Ay'da bir gariplik var dersek ; garibinize gider mi ? Ay işte orada gözümüzün önünde duruyor. Üstelik birkaç defa gittik ve geldik , garip olan ne olabilir diyebilirsiniz. İyi de acaba işin ne kadarını biliyoruz ? Ay ile ilgili olarak elde edilen bilgilerin bizlere ne kadarı açıklandı ? Ortada ciddi ve çarpıcı iddialar var , daha da ötesi bilim adamlarının gözlemleri var. Öyleyse işin aslı nedir ?
En inanılmazı ise Ay'ın yapay bir uydu olduğu iddiasıdır yani Ay dünyadışı bir zeka tarafından üretilmiş bilinmeyen bir nedenle dünyanın yörüngesine konmuştur. Bunlar doğru olabilir mi ? Ama öncelikle bilimin gözlemlerini görelim ;
5 Mart 1587
''Ay'ın yüzeyinde bir yıldız görüldü.'' Yüzlerce insan bu mucizeye şaşırdı , ışığın sivri uçları ve boynuzları vardı.
(Harrison 1876 - Lowes 1927)
12 Kasım 1671
Gökbilimci ve fizikçi Cassini , Ay'ın yüzeyinde küçük beyaz bir bulut gördü.
18 Mayıs 1787
Astronom Halley ve De Louville , Ay yüzeyinde hareketli ışıklar gördüler.
Mart - Nisan 1787
William Herschel , Ay'da parlak noktalar ve dört volkan gördü. Açıklamakta zorluk çekiyordu ve en çok gördüklerinin hareket etmesine şaşırmıştı.
Temmuz 1821
Alman astronom Gruithuisen , Ay yüzeyinde birden parlayan ışık patlamaları gördü. Yanıp sönen bu ışıkları birkaç kez görmüştü.
12 Nisan 1826
Fizikçi Emmett , Ay'daki Krizler Denizi üzerinde kara bir bulutun hareket ettiğini rapor etti. Benzer bir rapor 1954 yılında modern astronomlar tarafından da verilmişti.
Şubat 1877
Işıklı bir hat yada çizgi Eudoxus Kraterinin batısından doğusuna doğru giderken görüldü. Olay bir saat sürdü.
4 Temmuz 1881
Ay yüzeyinde piramit şeklinde ışıklı iki tümsek belirdi ve bir saat içinde yavaş yavaş sönerek kayboldu.
24 Nisan 1882
Aristotle Bölgesinde hareket eden dev gölgeler gözlemlendi.
31 Ocak 1915
Yunancadaki Gama işaretine benzer yedi ışık görüldü.
23 Nisan 1915
Clavius Krateri yanında dar ve ışıklı bir çizgi belirdi ve on dakika sonra kayboldu.
14 Haziran 1940
Sisli keskin bir çizgi çok net olarak Plato Krateri yanında görüldü ve çevresinde binlerce küçük ışık yanıp sönüyordu.
19 Ekim 1945
Darwin Duvarı yanında üç büyük parlak nokta görüldü. Olay astronom Moore ve daha birçok astronom tarafından rapor edildi.
24 Mayıs 1955
Ay'ın güney kutbu bölgesinde elektriksel parlamalar astronom Firsoff tarafından izlendi.
8 Eylül 1955
Taurus Hattı sınırında iki parlak ışık görüldü , bu yer yıllar sonra Apollo 17 nin iniş yaptığı yerdi.
21 Haziran 1964
İki saat süreyle , gözlemci Ross D. tarafından hareket eden büyük siyah bir gölge izlendi.
3 Temuz 1965
Bir saat on dakika süreyle , Aristarchus Bölgesinde nabız gibi yanıp sönen bir ışık gözlendi.
25 Eylül 1966
Yine Plato Krateri yakınında yanıp sönen ışıklar gözlendi. Bazılarına göre kırmızımsı bir yama gibiydiler. Aynı gün Gassendi Bölgesinde 30 dakika süreyle kırmızı büyük bir ışık belirdi. Bir ay sonra ise aynı yerde yine yanıp sönen kırmızı ışıklar vardı.
11 Eylül 1967
İnsanlığın ilk ayak bastığı yer olan Sessizlikler Denizinde görülen kara bir bulut sonradan mor renge dönüştü. Olayın Montrealli bir astronomi grubu tarafından gözlendiği NASA tarafından açıklandı.
Ünlü Condon Raporu'na göre Apollo 8 astronotları inanılması güç bir rapor vermişlerdi. Frank Bormann , James Lovell ve William Anders ilk yörünge uçuşundayken (24 Aralık 1968) , yüzeyde uçuş pistine benzer bir alan gözlerine çarptı. Ay'ın öteki yüzüne geçtiklerinde dev boyutlarda bir cisim gördüler ve fotoğrafını çektiklerini söylediler. Cisim astronotların tanımına göre 10 mil kare büyüklüğündeydi. Ama bir daha ki geçişte cisim yoktu.
Bir diğer olay Apollo 10'da yaşandı. Astronotlar Eugene Cernan , Thomas Stafford ve John Young Ay'a inmek için hazırlanırlarken yine uçuş pistine benzer dört alan gördüler. Ay modülü Snoopy ile yüzeye inerken ışıklı bir cismin yanlarından geçip gittiğini rapor ettiler.
Apollo 11'de yani Ay'a yapılan ilk inişte , Armstrong ve Aldrin yüzeye indiklerinde ; Michael Collins , Columbia adlı kumanda modülünde yörüngedeydi ve Collins gördüğü cisimleri ''Bogey'' adıyla tanımlayarak dünyaya rapor etti. Daha sonraki saatlerde Aldrin ve Armstrong Ay yüzeyinden örnek topluyorlardı.
Armstrong birden haykırdı ''Bu da ne ? Bu ne biçim şey ? Bilmemiz gerek...'' ve konuşma devam etti.
Yer Kontrol: ''Nerede ? Yer Kontrol Apollo 11'i arıyor.''
Apollo 11: ''Bu bebekler çok büyük... Çok iriler... Tanrım , inanamazsınız... Size bir başka uzay aracını anlatmak istiyorum... Kraterin uzak kenarındalar... Ay'da bizi izliyorlar... Onlar bizden önce buradaydılar...''
Yer Kontrol bu andan sonra astronotlara konuşmayı kesmelerini ve objeleri filme almalarını söyledi. Ama bu filmler asla yayınlanmadı ve hatta varlıkları reddedildi.
Apollo astronotlarından Buzz Aldrin: '' Ay kraterleri yapısal açıdan dünyanın kraterlerine benzemezler. Yüzeyleri daha düzdür.
Apollo 12 misyonunda ise , astronotlar garip sesler duydular ve ışıklı bir cismi Yer Kontrol'e bildirdiler.
Apollo 15 astronotları olan James Irwin ve David Scott , Ay üzerindeyken önlerinde uçan garip bir cismi bir süre izlediler ama kaybettiler.
Apollo 16 astronotu Thomas Mattingly , kumanda modülünden Ay yüzeyi üzerindeki yanıp sönen ışıklı bir cismi rapor etti ; NASA uzmanlarından Dr. Faruk El Baz cismin bir UFO yani tanımlanamayan uçan cisim olduğunu belirtti. O anda Ay'da SSCB veya ABD'ye ait bir başka uzay aracı yoktu.
Apollo 17 astronotları olan Ron Evans ve Harrison Schmitt'de Ay'da ışıklı noktalar gördüklerini belirttiler.
Ay Dünyanın Yörüngesine Neden Kondu ?
Ay'ın geçmişi nedir ? veya orjini nereden geliyor ? Bu soruların cevapları bir bulmacadır. Bugün bilim üç ana kuram üzerinde duruyor , Sovyet bilimcileri tarafından geliştirilen bu üç ana kuram şöyle ;
1- Ay bir zamanlar , dünyanın bir parçasıydı ve dünyadan koparak uzaklaştı ama bu görüş büyük bir bilim grubu tarafından reddediliyor.
2- Ay , aynen dünya gibi güneş sistemi oluşurken ; bir gaz bulutuydu ve doğal olarak dünyanın uydusu oldu.
3- Ay farklı bir cisimdir yani dünyadışıdır. Güneş sistemi içinden bir yerden veya güneş sisteminin dışından gelmiş , dünyanın çekim alanına girerek ; orada bir uydu olarak kalmıştır.
Sovyet bilim adamları olan Vasin ve Shcherbakov şaşırtıcı bir açıklama yaptılar: ''Gerçekten de , bilim adamları evrenin kökenini ciddiyetle uzun süredir araştırıyorlar ama daha henüz kesin bir cevap veya açıklama yoktur. Aynı şekilde de Ay - Dünya sistemi de açıklanamıyor. Bize göre Ay dünyanın yapay bir uydusudur ve bilinmeyen bir zeka oluşumu tarafından yörüngeye konulmuş olabilir.''
Bu iki bilim adamına göre ; dünyanın çekim gücü kübik santimetrede 5.5 gram'dır. Ay'ın ki ise 3.33 gram'dır. Öyleyse Ay'ın içi boş olmalıdır. Yani yapaydır , yapılmıştır ama kimin tarafından ? Gizemin çözümü kraterlerin içinde. Ay yolculukları sonucunda elde edilen bilgiler çok önemli ama gizli tutulmaktadır. Neden diye sorulduğunda ; uzmanlara göre kesin çözüm henüz yoktur veya erkendir.
Ay'ı Dünyaya Kim ''Uydu''rdu ?
Peki Ay nereden gelmiş olabilir ? Bir NASA dökümanında ''Bu en büyük bulmacadır.'' deniliyor. NASA daki bilim adamları kesin bir çözüm olmadığını açıkca söylüyorlar. Çalışmalar var , bilgiler , olaylar var ama henüz kesin bir cevap yok.
Günümüzün bilim adamlarının gerçeğinde uygun bir kuram henüz bulunamadı. O zaman genelde bakabileceğimiz yaklaşımlar vardır. Eğer Ay evrenin bir yerinden gelmiş ise bunu birgün öğreneceğiz.
Apollo yolculukları öncesinde Nobel ödüllü Dr. Harold Urey ve bir grup bilim adamının inandıklarına göre ; Ay kozmos'un bir parçasıdır ve Ay'da yabancı bir uygarlığın izleri bulunacaktır. Ay'a ayak basmamız ve bilgi toplamamız Mars'a Venüs'e veya asteroidlere ayak basmamız kadar önemlidir.
Urey şöyle diyordu: '' Dünyayı ve Ay'ı toplarsanız , bütün olarak hemen hemen uzaydaki herhangi bir cisim olarak düşünebilirsiniz. Bu kadar yoğun bir materyalden dev bir kitle oluşur ama dünyanın yoğunluğu bu kadar büyük bir cismin olması gerektirdiği yoğunlukta değildir. Yoğunluğumuz daha küçük bir cisme aittir. Göründüğü kadarıyla Ay ve Dünyanın tek bir cisim olmasını kabullenmek bugün için olanaksızdır. ''
12 Maymun Sorusu
Sorular çok sayıda ve önemli görünüyor ; şimdi bunları ve bazı açıklamaları alt alta dizelim ;
1- Ay , dünyadan daha yaşlıdır , öyleyse kökeninin başka bir yer olması mümkündür.
2- Niçin bazı bilim adamları Ay taşlarının yirmi milyar yıllık olduğunu iddia ediyorlar ? Yani dünyadan daha eski...(Oysa evrenin bilinen yaşı yaklaşık olarak 13.7 milyar yıldır.)
3- NASA , bir ay kayasının 5.3 milyar yıllık olduğunu saptadı ama bu güneş sistemi öncesine ait bir tarihti.
4- Önemli bilim adamları ve Ay uzmanları , Ay'dan getirilen materyallerin dünyadakilerden daha eski olduğunu belirlediler ama neden resmi açıklama yapmadılar ?
5- 40 Ay taşının 7 milyar yıllık oldukları belirlendi. Bu tarihleme dünyadan ve güneşten yaklaşık 2 kez daha eskidir.
6- Buna karşın Ay yüzeyinin toprağı , Ay taşlarından daha eskidir. Bu farklılık nereden geliyor ?
7- Bir grup bilim adamı Ay'ın yıldızlararası bir yerde yapıldığı görüşündeler ve dünya tarafından yakalandığını düşünüyorlar. Ama bu nasıl olabilir ?
8- Neden bazı bilim adamları Ay'ın içinin yoğunluğunun yüzeyden farklı olduğu düşüncesindeler ? Gerçekten Ay'ın içi boş olabilir mi ? Ve bu biliniyor mu ?
9- Niçin Ay'ın 8 mil üstünde , yüksek dozda radyoaktivite var ? Bu elementer olarak doğal mıdır ?
10- NASA tarafından 100 millik bir alana yayılmış su buharı saptandı ama Ay'da su olmadığı biliniyor. Bu gizem Ay'ın yapay olduğu anlamına mı geliyor ?
11- Ay'ın çok eskiden sıcak olduğu ileri sürülüyor ama bunu dünyadaki benzerleri gibi kanıtlayan bir kanıt bulunmuş değil. Bu çelişki henüz açıklanmış değil.
12- Sonuç olarak , Ay ile ilgili neden bu kadar çok cevapsız soru var ?
Bunlara Karşı Şunları Söyleyebilir miyiz ?
1- Ay hem dünyanın doğal uydusu olamayacak kadar büyük , hem de çok uzaktadır.
2- Ay, olması gerekenden daha düzgün bir yörüngeye sahiptir.
3- Ay kraterleri çok fazla ve garip bir biçimde yüzeyseldir.
4- Ay'ın dünyaya bakmayan yüzü çıkıntılı ve kamburdur. Güneş sisteminde onun gibi gezegenine tek yüzünü gösteren başka bir uydu yoktur.
5- Ay ölçümlemeleri çok fazla demir olduğunu gösteriyor.
6- Ay toprağı , Ay kayalarından çok daha yaşlıdır.
7- Ay'ın bileşimi , dünyadan farklıdır.
8- Doğa kanunlarına aykırı olarak , ağır metaller yüzeydedir.
9- Ay'da önceden eriyik olan metaller yoktur.
10- Ay dev bir gong sesi çıkarmaktadır ve yörüngede dönerken titreşmektedir.
11- Ay bir moloz yığını gibi gözükmektedir.
12- Ay, periyodik olarak sarsılmaktadır , bu bize düzenli bir sismik aktiviteyi göstermektedir. Sismik dalgalar sanki tek bir kütleymiş gibi tüm yüzeyi dolaşabiliyorlar.
13- Dünyadan bakıldığında Ay , bir güneş diski gibidir yani tutulmalarda güneşi tam olarak kapatabilir , ne biraz küçük veya ne de biraz büyüktür. Sanki büyüklüğü güneşi örtmek için ayarlanmıştır.
14- Eğer Ay , dünya tarafından yakalanmışsa , bunun sonu gelecek ve Ay yine uzaklaşıp gidecektir.
15- Normalde Ay'ın çizdiği yörünge , dünyanın ekvatoral çemberiyle karşıt olmalıdır ama Ay garip bir şekilde dünyanın yaptığı gibi , güneşe bağımlı bir yörünge çizer.
16- Her ne kadar Ay volkanlarının ölü oldukları söyleniliyorsa da ; yüzyıllardır Ay'da garip ışıklar , parlamalar görülmekte ve hala izlenmektedir.
Bunların sonucunda Ay 'ın yapay bir transformer dünya olduğu söylenebilir yada iddia edilebilir. Ay'da bir yaşam olduğu ile ilgili bir belirti veya iz bulunamamıştır ama dünyadaki volkanik küllere benzeyen Ay toprağı veya tozu üzerinde yapılan deneylerde bitkisel yaşama elverişli olduğu anlaşılmıştır. Fakat ortada böyle bir yaşam yoktur. Marjinal iddialara göre ; Ay , UFO'ların üssüdür veya kullandıkları özel bir araçtır ama bu da iddiadan öteye gitmemektedir. Yüzeyde zaman zaman garip ve geometrik şekiller görülmüş ama bu görüntüler ya hemen kaybolmuş ya da bir daha görülememiştir.
Yine Dünyadışı Bir Anlaşma mı ?
2001 Uzay Yolu Macerası ''A Space Odyssey'' filmini hatırlarsınız ; filmin temel objesi dev bir monolit yani taş bir bloktu. Arthur C. Clarke'ın bu ölümsüz romanında ve de filminde monolit , insanlığa yol gösteriyordu.
Ranger Krateri yakınında benzer bir monolit birkaç kez görüldü ama sonra kayboldu , derken başka yerlerde tekrar görüldü fakat onlarda yine kayboldular. Adı gizli tutulan bir NASA görevlisinden aldığı fotoğrafı kanıt olarak gösteren araştırmacı George Leonard , yine aynı kraterin yanındaki dev taş bloğu gösterdi , resim çok netti ve üzerinde Y ve Z harflerine benzer şekiller vardı.
Leonard şöyle diyor: '' Ay , UFO'lara aittir , bizi Bronz Çağından beri izliyorlar. Politikalarımızı ve savaşlarımızı gözlemliyorlar , aslında dünya üzerinde birçok iz bırakmışlardı. Ranger 7'nin fotoğrafları bunları gösteriyor. ''
NASA Neleri Saklıyor ?
En azından astronotların gördüklerini saklıyor hatta onların bizat anlattıklarını dahi inkar ediyor. Peki NASA bunu neden yapıyor ? Eğer astronotların Yer Kontrol ile konuştukları doğruysa ; ki elde birçok teyp bantı vardır. Bunlar neden yeterli görülmüyor ? California Üniversitesinden Dr. James Harder , kayıtları NASA kayıtlarıyla karşılaştırdığını ama her nedense NASA'nın bu kayıtları resmen kabul etmediğini fakat üst düzey kısımlardaki özel görüşmelerinde doğrulandığını ifade ediyor.
Bir hükümet ajanı ise ; olayların örtüldüğünü kabul ederken ; korkunun , panik kaygısından kaynaklandığını belirtiyor.
UFO'lar bir yana , Ay'la ilgili bilgilerin SSCB ve ABD tarafından saklanması için gösterilen ''Panik'' olgusu yeterli değil. Bu olay belki kapalı bir rejim olan SSCB'de yeterli olabilirdi ama demokratik bir ülke olan ABD'de normal değildir. FBI ve CIA tarafından Washington'un bürokratik koridorlarında oluşturulan ketumiyet girdabının arkasında kimler vardır ? Ve soru yine gündeme geliyor , neden ?
George Leonard , tüm çalışmalarını ve araştırmalarını hayati ama başka bir soruya yöneltiyor ; '' Eldeki veriler ve sınırlı fotoğraflar NASA tarafından kabul ediliyor ama yaptıkları çalışmalar çok sınırlı ve bireysel. Ay ile ilgili sistematik bir çalışmanın yapılmasına engel olan nedir ? Ya da NASA , neleri ne kadar biliyor ? Gizemi çözmek isteyenlerin ellerindeki bilgiler , NASA ve eski Sovyet yetkilileri tarafından kısıtlanmış ya da özellikle yetersiz kılınmıştır. ''
Tam ve gerçek bir resmi açıklama toplumu şoka sokabilir mi ? Geçmişte evet ama bugün belki , hatta hayır. Çünkü günümüzün toplumu böylesine evrensel bir olaya dahi duyarsız kalacaktır ve bu olası davranış yetkililer tarafından artık bilinmektedir. Öyleyse , ya astronotların yada gözlemcilerin anlattıkları doğru değildir yada gizliliğin ardında çok daha geçerli bir neden vardır. Ne mi ? Leonard burada da iddialı ; '' Geçerli neden çok daha makrodur yani dünyadışı bir zeka ile bir anlaşma veya ortak bir görüş birliği sağlanmıştır ; bunun da toplum tarafından bilinmesi birilerine göre yetersizdir... ''
Arizonadaki Amerikan Meteorit Müzesi Müdürü olan Dr. H. H. Nininger , 1952 yılında yapılan bir gözlemde Ay'da 20 mil uzunluğunda bir cam duvarın bulunduğunun resmen kanıtlandığını söylüyordu. Nininger'e göre , bu duvarın bulunduğu Verimlilik Vadisindeki Messler ve× Kraterleri normal değildirler ve hatta yapay olmaları gerekir. Bu iki kraterin arasında girişinin gözlemlendiği bir tünel vardır. (Science Digest - Kasım 1952)
Benzeri bir iddia Britanya Astronomi Birliğinden Dr. H. P. Wilkins tarafından ileri sürülmüştür. Wilkins'e göre ; Ay'ın dış yüzeyinden içeri giden tüneller ve yollar yani Ay'ın içinde boşluklar vardır.
Akla hemen bilimkurgunun büyük ismi H. G. Wells geliyor ; '' Ay'da İlk İnsanlar '' adlı çocuksu romanında , Ay'ın içerisinde yaşayan bir uygarlığı ; Selenitler'i hikaye etmişti. Acaba Wells birşey biliyor muydu ? Galiba kesin sözü burada söylemek mümkün değil , biraz daha zaman gerekiyor olabilir ama İnsanlığın dikkati artık Mars'a yönelmiş durumda ve sanki artık Ay yokmuş gibi davranılıyor yada gidildi , görüldü ve daha fazla karıştırılmaması mı istendi ?
12 Ağustos 1971'de Apollo 15'in kumandanı astronot David Scott , bir basın toplantısı yaptı ; '' Ay'a gittik , gözlemcilerin elde ettiği bilgileri test ettik ama araçlarımızın kaydettiği bilgiler mekanik veya elektroniktir daha önemlisi düşüncelerimizdeki bilgilerdir. Plutarch'dan gelen bir sözcük var ; 'Düşünce , rastgele doldurulan bir kap yada tas değildir ama düşünce bir ateştir ve onu yakmak için yine ateş gerekir'. ''
Sonuç olarak , Ay'ın metruk bir uydu olduğunu düşünmeyebiliriz ama bunun için düşünsel bir devrime ihtiyacımız var gibi yani geçmişimizdeki tutuculuk bağlarından kurtulmalıyız. Yeni bir insan gerçeğini aramalı ve düşünceyi serbest bırakmalıyız. Bir zamanlar Ay'a ayak bastığımızda , çok heyecanlanmıştık ama eğer Ay bilinmeyen bir zekanın ürünü olan yapay bir uyduysa ; bunu kanıtlamak insanlığın kendisini ve yaşadığı ortamı tanıması yönünden daha heyecan verici olacaktır.
Teşekkürler
YanıtlaSilTeşekkür ederim
YanıtlaSilTeşekkürler.
YanıtlaSil