Doktor kontrolü sonrasında Marc hayatının son zamanları kaldığını öğrenecektir ölümcül bir hastalığın pençesine düştüğünü ve sadece bir yıl yaşamda kalacağı söylenmiştir. Bu durumda şok yaşayan ve bu yaşta ölmeyi kabullenmeyen Marc bir klinikte kendini dondurma ilerleyen yıllarda da teknoloji'nin gelişmesiyle hastalığı yeneceğini düşünerek uykuya dalacak uyandığında tanıştığı kızla aslında aynı macerayı yaşamış olacaklardır.
SAYFALAR
- ANA SAYFA
- BİLGİ KÜPÜ
- BİLİM VE TEKNOLOJİ
- UFOLOJİ
- PARAPSİKOLOJİ
- EZOTERİZM & OKÜLTİZM
- SPİRİTÜALİZM
- MİSTİSİZM
- YAKIN TEMAS BİLGİLERİ
- USO'LAR
- ALIKONMA OLAYLARI
- ANTİK UZAYLILAR
- KAYIP UYGARLIKLAR
- PDF KİTAP İNDİR
- FİLMLER
- KİTAP ARŞİVİ
- MİKROÇİPLER
- EKİN ÇEMBERLERİ
- UFO YANILGISI & DOĞAL FENOMENLER
- UFO GÖZLEM TEKNİKLERİ
- GÖZLEM FOTOĞRAFLARIM
- GÖZLEM VİDEOLARIM
- EKİPMANLARIM
- HAKKIMDA
- UFO İHBAR HATTI
1 Haziran 2016 Çarşamba
REALIVE - ( 2016 )
Doktor kontrolü sonrasında Marc hayatının son zamanları kaldığını öğrenecektir ölümcül bir hastalığın pençesine düştüğünü ve sadece bir yıl yaşamda kalacağı söylenmiştir. Bu durumda şok yaşayan ve bu yaşta ölmeyi kabullenmeyen Marc bir klinikte kendini dondurma ilerleyen yıllarda da teknoloji'nin gelişmesiyle hastalığı yeneceğini düşünerek uykuya dalacak uyandığında tanıştığı kızla aslında aynı macerayı yaşamış olacaklardır.
5 Mart 2016 Cumartesi
UYUYANLAR VE UYANANLAR
Uyuyanlar hayatta bir anlam bulmazlar. Buldukları anlam nefisleri içindir. Her şeyin kendi egolarına,benliklerine hizmet etmesini uygun bulurlar. Vicdanlarını sustururlar. Ben olmayı severler. Üstün olmayı severler. Ben bilirim derler. Kendilerine "tanrı" derler. Ummanda bir damla olduklarını bilmezler.
Uyanmış olanlar gökyüzüne baktıklarında, maviliğin ötesinde uzayın,o uzayın ötesindeki alemlerin ve alemlerin olduğunu bilirler. Dünyadaki meyvelerin ve hayvanların güzelliğini görürler. Şükr ederler. İnsanı severler. Biz derler. Ben derlerken de biz derler. Bedenlerinin mabedleri olduğunu bilir ve onu korurlar. Sebeb ve sonuç yasalarını bilirler. Davranışlarından sorumlu olduklarını bilirler.
Uyanmışlar toprağa basarken adeta ondan özür dilerler. Gülmeyi de bilirler, saymayı da ve sevmeyi de. Yargıda bulunmazlar ama doğruyu bulmak için sorgularlar. Ve akışa saldığımızda göreceğiz hepimiz. Bizi çevreleyen kudreti, planı..
KENDİ FREKANSIMIZI YÜKSELTEREK İYİLEŞ(TİR)MEK
Bir dalganın belli bir zaman birimi (genellikle saniye) içerisinde tekrarlanma sıklığına, yani bir saniye içindeki döngü sayısına “frekans” denir. “Hertz” birimiyle ölçülür. Herşey titreşmektedir. Bu nedenle herşeyin frekansı vardır. İnsan bedenindeki her hücrenin kendine göre bir doğal frekansı vardır. Aynı şekilde, her hastalığın, her bakterinin , her virüsün de doğal frekansı vardır. Her hücreyi kendi doğal frekansına döndürmek, bedeni sağlığa kavuşturur. Bedenin frekansıyla çatışan, onu bloke eden dalga boyları ise hastalığa hatta ölüme neden olabilir. Yalnız maddî/fiziksel şeylerin değil, duyguların, düşüncelerin, isteklerin, ilişkilerin, filmlerin, kitapların, dokümanların, toplumsal konuların ve bireysel bilincimizin de frekansı vardır.
Amerikalı Bilim Adamı Dr. David Hawkins , ( 1927-2012) frekanslar , frekansların bilinç düzeylerinde etkisi , ilişkisi üzerine binlerce araştırma yapmış ve ortaya Hawkins bilinç haritası denen Tabloyu çıkarmıştır. Yaptığı deneylerde , yüksek frekanslı duygu ve düşüncelerin ; düşük frekanslı olanlardan daha güçlü ve etkili olduğunu . En yüksek frekansa ulaşmış bir bilincin düşük frekanslı 70 milyon bilinci dengelediğini klinik olarak kanıtlamış ve Power vs Force - An Anato my of Consciousness ( Güç Kuvvete Karşı – Bilincin Anatomisi ) Kitabında detaylı olarak anlatmış.
Bilinç Haritası |
Yapılan araştırmalardan kritik seviyenin 200-cesaret olduğu, ölçümü 200 un altında çıkan duyguların düşüncelerin, durumların kişiyi ve çevresini zayıflattığı , yorduğunu, aşağıya çektiğini ortaya çıkartmış.
Bir başka ilginç bulguysa , yüksek bilinç frekanslarının şaşırtıcı sayıda düşük frekansı dengelediği yönünde . Bireylerden herhangi birinin bilinç frekansı yükseldiğinde , çok sayıda düşük frekanslı bilinci etkileyip dengeleme imkanı olması .
Tablo şöyle :
300 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 90.000 kişiyi,
400 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 400.000 kişiyi,
500 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 750.000kişiyi,
600 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 10 milyon kişiyi,
700 seviyesindeki bir kişi ise 200’ün altındaki 70 milyon kişiyi dengelediği görülmüş.
Pozitif ve herşeyi olduğu gibi kabullenen mutlu bir insanın yaydığı enerji, 90.000 insanin yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir.
Sevgiyi gerçek anlamda yaşayan bir insanın yaydığı enerji,750.000 insanin yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir.
Barış ve huzur içinde yaşayan bir insanın yaydığı enerji,10 milyon insanin yaydıgı düşük enerjiyi dengelemektedir.
Mevlanalığı yaşayan bir insanın yaydığı enerji,70 milyon insanin yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir.
Peygamber,budha seviyesinde yaşayan bir insanın yaydığı enerji ise tüm insanlıgın yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir...
Yapılan araştırmalar ve sonuç teyitleri yıllar sürmüş ve yüzbinlerce denek üzerinde çalışılmış.
Hawkins, insanlığın %85’inin 200’ün altında titreştiğini, son dönemde insanlığın ortalama farkındalık seviyesinin 204’e ulaştığını, yani negatif-pozitif sınırını aştığını, ancak insanın anlamlı bir şekilde tatmininin 250’nin altında gerçekleşemediğini yazmaktadır.
Bireyler gibi, toplumların ve kültürlerin, ülkelerin, coğrafyaların da titreşim seviyeleri vardır. Bu titreşimler , o alanda yaşayan insanlar, bitkiler , toprak, hava, eşyalar,binalar vs tarafından oluşturulmaktadır. 200’ün altındaki enerji alanları, açlık, kıtlık ve hastalıkların çok yaşandığı, cahillik ve işsizliğin çok olduğu, ilkel şartlara sahip ortamlardır. Tatmin edici bir yaşam 250 lerde başlamaktadır. 300’lerde teknolojik ve ekonomik olarak çok gelişmiş bir toplum mümkün olmakta, 400’lerde ise yüksek bir eğitim, bilgi, kültür ve sanat seviyesi yaşanacaktır. 500, başka bir büyük sıçramanın gerçekleştiği bir eşiktir. 500’lerin sonlarında toplum artık spiritüel bir toplum haline gelmektedir. 600, bütün topluma şefkat ve sevginin hâkim olduğu, bütün eylemleri sevginin yönlendirdiği bir seviyedir.
Şimdi tablonun 200 ün altında kalan ve 200 ün üstünde kalan kısımlarına tekrar göz atalım . Sonra dönüp içimize, düşüncelerimize, sözlerimize, dualarımıza bakalım . Biz acaba bu tablonun neresindeyiz. Yaşadığımız yeri, mahalleyi, kenti, ülkeyi, dünyayı iyileştirmek için bizim üzerimize düşen nedir ?
Kaynak : Power vs Force - An Anato my of Consciousness
Dr. David Hawkins
SPİRİTÜEL FARKINDALIK
"Siz, ruhsal deneyim yaşayan bir insan değil; insani deneyim yaşayan bir ruhsunuz."
Spiritüel Farkındalık
(James Arthur Ray, Practical Spirituality)
Spiritüellik güçlü bir ilkedir. Spiritüelliği din ile karıştırmamak gerekir. Spiritüellik, yani ruhanilik, sizin Yaratıcı Kaynağınızla olan teke tek içsel ilişkinizdir. Din, tüzel bir varlık haline geldiğinden, dogma ve itaat, bireysel keşifler üzerinde öncelik kazanmıştır. Topluluklar, hepsi Tanrı adına olmak üzere, korku ağırlıklı olarak anlamsız ritüellere koşullandırıldılar. Örneğin; Buda'nın temel hedefi, dogma ve kurallar aşılamak değil, insanın kutsallığını hatırlamasına yardımcı olmaktı. Dinler, modern dünyaya değer katmak için, gerçekten güncellenmeli ve değişmelidir. Tüm ibadet yerleri ve kutsal mekânlar, kendini güç kazanmaya adamış bireylerden oluşan bir bilinç laboratuvarı olabilmelidir. Böylece bireyler, geçmiş günlerin âlimlerini çalışmak yerine, öncelikli olarak âlim olma hedefine sahip olacaklardır.
"Siz, ruhsal deneyim yaşayan bir insan değil; insani deneyim yaşayan bir ruhsunuz." Siz, spiritüel bir varlık, Yaratıcı Kaynağın ve Gücün bireysel var oluşusunuz, sizin kimliğiniz budur. En büyük günah, kutsallığınızı sorgulamaktır. Ruh her zaman daha büyük bir ifadeye açılan varlıktır ve sizin burada bulunma amacınız, ruhsal bir varlık olarak genişlemek ve büyümektir. Ortalama bireylerin sıkça karşılaştığı durumlardan biri, kim oldukları ve dünyanın ne olduğuyla ilgili yanlış bir tanım ve odak noktası ile yaşıyor olduklarının farkına varmalarıdır.
Yaşamınızı sürdürebileceğiniz üç halka vardır. Gücün ilk halkası, gayri ihtiyari bir dünya ve içinde bulundurduğu tüm somut varlıklardır. Bu dünyada yaşamak doğal ve normal görünse de, ayakta kalmak inanılmaz bir güç gerektirir. Bu kadar kolay görünmesinin sebebi, doğduğunuz andan itibaren dünyayı gözlemlemeye koşullandırılmış olmanızdır. Dünyayı, ilginizle ayakta tutarsınız, ilginiz kayarsa, sizin bildiğiniz dünya da sarsılır.
Gücün ikinci halkası, Ruhun soyut dünyasıdır. Bu alışılmadık bilinç dünyasına insan, enerji çoğaltımıyla girmeyi öğrenir. İkinci halkanın diyarını keşfetmeniz için size yardımcı olacak pek çok uygulama vardır, ama bunu başarmak, inanılmaz bir odak ve disiplin gerektirir. Gücün üçüncü ve son halkası, iki dünyayı kaynaştırabilme becerisidir. Bu üçüncü safhaya eriştiğinizde, iradeniz ve isteğinizle ikisinde ya da herhangi birinde yaşayabilme becerisine sahipsiniz demektir.
Modern bilim şimdi, mistiklerin yüzyıllardır bildikleri şeyi onaylıyor. En büyük hata, sizin somut fiziksel bir varlık olduğunuz inancıdır. Fizikçiler, somut olarak görünen şeyin, tam olarak 99,99999 boşluk ya da Ruh olduğunu onaylıyor. Örneğin, bir zamanlar atomun katı olduğunu düşünmüştük. Şimdi, bir atomun bir futbol sahası genişliğinde büyütüldüğü takdirde, elektronların stadyumun etrafında uçuşan pirinç taneleri ile atomun çekirdeğinin bir pirinç tanesi olacağını biliyoruz. Anlaşılan o ki, geriye pek çok boş alan kalıyor.
Büyük ustalar kendilerini, daha büyük bir enerji alanında işlev yapan enerji alanları olarak görürler. Güç, toplayabildiğiniz, yoğunlaştırabildiğiniz ve artırabildiğiniz enerji miktarıyla ölçülür ve yapabildiğiniz seviye ve derece, sizin kişisel gücünüzü belirler. Enerjinizi, daha yüksek bir frekansa ve sürate ulaştırmak için, çok daha yüksek bilinç seviyelerine ihtiyaç olacaktır. Yüksek sonsuz benliğinizle direkt bir kişisel deneyim yaşamadan sonsuz olduğunuzu bilemezsiniz. Spiritüel gelişime en büyük katkı, bilincin alışılmadık hallerinin içinden geçmektir. Sadece bu şekilde sınırlı, fiziksel benliğinizle ayrışmaya başlarsınız. Kendinizi gücün ikinci halkasına dâhil etmeniz gerekir. Toplu bilinç ilerlemesi olarak gelişme umudu taşıyan her spiritüel yasa, önce ikinci halkayı benimsemelidir.
Spiritüel yasalar, kendi kimliklerini her şeyin başı ve sonu yerine, araştırma merkezleri; daha yüksek bir bilinç seviyesinin kişisel keşif ve tecrübesine odaklı bir laboratuvar olarak görmelidir. Tüm önemli öğrenme yasaları gibi, spiritüel araştırma merkezleri, kendilerini gereksiz kılmaya çalışmalı. Özgürlüğü ve kendine dayanmayı öğretmeyen her yasa, hatalıdır. İnsanın sonsuz spiritüel kavramları korkuyla açıklaması, insanileştirmesi, sınırlı aklından geliyor. Gücün ikinci halkası, ruh dünyasına bir adımdır. Bu adım, tüm gelenek ve âlimlerin söylediği, daha üstün bir seviyedir.
Cennet kelimesi, anlamı "genişleme" ya da "genişlemek" olan, Yunanca "ouranos" kelimesinden gelir. Bu yüzden insan aklının bulutların üzerinde bir yere dönüştürdüğü cennet, aslında genişleme anlamıdır. Diğer bir deyişle, kendi kişisel bilinç ve gücünüzün evrimi ve genişlemesidir. İsa'nın söylediği şudur: "Cennetin krallığı içimizdedir" ve "Cennetin krallığı elimizdedir." Her iki ifade de, açıkça içsel gücünüze ulaşmanız gerektiğini ifade eder; Tanrı ruhtur ve bu ruh içimizdedir. Sizin temel kimliğiniz ruhtur; geldiğiniz yerden dolayı, bu formdan başka bir şey olamazsınız. Tüm bunların başlangıcı ruhtur ve sonuç olarak siz tüm kişi ve şeylerle birsiniz. Yaşamınızda daha fazlasına mı sahip olmayı seçiyorsunuz? Daha güçlü olmak mı istiyorsunuz? Öyleyse, kaynak içinizde ve ona erişmek için önce kendi kimliğinizin farkına varmalısınız. Siz, genişleme görevinde spiritüel bir enerji alanısınız. Spiritüel kimliğinizin farkına varın ve gücün ikinci halkasına adım atın. Sonrası size verilecektir.