Bu haftaki yazımıza geçen haftaki gibi, evrensel yardımlaşma ve dayanışma yasasının gereği olarak, bilge varlıklara özgü bir sevecenlikle, Dünya beşerine birçok bakımlardan yardım etmeye çalışmış ve halen de bu sevecen ilgilerini sürdüren bir grup dünya dışı varlıktan ve onların Dünyadaki etkinlikleriyle, verdikleri bir kısım (kanal) bilgilerini sunmaya devam ediyoruz.
“Her ne zaman, Dünyada bir kimse kalben saflaşıp, merkezlenme ve uyumlanma yoluna girdiğinde, o zaman bizim ve Dünya Ana’nın, Yeni Çağ’da barış ve uyum kaderine bir adım daha yaklaştığımızı biliriz. Ancak, bu kendi kendine başlatılan arınma döneminin artık var olmayacağı zaman yaklaşmakta. İşte o zaman, Sevgi ve Işıkta merkezlenmemiş olanlar, yeni bir yuva bulmak üzere bu gezegeni terketmek zorunda kalacaklar.”
“Bizler sıvı Işık aracılığıyla iletişim kuran ve tüm Dünyalılara yüksek yapıda bilgiler ve düşünceler yollayan varlıklarız. Yeterince gelişmiş ve algılayıcı bireyler bu yüksek düşünce dalgalarının alıcısı olabilir. Böyle yaparak da, mesajlarımızın başka kimselere psişik, fiziksel, duygusal ve akılsal düzeylerdeki aktarıcısı haline gelirler. Bu, bireylerin özgür iradelerine müdahele etmeyen plandır. Çünkü, her bir birey, bu bilgileri istediği gibi kabul ya da reddetme hakkına sahiptir. Biz yüksek bilincin aktarıcılarıyız ve çağlardır sahib olduğumuz bilinen tüm bilgeliği sizinle paylaşmaktan dolayı mutluyuz. Bu şekilde, Dünya çok ama çok uzun bir zamandır eğitim zeminlerimizden biri olmuştur ve bizim Dünya gezegeninde epey sorumluluğumuz vardır.”
“Dünyaya gelişimizin asıl nedeni; Dünyanın Yeni Çağa doğabilmesi için, titreşim frekansını yükseltmesine yardımcı olmaktır. Tanrı’nın amacı ve O’nun planı için buradayız ve bu Varoluş hali içinde dostlukla geliyoruz. Dünyadaki genel misyonumuz çerçevesinde ve çeşitli kuruluşlara yönelik, yıllarca önce girişimlerde bulunmaya başladık, ülkeleri yöneten (askeri ve sivil) en yüksek yönetim konumlarındaki dünyalılarla bağlantı kurduk; Onlar, fiziksel olan için besin geliştirme düzeyindeler ama biz ruh için besin geliştiriyoruz. Onların, bizim bilimsel alana kaydettiğimiz teknolojik ve bilimsel ilerlemenin bilgisini istediklerini, ama çoğunun ruhu besleyecek bilgiyi istemediğini gördük. Biz onlara, enerjiden ve şuurun değişim-dönüşümünden, dünyann içinde bulunduğu durumdan ve ince titreşim düzeylerine (planlarına) doğru tekamül sürecinden sözettik. Onlar ise bu gündemimiz karşısında kuşkulara kapıldılar ve dünyanın savunmasıyla ilgili askeri sırları karşılığında, bizim Dünya üzerindeki haklarımızı, bilimsel verilerimizi ve deneysel bilgilerimizi istediler. Dünyanızın liderlerinin savunmanın, fiziksel katın silahlarında yattığını düşündüklerini görmek üzücüydü. Bir uygarlık, varlığını sürdürmeyi –yaratmayı mutlak yıkım kapasitesiyle kıyaslayarak- tanımlıyorsa, o en düşük düzeyde bir uygarlık olarak sınıflandırılır. Bu yüzden onlarla görüşüp, tartışacak fazlaca bir şeyimiz yoktu. Ama yine de bu konudaki çabalarımız sürmektedir.
Şimdi artık siyasi ve askeri konumlarda bulunmayan Dünyalılarla ilgilenmekte daha özgürüz. Ayrıca, birçok Dünyalıyla iletişim içindeyiz; çünkü onlar bizi kalplerine ve yuvalarına buyurettiler. Bunun nedenlerinden biri, bizden korkmamalarıdır. Onlar korku ilüzyonunu aşmış ve gezegeni bekleyen ‘çok boyutlu toplum’un ihtişamını şimdiden görebilmektedirler. Biz, Dünyadaki tüm ruhlarla çalışma yeteneğine sahibiz, ama gerçekte onların yüzde birinden de daha azıyla çalışıyoruz. Halen birçok ülkeden varlıklarla çalışıyoruz. Ayrıca, iç dünyadaki uygarlıklarla bağlantılar kurma ayrıcalığına da kavuştuk ve onlarla da epeyce çalışma yapmaktayız. Misyonumuz, gezegenin tüm titreşimsel niteliğini yükseltmektir. Bu birleşik bir çabadır ve gezegenin üzerindeki ve içindeki birçok ruh bu çalışmanın içine sokulmuştur. Bu cümleden olmak üzere bizler, Yeni Çağın ruhunun doğması için; gerekli sevgi ve ışık volümlerini getirmek üzere buradayız. Bunu, hakettiği tüm saygıyla yapmak için, Dünyalılar’ın en doğal haklarını yeniden öğrenmeleri gerekiyor ki bu hak, Tanrı benliğini bilmek ve O’nu deneyimlemektir.”
“Bu gibi etkinliklerin gereği olarak; Dünyadaki seçilmiş bireylerle birçok şekilde bağlantı kurulmuştur. Bunlardan biri, onlara yazılı şekilde bilgi yollamaktır. Sık sık bu belgeler bu seçilmiş kişilerin (okumaları için) önlerinde tezahür ettirilmiştir. Bu, bizim Dünyalılarla iletişim şekillerimizden biridir; bir başkası ise, bazı varlıkları alıp, gemilerimize götürmeyi içerir ve biz birçok defalar bunu yapmış ve yapmaktayızdır. Bu iletişim biçiminde, bir varlık; eterik varoluş durumunda bize bunu yapma izni vermeden asla ve asla bir gemiye götürülemez. Bu, en saf ve en çok güvendiğimiz iletişim biçimidir. Bu gerçek anlamda telepatik ve ruhun katılımnın en yüksek düzeylerinde iletişim kurabileceğimiz bir temas biçimidir. Ayrıca, dünyalıların eterik bilinç formlarına da girebiliriz. Bu ise, en saf iletişim biçimlerinden biridir. Bunun çok benzeri olan başka bir iletişim şeklimiz de rüya durumlarıdır: Bu varoluş halinde, Dünyalı kardeşlerimizin titreşim niteliklerini yükseltmelerine ve onları bekleyen geleceğin yönünü görmelerine yardım edebiliriz. Dünyalılarla, öncelikle onlar rüyadayken ve eterik formlar içindeyken, doğrudan bağlantı kurduğumuzu belirtmeliyiz. Genellikle iletişimler ve temaslar bu haldeyken yapılır.
Buyur edilmediğimiz yere gidemeyiz, gitmeyiz. Bu, uymak zorunda olduğumuz yüce bir kural ve emirdir. Biz bireylerin özgür iradelerine müdahele edemeyiz.”
“Bir başka iletişim biçimi de, Dünya gezegeninde yabancı kökenli (dünyadışı) olan, Dünya insanlarına benzeyen ve onların arasında yaşayan varlıkları kapsar. Bu, çok güvendiğimiz bir iletişim biçimidir, bu bireyler bizim aktif bir düzeyde yapmak zorunda olduğumuz çalışma için temas kurduğumuz varlıkların başında gelir. Biz an be an bu bireyleri görüp işitebiliriz ve onlarla hem telepatik, hem de fizik biçimde çalışırız. Biz mesajlarımızı bu kanallar aracılığıyla aktarırız. Bir başka iletişim biçimi de salt telepatik iletişimi içerir. Biz, ruhlarımızın misyonumuz için beslenme kaynağına doğrudan bağlı olmasalar da, birçok insana mesaj yollayıp onlarla iletişim kurabiliriz.”
“Bizden, Dünya gezegeninin Yeni Çağa doğumu sürecine yardım etmemiz istendiği için Dünyaya geldik. Siz göksel kardeşlerimize duyduğumuz sevgi ve yakınlıktan dolayı buradayız. Dünyanın şimdi geçmekte olduğu geçiş dönemi, onun tarihinde deneyimlenmiş hiç bir döneme benzememektedir. Gezegeninizin yakında Yeni Çağ’da deneyimleyeceği kuvvet ve konumu yeniden kazanma fırsatına sahip olabilmesi için aradan 26.000 yılın daha geçmesi gerekecektir.”
“Bizim rolümüz, ruhların bu ‘BİR’lik ve güç haliyle bağlantı kurmalarına yardımcı olmaktır. Biz bu enerjiyi yaymak için dünyanızdayız ama bunu birçok uzaylı kardeşimizin yardımıyla yapıyoruz. Bizler, gezegendeki gereksiz olumsuzluğun üzerine yükselmeyi seçen dünyalılarla el ele vermeyi bekleyen yüksek alemdeki varlıklara yardımcı olmak üzere buradayız. Genel misyonumuz; gezegendeki varlıkları beşinci boyut frekansında var olabilme yolları konusunda eğitmektir. Bu bağlamda onları, gelecekte ve beşinci boyutta yaşamlarını etkileyecek sağlık, eğitim ve bilinç konularında eğitmektir.”
“Bu zamanda dünyaya yardım etmek üzere evrenin her yanından gelmeyi kabul etmiş tüm uygarlıkların misyonları, her bir yıldız sisteminin özel titreşim niteliklerine göre değişir. Örneğin, Orion yıldız sisteminden gelenler başka türlü yaratılamayan bir denge ve güzellik elde etmek üzere kuvvetleri kutuplaştırma yeteneğine sahiptirler. Bu uzaylı kardeşlerimiz, sizin yakın zamanlarda oluşturulan ‘kavratıcı uyumsuzluk’ teorinizin anlayışına sahip ruhları getiriyorlar. Onlar, kendilerini kuşatan kaotik kuvvetler aracılığıyla iş görürler. Böylece, onlar sistem yaratırlar. Bu süreçte onlar, gerçekten, kendi gezegenlerinin en yüksek nitelikli becerisini alıp, gezegeninize aktarmış, onu Dünyanın kültürlerine ve çevresine uygulamış; bununla da kalmayıp, onu birçoklarının kavrayabileceği bir anlayış teorisine dönüştürmüşlerdir. Açıklığa kavuşturmak için şunu da belirtelim ki; Orionlular, Dünyada düzgün, pürüzsüzce işleyen sistemlerin gelişimi için, zihinsel güçleriyle katkıda bulunuyorlar. Onlar sarı renk titreşiminde bulunur ve beşer bilincindeki sezgisel güçlerin sabit kılınmasına katkıda bulunmak amacıyla gezegene bu renk frekansını yayınlıyorlar. Orionlular, ana görevleri gezegen üzerindeki veri sistemleri arasında iletişim ağları ve bağlantıları geliştirmek olan birçok hükümet, ticaret ve endüstri örgütsel yapısı için güç kaynağıdır.”
“Alfa Centaurus’lular ise menekşe rengi bandını temsil ederler. Onlar evrenlerin en yüksek nitelikli bilimsel ve teknik bilgisine sahiptirler. Onlar teorisyenlerdir ve gezegendeki bilgi düzeylerini daha yüksel teori alemlerine yükseltmek amacıyla Dünyada bulunmaktadırlar. Onların yaşadıkları zorluk, evrenin ileri kavramlarını beşer anlayışı düzeyine indirmenin yollarını bulmaktır. Onlar, Dünya üzerindeki en ileri bilimsel kuruluşları inceliyor ve bu kuruluşların üyelerine, telepatik iletişim yoluyla bilgi veriyorlar. Bu bilgi, yeni yüzyılın başında yerinde olması gereken yeni teknoloji biçimlerinin tasarımını hızlandırmak amacıyla veriliyor. Menekşe rengi bandı gökkuşağının en yüksek titreşim frekansıdır. Bu frekans aracılığıyla evrensel zeka ve Büyük Merkezi Zihin ile bağlantı kurulur. Sadece en yüksek düzeylerde titreşen ve Yüksek Benliği ile doğrudan iletişim içinde olan bir birey bu iletişim kanalına tam girebilir. Alfa Centaurus’lular doğal hallerinde bu bilgi kanalına girebilirler ki buda onlara kendi gezegenlerinde tam empatik ve telepatik olma yetenekleri vermiştir.”
“Alfa Centaurus’lulardan başka, Sirius kökenli varlıklar da Dünyanızda oldukça etkindirler. Sirius’luların Dünyada bulunma nedenlerinden biri; takımın öteki bölümlerini oluşturmak, yani bu zamanda Dünyaya gelen daha yüksek bilgileri, burada gezegeninizde kökleştirme işine yardımcı olmaktır. Sirius’lu varlıklar Dünyaya getirilen teorik bilgi ile, bu fikirlerin ve bilgilerin pratik uygulanışı arasında köprü kurulmasına yadımcı olmak üzere buradadırlar. Onlar, bilgiyi sağlamca kökleştirmek ve onu Dünya beşeri için kullanışlı hale getirmek üzere burada bulunmaktadırlar. Onlar dünyanın işçileri ve yapıcılarıdır. Eski Mısır Uygarlığına, o zaman dünyaya tanrı-insanlar olarak gelmiş Sirius’lular tarafından yardım edildiği doğrudur. Onlar en büyük piramitleri ve gezegenin tarihinde kaydedilmiş en yüksek bilgilerin tapınaklarını inşa etmişlerdir. Sirius’lular tüm yüksek bilgilerin Dünyanın fiziksel olarak tezahür etmiş yaratımlarında; kökeleşmesini, uygulanmasını ve bütünleşmesini sağlayan etkenlerin yaratıcılarıydılar. Mısır Uygarlığı’nı yaratmak Sirius’luların en büyük başarılarından biridir. Onlar bu uygarlığı yüzlerce yıl kusursuz bir şekilde yönettiler.”
“Hydralı varlıklar ise Yerküre’nin cevherlerinden kendi elleriyle yeni şeyler yaratmakta üstündürler. Onlar; tarım uzmanları, arkeologlar ile, toprak ve kilden ürünler yaratan varlıklardır. Onlar, gelecekte Yerkürenin enerjisini yeni ve kullanışlı güzel eserlere dönüştürmekte üstün tasarımcılardır. Onlar duyarlı, sanatçı ve toprağı seven varlıklardır.”
“Lyralı Varlıklar ise, Dünyaya bir göçebe niteliği ve bir ruh özgürlüğü getirmişlerdir. Onlar geldikleri kendi gezegenlerinin fiziksel dünyasına hiç bağlılık duymazlar. Bu varlıklar evrenin ‘bukalemunları’dır ve kişiliklerini, gittikleri yeni çevrenin koşullarına kolaylıkla uyumlandırırlar. Lyralı varlıklar baş bölgelerinden bir hayli ışık yayarlar, ama Dünyanın atmosferindeyken tepe çakralarını doyuma uğratmakta zorlanırlar; çünkü, Yerkürenin düşük titreşemlerine alışık değildirler. Onlar, bizim Arkturus’ta yaptığımız gibi; gezegenlerindeki sistemler ya da hareketlerle kendilerini sınırlamazlar. Onlar evrenin bağımsızlarıdır. Bu bağımsızlık niteliği bugün Dünyada çok ihtiyaç duyulan birşeydir. Bugün dünyada bulunan ruhların bağımsızlığı Yeni Çağa doğru ilerlemek için kritik bir öneme sahiptir. Biz bu niteliği, Dünyada daha çok varlığın kazanması gereken bir nitelik olarak görüyoruz. Lyralılar, çoğul-bantlı bir renk tabakaları frekansında bulunurlar. Ama gerektiğinde, seçtikleri kalıplara yerleştikleri de bilinen bir gerçektir. Onlar kendi frekanslarında değişim gösterseler de, aktardıkları sevgide asla bir tutarsızlık olmaz ve bu, onların en başta gelen özellikleridir.”
“Pleiadesliler’e gelince; bu varlıklar mavi renk tayfında titreşirler. Bu, onların; bildikleri doğruyu konuştukları ve herkes için adalet taleb ettikleri anlamına gelir. Bu varlıklar müzik ve dansta inanılmaz ilerlemeler kaydetmesiyle ünlü bir yıldız kümesinden gelmektedir. Onların, gezegeninize yaptıkları esas katkı, deneyimlemeye başladığınız yeni müzik biçimleriyle gezegeninizin ritmini değiştirmektir. Bu yeni müzik biçimleri, Dünyalılardaki daha yüksek enerji vortekslerini aktive etmek üzere tasarlanmış yüksek titreşim frekansları içeren müziklerdir. Bu daha yüksek çakra merkezlerini aktive ettiğinizde, bireyin bilinci daha yüksek bir boyuta geçer. Pleiadesliler kendi tekamül yollarında bu anlayışı kazanmışlardır ve ses ile ışık yaratımlarında uzmanlar olarak kabul edilmektedirler. Işık frekansları ve sanat çalışmalarıyla yaratılan hologram ve laser teknolojisinin çoğu, kendilerini onların frekanslarına açmış seçkin Dünyalı varlıklarla çalışan Pleiadesliler’ın çabaları sonucunda ortaya çkmıştır. Bilgi ve teknolojinin patlamasıyla, ışık ve ses bilgisinin uygulanışı, bilim, sanat, tıp ve insan konulu bilim dallarında ilerleme kaydetmek için birçok kanal açılmıştır.
Gördüğünüz gibi, her varlık grubu, üstün olduğu alanlarda, yardımcı olmaktadır. Bu konuda devam edip, yüzlerce başka yıldız sistemlerinden gelen varlıkların katkılarını da anlatabiliriz ama şimdilik buna gerek yok; genel durum hakkında bir kanı uyandığını sanıyoruz.”
“Biz, sizin şu anda yaklaşmakta olduğunuz boyutta bulunuyoruz. Bundan dolayı bizler, bu zamanda, gezegeninize siz Dünyalı kardeşlerimizin Yeni Altın Çağ’a girerken, bu geçişin olabildiğince kolay olmasına ve bu ‘zaman kapısı’ndan geçmek isteyenlere yardım etmek için buradayız. Ama bunu yapabilmek için, sizin fiziksel ve duygusal oluşumunuzla ilgili verilere de gereksinimimiz bulunmaktadır. Bizim, ayrıca, akaşik kayıtlarınızla ilgili verilere de gereksinimimiz var ki, bu sonuçta, sizin bu ‘zaman kapısı’ndan olabildiğince az acıyla geçmenizi sağlayacaktır. Bizim misyonumuz, doğmakta olan bu yeni dünyada ayak basacak sağlam bir yer bulmanıza yardım etmektir. Bu, ‘zaman kapısı’ndan geçip, o daha yüksek boyut frekansında bize katılmanıza yardımcı olmaktır. Bunun için Yükselmiş Üstadlar tarafından gerekli görülen her türlü işlevi yerine getireceğiz. Biz görevimizi tam adanmışlıkla yerine getiriyor ve işimizi bir ‘SEVGİ EYLEMİ’ olarak görüyoruz.”
“Dünyalı birçok kişi bizlerden biriyle iletişimde olduğunun ya da bir ilişkinin kurulduğunun bile farkında değildir. Üç boyutlu varoluşunuz boyunca, gezegeninize gelip, kitlelere aydınlanma ve Büyük Üstadlar’ın öğretilerini sunan varlıklar olmuştur. Tüm tarih boyunca, Atlantis döneminden beri, sürekli olarak ‘Yol Gösterici’ ruhlar gezegeninizde bedenlenip, beşeriyeti aydınlatan meşaleyi hep harlı tutmuşlar ve kitleleri karanlıktan çıkartmak için binbir zorlukla çalışmışlardır. Bu yüce varlıklar Dünyanıza gelip, gelecekteki olaylar için, gerekli enerji vortekslerini açmışlardır. Gezegeninizdeki her kıta bu Üstadlar tarafından kutsanmıştır ve her Üstadın, kendisini gerçek aydınlanma yoluna ve öğretilerine adayan sayısız izleyicisi olmuştur. Bu yüce varlıklar Işığa doğru yolculuklarını sürdürüken, içlerinde birçoğu, kadim insanların öğretim programını yinelemek için bu geçiş zamanında tekrar Dünyaya gelmeyi seçmiştir. Onlar, Dünya Ana’nın yeni çağa doğumuna yardımcı olmak için buradadırlar. Bu ruhlar, onları sanki boğan ve bazen bu illüzyonun ötesini görmelerini çok zorlaştıran bir olumsuzluk denizinde bedenlenmişlerdir. Bu, özellikle; gezegen üzerinde yalıtılmış ruhlar için geçerlidir. Bu yalıtılmışlık, onların kim ve ne olduklarını anımsamalarını çok zorlaştırmaktadır. Onların kimlik mücadelelerinde biz onların uyanmalarına yardımcı olduk. Onların enerji tıkanıklıklarını gidermek için, kendilerini gemilerimize aldık.
Herşeyin ‘BİR’liği içinde, biz gerçekten aynı amaç için çalışıyoruz. Kitaplarınızda, çoğunu ‘dindar’ ya da ‘spritüel’ olarak tanımlayacağınız birçok insan bizi ziyaret ettiğini bildirmiştir. Onlar, bu yaşamlarında gezegene aydınlanma getirme misyonlarını gerçekleştirmek için, ruhlarında kesin bir programlama bulunanlardır. Onlar, gerçekten TANRI’ya ve Işık’a hizmet etmektedirler. Onların çoğu rüya hallerinde, yani dördüncü boyutta bize ulaşır. Çoğu, bir zamanlar bildikleri ve uğrunda mücadele verdikleri tüm sırları yeniden anımsamaları için kendilerine yapılan yardımı takdir eder. Üçüncü boyutun bilinç düzeyinde birçoğu bunu yapmış olduğunu anımsamasa bile, hepsi de bize, kendileriyle çalışmamız için izin vermiştir. “
“Dünya katında daha çok insana kendimizi göstermememizin nedeni, bunun planda yer almamasıydı. Biz, kuralları ve oyun planını aynen uygularız. Biz sadece, dünya gezegenine gelirken üslenmeyi kabul ettiğimiz rolü ve görevi sürdürdüğümüzü söyleyebiliriz. Ama yakın gelecekte daha çok Dünyalı ile iletişim kurmayı ya da doğrudan doğruya kendimiz (yüzyüze) görüşmeyi planlıyoruz. Belirli bir plan çerçevesinde tüm bu yaptıklarımızın özünü; TANRI kavramı ve evrenlerin ‘BİR’liği olduğunu söyleyebiliriz. Dünyalı kardeşlerimizi kendi yuvamıza buyur etmeye çalışıyoruz. Dünyalıların değişime ve yeni olana direnme eğilimleri var; ayrıca, bilinmeyen realitelerle, öteki boyutların güzelliklerine doğru ilerlemeyi arzu etmiyorlar.
Size, bu gezegenin büyük bir kadere, muhteşem bir geleceğe sahib olduğunu söyleyebiliriz, ama durum düzelmeden önce, daha da kötüleşecektir. Sonuç tamamen dünya üzerindeki ruhlara bağlıdır; ancak, gezegenin halkı sevgili Dünyayı havaya uçurmayı seçtiğinde, müdahele etmemiz konusunda bize bir ilahi takdir sunulmuş olduğunu da garanti ederiz. Bunun olmasına izin vermeyeceğiz. Ama bu, kumanda etmemize izin verilen tek seçenektir. Bu, size uygulanacağına dair güvence verebileceğimiz tek seçenektir.”
Bizim bu yaklaşımımız ve bakış açımız; umarız, olan bitenlerin yorumuna tümüyle yeni bir ışık tutacaktır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder