4 Mart 2016 Cuma

FBI 61 YIL SONRA ROSWELL KAZASINI DOĞRULADI (11 NİSAN 2011)



‘Evet, UFO düştü ve içinde 3 uzaylının cesedi bulundu’

Varlığı yıllardır tartışılan ve ABD makamlarının resmi olarak doğrulamadığı “uzaylılar” tartışmasının cevabı 61 yıl sonra geldi. Yayınlanan FBI raporlarında düşen UFO’nun boyutu, insan benzeri uzaylıların giydiği kıyafetler açıkça tanımlanıyor.

İnsanoğlunun en çok merak ettiği konuların başında gelen uzaylılar ilk defa resmi olarak doğrulandı. Federal Araştırma Bürosu (FBI) 1950’de, ABD’ye düşen bir uzay mekiği hakkında hazırlanan özel raporunu önceki gün yayınladı. New Mexico’da düştüğü iddia edilen fakat yıllardır varlığı reddedilen uçan daire hakkında yayınlanan raporda, uzaylıların boyu, mekiğin şekli ve boyutu gibi en ince detaylara yer veriliyor. İsmi açıklanmayan bir kaynak tarafından verilen bilgiler doğrultusunda Washington’da, gizli ajan olarak görev yapan Guy Hottel’in hazırladığı raporda “New Mexico’da üç uzay mekiği ele geçirildi” açıklaması yapıldı.

90 santimetre boyundalar

22 Mart 1950 tarihli belgede “Uçan cisimler ortaları yükselen birer daire şeklinde tanımlanabilir. Cismin çapı 15 metre. Her araçta insan vücuduna benzer üç ceset bulduk.

Bulunanlar 90 santimetre boyunda ve metalik kıyafetler giyiyor. Her birinin vücudu pilotların giydiği kıyafetlere benzer bandajlarla kaplı. Mekiklerin New Mexico’da bulunmasını bölgedeki üst düzey radar sistemine bağlıyoruz.

Uzay mekiğinin kontrol mekanizmasıyla radarın karıştığını tahmin ediyoruz” açıklamasında bulunuldu.

Sonunda açıklandı

New Mexico’da bulunan Roswel kasabasındaki askeri üsse, 2 Haziran 1947’de bir UFO düştüğü iddia edilmiş, uzaylılar üzerinde bilimsel araştırmalar ve otopsi yapıldığı öne sürül-müştü. İddiaların artması üzerine ABD ordusu “Hava kuvvetleri uçan mekik buldu” başlıklı bildiride “Uzay mekiği hakkındaki iddialar dün gerçek oldu. Roswell Karargahı Hava Üssü’nde bir cisim bulduk” açıklaması yapmıştı. Fakat resmi makamlar 24 saat sonra bu açıklamayı geri çekerek, uçan cismin sadece sıradan bir hava balonu olduğunu bildirerek iddiaları yalanlamıştı. 1947’de FBI tarafından yayınlanan bir başka belgede ise uzay mekiğinin altı köşeli olduğu açıklanmıştı. Belgelerde bu bilgilerin, ulusal güvenliğe darbe vurmamak için NBC ve AP ajansı tarafından yayınlanmadığı belirtildi.

‘Hey dünyalı biz dostuz gerçek oluyor’

Sirius Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan FBI raporlarını şöyle yorumladı, “Raporlar evrende başka yaşam formları olduğunun ispatı. Negatif güçler dünyayı ele geçirmek isteseydi bunu binlerce yıl önce yapabilirlerdi. Türkiye’de MİT ve Hava Kuvvetleri İstihbarat biriminde UFO’larla ilgili yakın gözlem raporları var. Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, 4 uçakta 8 üst düzey eğitimli askeri personelle 18 dakika boyunca, bir UFO’yu gözlemlediklerini, yan yana uçtuklarını ve inanılmaz manevralar yaptıklarını açıkladı.“

FBI’ın açıklaması bizim beklediğimiz bir gelişmeydi. Son zamanlarda başta İngiltere olmak üzere Meksika, Hollanda, Danimarka, Brezilya en son olarak da Yeni Zelanda hava kuvvetleri izledikleri UFO raporlarını peş peşe açıklamaya başladılar. Bu bir hazırlık süreci, Amerika ilk defa böyle bir adım attı. Roswell olayının gerçek olduğunu 26 yıldır insanlarımıza anlatmaya çalışıyoruz.

Dolayısıyla FBI’ın açıkladığı dosyalar ve raporlar Roswell’e düşen UFO olayının gerçek olduğunu gözler önüne sermekte. UFO düşüyor ve dünya dışı varlıklar ele geçiyor, otopsi yapılıyor. Bu rapor gösteriyor ki Obama hükümeti bu konuda ciddi adımlar atacak. Önümüzdeki süreçte bu açıklamaların daha da hızlanacağını öngörüyorum. Bu konuda gözlemler çok arttı. Biz de FBI’ın Nisan ayı başında böyle bir açıklama yapacağına dair içeriden bazı bilgiler almıştık. Özellikle Birleşik Devletler nezdinde ve diğer hükümetler nezdinde. Türkiye de dahil, çünkü bizim askeri birimlerimiz olsun, hava kuvvetleri istihbaratı, MİT olsun bu konuda önemli bir yere sahipler. Bizim ulusal hava sahamızda da çok sıklıkla askeri ve sivil pilotlarımız tarafından gözlemler yapılıyor.

BU GERÇEĞE HERKES HAZIRLANSIN

Süreç bu raporla birlikte hızlanacak. Artık karar alınmıştır, çabalarımız meyvesini veriyor. Birleşmiş Milletler nezdinde de ciddi girişimler var. Bizim de başlattığımız Dünya UFO İnşaat Kampanyası isimli dünya çapında bir kampanya var. Bu da Birleşmiş Milletler nezdinde artık gizliliğin ortadan kalkmasıyla alakalı tüm dünyadan imza topluyoruz.

Gizlilik kalktıktan sonra süreç artık kamuoyunu bilimsel yönden, psikolojik ve sosyal yönden evrende yalnız olmadığımız gerçeğine hazırlamak ve onları bilgilendirmek. Çünkü biz önümüzdeki 10 yılda dünya dışı varlıklarla direkt temasın oluşacağı bir ortam öngörüyoruz. Tüm dünyada ekolojik, jeofiziksel anlamda çok ciddi değişimler de var. Foton kuşağının etkileri, dünyanın manyetik alanında ciddi sapmalar ve eksen kaymaları... Söz konusu bilim adamları artık bunu kabul ediyorlar. Dünyanın değişim ve dönüşüm sürecinin hızlandığı bu zaman diliminde UFO’ların da görülmeleri tesadüf değil.

UFO gerçeğinin açıklanması tüm dünyayı birleştirici bir unsur ve etki yaratacaktır. Dünyalı olduğumuzu iddia edeceğimiz bir üst seviyeye çıkacağız; bu da insanlığın barış birliğini sağlayacak, egolarımızı törpüleyeceğiz. Savaşa aktarılan kaynaklar eğitime, sağlığa, diğer enerji kaynaklarına aktarılacak. Alternatif enerji kaynakları devreye girecek. Çok olumlu bir süreç başlayacak.

KAYNAKLAR :
http://www.haberturk.com/yazarlar/gulin-yildirimkaya/619893-fbiin-resmi-uzayli-aciklamasi-donum-noktasi-mi
Devamını Oku »

CIA YILLARDIR GİZLENEN UFO BELGELERİNİ AÇIKLADI (28 0CAK 2016)



ABD Merkezi İstihbarat Dairesi, UFO ve uzaylılarla ilgili gizliliği kaldırılmış çok sayıda belgeyi paylaşıma açtı. Söz konusu belgeler, CIA’in 1978 yılında UFO ve uzaylılarla ilgili yaptığı araştırmadaki binlerce belgeyi kapsıyor. Bu belgelerin büyük kısmı ise 1940’lı ve 1950’li yıllara ait.


CIA, bu belgeleri paylaşıma açarken de içlerinden 10 tanesini, ünlü “X-Files” dizisine gönderme yaparak öne çıkardı. “Bizim X-Files dosyalarına göz atın” başlığını kullanan CIA, dizinin iki kahramanı Fox Mulder ve Dana Scully isimli iki FBI ajanını andı.

Paylaşıma açılan binlerce belgeden 10 tanesini özellikle ayıran CIA, bu belgelerden 5’i için “Ajan Fox Mulder’in, uzaylıların gerçekten var olduğuna diğerlerini ikna etmede kullanmasının hoşuna gideceğini düşünüyoruz.” dedi. Diğer 5 belgenin ise “Şüpheli ajan Dana Scully tarafından UFO görüntülerinin bilimsel bir açıklaması olduğunu kanıtlamak için kullanılabileceği” belirtildi.


Ardından ilk olarak Ajan Mulder’in dosyalarını sıralayan CIA, sırasıyla “Doğu Almanya'da, 1952 yılında, 15 metre çapında bir UFO görüldüğüne dair belge”, “11 Ağustos’ta CIA’de ‘uçan daireler’ üzerine yapılan bir toplantı tutanağı”, “1952’de Kuzey Afrika ve İspanya’da ‘uçan dairelerin’ rapor edilmesine dair bir belge”, “1 Ağustos 1952’de hazırlanmış ‘uçan daireler’ raporu” ve yine 1952 yılına ait “Kongo Uranyum madenlerinde ‘uçan daireler’ görüldüğüne dair rapor” paylaştı.


Ajan Scully için de şu belgeler paylaşıldı: “14-17 Ocak 1953 tarihli Tanımlanamayan Uçan Cisimler Üzerine Bilimsel Danışma Paneli”, “15 Msrt 1949 tarihli Uçan Daireler üzerine Resmi Duyuru”, “2 Ekim 1952 tarihli CIA Başkanı’na sunulan Uçan Daire Raporu”, “21 Ocak 1953 tarihli UFO’lar üzerine gerçekleştirilen OSI Danışma Grubu Toplantısı” ve “3 Aralık 1952 tarihli Uçan Daire Kayıtları Raporu.”

CIA ayrıca dosyalarda yer alan iki adet fotoğrafı da öncelikle paylaştı. Bu fotoğraflardan birinde uçan dairelerin gözüktüğü iki fotoğraf ve CIA ekiplerinin yaptığı bir incelemenin fotoğrafı gözüküyor.


 CIA, ardından “Gerçek oralarda bir yerde, tıklayın ve kendiniz görün” diye ekledi.

 CIA BELGELERİ :

Flying Saucers Reported Over East Germany, 1952 (PDF 325 KB)
Minutes of Branch Chief’s Meeting on UFOs, 11 August 1952 (PDF 162 KB)
Flying Saucers Reported Over Spain and North Africa, 1952 (PDF 266 KB)
Survey of Flying Saucer Reports, 1 August 1952(PDF 175 KB)
Flying Saucers Reported Over Belgian Congo Uranium Mines, 1952(PDF 262 KB)

 CIA BELGELERİ :

Scientific Advisory Panel on Unidentified Flying Objects, 14-17 January 1953 (PDF 907 KB)
Office Memorandum on Flying Saucers, 15 March 1949 (PDF 110 KB)
Memorandum to the CIA Director on Flying Saucers, 2 October 1952(PDF 443 KB)
Meeting of the OSI Advisory Group on UFOs, 21 January 1953 (PDF 194 KB)
Memorandum for the Record on Flying Saucers, 3 December 1952(PDF 179 KB)

KAYNAKLAR :


Devamını Oku »

EVRENDE YALNIZ DEĞİLİZ AMA DELİLLER SAKLANIYOR



Evrende Yalnız Değiliz Ama Deliller Saklanıyor

1971 yılında "Apollo 14" göreviyle uzaya giden astronot Edgar Mitchell, çok çarpıcı iddialar ortaya attı:

"Bu evrende yalnız değiliz ve hükümet bu gerçeği saklamak için her şeyi yapıyor' dedi. 1947'de bir UFO kazasının yaşandığına inanılan Roswell Kasabası'nda büyüyen astronot, 'Kaza sonrası ordu yetkilileri halkı bilgi sızdırmamaları konusunda uyardı."

Roswell UFO vakası peki neydi?

Roswell, UFO vakasında bulunduğu iddia edilen bir insansı'ydı. Roswell UFO vakası, 1947 Temmuz ayında ABD'nin New Mexico eyaletinin Roswell şehrinde meydana geldiği iddia edilen olay olarak tarihe damgasını vurdu.

8 Temmuz 1947 yılında New Mexico eyaletinin Roswell kasabası yakınlarında, ABD'nin Idaho Eyaleti'nde orman servisi için kurtarış pilotluğu yapan Kenneth Arnold'un, 25 Haziran'da kayıp bir uçağı Washington'daki Cascade Dağları üzerinde aramaya çıkışının ve tahminlere göre, 4000 m. yükseklikte saatte 1200 mil hızla giden dokuz tane disk şeklinde uçan daireler gördüğünü iddia edişinin iki hafta sonrasında bir " fincan tabağının" ele geçirildiği duyuldu.

Ancak ertesi gün ABD Ordusu bu haberi yalanlayarak bunun bir araştırma balonu olduğunu iddia etti.
Otopsi görüntüleri

27 Mayıs 1995 Cuma günü Londra Müzesi'nde bir basın toplantısı yapan İngiliz TV yapımcısı Ray Santili elinde 16 mm'lik 14 bobinden oluşan ve ABD Ordu istihbarat birimlerine ait olduğunu açıkladığı filmleri kamuoyuna sundu. Kaza sonrasıyla ilgili görüntüleri ve bazı dünya dışı ya da insan olmayan canlılara yapılan otopsi sahnelerini içeriyordu. Film 82 yaşındaki ordu fotoğrafçısı Jack Barnett'ın özel arşivine aitti. Temmuz 1947'deki Roswell UFO kazası sırasında çekilmişti ve Barnett bir kopyasını da kendisine saklamıştı. İşte bu beklenmedik olay konunun önemini daha da artırdı.

Teğmen Walter Haut

Amerikalı eski bir askeri yetkili, 60 yıl önce ABD’nin New Mexico eyaletindeki Roswell askeri üssü yakınlarına düşen cismin içinde uzaylı cesetleri de bulunan bir UFO olduğunu ve bunların Amerikan ordusu tarafından gizlendiğini ölüm döşeğinde itiraf etti.

O dönemde üssün halkla ilişkiler subayı olan ve geçen yıl ölen Teğmen Walter Haut, ölümünden sonra açılmak üzere yazdığı mektupta, ABD ordusunun birçok teknolojiyi bu "kazada" ele geçen dünya dışı uzay mekiğinden aldığını iddia etti..

Devamını Oku »

AY'DA BULUNAN GEMİ VE UZAYLI KADIN MUMYASI




AY ' DA BULUNAN GEMİ VE UZAYLI KADIN MUMYASI


Geçtiğimiz yıllarda, gizlice gerçekleştirilen Apollo 18 görevinde NASA astronotlarının çektiği yaklaşık seksen saatlik görüntüler internette yayınlandı ve muhtemelen bunları sızdıran taraf olan Ruslar, Apollo 18 ismi ile bir de film çektiler.

Bu filmde dünyanın bilmediği bir gerçeği de ilan ettiler. Ay'a ilk ayak basanlar Ruslardı. Ruslar gizlice gerçekleştirdikleri bir uçuşla Ay'a gittiler ve başarılı şekilde indiler. Ama geri dönüş yapamadılar ve bunu dünyaya ilan edemediler. Lakin Ruslar da Ay'da dünya dışı canlıların ve araçların olduğunu net olarak gördüler ve bir daha Ay'a gitmediler. Bunun yerine Lunakhod adını verdikleri, şimdilerde NASA'nın Mars'a gönderdiği robotlara benzer robotlar göndermeyi tercih ettiler ve elbette bunu da gizlediler.


BULGULAR

    Astronotlar kendilerine verilen bilgiler doğrultusunda Ay’a inip cismin bulunduğu noktaya ulaşmışlar ve gördükleri manzara karşısında hem çok korkmuş hem de şaşkınlıklarını gizleyememişlerdir. Çünkü karşılarında devasa büyüklükte ve yükseklikte puro biçimli bir ana gemi ile üçgenimsi bir uzay aracı enkazı ve hemen araca yakın bir bölgenin az ilerisinde koca bir şehir kalıntısı yer almaktaydı.




    Karşılarında duran tahmini hesaplara ve yıpranma paylarına bakılarak en az 1.5 milyar yıllık bir geçmişe sahip gibi görünüyordu. Devasa aracın içine giren astronotlar oldukça ilginç bir çok şeyle karşılaştılar.

   William Rutledge aracın sadece kokpit kısmına girebildiklerini ve orada gördüklerini şöyle anlatıyor:

    “Aracın içine girdiğimizde rutubetli bir hava hakimdi. Aracın motor kısmını  yosun benzeri garip bir bitki örtüsü kaplamıştı. Etrafta tüpler içinde sarımsı bir takım sıvılar bulunan üçgenimsi taşlar bulunuyordu. Ayrıca bazı tüplerin içinde de küçük, boyları 10 cm’i bulan organımsı nesneler göze çarpmaktaydı. Etrafımızda tüplerden oluşan bir ağ dışında bir tür kaligrafiyle yazılmış bir çok yazı bulunmaktaydı. Çevrede bulunan bazı güneş sistemi motifleri aracın çok uzak bir galaksiden geldiğini gösterir gibiydi.  Tahminimizce bu ana gemi bir tür devasa laboratuvardı”.

    Ama astronotları asıl şaşırtan şey iki adet insanımsı, Asyalıları anımsatan dünya dışı varlığa ait bedenlerdi. Bulunan bedenlerden birisi oldukça parçalanmış, diğeri ise jelimsi bir tabaka ile kaplanmış, bir şekilde mumyalaşmış ve bütün halindeydi. Varlığın bedeni gayet iyi korunmuş bir halde sapa sağlam karşılarında durmaktaydı.



    Aracın içinde görüntüler alıp kısa bir inceleme yapan astronotlar yanlarında yeterli tıbbi teçhizatları olmadığından ele geçen 1.65 cm boyundaki varlıkları inceleyemeden yanlarına alarak dünyaya getirmişlerdir.

     Ele geçen mumyalanmış haldeki, hiç bozulmamış dişi varlığa  astronotlarca “Mona Lisa” kod ismi verilmiştir.

      Mona Lisa kod isimli varlığın fiziksel özellikleri şöyledir:




-  İnsanımsı bir varlık
-  Cinsiyeti : Kadın
-  1.65 cm boyunda
-  Siyah saçlı
-  6 Parmaklı
-  65 – 68 kilo civarı bir ağırlığa sahip
-  Çekik gözlü ( Uzak doğuluları andırıyor)
-  Genital bölgesi ve göğüsleri mevcut
-  Vücudunun bir kısmında renkli dövmeler mevcut.


    Varlık araç içinde bulunduğunda elleri ayakları düzgün bir biçimde yanına hizalanmış. Göz kapakları ve dudakları bir kablo benzeri malzeme ile sabitlenmişti. Başı kayış benzeri bir malzeme ile bulunduğu yere bağlanmıştı. Cildi Jelimsi bir madde ile kaplanmış ve adeta dondurulmuştu ve onca uzun yıllara rağmen oldukça mükemmel bir şekilde korunmuştu.  Varlık adeta donmuş ve ölmemiş gibi sağlam ve diri gözüküyordu. Ağız ve burun bir tür sıvı ile doldurulmuş ve tıkanmıştır.

    Ele geçen diğer parçalanmış varlık ise biraz daha farklı özelliklere sahipti. Oda Mona Lisa gibi sabitlenmiş ancak çokça parçalanmıştı.

    Ten rengi mavi ve gri tonlarında pastel bir renge sahipti. Vücudunda yazı yada dövme bulunmamaktaydı. Üzerinde ince bir kıyafet kalıntısı görülmekteydi. Gözleri yukarıya doğru çekikti. Onunda başının etrafında bir tür kayış benzeri nesne mevcuttu.

AY'A SEYAHAT ARTIK NEDEN YAPILMIYOR?

Tarih 11 Aralık 1972’yi gösterirken, Apollo 17 aya iniş yaptı. Bu insanoğlunun son ay seyahati değildi, ancak aya giden insanlı uzay araçları için yörüngeden çıkılan son sefer oldu. Apollo 17 ay yüzeyine Orion kapsülünü bıraktı. Astronotlar kapsülden çıkarak çalışmalara başladılar. Birden bire Apollo 17'den sonra NASA insanlı ay araştırmalarını askıya aldı. Peki, ne olmuştu?


Komplo teoristleri, NASA'nın Apollo uçuşları sırasında, özellikle de Apollo 20 görevinde dünya dışı yaşama dair çok kesin kanıtlara ve gerçeklere ulaştığını ve bunları gizlice devam ettirmek için ödenek kesintisi bahanesi ile uçuşları durduruğunu ilan ettiğini savunuyorlar. Dayandıkları en büyük kanıt ise Ay'da bulunduğu iddia edilen ve uzaylı bir kadına ait olduğu söylenen mumyanın görüntüleri.


İlgili Video :
http://www.youtube.com/watch?v=P_Y2XLzlhq8&index=25&list=FLC2Wl49NbrrO16HKNUEHm4g
Devamını Oku »

HAYVAN KAÇIRMA OLAYLARI - CATTLE MUTILATIONS




 Uzaylıların Hayvan Kaçırma Olayları

Mutilation terimi, anormal bir sekilde, açıklanamayan bir nedenden olan hayvan ölümlerini tarif etmek için kullanılır. Bu anormal ve açıklanamayan vakalar, kesilme, yaralanma, parçalanma, organ ya da kan eksilmesi ya da çürümesi gibi durumlari kapsar. Bu tür olayların uzaylılar tarafindan yapıldığı sanılmaktadır.


1961den 1963 yılına kadar Pentagona, yerel ve bölgesel polis kurulusları tarafından, sistematik bir biçimde organlari alinmis sığır cesetleri ve uzaylılar tarafindan kaçırıldığını söyleyen insanların ifadeleriyle ilgili bir çok raporun geldiği açıklanmıştır...



ABD Ordusu Albayi Philip J. Corso, raporlarla ilgili olarak, ..Arazilerde bulunan sığır cesetlerini incelemesi için çağirilan veterinerler, sadece hayvanların kanının akıtılmasının değil ayni zamanda tüm iç organların cerrahi yöntemlerle yapılmış olduğunu ve bunun yırtıcı hayvanlar ya da sadist kişilerce yapılamayacağını ifade etmislerdir. seklinde konusmustur.


Albay sözlerini şöyle sürdürmüstür; Hayvan öldürülmeleriyle ilgili ilk rapor, 1967 yilinda Coloradodan gelmesine ragmen, biz, 1950;lerin ortasinda, Beyaz Sarayda, başından uzak tutulan, bu tür vakalarla ilgili raporlar okuyorduk.


 Dünya dışı varlıkalr tarafından deney amaçlı yapılan bu olaylar, çalışma ekibimiz tarafından ilk önceleri bir çesit şaka olarak algılanıyor ya da vahşi hayvanlar ya da ayin yapan bazı gruplarca yapılmış olunduguna yorumlanıyordu. Aşagida yasanmış olaylara örnekler verilmistir...


Gece, arabalarıyla şehre doğru giden bir çift, gökte yavaşça hareket etmekte olan 2 parlak ışık gördü. Bunlardan birinin kendi üzerlerinde uçarken yanıp söndügünü söyleyen Mike Markum, diğerinin havada asılı halde durup çalıştığını belirtti. Burada dikkatlerini çeken şey ise hiç ses çıkarmamış olmasıydı.

Markum ve karisi bundan önce de çok defa böyle topa benzer parlak şeyleri evlerinin üzerinde alçaktan uçarken gördüklerini söylediler. Bir kere bu cisimlerden birinin arkalarında yesil bir iz bırakarak büyük bir hızla ilerledigini söylediler...Ocağın sonuna dogru, Kansas ve Missouri Websterdan, garip hayvan ölümleriyle ilgili yaklaşık 30 rapor gelmisti. Bu vakalarda satanist gruplardan ya da yırtıcı hayvanlardan dahi şüphelenildi. Grant şehri şerifi Archie Yearick ise tüm bu olayların arkasindan en ufak bir iz kalmamis olmasindan dolayi saskinlik içindeydi.


Aynı tarz yorumlar büyük çiftlik sahipleri ve yetkililerce de kabul görülmüstü ki, Lady isimli bir at Kolaradonun San Luis vadisinde boynundan itibaren derisi yüzülmüş şekilde bulundu. Ladynin ayak izlerine cesedin bulunduğu yerden 100 fit geride rastlandı. Vadi sakinleri, çölün üzerinde, garip ışıkların ve küçük jetlerin alçaktan ve yavaş bir sekilde uçtuğunu görmüslerdi...

Dünya üzerindeki haberler, UFOlardan ve kısrağın garip ölümünün birbiriyle bağlantılı olduğundan söz ediyordu. Arastırmacı Linda Moulton Howein arastırmaları, portakal renkli, sessiz, futbol sahası büyüklüğündeki gün ışığından daha parlak cisimlerin, daha sonradan hayvan cesetlerinin bulunduğu arazinin üstünde durduklarını gören pek çok görgü şahidinin oldugunu açığa çıkardı.


Linda ayrıca, garip varlıklar ve uçan cisimler gözlemlediklerini söyleyen görgü tanıklarının raporlarını da araştırdı. 1983te, Missourili bir çift, dürbünle gümüş renkli giysili 2 küçük canlının bir ineği araçlarına doğru havadan süzülerek taşıdıklarını gözlemlemişlerdi. Varlıkların kafaları büyük ve beyazdı gözleri dikey gözbebekli ve çekikti.


1980 yilinda, Teksaslı büyük bir çiftlik sahibi, sabah aralarında buzağı taşıyan iki tane çekik gözlü, 120 cm. boylarında varlik görmüstü. Çok kokan çiftlik sahibi olay yerinden kaçmisti. 3 gün sonra esi ve oğluyla beraber olay yerine giden adam, buzağının cesediyle karşılaştı. Kafatası da dahil iskelette bir eksik olmamasına rağmen kaslar ve iç organlar yoktu. Ceset yüzü koyun çevrildiğinde tüm kaburga kemiklerinin de alınmış olduğu görüldü. Ardında çiftlik sahibi Lindaya bunu kim yapabilir ve bize ne söylemeye çalışıyorlar diye sordu. Lindanin 1979 yılından beri sürdürdüğü araştırmalarında1992 yılı haricinde hayvan kaçırılma olayının olmadığı bir yıl yoktu..


OKLAHOMA, KANSAS VE ARKANSAS

25 Ocak1992de, Oklahama yakınlarındakii Okemahda ölü bir inek bulundu. Hayvanın memesi kan kaybına sebep vermeyecek şekilde kesilmişti, sağ meme yarılmıştı ve kasaba şerifinin incelemesinden sonra kalbin de alındığı görüldü. Fakat civardaki hiçbir veterinere otopsi için bir şey söylenmedi. Bu olay satanist töreni diye rafa kaldırıldı fakat şerifin kendisi de kan kaybını önleyecek şekilde yapılan kesime açıklık getirememişti.

2 Şubat Cumartesi günü, MUFON Oklahama araştırmacısı, Ocak kaçırmalarıyla ilgili daha fazla bilgi toplamak için Chuck Pine, Garfield, Kingfisher ve Grant County Şeriflerinin ofislerini dolaştı. Grant County Şerifi Archie Yearick, kendisine o gün Kansas polisinden bulunan öküz cesediyle ilgili telefon geldiğini bildirdi...

böyle canice bir şeyi onların yapabileceği aklımın ucundan bile geçmiyor. fakat o hayvan ağacın üstüne nasıl çıktı ? her kafada bir soru işareti.
İsvicre alplerinde bir bilmece...

28 ineğin ölüsünü bir yamaçta buldular, ilk defa böyle bir olayla karşılaşmış olan İsviçreli yetkililer olaya cevap bulamıyor...

Vakalar devam ediyor, bu sefer yer ABD, 35 büyük baş hayvan telef olmuştur.
Uzaylıların garip,esrarengiz,şüpheli ve açıklanamaz olarak tarif edilen bu tipik cerrahi olaylarının fotoğrafları,yazar Linda Moulton Howe'un " Uzaylıların Ürünleri" (1989) adlı yapıtında verilmiştir.Yazar,11 mart 1989 tarihinde Arkansas'da,bu şekilde ölmüş olan bir sığır cesetinden alınan doku örneğinin aşağıdaki sonuçlarla açıklandığını ileri sürmüştür;

1-Çizgi ince bir şekilde belirlenmiştir.

2-Bu çizgi 300 Fahrenhayt ya da daha fazla bir sıcaklığa maruz kalmıştır,dokunun kenarları kararmıştır.

3-Kesim,çok hızlı bir şekilde belki 2 dakikadan daha kısa bir sürede yapılmıştır,çünkü yaralanma vakaları 5 dakikadan fazla sürerse hücre kaybı meydana gelir.

Dikkatle incelendiğinde hep aynı bölgeler üzerinde işlem yapıldığı anlaşılıyor


Devamını Oku »

UZAYLILARIN PSİKOLOJİK VE FİZYOLOJİK ETKİLERİ



Uzaylıların Psikolojik ve Fizyolojik Etkileri

UFO olayları çoğu zaman tanıkların üzerinde psikolojik etkiler bırakırlar. Bu etkiler, hafif şoklardan başlayarak uzun dönem yaşanan ağır hastalıklara kadar uzanırlar. Belirlenen bazı olaylarda tanıkların karmaşık duygular yaşadıkları görülür; el hareketlerini kontrol edememek, göz bebeklerinde aşırı hareketlilik, solunum zorlukları, ağızda acılık, saçlarda elektriksel oluşumlar, bazen bir kolda uyuşma, bilinç kayıpları, görme zorlukları (bazıları kalıcı), ellerde bazı lekeler, deride kırmızı kabuklu yaralar, yüzde hassasiyet ve aşırı sıcaklık duygusu gibi... Uzun süreli etkiler ise yanıklar, hafif sağırlık, saç dökülmeleri, şişler, bulantı ve kusma, kilo kaybı, görme bozukluğu veya çift görme, kaşıntı, bellek kaybı, burun kanamaları şeklindedir. Bunların bazılarının yılarca sürdüğü belirtilmektedir. Bilimsel çevrelerin toplumsal sağlığın UFO tutkusu yüzünden tehlikede olduğu yaklaşımı bu örneklere dayanmaktadır.

Bu olayların çoğunun nedeni, mikro-dalgalara, kızıl ötesi ışınlara, ultraviyole radyasyon dalgalarına, yüksek dozda X ışınları veya gamma dalgaları gibi ionize radyasyon etkilerinden olabilir. Bazı göz sorunları, güçlü UV radyasyon dalgalarından ortaya çıkabilir, aynı dalgalar yüzeysel deri yanıklarına da neden olabilirler. Genel olarak, bu tür olaylar veya iddialar ya da anlatılar ne yazık ki yeterince belgelenmemiştir, yaraların veya etkilerin tanımları geçmişe yönelik olarak tam yapılmamış, çoğunda belirme yapılıp yetinilmiştir. Bazılarında ise, kurbanların anlattıklarına doktorlar tarafından inanılmamış, kanıtlara boş verilmiştir.

 Bir kısmı ise UFO araştırmacıları tarafından uzun yıllar sonra duyulmuştur. Zamanla bir tür UFO tıbbının oluşmakta olduğu söylenebilir. Panelde bunun üzerinde de durulmuş, radyoaktif etkiler soruşturulmuş ve olası kromozom değişiklikleri araştırılmıştır. Sonuçta verilerin Uluslararası Radyolojik Korunma Komisyonu'na aktarılması kararlaştırılmış ve ionize radyosyon etkilerinin üzerinde durulmasını tavsiye edilmiştir. İyi bilinen ve tanınan kurbanlar için önemli olan araştırmadaki amaçlar ve kurbanların çabuk ortaya çıkarılarak muayeneleri kabul etmeleridir. Bir diğer gereklilik, doktorların alışılmadık yaralar karşısında eğitilmiş olmaları ve resmi kuruluşlara bağlı bulunmalarıdır. Daha da ötede, bu konuda uluslararası bir protokolün hazırlanması uygun olabilir.
Devamını Oku »

ALIKONMA (ABDUCTION)




UFO'lar Tarafından Kaçırılma

GEMİLERİN İÇİNDE

UFO'lar tarafından kaçırılanlar, kendilerini ilk olarak antreye benzeyen küçük, karanlık bir odada bulurlar. Fakat kısa bir süre sonra kendilerine çeşitli yöntemlerin uygulanacağı daha büyük odalara alınırlar. Bu odalar, duvarlardaki gizli aydınlatmalar ile biraz sisli fakat oldukça aydınlık bir görünümdedirler. Bazen ortam karanlık, serin ve nadiren de kötü kokulu olabilir. Duvarlar ve tavan kavisli, genellikle beyazdır. Zemin ise koyu renkli, bazen siyah renklidir. Çeşitli katlar ve girintilerden oluşan yapının duvarları bilgisayara benzeyen aletlerle çevrilidir. Eşyalar oldukça azdır ve tamamen vücudu destekleyen tarzdadır.


İçerisi genellikle steril, serin, mekanik ve hastane görünümlüdür. Kaçırılan kişiler geminin içinde çeşitli işlerle meşgul haldeki uzaylı yaratıklarla karşılaşabilirler.

Uzaylılar, çeşitli şekillerdedir. Uzun yada kısa olabilseler de genellikle parlak, saydam varlıklardır. Çoğunun vücudunda tamamen olmasa da saydamlıklar vardır. Sürüngene benzeyenlerin genellikle mekanik işlerle ilgilendiği görülmüştür. En çok karşılaşılan yaratık tipi, 3-4 feet uzunluğunda küçük insansılar olan GRİLER'dir.


Bu yaratıkların armuda benzeyen büyük kafaları, 3-4 adet uzun parmaklı uzun kolları, ince gövdeleri ve uzun ince bacakları vardır. Bazı istisnalar dışında cinsel organları görülmemiştir. Vücutlarında herhangi bir tüy ve kulakları yoktur.

Basit görünümlü burun delikleri vardır. Her hangi bir duygu yansıtmayan ağızları ince bir çizgi halindedir ve açıldığı nadiren görülür. En belirgin özellikleri kocaman yuvarlak ve siyah gözleridir. Bu gözlerin içinde göz akı yada göz bebeği bulunmaz. Gözlerinin insanı etkileyen bir gücü vardır. Kaçırılan kişiler bu gözlere baktıklarında, sanki içlerini görüyorlarmış gibi gelir ve de kendini kaybetme hissi yaşadıklarının belirtiyorlar.

Yaratıklar birbirleriyle telepati yoluyla haberleşiyorlar. Genellikle tek parça, oldukça sade benzeri bir giysi giyiyorlar. Giysilerinin üzerine başlarını örten bir başlık oldukça yaygın.

YAPILAN İŞLEMLER

Gemilerde, kaçırılan kişilere uygulanan işlemler iki guruba ayrılabilir. Fiziksel işlemler ve gözleme dayalı işlemler.


Kaçırılanlar genellikle çıplak bir halde saatlerce süren incelemelere maruz kalırlar. Uzaylılar öncelikle büyük siyah gözleriyle dikkatlice bakarak uzun süre insan vücudunu incelerler. Bu inceleme sırasında kişiler sanki beyinlerindeki her bir düşüncenin ayrı ayrı incelendiğini hissettiklerini söylerler. Daha sonra çeşitli aletler yardımıyla vücutlarından saç, deri ve benzer örnekler alınarak incelenir.

Kullanılan aletler vücudun her parçasını incelemek için özel olarak tasarlanmıştır ve bunlarla burun, sinüsler, gözler, kulaklar, kollar, bacaklar, ayaklar, karın, jenital organlar ve bazen de göğüs bölgesi incelenir. Bazı durumlarda kaçırılan kişinin beynine ameliyat yapıldığı ve sinir sistemine müdahale edildiği belirtilir. Bunların yanında uzaylıların en çok önem verdikleri kısım insanların üreme organlarıdır.


Kullandıkları aletlerle karın bölgesinden yada jenital organlardan girerek erkeklerden sperm, kadınlardan yumurta örnekleri alırlar. Bu işleme maruz kalanlar uzaylılar tarafından hamile bırakıldıklarının, daha sonra bu ceninlerin vücutlarından alındığını iddia ederler. Ayrıca bu kişiler, vücutlarından alınan ceninlerin geminin çeşitli bölümlerinde bir takım işlemlere maruz bırakıldığının ve daha sonra bunlarla uzaylı-insan karışımı melez bir ırk yaratıldığına şahit olduklarını belirtirler. Gemi içerisinde bu yöntemle büyütülmüş çocuk, genç ve yetişkin kişiler bulunur ve uzaylılar bu insanların bizim özelliklerimizi taşıdığı açıkça bellidir.

Sonuç olarak, kaçırılan kişiler üzerinde uygulanan bu fiziksel ve biyolojik çalışmaların, uzaylıların genetik mühendislik yöntemleriyle insan-uzaylı karışımı melez bir ırk yaratma amaçlarıyla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.


BİLGİLENDİRME ve BİLİNÇ KAYBI

Kaçırılma olayları ile ilgili diğer bir önemli teori de, uzaylıların, kaçırdıkları insanların bilinçlerini geliştirdikleridir. Uzaylılar, uyguladıkları yöntemlerle bu insanların duygusal ve ruhani yapılarını geliştirerek onların hayata bakış açılarını, düzen ve barış hakkındaki görüşlerini olumlu yönde değiştirmişler, bu insanlara, yaşadıkları dünyadaki şiddet ve yok etmeye dayalı bilinci engelleme amaçlı sorumluluklar aşılamışlardır.

Bu prosedür, uzaylılarla insanların zihinsel bir bağ kurarak bilgi aktarımı ve bu görüntülerin gemideki monitör benzeri cihazlardan diğer kişilere de gösterilmesi şeklinde gerçekleştirilmiştir. Bu görüntüler arasında yer alan, dünyanın nükleer bir felaket sonucu yok olması, uçsuz bucaksız, kurak ve üzerinde yaşanılamayacak haldeki yer yüzü görüntüleri ve dev depremler, ateş fırtınaları, sel baskınları sonucu dünyanın kıyamete benzer bir durum yaşaması, hatta dünya yüzeyinin kırılarak dünyanın yarılması, İzleyen insanları, barışı sağlamazsak gelecekte karşılaşabileceğimiz tehlikeler hakkında bilinçlendirmiştir.

Uzaylıların söylediğine göre insan ırkı, onların varoluşunu kabullenmeye henüz hazır değil .Eğer toplu bir temas yaşanacak olsa, normal hayatımızda tanımadığımız, anlamadığımız, bizden farklı olan herkese davrandığımız gibi onlara da düşmanca davranacak, evrensel barış için yapılan bütün çabalar sonuçsuz kalacaktır ..

Uzaylı varlıkların istedikleri yaşam biçimimizi değiştirmek değil, insanlara evrensel bir bilinç hakkında bilgiler vererek onların doğru olan yaşama biçimini seçmelerine yardımcı olmaktır.

Bazı kişilere dünyanın kaderi, insan zihninin kontrolü hakkında ve benzer şekilde evrimleşerek 'iyi' yada 'kötü' hallere gelmiş başka ırklar hakkında bilgiler verilmiştir.

FİZİKSEL ETKİLER

Kaçırılanların maruz kaldığı fiziksel müdahaleler önemlidir. Bu insanlar, vücutlarında ortaya çıkan kesik, çürük ve yara izlerinin gemide yaşadıkları işlemler sonucu ortaya çıktığından şüpheleri olmadığını söylüyorlar. Ayrıca bir çok kadın tanık, kaçırılmadan önce hamile olduklarını, gemide uygulanan işlemlerden sonra hamileliklerinin sona erdiğini belirtiyor. Bu deneyimleri yaşayan bir çok kişi, sonraki yaşamlarında elektrikli aletlere dokunduklarında bu aletlerin düzgün çalışmamaya başladığını görmüş.

Kaçırılma olaylarında sıkça rastlanan bir durum da, uzaylıların bir takım izleme aygıtlarını bu insanların vücuduna yerleştirmeleri. Bu aygıtlar özellikle kafatasının içine yada burun gibi bölgelere yerleştiriliyor. Böylece temas kurdukları bu insanları 24 saat izleyebiliyorlar. Bu aygıtlar deri altına yerleştirilen küçük nodüllere benziyorlar .Bazı vakalarda bu türden izleme aygıtları bulunmuş ve elektromisroskobik ortamda analizleri yapılmıştır.



Kesin olan bir şey var ki, kaçırılma olayları bunu yaşayan insanların hayatlarını tamamen değiştiriyor. Bu tür karakter değişiklikleri dört şekilde gerçekleşiyor:

İlk olarak, kaçırılan kişilerin maruz kaldıkları işlemler, kendi rızaları dışında kaçırılmaları, paralize edilmeleri ve tanımadıkları varlıklar tarafından kobay olarak kullanılmaları bu insanların ruhsal yapılarını sarsmaktadır.

İkinci ; kaçırılan kişiler, hayatları boyunca yalnızlık ve çevresine yabancılık hissediyor. Çevrelerindeki insanlarla uyum sağlayamıyor ve onlardan dışlanmış, farklı hissediyorlar.

Üçüncü olarak, bu insanlar daha önceden inandıkları bilgilerin ve fizik kurallarının inanılmaz derecelerde alt edildiğini görünce bir çeşit şok yaşıyorlar. Hayatları boyunca evrende yalnız oldukları düşüncesi ile yetişmiş olan bu kişiler, bizden daha ileri teknolojilere ve zekaya sahip uygarlıkların varlığını kabullenmekte güçlük çekiyorlar.

Son olarak, Kaçırılmaları sırasında maruz kaldıkları incelemeler, yaşamları boyunca karşılaşacakları rahatsızlıklar yaratabilmekte. Bu rahatsızlıklar, vücutlarında ameliyat edilen bölgelerde oluşan ağrılar, baş ağrıları, ürolojik, jenital sorunlar, sinüslerde rahatsızlıklar, cinsel işlev bozukluklarının yanı sıra hastanelerden, iğneden korkma, kapalı yerde kalamama gibi psikolojik rahatsızlıklar olarak ta ortaya çıkabiliyorlar.

ZİHİNSEL DEĞİŞİMLER

İnsanlar ve uzaylılar arasında gelişen ilişkiler akıllara uzaylıların düşüncelerinin ne olduğu sorusunu getiriyor. Bu yaratıklardan insanlarla temas kuranların iyi ve barış amaçlı oldukları gibi buraya gelmeseler de savaşçı, kötü niyetli yaratıkların varlığından da bahsediliyor. Özellikle 'griler' denilen yaratıklar insana fizik ve davranış olarak benziyorlar.

Sonuç olarak kaçırılan kişiler zorluklarla karşılaşsalar da edindikleri deneyimlerle, evrendeki kozmik dizayn içerisindeki yerleri ve yaşadıkları gezegenin sistemi ile barış ve uyum içerisinde yaşamak konusunda bilgi sahibi kişiler oluyorlar. Yaşamın kendisine duyulan saygı ve doğanın gizemli yapısının bir parçası olma bilinci, dünyanın içinde bulunduğu çevresel kriz ve duyarsızlık ortamında bizlere bir umut ışığı olabilir.
Devamını Oku »

KAÇIRILMA DOSYASI (ALIKONMA)




Kaçırılma Dosyası (İnsan Kaçırmalar)

İNSAN KAÇIRMALAR - GEMİLERİN İÇİNDE

UFO’lar tarafından kaçırılanlar, kendilerini ilk olarak antreye benzeyen küçük, karanlık bir odada bulurlar. Fakat kısa bir süre sonra kendilerine çeşitli yöntemlerin uygulanacağı daha büyük odalara alınırlar. Bu odalar, duvarlardaki gizli aydınlatmalar ile biraz sisli fakat oldukça aydınlık bir görünümdedirler. Bazen ortam karanlık, serin ve nadiren de kötü kokulu olabilir. Duvarlar ve tavan kavisli, genellikle beyazdır. Zemin ise koyu renkli, bazen siyah renklidir. Çeşitli katlar ve girintilerden oluşan yapının duvarları bilgisayara benzeyen aletlerle çevrilidir. Eşyalar oldukça azdır ve tamamen vücudu destekleyen tarzdadır. İçerisi genellikle steril, serin, mekanik ve hastane görünümlüdür. Kaçırılan kişiler geminin içinde çeşitli işlerle meşgul haldeki uzaylı yaratıklarla karşılaşabilirler.

Uzaylılar, çeşitli şekillerdedir. Uzun yada kısa olabilseler de genellikle parlak, saydam varlıklardır. Çoğunun vücudunda tamamen olmasa da saydamlıklar vardır. Sürüngene benzeyenlerin genellikle mekanik işlerle ilgilendiği görülmüştür. En çok karşılaşılan yaratık tipi, 3-4 feet uzunluğunda küçük insansılar olan "GRİLER"dir. Bu yaratıkların armuda benzeyen büyük kafaları, 3-4 adet uzun parmaklı uzun kolları, ince gövdeleri ve uzun ince bacakları vardır. Bazı istisnalar dışında cinsel organları görülmemiştir. Vücutlarında herhangi bir tüy ve kulakları yoktur. Basit görünümlü burun delikleri vardır. Her hangi bir duygu yansıtmayan ağızları ince bir çizgi halindedir ve açıldığı nadiren görülür. En belirgin özellikleri kocaman yuvarlak ve siyah gözleridir. Bu gözlerin içinde göz akı yada göz bebeği bulunmaz. Gözlerinin insanı etkileyen bir gücü vardır. Kaçırılan kişiler bu gözlere baktıklarında, sanki içlerini görüyorlarmış gibi gelir ve de kendini kaybetme hissi yaşadıklarının belirtiyorlar. Yaratıklar birbirleriyle telepati yoluyla haberleşiyorlar. Genellikle tek parça, oldukça sade benzeri bir giysi giyiyorlar. Giysilerinin üzerine başlarını örten bir başlık oldukça yaygın.

YAPILAN İŞLEMLER

Gemilerde, kaçırılan kişilere uygulanan işlemler iki guruba ayrılabilir. Fiziksel işlemler ve gözleme dayalı işlemler. Kaçırılanlar genellikle çıplak bir halde saatlerce süren incelemelere maruz kalırlar. Uzaylılar öncelikle büyük siyah gözleriyle dikkatlice bakarak uzun süre insan vücudunu incelerler. Bu inceleme sırasında kişiler sanki beyinlerindeki her bir düşüncenin ayrı ayrı incelendiğini hissettiklerini söylerler. Daha sonra çeşitli aletler yardımıyla vücutlarından saç, deri ve benzer örnekler alınarak incelenir. Kullanılan aletler vücudun her parçasını incelemek için özel olarak tasarlanmıştır ve bunlarla burun, sinüsler, gözler, kulaklar, kollar, bacaklar, ayaklar, karın, jenital organlar ve bazen de göğüs bölgesi incelenir. Bazı durumlarda kaçırılan kişinin beynine ameliyat yapıldığı ve sinir sistemine müdahale edildiği belirtilir. Bunların yanında uzaylıların en çok önem verdikleri kısım insanların üreme organlarıdır.

Kullandıkları aletlerle karın bölgesinden yada jenital organlardan girerek erkeklerden sperm, kadınlardan yumurta örnekleri alırlar. Bu işleme maruz kalanlar uzaylılar tarafından hamile bırakıldıklarının, daha sonra bu ceninlerin vücutlarından alındığını iddia ederler. Ayrıca bu kişiler, vücutlarından alınan ceninlerin geminin çeşitli bölümlerinde bir takım işlemlere maruz bırakıldığının ve daha sonra bunlarla uzaylı-insan karışımı melez bir ırk yaratıldığına şahit olduklarını belirtirler. Gemi içerisinde bu yöntemle büyütülmüş çocuk, genç ve yetişkin kişiler bulunur ve uzaylılar bu insanların bizim özelliklerimizi taşıdığı açıkça bellidir.

Sonuç olarak, kaçırılan kişiler üzerinde uygulanan bu fiziksel ve biyolojik çalışmaların, uzaylıların genetik mühendislik yöntemleriyle insan-uzaylı karışımı melez bir ırk yaratma amaçlarıyla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.

BİLGİLENDİRME VE BİLİNÇ KAYBI

Kaçırılma olayları ile ilgili diğer bir önemli teori de, uzaylıların, kaçırdıkları insanların bilinçlerini geliştirdikleridir. Uzaylılar, uyguladıkları yöntemlerle bu insanların duygusal ve ruhani yapılarını geliştirerek onların hayata bakış açılarını, düzen ve barış hakkındaki görüşlerini olumlu yönde değiştirmişler, bu insanlara, yaşadıkları dünyadaki şiddet ve yok etmeye dayalı bilinci engelleme amaçlı sorumluluklar aşılamışlardır.

Bu prosedür, uzaylılarla insanların zihinsel bir bağ kurarak bilgi aktarımı ve bu görüntülerin gemideki monitör benzeri cihazlardan diğer kişilere de gösterilmesi şeklinde gerçekleştirilmiştir. Bu görüntüler arasında yer alan, dünyanın nükleer bir felaket sonucu yok olması, uçsuz bucaksız, kurak ve üzerinde yaşanılamayacak haldeki yer yüzü görüntüleri ve dev depremler, ateş fırtınaları, sel baskınları sonucu dünyanın kıyamete benzer bir durum yaşaması, hatta dünya yüzeyinin kırılarak dünyanın yarılması, İzleyen insanları, barışı sağlamazsak gelecekte karşılaşabileceğimiz tehlikeler hakkında bilinçlendirmiştir.

Uzaylıların söylediğine göre insan ırkı, onların varoluşunu kabullenmeye henüz hazır değil .Eğer toplu bir temas yaşanacak olsa, normal hayatımızda tanımadığımız, anlamadığımız, bizden farklı olan herkese davrandığımız gibi onlara da düşmanca davranacak, evrensel barış için yapılan bütün çabalar sonuçsuz kalacaktır.. Uzaylı varlıkların istedikleri yaşam biçimimizi değiştirmek değil, insanlara evrensel bir bilinç hakkında bilgiler vererek onların doğru olan yaşama biçimini seçmelerine yardımcı olmaktır. Bazı kişilere dünyanın kaderi, insan zihninin kontrolü hakkında ve benzer şekilde evrimleşerek 'iyi’ yada 'kötü’ hallere gelmiş başka ırklar hakkında bilgiler verilmiştir.

FİZİKSEL ETKİLER

Kaçırılanların maruz kaldığı fiziksel müdahaleler önemlidir. Bu insanlar, vücutlarında ortaya çıkan kesik, çürük ve yara izlerinin gemide yaşadıkları işlemler sonucu ortaya çıktığından şüpheleri olmadığını söylüyorlar. Ayrıca bir çok kadın tanık, kaçırılmadan önce hamile olduklarını, gemide uygulanan işlemlerden sonra hamileliklerinin sona erdiğini belirtiyor. Bu deneyimleri yaşayan bir çok kişi, sonraki yaşamlarında elektrikli aletlere dokunduklarında bu aletlerin düzgün çalışmamaya başladığını görmüş. Kaçırılma olaylarında sıkça rastlanan bir durum da, uzaylıların bir takım izleme aygıtlarını bu insanların vücuduna yerleştirmeleri. Bu aygıtlar özellikle kafatasının içine yada burun gibi bölgelere yerleştiriliyor. Böylece temas kurdukları bu insanları 24 saat izleyebiliyorlar. Bu aygıtlar deri altına yerleştirilen küçük modüllere benziyorlar .Bazı vakalarda bu türden izleme aygıtları bulunmuş ve elektromisroskobik ortamda analizleri yapılmıştır.

KAÇIRMALARIN DEVAMI VE YERLEŞTİRİLEN CİSİMLER

Kesin olan bir şey var ki, kaçırılma olayları bunu yaşayan insanların hayatlarını tamamen değiştiriyor. Bu tür karakter değişiklikleri dört şekilde gerçekleşiyor: İlk olarak, kaçırılan kişilerin maruz kaldıkları işlemler, kendi rızaları dışında kaçırılmaları, paralize edilmeleri ve tanımadıkları varlıklar tarafından kobay olarak kullanılmaları bu insanların ruhsal yapılarını sarsmaktadır. İkinci; kaçırılan kişiler, hayatları boyunca yalnızlık ve çevresine yabancılık hissediyor. Çevrelerindeki insanlarla uyum sağlayamıyor ve onlardan dışlanmış, farklı hissediyorlar. Üçüncü olarak, bu insanlar daha önceden inandıkları bilgilerin ve fizik kurallarının inanılmaz derecelerde alt edildiğini görünce bir çeşit şok yaşıyorlar. Hayatları boyunca evrende yalnız oldukları düşüncesi ile yetişmiş olan bu kişiler, bizden daha ileri teknolojilere ve zekaya sahip uygarlıkların varlığını kabullenmekte güçlük çekiyorlar. Son olarak, kaçırılmaları sırasında maruz kaldıkları incelemeler, yaşamları boyunca karşılaşacakları rahatsızlıklar yaratabilmekte. Bu rahatsızlıklar, vücutlarında ameliyat edilen bölgelerde oluşan ağrılar, baş ağrıları, ürolojik, jenital sorunlar, sinüslerde rahatsızlıklar, cinsel işlev bozukluklarının yanı sıra hastanelerden, iğneden korkma, kapalı yerde kalamama gibi psikolojik rahatsızlıklar olarak ta ortaya çıkabiliyorlardır.

ZİHİNSEL DEĞİŞİMLER

İnsanlar ve uzaylılar arasında gelişen ilişkiler akıllara uzaylıların düşüncelerinin ne olduğu sorusunu getiriyor. Bu yaratıklardan insanlarla temas kuranların iyi ve barış amaçlı oldukları gibi buraya gelmeseler de savaşçı, kötü niyetli yaratıkların varlığından da bahsediliyor. Özellikle "griler" denilen yaratıklar insana fizik ve davranış olarak benziyorlar. Sonuç olarak, kaçırılan kişiler zorluklarla karşılaşsalar da edindikleri deneyimlerle, evrendeki kozmik dizayn içerisindeki yerleri ve yaşadıkları gezegenin sistemi ile barış ve uyum içerisinde yaşamak konusunda bilgiler sahibi kişiler oluyorlar. Yaşamın kendisine duyulan saygı ve doğanın gizemli yapısının bir parçası olma bilinci, dünyanın içinde bulunduğu çevresel kriz ve duyarsızlık ortamında bizlere bir umut ışığı olabilir.
Devamını Oku »

GÜNEŞİN ETRAFINDA DEV UFO’LAR?





GÜNEŞİN ETRAFINDA DEV UFO’LAR?


NASA işlev bozukluğu olduğunu iddia ediyor, fizikçi Nassim Haramein  dev UFO’ların Güneşin yıldız kapısını kullandığını söylüyor.

Güneşi izleyen NASA’nın Stereo uzay aracı 18 Ocak 2010 civarında Güneşin yakınlarında dev küresel UFO’lar kaydetmeye başladı. Bir gözlemciye göre, UFO’lar NASA’nın Stereo fotoğraflarının çoğunda farklı pozisyonlarda iken, hareket ettikleri görülüyor ve en azından Dünya’nın büyüklüğü kadar dev boyuttalar. Eğer UFO’lar gezegenler veya bazı dev asteroid kuyruklu yıldız türü olsalardı, Güneşin ürettiği kuvvetli çekim tarafından Güneşin içine çekilmiş olurlardı.”
NASA Stereo Projesi bilim adamı Dr. Joe Gurman, dev solar UFO’ların basınçla oluşan yapay eser olduğunu ifade ediyor. Ayrıca, DSN’nin desteklediği tüm misyonlardan gelen tüm playback verilerini saklayan DSN’deki “merkezi veri kaydedici”nin 18 Ocak 2010’da arızalandığını belirtiyor. 18 Ocak solar UFO dalgasının başladığı tarih.




Dev solar UFO’ların gizeminin kuantum fiziği çözümünde, fizikçi Nassim Haramein bir video – kaset analizinde Dünya büyüklüğündeki UFO’ların aslında Güneşi kara – delik tekilliği veya yıldız kapısı olarak kullanarak güneş sistemimize ulaşan dev dünya dışı veya boyutlar arası uzay gemileri olduğunu ifade ediyor. Haramein, dev solar UFO’larla ilgili NASA Stereo verilerinin, dünya dışı uygarlıkların büyük (Dünya büyüklüğünde) uzay gemileri kullandıklarında, güneş sistemimize Güneşteki yıldız kapısı vasıtasıyla eriştiklerini kanıtladığını iddia ediyor.




Exopolitics Canada’nın direktörü Mike Bird “NASA resimleri değiştirmeden önce” NASA Stereo web sitesinden resimleri indirebildiğini belirtiyor.
Aşağıdaki videolarda SOHO uydusunun ve NASA Stereo uzay aracının 21 Ocak 2010’da aldığı Güneşin ve Güneşin etrafındaki dikkati çeken UFO’ların benzer resimlerini analiz ediyor. Okuyucuların Dev UFO’ları görmesi için bu videonun hepsini izlemeleri tavsiye ediliyor.








‘Ayrıca dev UFO’ların Güneşin ışığını aynen metal bir geminin yansıttığı gibi yansıttığına dikkat edin. En iyi tahminim, bunlar Güneşi gözleyen dev gezegen büyüklüğünde uzay araçlarıdır veya bu ifşaat yeni gerçekleşiyor. Her iki şekilde de, NASA’nın resmi açıklamasını bekliyorum’
NASA’nın Güneşin etrafındaki dev UFO’lar açıklaması: ekipman arızası
NASA STEREO Projesi Bilim adamı (Dr.) Joseph B. Gurman, aşağıdaki teknik açıklama ile Güneşin yakınındaki dev UFO resimlerini yanıtladı (21 Ocak 2010’da rapor edildi). Dr. Gurman şöyle yazdı, ‘Gördüğünüz şey “işaret modu” ( gerçek – zamana yakın, fazla sıkıştırılmış, bölmelenmiş imgeler) ve normal playback telemetri imgeler (daha az sıkıştırılmış ama hala kayıplı sıkıştırılmış) arasındaki farktır.



18 Ocak’ta saat 21:472de (UT), DSN’nin desteklediği tüm misyonlardan alınan tüm playback verileri saklayan DSN’deki ‘merkezi veri kaydedici’ arızalandı. Biz ve DSN tarafından desteklenen tüm diğer misyonlar 18 Ocaktan itibaren ve ertesi günlerde alınan playback’lerimizi bekliyoruz. Onları alır almaz ve enstruman ekipleri telemetriyi bilimsel olarak faydalı formatlara yeniden formatlayınca, resimleri ve diğer STEREO tarama verilerini normal yerlerine koyacağız.”



Dr Gurman’ın mektubunu alan kişi NASA’nın açıklamasını inanılır bulmadı.
Fizikçi Nassim Haramein ET UFO’larının güneş sistemimize Güneşin yıldız kapısı vasıtasıyla eriştiğini söylüyor
Dev, Dünya büyüklüğündeki UFO’lar Güneşin etrafından ortaya çıktılar ve NASA’nın Stereo uzay aracı tarafından izlendiler ve kaydedildiler. 18 Ocak 2010’da başlayan şu andaki “dev solar UFO dalgası” en yakın zamanlarda tekrarlanan fenomendir.
Fizikçi Nassim Haramein dev solar UFO’ları, kuantum fiziği ve tekillik teorisi açısından başarılı bir şekilde açıklamış olabilir. Onun konferanslarından alınan aşağıdaki video alıntısında, NASA Stereo uzay aracı tarafından kaydedilen dev solar UFO dalgası kayıtlarının örnekleri kullanılıyor.
Haramein’e göre, her Güneş kara delik tekilliği içerir. Büyük (dünya büyüklüğündeki) uzay araçlarıyla güneş sistemimize erişmek isteyen ileri dünya dışı varlıklar veya boyutlar arası uygarlıklar, Güneşimizin yıldız kapısı vasıtasıyla bunu yapabilirler.
2010 dev solar UFO’larının ET ifşaatı neyi ima ediyor?
18 Ocak 2010 dev solar UFO’lar dalgasının 2010 dünya dışı varlıkların ifşaatının derin imalarına sahip; orijinal NASA’nın Stereo uzay verilerinin gerçek imgeler olduğunu kabul ediyor.


1) NASA’ya dünya dışı ifşaatlar yapması için güvenilemez – NASA Stereo Projesi bilim adamı Dr. Joe Gurman’ın sunduğu ekipman arızası teknik açıklaması inandırıcı değildir. Bir neden göstermeden NASA web sitesindeki dev solar UFO’ları gösteren resimleri kaldırdı.
2) İlerici insan bilimi şimdi dev solar UFO’ları açıklayabiliyor – Nassim Haramein’in tekillik teorisi, boyutlar arası realiteden güneş sistemimize erişmek için Güneşimizin yıldız kapısını kullanan dev solar UFO’ların akla yakın, bilime – dayanan açıklamasını sunuyor.
3) 18 Ocak 2010 solar UFO dalgası, dünya dışı varlıklar tarafından kendi varlıklarının ifşaatını oluşturuyor – Güneşin yıldız kapısı vasıtasıyla güneş sistemimize girerek ve NASA’nın Stereo uzay aracı tarafından izlenerek ve kaydedilerek, dünya dışı (boyutlararası) uygarlıklar, Dünya kadar büyük gemilerinde kendi varlıklarını ortaya koydular.
4) Güneş sistemimize Güneşin yıldız kapısı vasıtasıyla erişen Dünya büyüklüğündeki solar UFO uzay gemileri, 1967 Dış Uzay Anlaşmasına maruz kalacak, bu anlaşmada şunlar var, “Ayı ve diğer göksel gövdeleri kapsayan dış uzay kullanım veya meşguliyet vasıtasıyla veya başka araçlarla egemenlik iddia ederek ulusal el koymaya maruz değildir.”
5) Güneş sistemimize Güneşin yıldız kapısı vasıtasıyla erişen Dünya büyüklüğündeki solar UFO uzay gemilerinin eğer gerekirse insan nüfusumuza acil yardım sağlama (veya sosyo – politik hakimiyet) yeteneğine sahip olduğu görünüyor.




Devamını Oku »

UFO'LARIN TİPLERİ VE ÖZELLİKLERİ




UFO'ların Tipleri ve Özellikleri

Dünya dışı varlıklar, gezegen ve sistemler arası gezi ve araştırma uçuşlarında değişik tip ve ebatlarda uzay gemileri kullanmaktadırlar. Yıldız sistemlerindeki her gezegenin yapısına uygun olarak dizayn edilmiş uzay araçları vardır. Atmosfer-içi, yakın-uzak gezegenler arası, yakın-uzay ve galaksiler arası uçuşlar için tasarlanmış bu araçların çoğu bizim uymak zorunda olduğumuz aero-dinamik yasalara göre biçimlendirilmemişlerdir.

UFO'lar Dünya yapısı olmayan, havada normal bir uçak ya da helikopterin yapamayacağı hareketleri ve manevraları yapan, dış görünüşleriyle de tanıdığımız göksel taşıt araçlarına hiç benzemeyen uçan cisimlerdir. UFO'lar evrensel yolculukların gerçekleştirildiği uzay taşıt araçlarıdır.



UFO'ların dış görünüşlerini belirli modellerle sınırlandırmak hatalı olur .Gerçekten de sadece disk biçiminde değil, çok değişik şekillerde UFO'lar gözlemlenmiştir. Çünkü bu değişik tipteki UFO'lar değişik galaksilerden ve sistemlerden gelmektedir ve kendi aralarında da farklı teknolojik seviyelerde olan uygarlıklar tarafından yönetilmektedirler.

Çoğu kez dairesel biçimde görülen UFO'ların arasında tıpkı bir piramit özelliklerini taşıyanlar da vardır. En sık rastlanan tip elbette ki disk şeklindeki UFO'lardır. Bu diskler düz, kubbeli, çan biçimli, Satürn modeli olarak tanımlanırlar. Genelde Gümüş rengi, parlak metalik, altın sarısı veya siyah renktedirler. Gece görülen UFO'lar çevrelerine parlak renkli ışıklar yayarlar. Işıkların rengi ve tonu UFO'nun hızına göre azalıp çoğalabilir. Renkler gökkuşağının bütün nüanslarını taşırlar.


Normal bir UFO'dan çok daha büyük boyutlardaki Ana Gemiler ise, puro biçimi olarak bilinirler. Ana Gemiler yeryüzüne araştırma yapmak amacıyla gönderilen küçük diskleri ve UFO'ları taşıyan devasa araçlardır. Bu dev boyutlardaki araçlar, kimi zaman bir şehri, hatta bir ülkeyi içine sığdırabilecek kadar genişliktedirler. Ana gemiler de metalik dış yüzeye sahiptirler. Puro biçimli Ana Gemiler de, kendi aralarında farklı tiplere ayrılmışlardır. Yerden bakıldığında ince, uzun bir çubuğa veya üzerinde herhangi bir çıkıntısı olmayan, her iki ucu da oval biçimde olan bir tükenmez kaleme benzetilebilirler.



Hem UFO'lar, hem de Ana Gemiler normalde insan zihninin alamayacağı uzaklıktaki mesafeleri yine inanılmaz hızlarla ve büyük bir kolaylıkla, kısa zaman içinde kat edebilirler. Gözlemciler çoğu kez bir saniye önce gördükleri UFO'nun gözden kayboluşunu fark bile edemediklerini bildirirler.


UFO'lar hemen her ülkede değişik yaş gruplarındaki insanlar tarafından rapor edilirler. Öğrenciler, kırsal kesimde ve şehirlerde yaşayanlar, ev kadınları, pilotlar, astronomlar, senatörler ve hatta devlet başkanları (Carter, Reagan,) UFO'ları gözlemlemişlerdir.

UFO gözlemleri çoğunlukla 1 ile 5 kişilik gruplar tarafından yapılır. Bununla beraber UFO'yu binlerce insanın aynı anda gördüğü toplum gözlem olayları da defalarca olmuştur. UFO gözleminde sürekli gözlem süresi birkaç saniyeden birkaç saate kadar değişir. Bazı olaylarda UFO'ların aralıklarla birkaç saat süreyle gözlemlendiklerine rastlanmıştır. UFO gözlemleri günün ve gecenin her saatinde olabilir. Ancak istatistiklere göre yoğunluk gece 21.00 ve sabaha karşı 04.00 saatleri arasındadır.


UFO'lar çevrelerine ışık yayarlar dedik. Bu şiddetli ışık bazen gözleri rahatsız edecek kadar fazladır. Gece tezahürlerinde bile ağaçlık alanları, çiftlikleri tıpkı bir projektör ışığı gibi aydınlatır. Dünyaya gözle görülür şekilde yaklaşan bir UFO'nun belirli bir bölgeye yönelttiği veya yaydığı ışık genellikle beyaz renktedir.

Uçan dairelerin insanları gerçekten şaşkın bırakan en önemli özelliklerinden biri de hareket yetenekleridir. UFO hareketleri, dönen bir topacın yalpalama hareketi, düşen bir yaprak ya da sarkaç hareketi, top gibi aşağı yukarı sıçrama hareketi, uçuş yörüngesi boyunca aşağı ve yukarı salınım hareketi, 90 derecelik ani açılar yapması ve zig zag hareketi olarak tanımlanmıştır. Çoğu kez UFO'lar uçarken bir hizada, kademeli, yan yana, eşkenar dörtgen, dikdörtgen, üçgen, ‘V' ve ‘Y' uçuş düzeninde görülürler.


Gözlemlenen diğer bazı şaşırtıcı hareket biçimleri de şunlardır: Yüksek hızlarda giderken dik açı yaparak dönme; gemi, otomobil ve uçakların çevresinde dönme, onlarla birlikte seyretme ve üzerlerine ani dalışlar; iki veya daha fazla UFO'nun buluşması; bir veya daha fazla UFO'nun daha büyük olan bir diğerinin içine girmeleri; büyük hızlarda uzaklaşarak ya da gözden kaybolarak jet avcı uçaklarından kaçmaları; hızla uzaklaşarak projektör ışıklarından kaçmaları ve enerji hatlarını çok yakından izlemeleri.

Görüldüğü gibi uçan dairelerin Dünya insanı tarafından pek de kolay algılanamayan, son derece değişik fizik özellikleri vardır. Bunlar sadece ve sadece D.Dışı taşıt araçlarına ait şeylerdir. İnsan kulağının duyma frekansının menzili içinde UFO'lar çoğu kez sessizdirler. Sesler duyulduğundaysa, bu genellikle, yüksek bir vızıltı, dönen bir topaçtan çıkan vınlama sesi, hışırdama, parlama ya da rüzgar sesi biçiminde tanımlanırlar. Geçtikleri yerlerde bazen kuvvetli bir ozon kokusu duyulur. Olası dahilinde elektro manyetik radyasyona karşı duyarlılığın ya da dokunma duyusunun frekans menzilleri içinde, UFO'larla yakın karşılaşmalarda bulunanlar, şu tarz raporları vermişlerdir: Otomobil yolcuları şok geçirmiş ve uyuşma hissetmişler; sürücüler geçici yarı felç durumu yaşamışlar; yolcular bir tür elektrik şokuna maruz kalmışlar; karıncalanma hissi duymuşlar; gözler tahriş olup şişmiştir.


Müşahitlerin hepsi uçan dairelerin fevkalade hareket kabiliyeti ve hızına işarette bulunmuşlardır. Görünürde ses üstü hareketlerine karşılık ne bir ‘patlama' ne de bir ‘şok dalgası' vardır. Bu durum klasik akışkan mekaniği kanunlarına zıttır. Genellikle uçan daireler, helikopterler gibi öne meyillenerek ilerliyorlar. Bu uçuş durumu hızları arttıkça daha belirgin hale gelmektedir. Hızla birlikte ışık durumu da artmakta ve renkleri değişmektedir.

Silindir biçimliler pek büyük boyutlara sahiptirler. Sabit durumda dikey şekilde bulunurlar. Bazı gözlemlerde etraflarında uçan daireler görülmüştür, sanki onlardan çıkmaktadırlar. Bu nedenle onlara "ana gemi" demek adet olmuştur. Hareket esnasında, bu ana gemiler yatay duruma geçiyorlar ve bu sırada, düz olan arka kısımlarında ışıklı serpintiler görülmektedir. Uzaylıların ana gemileri çok büyük ve geniş oldukları için genellikle atmosferimize girmemektedir. Bu yüzden dünyamıza genellikle keşif gemileri gönderilmektedir. Ayrıca mürettebat taşımayan ve uzay gemilerinden idare edilen gözlem disklerine de atmosferimizde sık sık rastlanmaktadır.

TEMSİLİ RESİM - ANA GEMİ

Bütün bunlardan başka bir de UFO'ların EM (elektro manyetik) etkileri vardır. Otomobillerin durmaları, tüm elektrik sistemlerinin işlemez hale gelmesi, geniş bir çevrede elektriklerin kesilmesi, radyo, televizyon, telefonların çalışmaması, pille çalışan kameraların çalışmaz hale gelmesine neden olmak gibi etkilerdir. EM etki, mekanik sistemlerin işleyişinde de ortaya çıkar. Örneğin, manyetik olmayan alaşımlardan yapılmış mekanik saatlerin durması, bazı cihazların çarklarının dönmemesi, mekanik düzenli kameraların işlememesi gibi. UFO fenomeni sanki enerji çekme ve özellikle de elektrik enerjisini çekme yeteneği göstermekte ve tüm kinetik gücü felce uğratmaktadır.

BİR UFO, yani kimliği belirsiz uçan obje, ciddi araştırmacılar tarafından, kolaylıkla tanımlanamayan bir hava olayı olarak tarif edilir. Bir hayli çabayla birçok UFO raporları, uçaklar, parlak gezegenler, yıldızlar, meteorlar, balonlar, uydular, acayip bulut biçimleri vs. olarak teşhis edilebilirler. Çeşitli doneler veya kişilerin karakterlerinden dolayı, diğer UFO raporları maalesef şarlatanlık olarak tebarüz ederler ya da şarlatanlık olduklarından kuşkulanılır. Bununla beraber, kolaylıkla tanımlanan ya da kuşku uyandıran bu vakalar bir kez çıkarıldı mı, geriye, geniş bilimsel çalışma değeri olan yüz binlerce açıklanamamış vaka kalır.
Devamını Oku »

ASTRONOTLARIN İTİRAFLARI



UFO'larla İlgili Astronotların İtirafları

NASA ve UFO'LAR

“Astronotların birçoğu UFO’ları gördüler . Fakat kendilerine gözlemleriyle ilgili herhangi bir tartışmaya girmemeleri için emir verilmiştir. NASA’nın elinde UFO’ların yakın mesafeden çekilmiş pek çok fotoğraf ve filmi vardır.”

Dr. Garry Handerson

“Uzayda bizim gidip keşfetmemizi bekleyen bazı ilginç hayat formları olabilir. Dünyadan başka yerlerde de hayat olabileceği ihtimalini kuvvetlendiren tanımlanamayan bazı objeler Dünya etrafında şimdiye kadar pek çok kereler izlenmiştir.”

Gordon Cooper (Amerikan Astronotu)

“Hem çok üstün bir Yaradan'ın bu uçsuz bucaksız evreni yaratmış olduğunu söylemek , hem de böyle bir evrende sadece bizlerin zeka sahibi varlıklar olduğumuzu düşünmek son derece abes kaçmaktadır.”

Donald Slayton (Astronot)

“Aldrin, Ay’daki UFO’ların renkli filmlerini hem modülün içinden hem de Ay’a ayak bastıktan sonra çekmiştir.”

Prof. Dr. Vladimir Azhazha 
Devamını Oku »

Yukarı Git