9 Eylül 2019 Pazartesi

IŞIK BEDENİNİZİ ONURLANDIRIN





Işık Bedeninizi Onurlandırın

Bizleri yüksek bilincin doğasına davet eden kadim bilgilerle, ilahi mesajların özümlenebilmesi ve aydınlanma süreçlerinin yaşanabilmesi için kendimizden başlayarak, kendimize doğru bir yolculuğa çıkacağız.

Bilincimiz, onu aşkın bir düzeye ulaştırabildiğimizde ışıklanacak. Maddenin elektromanyetik spektrumundan kurtulabilenler ise, sonsuzla birliği dileyecekler.

Değerlerimizi, edimlerimizi hangi güç alanlarına bağladığımıza dikkat etmeliyiz. Bu aşamada, enerjimiz transforme edilir ve bizi, ayni türden frekanslara uyumlaması beklenilir. Uyumun doğru frekanslara ayarlanması, tıpkı gürültülü bir radyoda ince bir ayar yapıyormuşçasına, saf sesleri arayıp bulmaya çalışmaktır.

Sahiplenmenin yorucu gücü, gurur ve ön yargıların tutsaklığı ile birleşir, insanın benliğine sımsıkı kayıtlanarak, kendi kendisini madde ile büyülemesine yol açar. Büyüsünü bozmak isteyen; asil bir iradenin ahengi ve Öz’ün sadeliği içinde içsel ışığını açarak, ışık bedenini onurlandırmalıdır.

Işık Beden’in fiziki olana üstünlüğü; fizik bedenin adeta latif hale gelmesini, şifayı ve farkındalığı sağlar. Ruhun gereksinimi olan her çalışma, yaşantımız burada sürerken, ruhsallığımızın bir uzantısı olan Işık Beden’in gelişimini tamamlamaya yardımcıdır.

Gizemcilikte önemli bir yeri bulunan Işık Beden; Batı geleneğinde Işık, Doğu geleneğine ise, Elmas Beden olarak adlandırılan haldir. İslam ezoterizminde Nurlanma olarak da anılır. (Radiant Body)

İnsan, yavaş yavaş saflaşarak, iç güçlerini dönüştürme olanağına, acıları dindirme gücüne sahiptir. Değişim adına bir çok şeye veda ederek kendi üzerimizde disiplin sağlamak zordur. Ancak; iradesiyle Cism’ini birliğe yönelten yükselebilir.

Işık bedeni, psişik bir mutasyonla, insanı, hastalıklardan, çirkinlikten, yaşlanma etkilerinden uzak tutar, gizli arşivimizi düzenleyebilir. Işık Beden yaratabilmek; Okültizmde ve Batı Geleneği’nde özgün bir Törensel Maji çalışması gerektirse de, aslında ezoterik anlamda, riyazat ve tefekkür yoğunluğu halinde, kalbin arınması ile, böyle bir beden var edilebilir. Dolayısı ile, tefekkürün yoğun ölçüde hayata geçirilmesini kapsar. İlahi adlar ve anma sırasındaki imajinasyon gücü daima birbirlerine bağlıdır. Çünkü tüm güçler; adlarla, imajlarla, yoğun düşünce ile uyandırılır.

Tibet, Çin ve Hint ezoterik literatüründe, Işık Bedeni oluşturma teknikleri bulunur. Meditatif çalışmalar, yoga, ibadet, renk görme, nefes teknikleri, imajinatif kreasyonlar önem kazanırken; böyle bir enerji akışından yararlanarak, sezgi kazanmak veya sanatsal ilhamlarla yetenekleri geliştirmek de olasıdır.

Ne ile uğraşıyorsak, katlanarak, enerjisini uzun süre kalıcı hale dönüştürebilmektedir. Ne var ki, her insanın edimleri iyi yönde olmayabiliyor, oysa, her varlığın ürettiği psişik enerji Dünya için ayrı ayrı önemli.

Dünya üzerinde, ekonomik kriz, skandal, savaş, ayaklanma, cinayet, kaba kuvvet, gerginlik, inanç çatışmaları, kült grupların artışı, sapkınlık, aldatma ve pop okültizmde bir artış görülürken, her varlığın, makro ve mikro düzeyde etkileşim halinde oluşu, insanların enerji dengelerini nasıl yönlendirecekleri ve nasıl kullanmaları gerektiği konusuna dikkat çekmeyi zorunlu kılıyor.

Organize frekanslardan ibaret olan holografik evrende, sezgileri ve psişik özellikleri geliştirmeye çaba harcamanın önemi, artık daha fazla hissedilmektedir.

Şu an sahip olduğumuz potansiyeli kullanamıyorsak, buna engel olan, kişiliğimizin maskesidir. Bizi kendi gerçeğimizden perdeler. Önemli olan kişiliğin iyice gelişmesi değil; gerçek özünü bilmek, edindiğimiz dışsal kişiliğin ve egonun gölgesi olmamak ve içteki Öz’e yönelip, farkındalıkla donanmaya çalışmaktır.

Geçmiş koşullanmalarımız, acı dolu anılarımızı yaratan bazı olayların yükleri, korkular, kızgınlıklar kırgınlıklar, ümitsizlik, suçluluk gibi duygular bilincimizin derinliklerine saklanmış olabilir. Bunları sahiplenip biriktirmeyelim. Tövbenin önerilişi ve affetmek hep bunlar içindir. Eğer, fizik bedeni baskın biçimde ve tek ifade aracımız olarak edinmeyi benimsemişsek, işimiz zorlaşır. Asıl olarak, ruhaniyetimiz iyileştirilmeli, zihni, duyguları ve nefsi yönetmelidir.

Büyük bir eser olan her insanın, yüksek varlığında bulunan değerlere ulaşmayı, iyi düşünme biçimini ve bunun enerjisini öğrenmeyi amaçlaması gerekir. Zihnin gerçek algılama kapasitesi aslında çok büyük. İçe dönük dikkat ise, zihnin aynasıdır.

Fizik evrenden ayrı bir şuur alanına ait olduğumuz için, buradaki uyumlanmamızı, beyin aktivite alanlarındaki loblarımızın işlevleri sağlamaktadır. Konsantrasyona dayalı bir trans, dua veya meditasyon halinde, Parietal Lobdaki oryantasyon, yani uyumlanma ilişki alanı, geçici bir biçimde nörolojik bilgi akışından deaktive olur

İşte aşkın- transandantal deneyimler ve mistik yaşantılar anında, zamandan ve mekandan ayrılma hissi, hatta, farklı bir boyutu algılama duygusu, bu bölgeye gelen uyarıların blokajıyla sağlanmaktadır.

DNA’mız, biyofoton yayarken, hem alıcı, hem verici gibi adeta optik işlevle, bilgiyi özümleyerek işler. Adeta, biyodijital bir internet sistemi haline geçerek, kelimelerle ve düşüncelerle etkileşebilir. Yaydığı frekansların dışında, moleküler yapımıza enerji ile bilinç veren bilgiler yakalayabilmesi ise, bize yepyeni kapılar aralamaktadır. Çünkü, DNA’nın bu titreşimler yardımı ile, bir tür aktivasyona açık oluşu, mistik ve ezoterik çalışmaların, bütünsel olarak yararlarına dikkat çekmektedir.
Devamını Oku »

26 Ağustos 2019 Pazartesi

IŞIK GÜÇLERİ













IŞIK GÜÇLERİ

İleri ırklardan oluşan Konfederasyon

Galaksideki evrimi gözetirler

Gezegene yardım etmek ve Gezegeni stabilize etmek için

Beşinci boyut ve Boyutsal Vorteksleri kullanırlar

Bizleri uyandırmak için ruhsal enerji gönderirler

Işık Güçleri Galaktik Işık Ağı yaratmayı ve Barış ve Uyum içinde yaşamayı seçerler

YÜZEYİN ALTINDA – Direniş Hareketi – Pek çok yıldız ırkından fiziksel özgürlük savaşçıları . Agarthalılar – bu durumun daha spiritüel yönünü temsil ederler – yüzey popülasyonunu etkilerler.

YÜZEYDE – Beyaz şövalyeler, Beyaz şapkalılar, Bazı Dragon grupları, diğer gizli gruplar, 1970’lerden beri politikanın, şirket ağlarının, bankacılık sisteminin, teknolojinin ve Gizli servislerin içine sızmışlardır.

YÜZEYİN ÜZERİNDE – Galaktik Federasyondan Pozitif Yıldız Irkları

Işık Güçleri ele geçirmezler – davet edilmeliler. İnsan iradesi her adımda korunmalıdır. (Sürecin uzamasının nedenlerinden biri de budur). (Galaktik Kodekse bakınız)

Direniş Hareketinin şu andaki üye sayısı 70 milyondur.

1 ila 3 milyar arasında Pleiadian üssündeki üye – Kuzey Tayvan/ teleportasyon çemberleri

Işık Güçleri diğer tüm Güneş Sistemlerini özgürleştirmişlerdir. Karanlık şu anda Dünya Karantinasındadır. Karanlık Güçlerle birlikte SSP gemilerinin Dünyanın yörüngesinden çıkmalarını engellemektedirler.

Shambhala – yer altı krallığı – milyonlarca yıldır, özellikle son25 000 yıldır – dünyayı ve üzerinde yaşayanları korumaktadırlar.

Işık işçilerinin doğabilmeleri için Reenkarnasyon döngüsünü etkileyebilirler.

Dünyanın ve üzerinde yaşayanların yıkımını şu şekilde engellemektedirler:

Tektonik tabakaları stabilize etmektedirler, nükleer saldırıları ve savaşları engellemektedirler ve ağır yıkımları engelleyip karanlık güçlerin planlarını mümkün olduğunca önlemektedirler. Derin Yer altı Askeri Üsleri yok etmektedirler, klonlama çemberlerini kapatmaktadırlar, çoğu Reptilian/Drakoyu ortadan kaldırmışlardır. Işık Güçleri milyonlarca yıldır yardım etmektedir.

Işık Güçleri İnsanlığın uyanmasını beklemektedir

İnsanlık İlahi Müdahaleyi beklemektedir.

Işık Güçleri yardım için davet edilmelidirler.

İNSANLIK – YARDIM İSTEYİN – – – !!!!!! – — –

İnsanlık, biz kendi payımıza düşeni yapmalıyız !!!!!!

NE YAPABİLİRSİNİZ

Pazar günleri senkronize özgürleşme meditasyonlarına (Türkiye saati ile akşam 19.00’da) katılın

Bilgiyi internet üzerinde, bloglarda, youtube’da paylaşın. Makaleler yazın.

Yüksek Benliğinize bağlanın – İçsel rehberlik/şifa alın

Titreşiminizi yükseltin – İçsel gücünüzü keşfedin

Görevinizi yerine getirin

Yeteneklerinizi kullanın – harekete geçin..

Kaynak : https://tr.prepareforchange.net/2017/05/27/isik-gucleri/?fbclid=IwAR1ED26Oq8BVibtVu6LVVZboC6jIXhKSy0mA_E0koD2PVRn4OBaaEKkmwQY








Devamını Oku »

23 Ağustos 2019 Cuma

İSTİLA ALTINDA - ( 2019 )






Bir Şikago mahallesinde geçen İstila Altında, bölgenin dünya dışı bir güç tarafından işgal edilişini konu ediyor. Film işbirlikçilerin ve muhaliflerin bakış açılarından durumu ele alıyor. Sıradan bir uzaylı istilasını değil, istilanın ardından yaşanan süreci temeline oturtan film, 10 yılın ardından gezegenlerini geri almak için mücadele veren cesur insanları olduğu kadar sırtını uzaylılara yaslayarak bu istiladan memnun olan kesimi de işliyor. 10 yıl önce gerçekleşen istila sonucunda fakirlik ve suç tarihe karışmıştır. Ancak karşılığında ödenen bedeller nelerdir?...

Kaynak : http://www.beyazperde.com/filmler/film-249702/

Devamını Oku »

YÜKSEK TİTREŞİME SAHİP GIDALAR







Yüksek Titreşime Sahip Gıdalar

Naturopat, orthomoleküler ve doğal beslenme uzmanı Martine te Kloese tarafından hazırlanmıştır.

İnsanlığın ortak, kollektif bilincini artırmak amacıyla her birimiz kendi bireysel enerji frekansımıza dikkat etmeliyiz. Bu da, diğer şeylerin yanı sıra, yediğimiz gıdalar ile ilgili daha bilgili olmamızı gerektiriyor. Böylece, sadece üç boyutlu dünyada var olmak için ihtiyaç duyduğumuz fiziksel vücudumuzun ötesinde olduğumuzu bilerek, bizi bir adım daha ötesine geçebliriz.

Etik Yön

Holistik bakış açısına göre bizler, sadece bir fizik bedenin çok daha fazlasıyız. Bizim ayrıca, fiziksel bedenimizden daha yüksek boyutlarda var olan yedi tane eterik bedenimiz ve diğer pek çok enerji alanımız da vardır. Bu bedenlerimiz de dengeli ve güçlü kalabilmek için besine gereksinim duyarlar. Bunu sağlayacak besinlerden söz ederken, gıdaların sadece besin değerlerinden değil, etik anlamdaki özelliklerini de görebilmeliyiz. Çünkü eterik bedenlerimiz saygı ve iyi niyet gibi ruhsal bileşenlerden etkilenirler.
Kendi fiziksel ve enerji zenginliklerini bizimle paylaşan Gaia’ya, Dünya Anamıza karşı olan saygımız önemlidir, O, her zaman dahil edilmelidir. Bu ayrıca, kendilerinin olan süt, bal ve yumurtalarını ve hatta en değerli şeylerini, hayatlarını bile bizimle paylaşan hayvanları da içeriyor. Bunun yanı sıra doğaya saygıyı içeren bir tarz ile üretilen yiyecekler, toprağın özenle bakımı, kullanılan suyun kalitesi, yoğun kimyasalların kullanılmaması gibi şeyler de bizlerin ruhsal titreşim frekansımızı yükselten unsurlar.

Titreşimlerimizi yükseltme konusunda, kendi niyetlerimiz de çok önemli ve bu noktada kendimize sormalıyız: Şu anda yemek üzere olduğum gıda, sevgiyle mi üretilmiş, yoksa sadece para kazanmak için mi? Bunu yapmadan başlarsak, daha ilk adımda merdivenin düşük basamaklarında oluruz, ve doğal olarak, sadece çok düşük frekansları gerçekleştirebiliriz. İşlemden geçirilmiş gıdalar tüketebiliriz, düşük maliyetle hazırlanmış ve çoklukla zehir içeren maddelerle hazırlanmış olanlar – ki bunlar, hem fiziksel bedenlerimiz için zararlıdır, hem de frekansımızı gözle görünür şekilde düşürürler.

Farkındalık

Mücadelemizin çok büyük bir kısmı, insanların çoğunda gördüğümüz bilgi eksikliğinden oluyor. İllegal bir ekonomiye dayanan bir dünyada yaşıyoruz, hırslı ve aydınlanmamış süpermarketler tarafından kuşatılmışız. Sıklıkla ne yediğimizi düşünemeyecek kadar aşırı meşgulüz ve işlenmiş, çok az ya da hiç besin içermeyen, hatta GDO, koruyucular ve sözü edilmeyen diğer zararlı şeyler içeren fast food yiyeceklere bağımlıyız.

Et ve Balık

Hayvanları yemek frekansımızı düşürür. Nokta. Çoğumuz, et lezzetli olduğu için ve zamanın başlangıcından itibaren et yediğimiz için bunu duymak istemeyiz. Ama özellikle enerji seviyesini yüksek tutmak isteyenler için, uygunsuz şekilde yetiştirilen ve korku ve acı getiren affedilemez öldürme süreçlerinden geçen bu hayvan etlerini yemek kötü titreşimlere neden olur. Bu durum, serbest çiftliklerde organik usullerle yetiştirilen hayvanlardan yenilerek yumuşatılabilir, ama yine de yüksek frekanslar için yeterli değildir.

Kutsallık

Et yemek, düşünmeden ve şükran hissetmeden gerçekleşen sıradan bir şey değil, kutsal bir eylem olmalıdır. Sonuçta hiçbir canlı hayatını kendi isteğiyle feda etmez. Ayrıca dünyamızda yaşayan iki kişi de birbirine benzemezler, bazıları gerçekten de vücut fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için bir parça ete ihtiyaç duyar. Yine de bunun aşırı miktarlarda olması şart değildir, sonuçta herkes kendisi için en iyi kalitedeki etin ne olduğunu kendisi belirleyebilir – ki burada kastedilen, hem ölümünden önce hem de sonrasında, o canlıya karşı duyulan saygıyla doğru orantılıdır.

Süt ürünleri, Yumurta ve Bal

Aynı kurallar burada da geçerlidir. Bu ürünleri tükettiğimiz zaman, bizim için üretilmemiş bir şeyleri yiyoruz, demektir. Süt, anneleri tarafından kendi yavruları için ve bal da, balı toplamak ve üretmek için çok ağır çalışan arılar içindir. Doğrudan söylemiş olursak, süt ürünleri ve bal tüketiminin, gezegenimizde yaşayan diğer canlılardan çalınmış besinler olduğunu bilmeliyiz. Yine de bu konu o denli siyah / beyaz olarak değerlendirilmemeli… Burada söz konusu olan frekansın yükseltilmesi ve süt ve süt ürünleri, yumurta ve bal tüketimi, bir canlının hayatına mal olmadığı için et kadar etkili değildir, yine de frekansımızı düşürdüklerini bilmeliyiz.
Eğer gıdalar hayvanların özü için büyük bir saygıyla hazırlansalar, yine de frekans yükseltici olabilirler, ve bu, onların besleyici değerlerini de artıracaktır, örneğin, ham bal üretiminde arıcı, elde edilen balın tamamını almayıp, arılara, kışı geçirebilmelerini sağlayacak ve bağışıklık sistemlerini kuvvetlendirecek yüksek besleyici gıdalar verirse ya da organik çiğ süt elde edilirken buzağıların da yeterince süt içmeleri sağlanırsa, veya tavukların serbest dolaşıp, kendi doğal kilolarında kalmaları ve organik yumurtalar üretmeleri sağlanırsa, bu, olacaktır. Bu tür gıdalar için etrafınızda aramaya şimdiden başlayabilirsiniz, tıpkı eski atasözünde olduğu gibi : “arayın, bulacaksınız”

Meyve ve Sebzeler

Sebze ve meyvaların üretiminde de çok dikkatli olmak gerekir. Toprağın bileşenleri, suyun kalitesi ve ürünlerin yetişmeleri için yeterli zaman tanımak önemlidir. Eğer sebze ve meyvalar doğayla uyum içinde yetiştirilirse, yüksek frekanslı, ve zenginleştirici olurlar. Ve tabii, hasat edildikten hemen sonra sofranız gelirlerse, çok daha iyi olur, bu yüzden yerel sezon ürünlerini ithal ürünlerine tercih etmeliyiz.
Ve son olarak, yiyeceklerimizin sevgi ve özenle hazırlanması da, toplu tüketim ürünlerine oranla çok daha yüksek frekans demektir. Ayrıca olabildiğince çok çeşitli ürün ve farklı pişirme yöntemleri de önerilebilir, yazları daha ziyade çiğ ya da az pişmiş, kışın, özellikle soğuk iklim olan yerlerde iyi pişirilmiş gıdalar tercih edilebilir.

Yaban Ürünleri
Doğada kendinizin bulacağı ürünleri tercih etmeniz çok bilgece olurdu. İnternette bu konuyla ilgili çeşitli bilgiler bulabilirsiniz. Yenilebilir bitkiler üzerine bir kitap edinin ve kendi yiyeceklerinizi kendiniz yetiştirmeye çalışın. Her kıtada farklı, kendine has ve özellikle salatalarda kullanılabilecek çeşitli ürünler vardır, fındık (kabuklu yemişler), mantar, meyve veya sebzeler gibi… Yetiştireceğiniz ürünlerin otobanlardan uzak yerlerde olmasına da dikkat edin, bunları ayrıca yumuşak ve zararsız sabun vb ile parazit ve böceklerden güzelce arıtın. Özenle ve doğa içinde yetiştirilen her şeyin yüksek besi değeri vardır ve bu yüzden hem bedeninizi, hem eterik bedenlerinizi beslerler.

Evimizin Bahçesinde Yetiştirme

Doğayla bağlantıda olabilmek için en güzel yoldur bu. Minicik tohumlardan bitkilerin oluşup yetişmeleri, yaşamın mucizevi oluşunu anlamamız için en güzel yöntem… Çok fazla para veya yer ayırmanıza da gerek yok bunun için, eski kovalar, tencere ya da saksılarda bile bitki yetiştirebilirsiniz. Ayrıca, dikey bahçecilik muhteşem ürünler yetiştirmemizi sağlayabiliyor. Her halükarda, kendi yetiştirdiğiniz taze gıdaları tüketmek muhteşem olurdu, hem temiz hem sevgi ile yetiştirildiklerinden emin olabilirsiniz.

Eterik Bedenlerimiz için Gıdalar

Eterik bedenlerimizi her zaman pozitif / sevecen duygular ve niyetler üreterek, doğada zaman geçirerek besleyebiliriz. Ayrıca sanat, müzik, edebiyat gibi güzel olan şeylere odaklanabiliriz. Savaş oyunları, zulüm içeren gürültülü korku filmleri ya da ölüm konulu negatif programlar ya da haberlerin negatif titreşimleri artırdığını bilmeliyiz.
Yine de, eterik bedenimiz için asıl gıdaları insanlar, bitki ve hayvanlar arasındaki sevgi dolu ilişkilerde bulabiliriz. Kalplerimiz ve ruhumuz için en gerçek gıdalar bunlardır.

Kaynak : https://tr.prepareforchange.net/high-vibrational-foods/?fbclid=IwAR1TJXAqJO3kQoeKPYYhLK-hCQpgZM7PQ2mud7WCSzEE7LMD-R1CuL4tBYE
Devamını Oku »

15 Mart 2019 Cuma

KAMUFLAJ USTALARI VE BİYOTAKLİT (Ufo,Plazma Orb's,Ebani,Worm Ufo)





Onlar tam bir kamuflaj ustasıdırlar.Naylon poşet veya uçuşan bir kağıt parçası ya da kafa karıştırıcı görünümlerde olan balonların şeklini alarak hareket edebiliyorlar.O kadar ustalar ki,sadece şekillerini taklit etmiyorlar,aynı zamanda poşetin veya kağıt parçasının havada salındığı gibi onlar da aynı şekilde yalpalama ve salınma hareketleri yaparak taklit edebiliyorlar.Böylece kimse onları fark etmiyor.Bu cisimler kesinlikle bilinçli hareket ediyorlar ve Atmosfer içi veya dışında bulunan gemiler tarafından kontrol edildiklerini düşünüyorum.
Bu konulara merakı olmayan,ilgilenmeyen,bilmeyen bir insan için sıradan bir poşetten,kağıttan farkları yok,hatta onları gördüklerinde ikinci kere bakmaz ve poşet,kağıt,çöp olduğunu düşünürler.Ama hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
Kafayı yediğimi,hayal dünyasında yaşadığımı anlatanları çok dinledim,şuursuzca gülenleri çok gördüm ama hiçbir şey beni yıldırmadı,aksine araştırmalarıma,gözlemlerime daha da hız verdim.Yıllarca araştırdım ve gözlemledim,binlerce fotoğraf,yüzlerce video çektim.Gözlemlediklerim ve elde ettiğim görüntüler beni daha çok meraklandırdı.
Ormanlık bir alanda Kırk metre önümde,Amorf (kendine özgü bir biçimi olmayan),ama eskimiş,soluk renkli bir naylon poşet şekli alarak salına salına ilerleyen ve sonra aniden kusursuz bir küre şeklini alarak turuncu-pembe arası bir renkte inanılmaz ışımaya başlayan, basketbol topu büyüklüğünde bir Ufo'yu (Orb) gördüğüm zaman 'Hayal dünyasında yaşıyorsun' diyenler gelmişti aklıma.Buna benzer birçok gözlemim oldu,kaydettiğim görüntüler de var ve ne gördüğümü çok iyi biliyorum.
Ne yaptıkları,ne aradıkları bilinmiyor.Dünyamızda inanılmaz bir enerji israfı var ve her yerde açığa çıkan enerjiler var.Mesela en çok bakir olan ormanlık alanlarda gözlemliyorum.Enerjilerle ve manyetik alanlarla ilgilendiklerini düşünüyorum.Onları her yerde görmek mümkün.
Şehirlerde,ormanlarda,bulutların arasında,yanardağ ağzında,maden yataklarında,manyetik alanların yoğun olduğu yerlerde,Fay - Ley hatlarının olduğu bölgelerde ve her yerde..

Literatürde 'Worm Ufo' ve 'Ebani' diye tabir edilen diğer ilginç türler de mevcut.Bunlarla ilgili de dünya genelinde yüzlerce görüntü elde edilmiş.Amorf yapısı olan ve balon türlerine benzeyen,bazen renkli olan bu cisimler havada saatlerce asılı dururken gözlemlenmiş ve görüntülenmiştir.

İlgili videolarım
Link: https://www.youtube.com/watch?v=Gsr2SB_UJCc
Link: https://www.youtube.com/watch?v=pqikk54PXeE

YouTube Kanalım: Link: https://www.youtube.com/channel/UCC2Wl49NbrrO16HKNUEHm4g






------------ BİYOTAKLİT ------------



Uzun zamandır sizlerle paylaşıp, paylaşmama konusunda kararsız olduğum bir konuyu paylaşmak istiyorum.Ama lütfen tüm önyargıları bir kenara bırakıp öyle okuyun.Daha sonra istediğinizi düşünebilir,dilediğiniz eleştiriyi yapabilirsiniz.Hatta benim paranoyak olduğumu,kafayı yediğimi de düşünebilirsiniz veya gülebilirsiniz,sorun yok.Amacım sadece bilinmeze ışık tutabilmek ve sizlere bir fayda sağlayabilmektir.

Yıllardır kendi imkanlarımla Ufo'ları araştıran,kendi çapımda deliller toplamaya çalışan sıradan biriyim.İki tip gözlem yapıyorum. 1 - " Farkındalık Gözlemi " . Yani çıplak gözle arayarak,bekleyerek,takip ederek yaptığım gözlemdir. 2- " Teknik Gözlem " . Bu bahsettiğim teknik gözlemi daha önce duymuşsunuzdur,bir çok kişi yapıyor. Bu teknikte ki amaç, insan gözünün göremeyeceği hızlarda hareket eden ve fotoğraflarda sadece tek bir kareye yakalanan cisimleri bulmaktır.Bu şekilde yakalanarak yayınlanan bir çok ufo görseli vardır.Bu ikinci tür gözlemi, saniyede 8 kare foto çeken ve çözünürlüğü yüksek,çok hızlı bir fotoğraf makinesi ile yapıyorum.Teknik gözlemde geniş açıya sahip belirli bir yer seçiyorum ( bu her yer olabilir ) .Daha sonra etrafta bina,ağaç,bulut gibi referansları da kadraja alarak gökyüzünün boş alanlarını sürekli seri poz ile fotoğraflıyorum.Dakikada yaklaşık 400-500 kare, saatte yaklaşık birkaç bin kare çekiyorum,ama bunu yaparken fotoğrafını çektiğim alanı gözlerimle de takip ediyorum,çalışma alanımın boş olmasına çok özen gösteriyorum,mesela çalışma alanıma kuş girdiği zaman anında parmağımı deklanşörden çekiyorum,kadraja o da girsin istemiyorum,amacım temiz bir foto elde etmektir.Bunu ,yakaladığım cisimler için " kuş,böcek,uçak vs." denmesin diye yapıyorum.

Bu fotoğrafta gördüğünüz cismi 2 yıl önce yakaladım.O an her zaman ki gibi havayı kontrol ettim,sadece uçan tek bir kırlangıç vardı ve başka hiç bir şey yoktu,kırlangıcı fotoda altta görebilirsiniz.O kırlangıçtan başka uçan herhangi bir hayvan ya da uçuşan bir şey yoktu,dediğim gibi kadrajıma girmelerini hiç istemem ve dikkat ederim,ama bazen çok ani sağdan soldan fırlayan kırlangıç gibi çok hızlı olan kuşlar çıkabiliyor,işte fotoğrafımdaki kırlangıçta onlardan biriydi.Gelelim asıl meseleye.Ufo'ları bilen araştıran insanların çoğu onların " taklit " konusunda ne kadar usta olduğunu biliyorlar.Bunlara örnek videolar izledik,uçakları taklit ederek uçaklardaki gibi çakar lambaları senkronize çakan Ufo'lar,bulut taklidi yapan Ufo'lar,naylon poşetmiş gibi algılanan ve havada kontrollü veya kontrolsüzce salınan " gözlem diskleri ",şekil değiştiren Ufo'lar vs.. Ama ben bunların dışında daha farklı türler de olduğuna da inanıyorum.Mesela bu fotoda ki bence tam bir " Biyotaklit " tasarımdır.Acemi bir gözle bakınca sıradan, beyaz bir güvercin gibi duruyor.Ama yüksek çözünürlüğe sahip bir fotoğrafınız varsa yeterince büyütme imkanınız da vardır ve büyütme işleminde pikseller dağılmadan yeterince detay alacak kadar imkana sahip olursunuz.Eğer bu bir güvercin olsaydı şu an emin olun bu çözünürlüğe sahip bu fotoda güvercinin gözlerini,gagasını,ayaklarını ve tüylerini de görürdünüz.Onu da geçin,eğer kuş türü olsaydı saniyede 8 kare çeken bir makine ile elde ettiğiniz fotoda olan bir kuş en az 4-5 karede daha görünürdü,ama bu cisim sadece tek bir karede çıktı,bu en önemli detaydır.Hızı saatte 2.175 km ( 2.05 Mach ) olan bir F16 Savaş uçağını bile seri çekimde 1 saniyede en az 3-4 kareye alabiliyorsam gerisini siz düşünün.Bu nasıl hızlı bir cisimdir ki sadece tek bir kareye yakalanıyor ve başka hiçbir karede çıkmıyor. Bu fotoğraf kırpılmış bir fotoğraftır, yani aslı daha da büyüktür ama geri kalan kısmı önemsiz diye kırpmıştım.Fotoğrafta referans olarak koyduğum güvercin resimlerine bakarsanız kanat aralıkları,ayaklar, tüyler,gaga,gözler gibi detaylar nasıl da belli.Ben bu cismin tamamen " biyotaklit " olduğu düşüncesindeyim.

Boyutları bir güvercinden biraz daha büyük olabilir,bizim kullandığımız insansız hava araçları gibi,ama çok daha gelişmiş, yüksek bir teknoloji olduğunu düşünüyorum.Bu şekilde kameralara fotoğraflara yakalansa bile insanlar onun bir kuş türü olduğunu düşünüp önemsemeyecektir,şüphelenmeyecektir.Bu şekilde de rahatça semalarda hızlı ya da yavaş seyrederek işlerini yapabileceklerdir.Bir nevi kamuflaj yani...


'Bilgi evrenseldir ve paylaşılmalıdır' diyerek yürüdüğüm bu yolda,hiçbir çıkar gözetmeksizin,gerek araştırmalarım,gerek gözlemsel çalışmalarımla sizlere bir fayda sağlamaya çalışıyorum. Sevgiler..

Devamını Oku »

19 Ocak 2019 Cumartesi

PROJECT BLUE BOOK (MAVİ KİTAP PROJESİ) - 2019 (DİZİ)





1950 - 60'lı senelerde ABD Hava Kuvvetleri tarafından desteklenen , astrofizikçi profesör J. Allen Hynek ve ABD Hava Kuvvetlerinin UFO  araştırmalarını konu alan, dönemin ünlü projesini anlatan oldukça kaliteli History Channel dizisi.Dönemin atmosferi, arabalar, elbiseler ve makyajı ile süper bir prodüksiyon.


Devamını Oku »

10 Ocak 2019 Perşembe

KOKULAR VE İNSAN FREKANSLARINA ETKİLERİ, BEŞ MANEVİ KOKU



KOKULAR VE İNSAN FREKANSLARINA ETKİLERİ, BEŞ MANEVİ KOKU

Kokular, tıpkı sesler ve renkler skalasına benzeyen bir dizi frekanstan ibarettir. Beynimiz, beş duyunun verileri dahil, herşeyi frekanslar halinde algılar, çiçeğin kokusu, metalin sertliği, rengin maviliği gibi her algı, frekansların beyin tarafından koklama, görme gibi duyulara dönüştürülmüş halidir.

Her kokunun saniyedeki titreşim sayısı bize farklılıkları verir, sümbülü veya papatyayı düşündüğümüzde, koku frekansını anımsayabiliyoruz. DNA, çeşitli frekanslar yayınladığı için, böyle bir foton alışverişi, canlıların içte ve dışta, bu anlamda etkileşimlerini ortaya koyar.

Canlıların sahip olduğu frekans seviyeleri, megahertz (MHz) olarak ölçülebiliyor. Tabi hepimiz, bu titreşimlerle tesir alışverişi yapabiliyoruz. Yiyecekler, içecekler belli biyofrekanslarla ölçümlenirken, koku ve esanslar, insan bedenindeki frekanslar üzerinde önemli etkilere neden olabiliyor.

Normal bir kişi 62 ile 72 MHz civarında bir frekans aralığında titreşiyor. Beynimiz normalde 72-90 MHz ile titreşirken, sağlığın tehdit altında oluşu 58 MHz’de, Kanser türü tablolar 42 MHz ile ölüme yaklaşma anları ise, 25 MHz ile belirlenebiliyor.

Esans yağlarının 52-320 MHz aralığında değişen frekanslarına örnek vermek gerekirse; Lavanta 118, Nane 78, Melissa 102, Gül 320, Ardıç 98, Alman papatyası 105 MHz.

Bazı deneyler eşliğinde, esansların, kokuların, tütsülerin, içki, yiyecek, kahve gibi maddelerin frekanslarımızı düşürdüğü ya da yükselttiği tespit edilmiş. 69 MHz vücut frekansına sahip olan bir insan, sıcak bir çayı eline alır almaz, beden frekansı değişir, çayı içtiğinde 61 MHz’e iner, uçucu bir esansı koklar ve frekansı 68 MHz'e çıkar.

Negatif düşünce, insanın frekansını 10 birim düşürür, güzel olan düşünceler ise, 10 birim daha yükseğe taşır. Dua ve konsantrasyon çalışmaları oldukça yarar sağlayıp, 15 MHz'lik bir artışa yol açar.

Özellikle gül koklamak, gülsuyu ve gül esansı kullanmak büyük ölçüde frekans arttırarak, fiziksel gücü sağlıyor, nöronların iletimini güçlendiriyor, zira gülün frekansı çok yüksek. Hz. Muhammed'in (S.A.V) saf gül kokusu, kalp nurunu, temizliği, iç alemin nice sırlarını işaret eder.

Yuhanna 12:3-8 kısmında, Meryem’in yarım litre kadar saf hint sümbülünden yapılmış değerli bir yağı Hz.İsa’nın ayaklarına döktüğü yazar. İsa, Yahuda’ya, “Meryem’e ne yapması gerektiğini söyleme. Bırak da, hoş kokulu yağı, benim gömüleceğim gün için saklasın'' der.

Tevrat'ta ise, Özdeyişler.Bölüm 27: 9'da, 1 Davut oğlu İsrail Kralı Süleyman’ın özdeyişlerinde; ''Güzel koku ve buhur canı ferahlatır'' sözü, bir diğer anlamda, bu tür bir kokunun frekansımızı yükseltmekteki aracılığına örnek sayılabilir.

Düşük titreşimli kokuların 70 MHz altında oldukları biliniyor, bunların da ruhsal dengeye yardımcı olabildikleri düşünülmüş.
Tabi bu frekans dizinleri içinde varsayılan somutluk ise, illüzyonun kendisidir, herşey atom altı parçacıkların frekansları ile verilerini yayar.

BEYAZ KOKU.

Her kokunun tıbbi bileşenleri ayrı, kimi masumiyeti ve huzuru getirir, uzaktan bile, gizli etkisini gösterir, insanın temel doğasına etkir. Bilim adamları 86 kokunun bileşiklerini aynı yoğunlukta damıtmıştı, daha sonra, farklı bileşiklerden, değişik karışımlar oluşturulmuş, en çok 43 adet olmak üzere, kokulardaki bileşik sayısı arttırıldığında , karışımlardaki kokuların birbirlerine benzerliğinin yoğunlaştığının saptanması ile ‘beyaz koku' oluşturulmuştu. Bu türde bir beyaz koku, 30 ve daha fazla eşit yoğunluktaki bileşenden oluşuyor.

GÜZEL KOKU VE ŞUUR.

Keyfi etkileyen bir duyu ile güzel koku, sıklıkla zihni açıyor ve iyi çalıştırıyor. Beyindeki olumlu çağrışımları hızlandırıp, hafızayı etkiliyor. Felsefi bir simya ilkesi ile, aromaterapi bağlantısı da kurulabilir. Belli kokuların kombinasyonları, mutlaka duygusal ve ahlaki yönde bile, karakterlere ayrı ayrı faydalı ve tedavi edici fiziksel etkiler taşır. Örneğin tütsü kullanımı, meditasyon sırasında bilinci yükseltmeyi kolaylaştıran bir uygulamadır. Farklı kokular ve uçucu yağların, insan bilinci üzerinde farklı yararlı etkilere sahip olduğunu biliyoruz. Japon bilim adamları, yasemin kokusunun, hızlı ve kalıcı öğrenmeyi sağladığını bulmuşlar.

Kokular, şuurumuza etkirken, bazen de garip davranışlara ve hislere neden olabilirler, parfümler hayal gücünü coşturabilir, çekiciliği arttırabilir.

Mistik manada, kutsal ritüellerde toplantılarda kullanılan koku ve tütsüler değişik şuur durumlarını tetikleyebilir. Diğer yandan, bazı varlıkları cezbedici etkileri bulunan kokular, ikram edilen aromalar da gizemcilikte önem kazanır.

KISACA KOKU, VARLIKLAR VE İKRAM

Koku bir latife halindedir, ulvi alemlerin ve görevli meleklerin, ya da, müekkillerin, ulvi ya da sufli olsalar da, kendilerine özgü koku çemberleri bulunur. Duygu ve düşüncelerin de kendi kokuları bulunur.

Kozmik anlamda melekler veya başka güç alanlarına ilişkin varlıkların kodları, bir kokunun frekansına kayıtlanmış olabilir, böylece bilinçaltı, onun enerjisi ie bağlantı kurmayı kesintiye uğramadan sürdürebilir.

Davetlerde celp anında koku duyulur, ikram edilen koku ile, davet edilen görevlinin koku çemberinin, benzer frekansta olması esas alınır. Bunlar ruhani armağan veya bir tür adsorbe edilecek besin, bir tür yiyecek haline gelebilirler. Her tütsü yakıldığında, her zaman cazibe alanı oluşmaz, ancak amaca uyan işlemler yapılırsa bu mümkün olabilir.

Koku ile cezbedilen değişik enerji alanları bulunur. Örneğin, sürekli ayni parfümü kullanan bir bayanın bayılmaları sıklaşır, çare bulunamaz, parfümü bittiğinde, bir süre için alamayınca bayılmaları kesilir, parfümü kullanıldığında yeniden başlaması ile saptanan olgu; bu koku ile cezbedilen bir enerjidir ve bayanın nörolojik faaliyetini de olumsuz etkilemektedir.

AROMATERAPİK BAZI ÖRNEKLER.

Okaliptüs: Melankolinin, üzüntü ve endişenin dağılması.
Sandal ağacı: Derin düşünce, hayal gücünü yüksekliği.
Günlük: Olumsuz düşüncelerin, nazar enerjisinin uazklaştırılması, sükun.
Gül: Dinginlik, huzur, sevgi.
Limon: Rahatlama, sinir yatışması.
Yasemin: Anlayış, kavrama, mistik algı.
Lavanta: Enerji, şifa, arınma.
Papatya: Arı, içten duygular, sevinç hissi.

BEŞ MANEVİ KOKU.

Hui-neng, Zen Budisttir. 638 doğumludur, 713 yılında ölmüştür. Sade yaşam ve onurunun önemini kavrayıp anlatmıştır. Hui-neng, manevi koku metaforunu kullanarak, bilgelik yolunu göstermeye çalışmıştır.

Beş manevi koku:

1) AHLAK kokusunu süren; kötülük, kıskançlık, açgözlülük, nefret, hırsızlık ve saldırganlık taşımaz.

2) DENGE kokusunu süren; Kendi zihninde herhangi bir kesinti olmadan, nesnelerin iyi ve kötü özellikleri görme yeteneği ve istikrar kazanır.

3) BİLGELİK kokusunu süren; hiçbir zaman kendi zihninde tıkanıklık olmadan, her zaman sağduyu ile maddenin doğasını ve doğayı gözlemler, netlik sahibidir, iyilik ve nezaket özelliği taşır.

4) KURTULUŞ kokusunu süren; zihnini nesnelere sabitlemekten kurtarmıştır.

5) SEZGİ VE AÇIK GÖRÜŞ kokusunu süren; sessizlik içinde kendi özgün zihnini tanımayı, aydınlanmayı, uyumu, bencil kişiliğin arınmasını sağlamıştır, gerçek doğasının bilgisine sahiptir.

Bilgi, uygun çaba ile, deneysel adımlarla, uygulamalarla elde edilebilir. Bilgelik yolu uzundur ve dikkat gerektirir. Sürekli farkındalıkla, beş manevi parfümü koklayarak, bu metaforu kullanan ise, iyi bir yolcudur.

Ferda Ercan Uyulan / Okültizm ve enerji
Devamını Oku »

Yukarı Git