Şuur ve ruh arasında nasıl bir bağ ve işleyiş vardır?
Ruh ve şuur arasındaki bağ insandır. Bu bağın işleyişini sağlayan güç ise zamandır.
Şuur insanda var olan açılmayı bekleyen bir esas, ruh ise insanın bağlı olduğu diğer bir esastır. İnsanın şuurda yükselişi ruhla olan bağlantısı sayesinde ruhu yükselterek olacaktır. İnsanın bağlı olduğu ruh, Mutlak Şuur'un ta kendisi olmakla evrime ihtiyacı bulunmayan Mutlak Ruh'un insanın mevcut şuur frekansına indirgenmiş yansımasıdır.
İnsan eylemleriyle ruhun tabi olduğu yasalara uyabilirse şuur dediğimiz esası açacak ve kendisini şuur planları içindeki ebedi yerine taşıyacaktır.
İnsan, ruh ve şuur farklı güçlerdir. İnsanın gücü ile ruhun gücünün birleştirilmesi şuurda yükselişi sağlamakta, bunun için de insanın eylemleri ile ruhsal yasalara uyması gerekmektedir. Bu mümkün olmazsa ruh azap çekmekte ve bu azap ruhsal, psikolojik ve fiziksel hastalıklar olarak aynen insana yansımaktadır. Hastalıklar ikazdır. İkaza rağmen şuurda yükselemeyen varlığı bu defa zaman tasfiye etmektedir.
Şuur, bilgi, bilinç ve farkındalıktır. Şuur sahamız dünyevi akıl ve idraklerimizden çok daha ileri plan, sistem ve esasları içine alacak kadar geniştir. Ancak şuurun alfa boyutu ışıki karakterli üçüncü boyut dünya yaşamında bir bedene bağlı olarak devinim sahası kısıtlıdır. Bundan dolayı öz varlığımızın tezahür eden şuurun etki, tesir ve devinimi ile dünyevi varlığımızın şuurun etki, tesir ve devinimi arasındaki oran yüzde elli kadardır. Varlık bütün şuur kudretini bir beden içerisinde muhafaza altına almamıştır. Pek büyük kısmı yüksek ruhi planların, ruhi araçların, madde ötesi yüksek ihtizaz sahalarının tesirleriyle birlik halinde alakalı durumdadır.
Nitekim dünyevi şuurumuz, müteal olan evrensel şuurumuzla tam manasıyla beslenemeyince, fillerimizin kalitesi ve yaptırım oranı, müteal şuurumuzun karesi kadar düşer. Her iki şuur halinin mümkün olduğu kadar birbirlerine yaklaşması fiillerimize ait kaderi bilgimizin, bilincimizin ve farkındalığımızın artması demektir.
Şuur, bütün var olmuş ve olanların ve var olacak olanların genel bilgisi ve enerjisidir. Şuur her var olanı bilgi, bilinç ve farkındalığa götüren, birbirini ne kadar bilgi, bilinç ve farkındalığa götüren varsa onları da bilgi bilinç ve fakındalığa götüren ilahi kudret, enerji ve etkidir. Hepimiz görünmeyen bağlarla bu ilahi ve evrensel şuurun enerjisinden istifade eden ve ilahi ve evrensel şuurun birer uzantısı olan varlıklarız.
Ruh ismini verdiğimiz yüksek ve yüce cevher'e gelince, ilahi ve evrensel şuurun özüne yakın derecede bağlı bulunan orijinal madde ile donanmış şuurun hususi bir adıdır.
Yaratılan her mekanizmanın, evrenin kusursuz işleyişinde algılarımızın çok ötesinde olan görevleri vardır. Bu mekanizmalar hem birbirini etkileyen hem de birbirinden ayrı kavramlar olabiliyor. Şöyle ki; şuuru kavrayabilmemiz şuurumuzun elverdiği kadardır; ruhu kavrayabilmemiz de. Ancak her ikisinde anlamca derinleşmenin yolu da şuurlanma ile mümkün olacaktır.
Şuur ruhun içinde olduğu hâl ve yaptığı eylemler ile ilgili olarak az-çok hissedebildiği sezgilerdir. Bizlerin şuuru çok büyük miktarda maddenin tesiri altındadır. Şuur ötesi deneyimlerde bulunmak maddenin tesirinden kopmakla mümkündür ki; o zaman şuur ruhun tüm tesirlerine açık olur. Şuur yüceliği denilen bu hâl insanlığın bugünkü şuur seviyesinin çok ilerisinde bir hâldir.
Şuurda yükselmek insanın varoluş amacıdır. Şuurda yükselmek sadece bireysel bir kurtuluş değil, bütüne yönelik bir hizmettir. Mutlak Ruh' un tekliği gereği, insanlık ya hep beraber tekâmül edecektir ya da hep beraber yok olacaktır. Yüce bilgi şöyle der; "Siz uyanırsanız uykuda olanlar da uyanma nasibine erecekler. Yani onları siz uyandıracaksınız." Ayseli.org/öğretilerden.
Bizler tek olan şuur varlığının yansımalarını kendi zihnimizde yaşayabilmekteyiz. Ruh bizlerde mevcut olan bu şuur alanı ile bizlerle iletişim kurmaktadır. Her birimizin kavramları göreceli olarak algılaması da şuurlarımızın alanlarının, dolayısıyla tekâmüllerimizin farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
Tıpkı öz, mutlak ruh ve yüksek benlik gibi, şuur da bir olan ve kutsal bir kavramdır. Her canlı da bu büyük şuur bütününde kendi payına alabildiği kadarını almaktadır. O' nun yüce yasası gereği, ihtiyaç duyana ve çalışana herşeyde olduğu gibi şuurlanma yolunda da ilerlemenin önü açıktır, sonsuzdur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder