Kendiliğinden Yanma - Kendiliğinden Yanan İnsanlar
Dünyadaki en büyük esrarlardan bir tanesi de hiçbir sebep yokken yanıp kül olan insanlardır. Evet bu size çok tuhaf gelebilir ancak yüzyıllardan beri hiçbir sebep yokken durduğu yerde yanıp ölen insan vakaları oluşmakta ve bunun nedeni de bugüne kadar çözülemeyen bir esrardır. İşin en anlaşılmaz tarafı da insanın yanıp kemiklerinin bile kül haline geldiği bir ortamda etrafta bulunan eşyaların hatta bazı vakalarda yananın üzerindeki elbiselerin bile hiçbir hasar görmediğidir.
1731 senesinde akşam yatağına yatan ve uykuya dalan bir kadın ertesi günü sabah odasına kendisini uyandırmayısa gelen hizmetçisi tarafından feci bir şekilde yanarak bir kül yığını haline gelmiş olarak bulunmuştur. Odanın her yeri is ve kurum içindeydi ve küller her tarafa uçuşmaktaydı. Fakat yatağından 1.5 metre ötede yanan kadın kül yığını haline geldiği halde ne yatağı ve çarşafları nede odanın mobilyaları hasar görmemişti.
Yetkililer çok ayrıntılı bir araştırma yapmışlar fakat yanmanın sebebini bulamamışlardır. Zira odada yangın çıkması için sebep yoktu ne ateş vardı nede ateş çıkaracak bir şey. Odada ki eşyalar hatta yatak çarşafları bile hiç yanıksız duruyorlardı. Bu sonradan kayıt altına alınmış "kendinden yanma" olayları arasında ilk örneklerden biri kabul edildi.
18 yüzyılda çok sayıda kendinden yanma vakası tespit edildi fakat ilim adamları ve doktorlar bir türlü sebepsiz bu yanmalara bir ad koyamıyorlardı.
Dr. Merille, Fransada Caen şehrinde görev yapıyordu bir gün bir ölüm nedeniyle ilgili olarak çağrıldı yaptığı incelemede: ölünün vücudu yerde uzanıyordu. Geriye kül yığınından başka bir şey kalmamıştı kemikler sıcaktan eriyerek eğilip bükülmüştü. Dr Raporunda kemikleri erimiş olmasını belirtmesi çok ilginçtir zira kemiklerin erimesi için en az 1500 derece ısı gerekir, oysa rapora göre "Evdeki eşyalardan hiç biri yanmadan zarar görmemişti kadının geceliği oturduğu sandalyenin 30 cm ilerisinde el değmemişçesine duruyordu. Üzerindeki elbiselerin dışında odada yanan başka hiçbir şey yoktu." Kimileri bu yanmaları Tanrının gazabı olarak görmektedir, bu korku eski çağlardan beri vardır." Onları Tanrının gazabı yok ediyor. Tanrının yakıcı nefesi kül haline getiriyor." Bu doğrumuydu?
Yukarıdaki olayların benzerine daha yüzlerce misal verebiliriz. Biz burada bu hususta yapılmış araştırma ve incelemeleri ele alıp neticeleri üzerinde tartışacağız.
Bu yanma olayları ile ilgilenen araştırmacılar olayların gittikçe artığını söylüyorlar. Bazı gazeteciler bu hadiselerle ilgili bilgi topluyorlar. Tıp dergilerinde yazılar yazılıyor fakat doğru dürüst hiçbir netice alınamıyor.
Kendiliğinden Yanan İnsanlarKendiliğinden yanma olayları üç safhada oluyor:
1. Çok kısa bir zaman içinde gerçekleşiyor, yananın ne yardım isteyecek nede ne olduğunu anlayacak zamanı oluyor.
2. Olaylar çok büyük nispete ölümle neticeleniyor ve bu sebepten kurbanların ne olduğunu anlatma imkanı olmuyor.
3. Üçüncü çok ilginç durum: Böyle bir yanma olayı ya yanan yapayalnızken oluyor veya birkaç kişi iseler o zaman hepsi birden yanıp ölüyorlar. Yani hadiseye canlı şahit bulunmuyor.
1885 gecesinde Amerika da bir karı koca ve yanların da çalışan işçileri yılbaşını kutlamak için mutfakta oturup içki içiyorlar, daha sonra işçi üst kattaki odasına yatmağa çıkıyor. Ertesi sabah aşağı inen işçi mutfağa girdiğinde etrafın ince bir yağ tabakası ile kaplı olduğunu ve acı bir koku hissediyor., Evin beyi yerde yatıyordu ve ölmüştü hemen yandaki evde oturan çocuklarına haber vermeğe gitti ve oğlunla geri dönüp araştırınca mutfak masasının yanında döşemede bir yanık delik vardı döşeme yanmıştı ve aşağıya bakınca evin hanımının yerde yanık kemikler yanık kafatası ve küllerini gördüler. Bu kez kurban ikiye çıkmıştı. Yapılan araştırma sonunda hadisenin nasıl oluştuğu hakkında bir karara varamadılar.
Kendiliğinden yanma olayları incelendikçe çok enteresan durumlar ortaya çıkıyordu. Yanma çoğunlukla sınırlı bir alanda meydana geliyor yatağına uzanmış haldeyken yanan Birisinin yatak örtülerine hiçbir şey olmuyor. Bir iskemlede otururken yanmışsa incelemede iskemlede hiçbir yanık izi bulunmuyor,Elbiselerinde hiçbir yanık izi olmayısan ama bedeni kömür haline gelenler var.
Araştırmalarda dikkati çeken bir hususu ta olayın kurbanlarının genel de ses seda çıkarmadan ve kurtulmayısa çalışmaksızın yanmalarıydı. Yanma olayının bilinmeyen bir psikolojik yanı olabilir.
Düşkünler yurdundaki bir olayda yurtta kalanlar iç içe bölmelerle ayrılmış yerde yattıkları halde sabahleyin yanmış halde bulunan komşularının geceleyin hiçbir hareket veya ses çıkarmadığını hem yurt sakinleri hem de gece nöbet de olan hemşireler söylemişlerdir.
Kendiliğinden yanma ile pek çok olay incelenmek için beklemektedir.Acaba insanın içinde vücudunun ısısını ayarlayabilecek bir mekanizma mı var ve kendiliğinden yananlar bilmeden bu mekanizmayısı mı harekete geçiriyorlar. Son zamanlarda olan bir yanma olayı herkesin gözü önünde cereyan etmiştir. İngiltere de nişanlısı ile dans ettikten sonra pisten ayrılan genç kız üzerindeki elbiselerin altından vücudu aniden tutuşmuştur. Yüzlerce kişinin gözü önünde bir alev yığını haline gelmiş alevler güçlükle söndürülmüş fakat geç kalınmış ve bir kül yığını haline gelen genç kız ölmüştür. Dikkat edilecek bir diğer hususta bu kendinden yananlar vakalarında beden içerden dışarıya doğru yani bir iç ısı ve ateşle yanmasıdır. Halbuki normal olarak yanma hadisesi dıştan içe olur.
Bugüne kadar ileri sürülmüş bir çok teori arasında iki tanesi üzerinde durulmağa değer görülmektedir.
Araştırmacı Livingstone Georkart kendiliğinden yanma olaylarının büyük Kısmının yeryüzündeki manyetiğin değişmeleri en fazla olduğu anlara rastladığını keşif Etmiştir. Atmosferin dışında elektrik yüklü parçacıklardan oluşan iyon tabakası bulunur.
İyon tabakasının dışında da yine bir elektrik alanı olan magnetosfer vardır bu iki alan Arasındaki etkileşim dünyaya tesir eden bir elektromanyetik güç etkisi sağlar. Uzayda meydana gelen bu değişimler dünyanın belli yerlerindeki enerji yüklü yoğun elektrik Alanları oluşturur ve yıldırım nasıl bazı insanların üzerine düştüğü gibi bu yoğun elektrik alanları da bazı insanların etkisi altına alıp yakabilir denmektedir.
Diğer teori ise bugün evlerde kullanılan "microwave" mikro dalga fırınları çalıştıran prensiptir. Bilindiği gibi Mikro dalga içine konulan besin maddesi İçindeki molekülleri bir birine çarptırılması neticesi ortaya çıkan enerji sayesinden içten pişer ve onu içinde bulunduğu kap ise ısınmaz bile.
Buna göre tabiata bulunan bu mikro dalgaların çok karışık bazı sebeplerden ve bazı insanlardaki özellik veya o andaki durumları yüzünden yaratıkları "entity" varlık tan dolayı Mikro fırın gibi işleyerek insanın içinde meydana gelen ve bir anda çok yüksek derecelere varan ısı ya erişip o hale geldiklerini fakat aynı anda etraflarındaki diğer eşya ve şeylere zarar vermedikleri düşünülüyor.
Tabi bu teorilerin ikisi de daha araştırma safhasında olup kati bir netice ortaya çıkmamıştır.
Kendiliğinden Yanan İnsanlarKendiliğinden Yanma Olaylarının Tarihçesi
Birçok insanın inandığı üzere Kendiliğinden Yanma Olayları ilk olarak İncilin yazılışı sırasında geçtiği söylenmektedir. Ancak bu ikinci el bilgiler çok eski ve gerçekçi bir delil olmaktan oldukça uzaktır.
300 yılı aşkın bir süredir 200′den fazla rapor edilmiş olay bulunmaktadır. Kendiliğinden Yanma olaylarına dair İlk güvenilir delil 1763 yılında, Jonas Dupont adlı bir fransız tarafından araştırılıp yayınlanan, kendiliğinden yanma olaylarınını konu eden “De Incendiis Corporis Humani Spontaneis” adlı kitabıdır.
Dupont bu kitabı Nicole Millet davasının kayıtlarıyla karşılaşmasından sonra yazmıştır. Bu olayda Millet’in kocası, karısını öldürmekle suçlanmış ancak mahkemenin Nicole Millet’in ölüm nedenine Kendiliğinden Yanma olarak karar vermesi kocasını beraat ettirmişti.
Çok içki içen bir Parisli olan Nicole Milley yatağında, geriye sadece kafası ve parmak kemikleri kalmak üzere küle dönüşmüştü. Yatak sadece çok az zarar görmüştü. Dupont’un bu garip olay üzerine yazdığı kitap bu konu hakkındaki söylentileri gündeme taşımıştı.
9 Nisan 1744′te, İngilterenin Ipswich şehrinde yaşayan 60 yaşındaki alkolik Grace Pett, kızı tarafından yerde tamamen yanmış bulundu. Yakında bulunan elbiseler hiçbir zarar görmemişti.
1951 de Mary Reeser olayı halkın ilgisini bir kez daha Kendiliğinden yanma olaylarına çekti. Mary Reeser 2 Temmuz 1951 sabahında, evinde küle dönüşmüş halde bulundu. Geriye sadece kafatası, hiç zarar görmemiş sol ayağı ve bir avuç kül kalmıştı. Bu olay konu üzerine yazılan bir çok kitabın temeli oldu. Bunlardan en dikkat çekeni 1976 yılında Michael Harrison tarafından yazılan “Fire From Heaven” adlı kitaptır. Bu kitap konu üzerina çalışanlar için bir referans kitabı haline geldi.
18 Mayıs 1957′de batı Philadelphia da yaşayan 68 yaşındaki Anna Martin, yanıp kül olmuş , geriye sadece gövdesinden bir parça ve ayakkabılarını bırakmış halde bulundu. Adli tıp uzmanı yaptığı incelemede sıcaklığın 1.700 – 2.000 derece cıvarına ulaşması gerektiğini belirtti, ancak kül olmuş cesedin iki ayak ötesindeki gazeteler sapasağlam duruyordu.
5 Aralık 1966 yılında, Coudersport Pensilvanya’da yaşayan 92 yaşındaki Dr. J. Irving Bentley, saat okumaya gelmiş bir görevli tarafından bulundu. Görünüşe göre Bentley banyo esnasında tutşmuş ve yerde 3 ayak genişliğinde bir delik açarak kül olmuştu. Geriye sadece bir bacağı kalmış ve olay yerinin çok yakınındaki resme hiç bir şey olmamıştı.
1944 yılında Peter Jones olaydan canlı kurtuldu. Bildirdiğine göre hiçbir sıcaklık hissetmemiş veya alev görmemişti. Ayrıca acı da duymamıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder