11 Temmuz 2017 Salı

SAĞLIK İÇİN TOPRAKLAMA YÖNTEMİ VE ÖNEMİ




SAĞLIK İÇİN TOPRAKLAMA YÖNTEMİ VE ÖNEMİ

Doğal Tedavi alanındaki bütün modern okullar,farklı kelimelerle tanımlasalar da “enerji” den bahsederler.
Nedir bu enerji?
Dr. Oschman araştırdıkça bu gizemli kelimenin üzerindeki sis perdesini kaldırmış.
Bir dergide,konu hakkında bir kaç makale yazmış.Okuyuculardan gelen teşvikler 2 kitap yazmasıyla neticelenmiş:Enerji Tıbbının Bilimsel Temeli ile Tedavide ve İnsan Performansında Enerji Tıbbı adlı iki kitap.
Dr. Oschman’ın topraklama dediği yöntem Yerkürenin daha sağlıklı bir hayat sürmenize nasıl yardımcı olabileceği hakkında ilginç bilgiler ortaya çıkarıyor.
Dr. Oschman 2010 yılında ,Clinton Ober, Dr. Stephen T. Sinatra ve M. Zucker tarafından yazılmış “Topraklama:Şimdiye Kadar Keşfedilmiş En Önemli Sağlık Keşfi mi?” isimli kitaba önsöz yazdı.(Basic Health Publications, Inc., Laguna Beach, CA.)
Siz de pek çok insan gibi lastik tapanlı ayakkabılar giyiyorsanız,giydiğiniz ayakkabının modern insan için ne kadar önemli olduğunu görmek için okumaya devam edin.

Topraklamanın Ortaya Çıkışı

Topraklama tabiri Clint Ober tarafından geliştirildi.Topraklama en basit anlatımla çıplak ayakla yürümek olarak tanımlanabilinir.
Oschman,Ober ile Jeff Spencer vasıtasıyla tanışmış.Spencer ABD’li bisikletçi Lance Armstrong’un takımında sağlık ekibinde çalışıyor ve profesyonel sporcuların tedavisi alanında bir uzman.
“Clint Jeff’e topraklama fenomeninden bahsettiği zaman,Jeff hemen beni aradı ve bu konu üzerinde nasıl bir araştırma yapılabileceği üzerine konuştu.
İnsanlar çok uzun zamandır çıplak ayakla yürümenin iyi hissettirdiği üzerine bilgi sahibi.Almanya,Avusturya,İsviçre gibi ülkelerde sabah kalkıp çıplak ayakla yürümeye çıkan gruplar var.
Benim topraklama konusuyla tanışmam 5-6 sene önce Jeff Spencer vasıtasıyla oldu, konuyu ilgi çekici bulmakla beraber ilk başta şüpheyle yaklaştım.Çok basit bir kavram ve bazılarına aşırı basit gelebilir.
Çok şükür, Dr. Oschman topraklama esnasında ne olduğunu bilimsel olarak anlatıyor.

Çıplak Ayakla Yürüdüğünüz Zaman Ne Olur?

Cildiniz çok iyi bir iletkendir.Cildinizin herhangi bir parçasını topraklayabilirsiniz.Fakat bütün bölümler arasında öyle bir yer varki,topraklanma konusunda en büyük potansiyele sahip:Ayak topuğunuzun tam ortası.
Akupunktur ilminde Böbrek 1 (Kidney 1-K1) noktası olarak tanımlanan,ve bütün akupunktur meridyenlerini birbirine bağlayan nokta.
Modern çağın hastalıklarının tedavisinde topraklama yöntemi ile yapılabilecek pek çok şey var.

Nasıl ?

Dr. Oschman’ın topraklama üzerine yaptığı araştırma kronik iltihaplanmayı daha iyi anlamasını sağlamış.
Daha önce söylediğimiz gibi kronik iltihaplanma diyabetten kansere kadar neredeyse tüm hastalıkların birincil sebebi.
Topraklama esnasında ne olduğuna bakılınca kronik iltihaplanmanın neden bu kadar yaygın olduğu ve nasıl engellenebileceği daha iyi anlaşılıyor.
Topraklandığınız zaman yerküreden vücudunuza doğru serbest elektron akışı oluşur.
Ve bu serbest elektronlar insan için muhtemelen bilinen en güçlü anti oksidanlar.
Bu antioksidanlar topraklama üzerine yapılan klinik araştırmalara göre şu faydalara sahip.

Kalp atışında düzelme
Cilt geriliminde azalma
İltihaplarda azalma

Topraklamanın arkasındaki bilimin ve bunun iltihaplanma üzerindeki etkisinin daha iyi anlaşılması için Dr. Oschman bir yaralanma olduğu zaman neler olduğunu anlatmakla başlıyor.
En ufak bir çarpmada bile,mesela kapıya çarpsanız,bağışıklık sisteminiz hasarlı bölgeye beyaz kan hücreleri gönderir.
Beyaz kan hücreleri serbest radikaller salgılar.Bu serbest radikaller pac-man oyunundaki sevimli canavar gibi karşılarına şıkan herşeyi yok ederler.Eğer bakteri varsa bakterileri yok ederler,eğer yaralı dokuyla karışalışlarsa yaralı dokuyu parçalarlar böylece sağlıklı doku için yer açılır.
Bu İltihaplanma Tepkisi olarak bilinir.

Araştırmamız neticesinde bizim keşfettiğimiz şey ise şu:
Ağrı,kızarıklık,yanma,hareket kısıtlığı ve şişme olmak üzere 5 özelliği bulunan iltihaplanma tepkisinin neden ortaya çıktığını keşfettik.
Bu beş şey de iltihaplanmanın işaretleri ve olmak zorunda değiller.
Tıpta iyileşme sürecinin bir parçası olarak kabul edilen iltihaplanma tepkisi aslında dokulardaki serbest elektron azlığından meydana geliyor.
Beyaz kan hücrelerinin salgıladığı serbest radikaller yaralı doku etrafında birikip sağlıklı dokuya da zarar veriyorlar.İltihaplanmanın esas nedeni bu.
İlginç ama,topraklama araştırmalarımız gösterdi ki eğer topuğunuzu toprağa basarsanız,ya da topraklama levhaları veya topraklama için üretilmiş ayak bantları kullanırsanız,serbest elektronlar vücudunuza akacak ve bütün dokulara yayılacak.Ve sağlıklı doku etrafında toplanmış serbest radikalleri nötralize edecek.
Çünki elektronlar negatif yüklüdür ve serbest radikaller pozitif yüklüdür ve birbirlerini iptal ederler.
Yani topraklama ile vücudunuzu benim “tamamlayıcı zarar”dediğim şeyden korumuş oluyorsunuz diyor Dr. Oschman.
Aslında olmaması gereken fakat ayaklarımıza giydiğimiz terlik ve ayakkabılarla toprakla bağlantımızı kestiğimiz için ortaya çıkan zarar.

Yaşlanma Geciktirici Olarak Topraklama Yöntemi

Yaşlanma üzerindeki en baskın teorilerden biri serbest radikaller teorisidir.
Herhangi bir yaralanma neticesinde ya da kronik iltihaplanma sonrası,nefes aldıktan sonra,yediğiniz besinler yoluyla vücudunuza serbest radikaller gelir.
Serbest radikallerin tedavideki önemi nedeniyle tamamen yok olmasını istemeyiz fakat antioksidan elektronlar ile onları belli bir dengede tutmak isteriz.
Topraklanma bu dengeyi sağlayabilir.Serbest radikallerin neden olduğu yaşlanma süreci ile ilgili 3 alt model vardır.
1-Serbest radikallerin neden olduğu DNA hasarı ve mutasyonu
2-Her hücrede bulunan hücrenin enerji merkezi mitekondrinin oksidatif metabolizması ve bunun sonucu ortaya yan ürün olarak çıkan serbest radikaller
3- Proteinlerin çapraz bağlanması teorisi,proteinler birbirine yapışır ve enzimlerin etkisini azaltırlar bu cildinizdeki kırışıklıkların nedenidir.
Biyofizik ve hücre biyolojisi üzerine yaptığım çalışmalar neticesinde,bana öyle görünüyorki vücudun bütün parçaları bir yarı iletken kumaş ile birbirine bağlanmış.Hücre içi birimler de dahil diyor Dr. Oschman.
Ben bu sisteme yaşam matriksi diyorum.Ayaklarınızdan giren serbest elektronlar bu sayede vücudunuzun herhangi bir yerine yayılabilir.
Serbest radikallerin biriktiği herhangi bir yere.Ve böylece serbest elektronlar,serbest radikallerin neden olduğu mitekondri hasarını,proteinlerin birbirine bağlanmasını ve dna mutasyonunu engelleyebilir.
Bu yüzden vücudumuzda bulunan yarı iletken sistem temel olarak bir anti-oksidandan koruma sistemi.
Biz bu maddeye topraklama maddesi diyoruz.Bu madde bağ dokunun bir parçası.Vücudun her yerine gider.Jelimsi bir maddedir ve elektronları depolar.
Eğer çıplak ayakla toprakta gezerseniz serbest elektronları vücudunuza alacaksınız.bu elektronlar bu yarı iletken kumaş dediğimiz jelimsi maddelerde depolanacak.Ve herhangi bir yaralanma ya da serbest raikallerin oluşacağı herhangi bir şey yaşadığınız zaman elektronlar,fazla serbest radikali nötralize etmek için hazır olacak.

Topraklama Kanınızı Nasıl Etkiler

Diğer bir önemli keşif şu ki topraklama kanınızı inceltir,kıvamındaki koyuluğu azaltır.
Bu keşif dünyada birincil ölüm sebebi olan kalp-damar rahatsızlıkları için çok derin bir etki yapabilir.
Tüm kalp damar rahatsızlıkları kan kıvamının koyuluğu ile alakalıdır.
Dr. Sinatra Dr. Oschman’ın ekibine zeta potansiyel denilen bir yöntemle kan kıvamının nasıl ölçüleceği konusunda yardımcı oluyor.Bu yöntemle kırmızı kan hücrlerinin elektirk alan içinde ne kadar hızlı hareket ettiklerini ölçüyor.
Bu yöntem vücudunuzu toprakladığınız zaman zeta potansiyelinin hızla yükseldiğini ortaya çıkarıyor.Bu kırmızı kan hücrelerinin daha fazla elektrik yüke sahip oldukları ve birbirlerini daha fazla itip birbirlerinden ayrıldıkları anlamına geliyor.
Bu olay kanın incelmesini ve daha kolay akmasını sağlıyor.Aynı zamanda tansiyonu düşürüyor.
Kırmızı kan hücreleri topraklama neticesinde daha fazla elektrik yükü alıp birbirlerini itince,damar tıkanıklığı riski de azalıyor.Çünki kırmızı kan hücrelerinin birbirine yapışıp pıhtı oluşturma riski azalıyor.
Ayrıca beyinde oluşabilecek,mikro düzeyde pıhtılaşma kaynaklı, beyin dokusu kaybı riski de azalıyor.

Topraklama İçin En İyi Alanlar

Topraklamanın en basit yolu güvenli bir alanda çıplak ayakla yürümektir.
Etrafları asfalt ve betonla kaplı büyük şehir insanları nasıl topraklama yapacaklar?
Topraklama için en iyi yerler olan doğal alanlar hangileri?
Çeşitli yüzeyler arasında belirgin farklılıklar var.
Topraklama için en uygun yer deniz kenarı.Suya yakın ya da suyun içindeki alanlar.Deniz suyu çok iyi bir iletken çünki.
Deniz kenarından sonra en etkili 2. topraklama alanı kırlar.Özellikle sabahın erken saatlerinde olduğu gibi çiğle kaplılarsa.
Dr. Oschman’ a göre eğer kaplanmış değilse beton da iyi bir iletken.Boyanmış beton elektron akışına tam olarak izin vermiyor.
Asfalt,tahta,ve ayakkabı tabanlarında bulunan malzemeler iyi bir yalıtkan olduğundan topraklama için uygun değiller.

Yüksek ve Yalıtkan Tabanlı Ayakkabılar Giymek ve Yüksek Katlarda Yaşamak Sağlığınız İçin Neden Zararlı Olabilir?

Dr. Oschman açıklıyor:
“Yeryüzü elektrikle yüklüdür ve vücudunuza elektron gönderir.Bu yüzden başınızın tepe bölgesiyle yerküre arasında bir potansiyel elektrik oluşur.Bunu hissetmezsiniz çünkü herhangi bir akım olmaz,bu potansiyel elektrik yüzlerce volt olsa bile.Eğer akım gerçekleşseydi bir elektrik şoku yaşardınız.
Havalar bozuk olduğunda bu potansiyel elektrik çok büyük boyutlara ulaşır.100 volttan 10.000 volta çıkabilir.
Bu miktar yıldırım düşmeden önce havada oluşan miktardır.
Bu potansiyel,güneş ışınlarıyla elektrik yüklenen iyonosfer tabakasıyla yeryüzü arasındaki potansiyeldir.
İyonosfer tabakasındaki elektrik yüklü parçacıklar dünyaya ulaşır ve yıldırım düşmesiyle bütün yeryüzüne elektrik yükler.Yerkürenin herhangi bir noktasına bu elektrik yükü vardır.Bu elektrik güneşten,iyonosfere ordan yeryüzüne gelir.
Şu anda bulunduğunuz yerde yıldırım düşmüyor olabilir ama dünyanın başka bir yerinde mutlaka düşüyor.Ve bu sayede yerküre vücudumuz için gerekli elektronları depoluyor.
Başınızda oluşan potansiyel elektrik ve onun zararlı etkileri, eğer vücudunuzu topraklamazsanız yeryüzü ile aranızdaki mesafe arttıkça yükselir.
Eğer 20.katta yaşıyor ve topraklama yöntemi ile bu potansiyel elektriği boşaltmıyorsanız,1. katta yaşayanlara göre bu potansiyel elektrikten daha fazla zarar görürsünüz.

Kaynak : http://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2012/04/29/james-oschman-on-earthing.aspx
Devamını Oku »

20 Haziran 2017 Salı

YÜRÜYEN AĞAÇ : PALMİYE



Bizler pek farkında olamasak da var olduğumuz doğamızda bizlere fazlasıyla ilginç gelebilecek sayısızca olay meydana gelmekte. Bizimde bir parçası olduğumuz doğada fark edebildiğimiz güzelliklerin dışında yavaş olageldiğinden fark edemediğimiz yine sayısızca eylem gerçekleştirir. Var edilmiş bu doğanın büyük bir parçasını kaplayan ağaçları düşündüğümüzde büyüdükleri topraklarda sabit bir şekilde canlılık faaliyetlerini sürdürdükleri aklımıza gelir. Öyle ki neredeyse hepsinin hareket yeteneği sadece bir rüzgarın onları bir sağa bir sola savurmasından ibaret zannederiz. Ağaç denildiğinde aklımızda genelde bu düşünceler belirmekte. Fakat işin özünde ağaçlar ve de diğer bitkilerin büyük çoğunluğu metabolizmalarında ürettikleri hormonlar ve topraktan aldıkları su sayesinde yaşam evrelerini daha iyi standartlarda tamamlayabilmek adına vücutlarını en verimli şekilde yaşamaları için en uygun şekle sokmaktadırlar. Bütün bunlar bizim fark edemeyeceğimiz bir hızda gerçekleşmektedir.

Bu sayısız harika ağaç türlerinden öyle bir tanesi var ki yaşamsal faaliyetlerini azaltacak veya durduracak herhangi bir olumsuzluk durumunda bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak adına sabit olarak bulunduğu toprak üzerinde yürüyebiliyor. Palmiye familyasının bir türü olan bu ağaç diğer ağaçlar büyüyüp güneş ışığının kendisine ulaşmasını engellediklerinde güneş ışığının ulaştığı alana doğru köklerini topraktan koparıp bulunduğu alandan ayrılıyor ve ışığına kavuşuyor. Etkileyici değil mi ? Tamamen hidrostatik ve hormonal kuvvetlerle ilerleyen bu ağacın yürüdüğünü biz fark edemiyoruz. Çünkü yılda sadece yaklaşık 1 metre ilerliyor ve bu hızı biz fark edemiyoruz. 1 metre gözünüze kısa görünüyor olabilir ama hiçbir tür sinir ve kas sistemini içinde barındırmayan bir canlı için oldukça uzun bir yol bu.

Bu ağaç yılda 12 metreye kadar uzayabiliyor ve gövdesinden diğer ağaçlar gibi ev ve diğer yapıların inşaasında yararlanılıyor.

Bu ağaç türü şaşırabileceğiniz milyonlarca harika türden sadece bir tanesi. Doğa bizi şaşırtmak için keşfedilmeyi beklerken bizler de doğadan uzaklaşmayarak bu keşfedilme arzusuna cevap vermeliyiz..

Sezer ÇEVİK

Kaynak : https://www.fenadami.com/y%C3%BCr%C3%BCyen-a%C4%9Fa%C3%A7-palmiye/
Devamını Oku »

SESSİZ ALEM - ( KONUŞAN AĞAÇLAR - AKILLI BİTKİLER )



Kimin aklına ağaçların soyları hakkında bilinçli olduğunu, hafızaya sahip olduklarını, birbirleriyle iletişim halinde oldukları, ya da bir diğer deyişle akıllı canlılar olduğunu bilebilirdi ki! Yapılan araştırmalar, bitkilerin de sosyal yaşam, duyarlılık, iletişim konusunda hayvanlar kadar kompleks yaşama biçimleri olduğunu gösterdi. Kanada?da Alberta Üniversitesinde profesör olan James Cahill, son 10 yıldır artık bitkilerin için de, hayvanlarda olduğu gibi ?bitkisel davranış cümlesini kullanmaya başlayabildiklerini belirtti.

Max Planck Enstitüsü eğitim görevlisi olan Ian Baldwin bitkilerle ilgili dediklerine değinelim: Çevreye inanılmaz duyarlılar. Hatta hayvanlardan bile daha gelişmiş bir hassasiyetleri ve davranış mekanizmaları var. Bugüne kadar bitkilerin 700'ün üzerinde algılama biçimleri olduğu sayıldı (mekanik, kimyasal, termik, ışıksal…) Işık ele alınırsa, bizim algılayamadığımız dalga boylarını algılıyorlar. Dokunmaya karşı şaşırtıcı derecede hassaslar. Dallarındaki en küçük hareketliliği hissedebiliyorlar. Kimyaya gelince: onların esas uzmanlık alanları diyebiliriz. İnsanoğlunun kokusunu bile duymadığı yüzlerce sinyali duyabiliyorlar.? Ayrıca bir bitkinin çevredeki en küçük değişikliğe cevap olarak (esen rüzgar, böcek istilası, ışık açısı) metabolizmasını baştan sona değiştirebileceğini biliyoruz.

KENDİ ARALARINDA REKABET EDİYORLAR

Hareketlerindeki bir başka değişiklik ise çevredeki diğer bitkilerle olan iletişimlerine dayanıyor. Yapraklarından ya da köklerinden gönderdikleri kimyasal vs. sinyaller sayesinde türdeşleriyle konuşabiliyorlar, ya da kendilerine saldıran böceklerin avcılarını yaydıkları kimyasallarla çekip kendilerini kurtarabiliyorlar. Ancak hepsi bu da değil. Florans Üniversitesi profesörü Stefano Mancuso: Toplumsal davranış biçimleri var. Kendi türdeşlerini, diğerlerinden ayırt edip türlerine yakınlıklarıyla orantılı olarak açgözlülükle rekabet edebiliyorlar. Bu bağlamda gruplaştıklarını söyleyebiliriz.

Dünyanın dört bir yanından araştırmacılar bitkilerin bu kadar karmaşık ve donanımlı doğaları üzerine cevap aramaya calışıyor. Yapılan keşiflere dayanarak bitki kognisyonundan bahsedebilir miyiz? Eğer bu kadar akıllılarsa beyinleri nerede? Acaba bu özellikler sadece doğal seleksiyon ve adaptasyon süreçlerinin bir sonucu mu?


Bitkiler kendi aralarında iletişime geçtikleri kadar kendilerine saldıran canlılarla da iletişime geçebilirler. Örneğin bir tırtıl bir domates bitkisini yemeye başladığı zaman yapraklar zehirli ve uçucu bileşikler salgılarlar. Bu bileşikler saldırganı kaçırttığı gibi komşu bitkileri de kendi savunmalarını hazır duruma getirmeleri için uyarır.

Bazen de bitkiler iki bitki arasındaki iletişim için bir şebeke ağı vazifesi görürler. Buna binayen Redbud Üniversitesi’nden Josef Stuefer’in son araştırmaları bitkilerin birbirlerini uyarmaları içi kendi kablosuz iletişim sistemlerini kullandıklarını ortaya koyuyor.Sarmaşık, çilek, yonca, kamış, gibi birçok bitki doğal olarak şebekeler oluşturuyor ve bireysel bitkiler birbirleriyle belli bir zaman aralığında bağlantılı kalıyor. Bu bağlantılar bitkilerin içsel kanallar aracılığıyla birbirleriyle bilgi paylaşmasını sağlıyor.Son zamanlarda Stuefer ve çalışma arkadaşları eğer düşmanlar yakınlarda iseler bitkilerin birbirlerini şebeke hatları aracılığla uyardığını ilk kez gösterdiler.Eğer bitkilerden birine tırtıl saldırırsa şebekenin diğer üyeleri içsel sinyaller aracılığıyla uyarılır.Bunu kızılağaçların yaptığı bilimsel olarak tespit edilmiş durumdadır.Uyarıldıklarında el sürülmemiş sağlam bitkiler yaklaşan tırtıllar için daha az çekici olmak için kimyasal ve mekanik dirençlerini güçlendirirler ve acıtonel adlı acı bir esans salgı salarlar ve rüzgar yardımıyla diğer çevredeki ağaçlara iletirler.Daha da ilginci türdeşlerini kayırmada uzmanlar.Yapraklarından ya da köklerinden gönderdikleri kimyasallar sayesinde türdeşleriyle konuşabiliyorlar ya da kendilerine saldıran böceklerin avcılarını yaydıkları kimyasallarla çekip kendilerini kurtarabiliyorlar.Ancak bu da değil, sosyal olarak oldukça gelişmiş durumdalar. Florance üniversitesi profesörü Stefano Mancuso ‘’Toplumsal davranış biçimleri var. Kendi türdeşlerini diğerlerinden ayırıp yakınlıklarıyla orantılı olarak aç gözlülükle rekabet edebiliyorlar. Bu bağlamda gruplaştıklarını söyleyebiliriz ‘’ diyor.

Bir o kadar ilginç bir davranışta kavak ve kızılağaçtan geliyor.Bir çekirge istilası ya da bir tırtıl istilası olduğunda bir insan müdahalesi olmasa dahi bunun aniden durduğunu ve milyonlarca tırtılın öldüğünü görebiliyoruz.Tıpkı düzenli olarak her 10 yılda bir aşırı çoğalan ve kavak ve kızılağaç sürgünlerinin %90 ını yiyen Alaska beyaz tavşanları gibi.Bu aşırı tacizin sonunda kavak ve kızılağaçlar tavşanlar açlıktan ölseler dahi onlara dokunamayacakları bir salgı üretirler.Bu olayın açıklamasını ise bir muhabirle bir uzmanın röportajından anlıyoruz.Uzman şöyle diyor: ‘’ 80 li yılların başında bir kavağın, akağacın veya çınarın yapraklarının bir kısmını tahrip ettiğimiz zaman ağacın geri kalanı otoburların yiyemeyeceği kadar yoğunlukta maddeler üreterek karşı saldırıya geçerler.Özellikle de tanen maddesi.Kısaca eğer çok yenirse ağaç kendini sindirilemez hale getiriyor.


Kaynak 1: https://www.fenadami.com/konu%C5%9Fan-a%C4%9Fa%C3%A7lar-ve-sessiz-alem/

Kaynak 2: http://www.hutopia.net/akilli-bitkiler-2/ 
Devamını Oku »

12 Haziran 2017 Pazartesi

GENOM HARİTANIZI ÇIKARMA MALİYETİ 100$'A SÜRESİ DE BİR SAATE İNEBİLİR



İlk insan genom dizilimi çalışması 2003 yılında yapıldı ve yaklaşık 2,7 milyar dolara mal oldu. Şimdiyse, DNA dizilim devi Illumina, yarattığı yeni makinesiyle tüm genom haritanızı 100$’dan daha az bir tutara çıkarabileceklerini iddia ediyor.

Illumina’nın CEO’su Francis deSouza NovaSeg isimli makineyi, San Fransico’da JP Morgan Healthcare Konferası’nda sunarken katılımcılara, makinenin tarayıcı hızıyla tüm bir insan genom dizilimini bir saatten daha kısa bir sürede deşifre edebileceğini iletti.

Etkilenmemek mümkün değil; 15 yıldan kısa bir süre içinde, bir zamanlar milyarlarca dolar ve onlarca yıl süren araştırmalardan, bu makul maliyetlere ve “1 saatlik” bir süreye vardık. Gerçi, genom dizilimi maliyetleri sürekli düşüş sergiliyor. 2006 yılında Illumina’nın bir makinesi bu işi 300.000$’a yapıyorken, 2014’te aynı işi 1000$’a yapabiliyordu.

Bu hızlı düşüş klinik araştırmalara şimdiden faydalı oldu. Ancak tüketiciye odaklanmış şekilde, daha hızlı ve daha düşük fiyat noktasına ulaşmak sağlık alanındaki girişimler için daha da çekici olacaktır. Pek çok klinik ve araştırmacı, kanser ve diğer hastalıklar konusundaki çalışmalarında genetik verilere ulaşırken; müşterilerin genetik araştırmalara olan ilgisi, 23andMe ve AncesteryDNA gibi girişim kaynaklı çalışmalar sebebiyle de artmış durumda. Angelina Jolie gibi ünlü isimler de Color Genomics firmasının BRCA-1 ve BRCA-2 gibi göğüs kanseri taramalarına kadınların katılımını ve ilgisini artırmak için çaba gösteriyor.

Illumina, doğrudan tüketicilere yapılan bu tarz testler konusunda arka planda önemli bir rol oynamakta, yani genom dizilimi konusunda 23anMe gibi bir çalışmaya katıldıysanız testler büyük olasılıkla Illumina’nın makinelerinden birinde yapıldı.

Bu test hizmetlerinin çoğu şimdiden birkaç yüz dolara mal oldu. Artan hız ve düşen maliyetler ise sadece karlılığı artırmakla kalmayıp, sayısı çoğalan müşteri yükünü de beraberinde getirdi.

Illumina’nın yeni makinesinin düşük fiyatlı olması hedefleniyor. NovaSeq 5000 850.000$’a, NovaSeq 6000 ise 985.000$’a satılacak iki model olarak üretilecek.

Şimdiden 6 müşteri NovaSeq’i test etmek için bekliyor. Bunlardan biri Chan Zuckerberg’in firması Biohub (Mark Zuckerberg ve eşi Priscilla Chan tarafından kurulmuş bilimsel çalışmalar yapan bir şirket), diğerleri ise MIT’e bağlı Broad Institute, Harvard Üniversitesi ile Regeneron ve Human Longevity isimli biyoteknoloji şirketleri. DeSouza da, bu şirketlerin yeni makine için sipariş verdiğini doğruluyor.

Illumina, her ne kadar yeni makinesi için fiyat düşüşünü birden gerçekleştiremiyor ve verilerin işlenmesi için hala zaman gerekiyor olsa da; yapay zekanın hızlı adaptasyonu tabii ki süreci hızlandıracaktır ve böyle bir iş için bu inanılmaz fiyat düşüşü gerçekten heyecan verici. Duyurunun ardından Illumina şirket hisseleri de %16 artış gösterdi.

KAYNAK : https://techcrunch.com/2017/01/10/illumina-wants-to-sequence-your-whole-genome-for-100/
Devamını Oku »

Yukarı Git