli bilim çevrelerinde incelenmektedir.

    Tüm bu verileri  arka arkaya sırladığımızda karşımıza tek bir gerçek çıkmaktadır. Bu gerçekte yüzyıllardan beri bizleri inceleyen bir takım dünya dışı varlıkların kobayları olarak kullanıldığımız ve üzerimizi adeta bir yorgan gibi örten gök yüzünün hiç de sandığımız gibi boş ve sahipsiz olmadığıdır. Ele geçen ve kişilerin vücutlarında bulunan bu garip teknoloji harikası parçacıklar bizlere “ Evrende yalnız olmadığımız ” gerçeğini  kanıtlamamızda yeterli olacaktır.

    Bugün başta Amerika olmak üzere dünyanın bir çok ayrı noktasında kaçırıldığını söyleyen insanların sayısı milyonları bulmaktadır. Ve her geçen gün dünya dışı varlıklar tarafından kaçırılan insanlara daha binlercesi eklenmektedir.

Devamını Oku »

Yukarı Git