20 Ocak 2016 Çarşamba

KABBALA





Kabbala


Kabbala (İbranice: קַבָּלָה , kelime manası: "alma" olan), değişmeyen, ebedi ve gizemli Ein Sof (Ebedî, her şeyden önce olan-Tanrı ) ile ölümlü ve sonlu evren (ve onun yaratılışı) arasındaki ilişkiyi açıklamayı amaçlayan ezoterik Yahudi öğretileridir.

Etimoloji

Kabala (קַבָּלָה), "alma, kabul etme" anlamına gelen "qibbel" kökünden gelir. Kelime Türkçeye muhtelif şekillerde transkrip edilebilir: Kabala, Kabalah, Kabbala, Kaballah, Kabbalah, gibi.

Tarihçe: Kabala Kaynakları

İnanışa göre, dört bin yıl önce Sefer Yetira'yı (Yaratılış Kitabı) yazan İbrahim ile başlayarak, Kabala hakkında birçok kitap yazılmıştır. Bir sonraki önemli kitap, M.S. II. yüzyılda yazılmış olan Zohar kitabı'dır. Zohar’ı, ünlü XVI. yüzyıl kabalisti Isaac Luria (Ha'ARI)’nin çalışmaları takip eder. Ve yirminci yüzyıl'da Kabalist ’ın çalışmaları ortaya çıkmıştır.

Aşlag'ın yazıları diğer Kabalistik kaynaklar gibi, üst dünyaların yapısını ve nasıl alçaldıklarını, evrenimizin ve onun içindeki her şeyin nasıl var olduğunu betimlerler. Yehuda Aşlag’ın "Talmud Eser Sefirot" (On Sefirot Çalışması) adlı ders kitabı, sorular, cevaplar, tekrar materyalleri ve açıklamalar içeren bir çalışma yardımcısı olarak tasarlanmıştır. Bu kitabın manevi âlemdeki evreni yöneten kanunları ve güçleri betimleyen, üst dünyaların fiziği olduğuna ve öğrencileri aşamalı olarak dönüştürdüğüne inanılır. Çünkü kişi manevi dünyayı nasıl deneyimleyeceğini ararken, kendisini ders kitabında yazan manevi kanunlara aşamalı olarak adapte eder.[1]

Kabala öğretisi

Kabala öğretisi, herhangi soyut bir şey ile uğraşmaz, sadece insanın nasıl yaratıldığı ve daha yüksek varoluş seviyelerinde nasıl faaliyette bulunduğu ile uğraşır.

Kabala bilgeliğin manevi dünyaya çalışmak için bir araç olduğuna inanılır. Dünyamızı keşfetmek için, fizik, kimya, biyoloji gibi bilimleri kullanırız. Bu bilimler beş duyumuzla algıladığımız fiziksel dünyaya çalışır. İçinde yaşadığımız dünyayı bütünüyle anlamak için, duyularımızın algılayamadığı gizli alemi keşfedebilecek bir araştırma aracına ihtiyacımız vardır.

Kabala bilgeliğine göre realite iki güç veya nitelikten oluşur: alma arzusu ve ihsan etme (vermek) arzusu. İhsan etme arzusu vermek istediği için bir alma arzusu yaratır, bu nedenle daha yaygın biçimde kullanılan adı ‘Yaratan’dır. Bu yüzden inanca göre tüm yaratılış bu alma arzusunun tezahür(görünüm)leridir. Kabala sadece yaratılışın tasarımını öğretmez, aynı zamanda realitenin her şeye gücü yeten ve her şeyi bilen başlangıçtaki tasarlayanı gibi, nasıl tasarlayanlar olunabileceğini öğretir.[1]


KAYNAKLAR :
Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü
Vikipedi
Devamını Oku »

GNOSTİSİZM




Gnostisizm


Gnostisizm, Antik Mısır ezoterizmini, Antik Yunan ezoterizmini (Platon, Pisagor), İbrani geleneklerini, Zerdüştçülüğü, bazı Doğu geleneklerini ve dinlerini, Hıristiyanlığı eklektik bir tutumla sentezleyen, birçok tarikâtın benimsediği mistik felsefeye verilen genel addır.


Terim, eski Yunanca’daki “sezgi veya tefekkür yoluyla edinilebilen bilgi” anlamındaki “gnosis” sözcüğünden türetilmiştir. (Gnosis üç bilgi türünden biridir. Diğerleri, öğrenimle öğrenilebilir bilgi “mathesis” ve ancak ıstırap çekerek öğrenilebilen bilgi “pathesis”tir.) Eski Yunan ezoterizmine göre nasıl ıstırap yoluyla ulaşılabilecek bilgiye öğrenim ve sezgi yoluyla ulaşılamazsa, sezgi yoluyla öğrenilebilecek bilgiye (gnosis) de ne ıstırap yoluyla ne öğrenim yoluyla ulaşılabilir. Bu yüzden kimileri gnostisizmi "'sezgi' yoluyla alınan 'bilgiyle kurtuluş öğretisi'" olarak tanımlar.

Gnostisizmin merkezi ve Kilise'nin tutumu[değiştir | kaynağı değiştir]
Gnostisizmin ocağı, bu felsefenin oluşumunda muhtemelen büyük rol oynamış değerli el yazmalarının bulunduğu, antik çağın en büyük kütüphanesine sahip olan İskenderiye kentidir. Buradaki okullarda M.S. 1 ve 2. yüzyıllarda okutulan gnostisizmi Kilise hep sapkın bir yol olarak görmüş ve göstermiştir. Gnostisizm ise Hıristiyan dogmatizmine akılcılık yaklaşımını benimseyerek karşı koymuştur. Örneğin gnostikler İsa’nın Tanrı’nın oğlu olmadığını savunmuş ve çarmıha çakılmadığını ileri sürmüşlerdir. Gnostiklere ait el yazmaların kilise tarafından yönlendirilen yıkımlarla (İskenderiye Kütüphanesi'nin yıkımı vs.) yok edilmesinden dolayı gnostikler hakkında 20. yüzyıla dek pek fazla bilgi edinilememişse de, 1902 ile 1948 yılları arasında gnostiklere ait çok sayıda el yazması keşfedilmiş ve bunlar sayesinde gnostisizmin ilkeleri daha iyi anlaşılmış bulunmaktadır.

Gnostisizmin ilkeleri

Hakikatlere ulaşabilmede dinler yetersizdir.
Hakiki bilgiler, yani hakikate ait ya da hakikate yakın bilgiler ancak ruhsal ve psişik gelişim yoluyla edinilebilir.
Ruh ölümsüzdür. Ruh dünya yaşamında bir tür hapishane yaşamı geçirmektedir.
Gerçek olan, fiziksel dünya yaşamı değil, ruhsal yaşamdır.
Dünya düalite ilkesinin geçerli olduğu bir gelişim ortamıdır.
Ruhsal gelişim yolunda en önemli bilgi kaynaklarından biri ruhsal alemden ruhsal irtibatlarla alınabilecek yüksek bilgiler içeren tebliğlerdir ki, bunlar ruhsal bakımdan seçkin insanlara verilir.

Ünlü gnostikler

Gnostisizm’in öncü öğretmenleri arasında 1. ve 2. yüzyıllarda yaşamış Valentin, Simon, Basilide, Carpocrade, Saturnin ve Marcion sayılabilir. Gnostisizm'deki temel kavramlardan biri Demiurgos'tur. Gnostik kaynakların çoğu, gizli bilgi "Gnosis" keşfedilinceye ve aydınlanıncaya kadar, dünyada yeniden doğulacağını belirtmiştir, Gnostik bilgelerin hemen hemen hepsi, reenkarnasyonu kabul eder.

1945 yılından önce Gnostisizm hakkında bilinenler, hacimli bir Gnostik metni olan Pistis Sophia ve ilk yüzyılda kilise babalarının Gnostisizme karşı söylediklerinden ibaretti, 1945 yılında Nag hammadi mağarasında pek çok antik Gnostik metni bulundu ve Gnostisizme bakış açısı önemli oranda değişti, Elaine Pagels gibi bazı bilim adamları ve Peter Gandy gibi gizem tarihi araştırmacıları, literalist Roma kilisesi kristolojisinin Gnostisizm'den türediğini söylemiştir.

En önemli Gnostik metinleri; Tomas İncili, Yuhanna'nın Gizli Kitabı, Filip İncili ve Pistis Sofya'dır.


KAYNAKLAR :
Dharma Ansiklopedi, Dharma Yayınları
Dictionary of Mysticism, Nevill Drury
Gnosticism, Dina Ripsman Eylon
Vikipedi
Devamını Oku »

HERMETİKA




Hermetika


Bu madde Vikipedi standartlarına uygun değildir. Sayfayı Vikipedi standartlarına uygun biçimde düzenleyerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz. Gerekli düzenleme yapılmadan bu şablon kaldırılmamalıdır. (Eylül 2013)
Hermetika ya da diğer adıyla Zümrüt Tabletler, eski Yunanlarca Hermes Trismegistus olarak adlandırılan Hermes Trismegistus’un öğretisine ait kimi metinlerin eski Yunanca ve Latince yazılmış eldeki parçaları bütününe verilen addır.


Tarihçe

Bunlar, Antik Mısır'da kutsal alfabeyle yazılmış orijinal kayıtların farklı yazı biçimlerine çevrilmiş kopyalarının kısmen eski Yunanca’ya ve Latinceye çevrilmiş bölük pörçük parçalarından oluşurlar. Bu metinlerin İskenderiye yangınından ve bağnazların ellerinden kurtulabilmiş kısımlarındaki bilgilerin de, hem çeviriler sırasında hem de başka nedenlerle bir miktar anlam kaybına uğradıkları sanılmaktadır. İskenderiye Kütüphanesi'nin 5. yüzyılda Kilise tarafından yönlendirilen yıkımından sonra bu metinlerdeki bilgilerin günümüze dek korunabilmasinde, Pisagor, Platon ve eski Yunan yazarlar kadar, Ortadoğu’daki ezoterik ekollerin de büyük katkısı olmuştur. Ortadoğu’da korunan hermetik bilgiler Avrupa’ya özellikle Floransa yoluyla aktarılmış olup Kilise’nin tüm çabalarına rağmen Avrupa’da yayılmayı başarmıştır.

Timothy Freke ve Peter Gandy, Hermetika üzerine yazdıkları kitaplarında konuya ilişkin olarak şu açıklamayı yaparlar: “İskenderiye Kütüphanesi’nin 5. yüzyılda Vatikan’ca yönlendirilen yıkımından sonra, hermetika’ya ait metinlerin bir kısmı Ortadoğu’ya taşınarak Arapça’ya çevrildi. Bu bilgilerin bugüne dek korunabilmesinde Pisagor, Platon, eski Yunan yazarlar ve Gnostikler kadar bu metinleri Ortadoğu’ya aktaran Zerdüştçülük rahiplerinin ve Harran’daki Sâbiîler’in büyük rolü olmuştur. Sufilik bu metinlerden hayli yararlanmıştır. Ortadoğu’da korunan bu bilgiler Avrupa’ya özellikle Floransa yoluyla aktarılmış ve Vatikan’ın tüm müdahalelerine rağmen Avrupa’da yayılarak rönesansın oluşmasına son derece önemli bir katkıda bulunmuştur.” Kopernik, Newton gibi, dönemin birçok bilgininin bu Hermetik bilgilerden faydalandıkları veya esinlendikleri ileri sürülür.

Metinler

Hermetika, günümüzdeki haliyle şu metinlerden oluşur:

Öğretiler Bütünü (Corpus Hermeticum): Poimandres’in (Pymander) on dört vaazdan oluşmuş derlemesidir.
Mükemmel Vaiz: Asclepius’a hitap edilen metinlerden oluşur; bu Latince metinlerin orijinal hali olan Yunanca versiyonu halen kayıptır.
Hıristiyanlığın erken dönemindeki Hıristiyan rahiplerin yazdıkları metinlerdeki alıntılardan ibaret olan yirmibeş parça. Fakat Hıristiyan rahiplerin bu alıntıları yaparken sansürden geçirerek alıntıladıkları sanılmaktadır.
Yine bu dönemde yaşamış bulunan üç yazara ait üç metin: Bu yazarlar Zosimus, Fulgentius ve Iamblikos’tur (Jamblique).
John Stobaeus’un (5. ve 6. yüzyıl) yirmiyedi metni.
Bu metinlerden “Alemin Bakiresi” adıyla bilinen kısım, Horus ile İsis arasındaki diyaloglardan oluşur ki, Hermetizm’in temel ilkeleri bu kısımda açıklanır.

Hermetika’daki dizelerden birkaçı şunlardır:

Haydi dinleyin çamurdan insanlar!
Bir an düşün,
nasıl oluştuğunu ana rahminde.
Aklına getir o usta işçiliği
ve ara o sanatçıyı,
böyle güzel bir görüntüye şekil veren.
Kim çizdi göz yuvalarını?
Kim açtı burun deliklerini, kulaklarını ve ağzını?
Kim uzattı sinirlerini ve sıkıca bağladı?
Kim yaptı kemiklerini
ve etini deriyle örttü?
Kim ayırdı parmaklarını
ve düzleştirdi tabanlarını?
Kim hazırladı kalbini
ve boşluklar bıraktı ciğerlerinde?
Kim görünür kıldı güzelliğini
ve sakladı bağırsaklarını içeride?
Kaç çeşit beceri kullanıldı
ve kaç tane sanat eseri yaratıldı
oluşturmak için bir insanı?
(…) Gözlerinle görmek için O’nu,
mükemmel düzenine bak evrenin;
algıladığın her şeyi yöneten
zorunlu yasalara ve
olan ve olacak olan her şeyin
mükemmelliğine bak!
Uzayda kendine verilen yerde dolaşır her yıldız.
Niçin bütün yıldızlar aynı yolu izlemezler?
Her birinin yerini tayin eden kimdir?
Bunların yapımcısı ve sahibi olmalıdır birisi.
Mümkün değildir tesadüfen ortaya çıkmaları.
Düzen tümüyle yaratılmış olmalıdır mutlaka.
Ölçüye sığmayan sadece
ortaya çıkandır ‘tesadüfen’.

KAYNAK : Vikipedi
Devamını Oku »

HERMETİZM




Hermetizm   


Hermetizm, Antik Mısır'da yaşamış bilge Hermes Trismegistus'un öğretisidir.

Hermetizm adının sonundaki “izm” sonekine bakılarak ilk bakışta bunun günümüzdeki bir felsefi akım olduğu sanılabilirse de, felsefi bir akım değildir. Kimilerine göre Hermes Trismegistus bir inisiye idi, dolayısıyla öğretisi ezoterik bilgilerden oluşuyordu. Antik Yunan yazarlarına göre bu ezoterik öğreti Mısır’ın özellikle Teb ve Memphis tapınaklarındaki inisiyasyonlarda öğretiliyordu. Mısır kökenli Yunanca metinlerde Hermes Trismegistus’tan maji'nin, simya'nın, astroloji'nin, astronomi'nin, tıb'bın ve bilgeliğin kurucusu olarak söz edilir. Bu metinlerde ondan “üç kere büyük Hermes” anlamında “Hermes Trismegistus” olarak söz edilir.

Kökeni ile ilgili varsayımlar

Murry Hope gibi kimi araştırmacılar bu öğretinin Mu Kıtası ve Atlantis’e indirilen Sirius kültürü ya da öğretisinin MÖ 16.000 yıllarında Mısır’a getirilmiş biçimi olduğu görüşündedir. James Churchward bu öğretinin özgün adının Osiris dini olduğunu ve Osiris’in MÖ 18-20.000 yıl önce Mu’da eğitilmiş bir Atlantisli bilge olduğunu ileri sürer. Churchward’a göre Osiris Atlantis’te dinsel bir reform yapmış ve reform yaptığı tek tanrılı din MÖ 16.000 yıllarında Atlantisli bilge Hermes Trismegistus tarafından Mısır’a getirilmiştir. Mısır’da Osiris’in yolu denilince bu dinin ya da öğretinin egzoterik (dış, şeriatla ilgili) kısmı İsis misterleri veya Horus yolu denilince de ezoterik (iç, yalnız inisiyelerce bilinen) kısmı anlaşılıyordu.


Hermetika[değiştir

Hermetizm hakkında bilgi veren eski metinler günümüzde hermetika ya da zümrüt tabletler olarak adlandırılır. Bunlar eski Mısır’da kutsal alfabeyle yazılmış orijinal kayıtların farklı alfabelere çevrilmiş kopyalarının kısmen eski Yunanca’ya ve Latinceye çevrilmiş bölük pörçük parçalarından oluşurlar. Bu metinlerin İskenderiye yangınından ve bağnazların ellerinden kurtulabilmiş kısımlarındaki bilgilerin de, hem çeviriler sırasında hem de başka nedenlerle bir miktar anlam kaybına uğradıkları sanılmaktadır. İskenderiye Kütüphanesi’nin 5. yüzyılda Kilise tarafından yönlendirilen yıkımından sonra bu metinlerdeki bilgilerin günümüze dek korunabilmasinde, Pisagor, Platon ve eski Yunan yazarlar kadar, Ortadoğu’daki ezoterik ekollerin de büyük katkısı olmuştur. Ortadoğu’da korunan hermetik bilgiler Avrupa’ya özellikle Floransa yoluyla aktarılmış olup Kilise’nin tüm çabalarına rağmen Avrupa’da yayılmayı başarmıştır. Söz konusu Yunanca ve Latince çevirilerin yazarları başta Poimandres olmak üzere, Zosimos, Fulgentius, Iamblikos ve John Stobaeus’dur.


Hermetik bilgilerden bazıları eldeki metinlere göre şunlardır

Fiziksel alem süptil alemin aynasıdır.
Ezeli ve ebedi olan Tanrı, düşüncelerle anlaşılmaz.
Ruh ilahi bir ışıktır
Ruhlar yeryüzüne sınavlarla gelişim için gelirler, almaları gereken dersleri alana kadar tekrar tekrar doğarlar.
Kişiyi ölüm sonrasında vicdanı yargılar, kişinin yeryüzünde yaşarken yaptıkları unutulmaz.
Bu ruhlar bir zaman sonra büyük ışığa doğru çekilirler, onlara yol gösterilir.
Eski insanların kökeni Dünya-dışı’dır.
Evrende kozmik yasalar işlemektedir.
İnsanlar kaderlerini yaptıkları iyi ya da kötü hareketlerle belirler.
İnsanlar yaşadıkları dünyayı kirletmeleri halinde dört unsurun başkaldırmasıyla karşılaşacaktır.
Yunuslar ve arslanlar diğer hayvanlardan daha gelişmiş varlıklardır.


KAYNAKLAR :
Hermetika, Ege Meta Yayınları
Dharma Ansiklopedi
Vikipedi


Devamını Oku »

Yukarı Git