1 Şubat 2016 Pazartesi

YAKIN TEMAS- DR. DANIEL FRY – ABD




YAKIN TEMAS- DR. DANIEL FRY – ABD

Crescent Mühendislik Şirketi’nin ikinci başkanı ve Atlas roketlerine yönelik pek çok aracın geliştirildiği araştırma departmanının şefi olan bilimadamı Dr. Daniel W. Fry aslen bir roket mühendisidir. Fry, daha önce, deneysel roket sistemini yerleştirmek üzere New Mexico, White Sands’te bulunan ve Amerikan Hükümeti’nin sözleşmeli firması olan Aerojet General Şirketi’nde de çalışmıştır.

Fry’ın uzaylılarla olan ilk teması White Sands’te, 4 Temmuz 1949’da gerçekleşmiştir. O gece geleneksel havai fişek gösterilerini izlemek üzere bineceği şehir otobüsünü kaçırınca, çölde gezintiye çıkan Fry, tam bu sırada yıldız gibi bir şeyin alçalarak indiğini görmüştür.

Kısa bir süre sonra, bu küre biçimindeki metalik obje çölün üzerine, Fry’ın yaklaşık 20 m. ilerisine indi. Fry onun ne olduğuna bakmak için yaklaştığında, oradaki biri ona geminin sıcak omurgasından uzak durmasını söyledi. Ses Fry’ı sakinleştirmişti. “A-lan” adındaki bu dünyadışı varlık kendisiyle telepatik olarak temas kurmuştu. Araç, dünyanın yörüngesinde hava örnekleri toplayan bir ana gemi tarafından uzaktan kontrol edilmekteydi.

A-lan, dünyalı adamı araca davet ederek New York üzerinde saatte 8.000 millik bir hızla bir süre uçtuktan sonra geri dönmüş, tekrar görüşmek için sözleştikten sonra, Fry çöle geri döndüklerinde araçtan inmiştir. Fry’a gezinti sırasında, uzay felsefesinin, insan toplumunu anlamadığına dair bir konuşma yapan A-lan, kendilerinin çok önceden dünyadan başka bir gezegene göçen bir toplumun soyundan geldiklerini belirtmiştir.

A-lan, kendi insanlarının herhangi bir gezegende yaşamadığını, devamlı olarak büyük uzay gemilerinde uzayda dolaştıklarını söylemekteydi. Atalarının çok zaman önce dünyadan göç eden, yüksek teknolojili bir uygarlık olan Atlantis ve Lemuria insanlarından olduğunu söyleyen A-lan, onların teknolojilerinin kendilerini yok etmemesi için dünyayı terk ettiklerini bildirmiş ve kendilerinin bu hikayenin tekrarlanmaması için dünyaya geldiklerini söylemiştir.

A-lan’ın daha fazla bilgi aktardığı ikinci teması 28 Nisan 1954’de Fry’ın Oregon dağındaki evinde gerçekleşmiştir. Fry’a “çocuklarınızın ve torunlarınızın geleceği tamamen size bağlı” diyen A-lan, dünyadaki teknik ve maddesel bilimin, manevi gelişimin önünde olduğunu vurgulamış ve maneviyat yükselmediği sürece, dünya uygarlıklarının çökebileceğini bildirmiştir.

Daniel Fry’ın açıklamaları, kamuoyunda büyük yankılar uyandırmıştır. Fry, temaslar sırasında aldığı bilgileri ve analizleri yapılmış gerçekliliği kanıtlanmış fotoğrafları “The White Sands Incident (White Sands Olayı)” ve “A-lan’s Message to Mankind (A-lan’ın İnsanlığa Mesajı)” adlı iki eserinde toplamıştır.

Devamını Oku »

YAKIN TEMAS- ELIZABETH KLARER –GÜNEY AFRİKA



YAKIN TEMAS- ELIZABETH KLARER –GÜNEY AFRİKA

Güney Afrika’nın en ünlü temasçısı Elizabeth Klarer’ın çok etkileyici bir öyküsü vardır. Dragon dağları eteklerinden, Meton gezegeninden gelen Akon adlı uzaylıyla olan ilişkisi ve doğurduğu yıldız çocuğa kadar uzanan bu öykü; Zulu kültürü, uzayın itici gücüne, İngiliz istihbaratı ve Kraliyet Hava Kuvvetleri ile ilgili pek çok olayı kapsamaktadır. Klarer, olağandışı açıklamaları ve iddialarıyla, NASA ve Moskova da dahil, bilim çevrelerinin oldukça dikkatini çekmiştir. Ve Elizabeth’e Akon tarafından verilen bilimsel bilgiler ve açıklamalar, akademisyenlerce dikkate alınmış ve bilime büyük katkılar sağlamıştır..

Klarer İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nde meteoroloji eğitimi almış ve Güney Afrika Hava Kuvvetleri UFO Departmanı’nda UFO gözlemciliği görevi yapmıştır. Temaslarında elde ettiğ bilgileri paylaşmak için, bilim adamlarının uluslararası toplantılarında “ışığın sırrı” konulu konuşmalar yapan Klarer, 1983’te Lordlar Kamarası’nda da bir konuşma yapmış; çalışmalarından biri Birleşmiş Milletler’de okunmuştur. 1986 yılında ABD’ye giden Klarer, NASA’yı ve bir çok bilim adamını ziyaret etmiştir.

Klarer’in en büyük amacı, elektro-magnetizmin özellikleri hakkında sahip olduğu “uzaylı bilgisi”ni insanlara iletmekti. Bu konuya 1979’da yayımlanan “Işık Duvarının Ötesinde” (Beyond the Light Barrier) adlı kitabında da yer veren Klarer, ölümünden önce Einstein’ın birleşik alan teorisini sorgulayan “Yerçekimi Dosyası” (Gravity File) isminde bir kitap yazmaktaydı.

Elizabeth Klarer, çocukluğunu Dragon Dağları eteklerindeki Rosetta çiftliğinde geçirmiştir. Elizabeth ilk defa burada hayatının diğerlerinkinden farklı olacağını sezmiştir. Diğer bir çok olayda olduğu gibi, temaslar UFO gözlemleriyle başlamıştır. Küçük Elizabeth ve kızkardeşi ilk kez göklerde uçan “gümüş renginde devasa bir disk” gördüklerinde bunu hemen babalarına haber vermişler, fakat babaları olayı “belki de bir meteor”, diyerek geçiştirmiştir. 1917’de, yedi yaşındaki Elizabeth, Göklerin Tanrıları Abelungular ve onların Şimşek Kuşu ile ilk kez karşılaşmıştır.

Klarer’ın dünya dışından temas kurduğu Akon’la ilk karşılaşması ise yıllar sonra, 1950’lerde gerçekleşmiştir. Dünya’dan 4.26 ışık yılı uzaklıktaki Proxima Centauri’deki bir gezegen olan Meton’dan gelen Akon Elizabeth’e kendini bilim adamı olarak tanıtmış ve onu zaman zaman ziyaret etmiştir. Klarer Akon’dan bir çocuk doğurduğunu iddia etmekteydi.



İnsanımsı bir varlık grubundan olan “Akon” nun Elizabeth’in tasvirlerine dayalı çizimi

Klarer, Akon ve halkının Antartika’nın aydınlık bölümünün merkezinde bir üsleri olduğunu ve bu üssün Fransız ve Rus üslerinden çok da uzakta olmadığını söylemiştir. Ayrıca Akon’dan aldığı bilgiler doğrultusunda, Güney Afrikalı bilim adamlarının Cape Town ve Güney Atlantik üzerinde bir “ölüm tuzağı” keşfettiklerini bildirmiş ve burada radyasyonu aşağı doğru iten üçüncü ve çok güçlü bir manyetik kutbun oluşabileceğini söylemiştir.

Akon Klarer’a aynı zamanda güneş sistemimiz hakkındaki kozmolojik açıklamalardan da bahsetmiştir: “Ay, güneş sistemine yabancıdır; bu sisteme Jüpiter ve onu izleyen uydularıyla beraber gelmiştir. Jüpiter yeni oluşan ve yoğunlaşan bir yıldızdır, bu yüzden de büyük bir hızla dönmektedir. Bildiğimiz kadarıyla Jüpiter’in uydularından yedisi atmosfere sahiptir ve üzerlerinde yaşam vardır.” Akon Quasar’ların da “bir metagalaksinin manyetik alanıyla yörüngesinde tuttuğu galaksilerin yaşamındaki erken dönem” olduğunu söylemiştir.

Klarer, Akon’la olan temaslarının bazılarında Akon’un uzay gemisinin fotoğraflarını çekmiş ve bunları kitabında yayımlamıştır. Klarer’in kitabında ayrıca Akon ve Meton’un örnek resimleri ile Akon’un gezegeninden getirdiği kristalin fotoğrafı da bulunmaktadır.

Akon ve halkının Dünya, insan ve evren hakkında Klarer tarafından iletilen bazı mesajları aşağıda sunulmuştur:

“Tüm yaşamın ve evrenin anahtarı ışığın harmonik etkileşiminde yatmaktadır. Gezegen sistemlerindeki, yıldızlardaki ve yıldızlararası uzayın derinliklerindeki varoluşun bütünü ışığın görünen ve görünmeyen dalgalarından oluşmaktadır. Tüm enerji, madde, sıvılar, gazlar ve tüm yaşam, oksijendeki ışık mikroatomlarının serbest bırakılmış halidir.”

“Zihin gücü, manevi dayanıklılık, ruha erişme ve düşünceler, hepsi farklı hızlardaki ışık dalgalarından, ya da mikroatomlardan, oluşmaktadır. Işığın harmonik titreşimlerinin formülü bulunduğunda, mikroatomların şekli değişen düşüncelerle birlikte değişecektir.”

“İnsanoğlu uzaylı bir yaratıktır; o da diğerleri gibi bir yıldızın yörüngesindeki bir gezegende yaşayan bir uzay ırkıdır. İnsanoğlu benzersiz değildir; Galakside bulunan farklı güneş sistemlerindeki gezegenlerde ışık yılları boyunca bizim tarafımızdan yaratılan ve beslenen yıldızlararası insan familyasının sadece bir parçasıdır. Irkların ve insanların medeniyet düzeyi ancak onların merhamet düzeyiyle ölçülebilir.”

“Dünya insanı, artık, yaşadıkları alanın eni ve boyu arasında emekleyerek yürüyen iki boyutlu yaratıklar gibi bulunduğu gezegene bağlı kalamaz. Onlar artık üçüncü boyut olan yüksekliğe doğru süzülecek ve kendilerini oldukları gibi göreceklerdir. Tabi ki, yeni çevrelerini anlayabilmek ve kontrol edebilmek için düşünce ve yaşam biçimlerinde değişiklikler yapmaları gerekecektir.”
Akon



Akon ırkının Meton gezegenindeki evlerinden bir örnek çizim
Devamını Oku »

YAKIN TEMAS- GEORGE ADAMSKI



Tüm zamanların en ünlü ve ilk temasçılarından sayılan Polonyalı Profesör George Adamski, insana benzeyen uzaylı varlıklarla temasa geçtiğini söyleyen ilk kişidir. Adamski’nin “uzaylılarla” karşılaşması ve teması, Frank Sculy tarafından yazılan “Uçan Daireler İndi” adlı kitapla başlayarak pek çok kitapta yer almıştır. Adamski ile temasçılar çağı başlamıştır. Adamski’den sonra, bu tür karşılaşmalarla ilgili pek çok rapor tutulmuştur.

Adamski’nin dünya dışı varlıklarla teması 1952’lerin sonlarında başlamıştır. 20 Kasım 1952’de piknik yapmak için Kaliforniya’daki Mohave Çölü’ne giden Adamski ve arkadaşları, bu sırada, askeri jetler tarafından takip edilen puro şeklinde bir cisim gördüler. Cisimden çıkan gümüşi, disk şeklindeki bir aracın bölgenin biraz uzağına indiğini gören Adamski ve arkadaşları diskin yanına gitmeye karar verdiler. Uçan dairenin bulunduğu yere giden Adamski, burada tek parça bir kıyafet giymiş bir “adam”ın kendine yaklaştığını gördü. Adamski, kendisiyle telepatik olarak iletişim kuran bu varlıktan, Venüs’ten geldiklerini öğrenmiştir. Irkının atom bombalarından yayılan radyasyonun etkisinin uzaya kadar ulaşmasından kaygı duyduğunu söyleyen uzaylı varlık, Adamski’ye bunun hem kendi uygarlığını ve başka dünyaları olumsuz etkilediğini söylemiştir. Uzaylı ayrıca, dünyanın güneş sistemindeki ve diğer galaksilerdeki gezegenlerden gelen birçok varlıklar tarafından ziyaret edilmekte olduğunu bildirmiştir.


Bu karşılaşmayı dürbünle gözlemleyen görgü tanıkları, olayın gerçek olduğuna dair yazılı ve yeminli ifadeler vermişlerdir. Adamski’nin uzaylı varlıklarla olan teması bu olaydan sonra da devam etmiş, bu insan benzeri varlıklar Adamski’yi gemilerine alarak uzaya ve Ayın karanlık yüzüne götürmüşlerdir.

Adamski, uzaya yaptığı ilk yolculuktaki gözlemini anlatırken, “her yanımızda, sanki milyarlarca ateş böceği aynı anda yanıp sönüyor gibi muazzam görüntüler sergileniyordu” ifadesini kullanmıştır. Bu tür bir açıklama hayal ürünü olamazdı. Astronot John Glenn, 20 Şubat 1962’de Dünya yörüngesindeyken şunları söylemişti: “Yıldız olduğunu düşündüğüm bu küçük şeyler aslında parlak, sarımsı yeşil ışıklar. Ateş böceklerinin gece karanlığındaki görünümünü andırıyorlar.. Burada onlardan binlerce var.”

Rus kozmonotlar da aynı olayı rapor etmişler, bu ilginç olaya ışıkları yansıtan milyarlarca toz zerreciğinin yol açtığı ortaya çıkmıştı. Peki George Adamski bunu nasıl bilebilmişti?



Adamski’nin çektiği UFO2nun alttan görünüşü

13 Aralık 1952’de, Adamski’nin keşif gemisi olarak adlandırdığı çan şeklindeki uzay aracı Palomar Bahçeleri üstünde uçuyordu. Adamski ve arkadaşı Madeleine Rodeffer ağaçlarn üzerinde, havada asılı duran bir şey gördüler. Tam bu sırada yanlarından bir araba geçti ve içindeki üç kişi Adamski’ye, “Kameralarınızı alın, Buradalar!” diye bağırdı. Adamski, cisim tekrar hareket etmeye başlamadan önce teleskobuyla cismin 4 fotoğrafını çekmeyi başardı. Evlerin çatısı üzerinde süzülen araç, Adamski’nin evinin üzerine geldiğinde bir film kartuşunu bitirmişti ve sonra ağaçların ardına doğru ilerleyerek gözden kayboldu. Adamski’nin komşularından Hava Kuvvetleri Çavuşu Jerrold Baker da, uçarak uzaklaşan cismin bir fotoğrafını çekmeyi başarmıştı.


Adamski’nin çektiği, puro biçimindeki “ana gemi”nin fotoğrafları ve disk şeklindeki keşif araçlarına ait fotoğraflar bir çok tartışmaya yol açmıştır (Üstte). Fakat, Adamski’nin savunması sırasındaki içtenliği şüpheci kesimi bile etkilemiştir ve fotoraflara yapılan analizler bunların gerçek olduklarını kanıtlamıştır. Bilim muhabiri Robert Chapman ‘UFO-İngiltere Üzerindeki Uçan Daireler’ i yazarken Adamski’den şöyle bahsetmiştir: “Adamski o kadar normaldi ki, onun hakkındaki tüm izlenimim bu oldu. O Venüs’ten gelen bir adamla temasa geçtiğine inanıyor, ve ona insanların neden kendisine inanmadıklarını anlayamıyor. Eğer bizleri aldatıyorsa bunu hayatımda gördüğüm en mantıklı ve zekice yoldan yapıyor”.

Dünyada Adamski adını hiç duymamış birtakım diğer kişiler de, Adamski’nin keşif gemisine oldukça benzeyen cisimler gördüklerini raporlar etmişlerdir. Bunlardan Stephen Darbishire adlı ilkokul öğrencisi, Şubat 1954’de kuzeniyle birlikte Coniston’da gördükleri bu cismin iki fotoğrafını çekmiştir. Fotoğrafları ortografik projeksiyon sistemi kullanarak inceleyen havacılık mühendisi Leonard Cramp, Adamski ve Darbishire’ın fotoğraflarında görülen cisimlerin oransal olarak aynı olduğunu belirtmiştir.


ABD’de NBC Televizyon Kanalı, Adamski’nin deneyimi ve çektiği olağanüstü fotoraflarla ilgili TV Programı gerçekleştirmişti..


Devamını Oku »

YAKIN TEMAS- HOWARD MENGER – ABD



1956 yılında Howard Menger isimli New Jersey’li bir ressam, başlangıcı 1930’lu yıllara dayanan bir temas hikayesiyle insanların karşısına çıktı. Menger, çocukluğundan beri Mars ve Venüs’ten gelen varlıkların kontrolü altında bulunduğunu söylemekteydi.

Howard Menger’in dünya dışı bir varlıkla ilk karşılaşması 1932 yılında, High Bridge, New Jersey’de, Menger henüz 10 yaşındayken gerçekleşmişti. Ormanda gezinirken bir kayanın üstünde oturan esrarengiz bir kadın görmüş, kadın Howard’a onu görmek için çok uzaklardan geldiğini, çünkü kendisinin ve kendi insanlarının onu izlemekte olduklarını söylemiş, ayrıca her zaman Howard’ın yanında olup ona yol göstereceklerine söz vermişti.


Fakat Menger’in uzaylılarla gerçek anlamda teması yetişkinlik yıllarında başlamıştır. Menger’in uzaylılarla ikinci karşılaşması II. Dünya savaşı sırasında, California’daki Camp Cook üssünde askerliğe gönderildiğinde gerçekleşmiştir. Burada onu üniformalı bir adam karşılamış; bu kişi onunla önce telepatik daha sonra da sözlü olarak iletişime geçerek daha önce kendi insanlarıyla olan karşılaşmalarından haberdar olduğunu ve temasların devam edeceğini söylemiştir.


Savaştan sonra Menger ilk defa yere inen bir uzay gemisi ve onun mürettebatıyla karşılaşmıştır. Haziran 1946’da High Bridge’deki ailesini ziyaret etmeye giden Menger, burada George Adamski’nin ünlü “keşif gemisi”ne benzer bir UFO’nun yere indiğini ve uzun sarı saçlı, mavi-gri üniformalı iki adamın araçtan çıktığını gördü. Bu iki adamı, Menger’in 1932 yılında karşılaştığı kadın izlemekteydi; geçen 14 yıl içinde hiç değişmemişti. Menger kadının bilgeliği, güzelliği ve ışık saçan kişiliği karşısında büyülenmişti. Kadın Menger’e kendisiyle daha pek çok kez temasa geçerek bilgi vereceklerini, her temasın Menger’in gelişiminde bir adım olacağını ve bu yolla onların teknolojisi ve bilimiyle ilgili önemli bilgiler edineceğini söylemiştir. Bu temaslar sayesinde Menger’in ayrıca zihinsel yeteneklerini kullanmasını ve güçlendirmesini öğreneceğini ve insanlara evrenin kurallarını öğreteceğini bildiren kadın, Menger’i başından geçenlerin 1957 yılına kadar duyulmaması konusunda uyarmıştır.


Menger ve karısı NBC’de

Menger’e göre uzaylıların Dünya’yı ziyaret etmelerinin nedeni, insanların evrimlerinde yeni ve daha üst bir düzeye ulaşmasına yardımcı olmak ve bize yeni bir kozmik bilinç kazandırmaktır. Uzaylıların kendilerini bir bakımdan bize bağlı hissettiklerini, çünkü aynı türden geldiğimizi ve uzak akrabalar sayıldığımızı söyleyen Menger, uzaylıların uzun zamandır bazı bilimadamları ve politikacılarla da temasa geçtiğini, fakat bu insanların ekonomik sistemin çökebileceği endişesiyle bu gerçeği açıklamaktan korktuklarını belirtmektedir. Menger’in uzaylıların farklı hükümetlerin başkanlarıyla temasa geçtiği iddiasını destekleyen deliller de bulunmaktadır. Örneğin dönemin ABD Başkanı Dwight Eisenhower’ın Palm Springs, California’daki Edwards Hava Üssü’nde UFO’larla temasa geçtiği söylenmektedir. Bu olayı araştıran Desmond Leslie, 1954 yılında bir Hava Kuvvetleri görevlisiyle tanışmış, bu kişi Başkan Eisenhower’ın Palm Springs’teki tatili sırasında yere inmiş bir uzay aracını incelemek üzere Edwards Hava Üssü’nü ziyaret ettiğini doğrulamıştır. Bu olayın doğruluğunu destekleyen birtakım yazılı belgeler de bulunmaktadır.


Nisan 1956’da gerçekleşen bir temas sırasında uzaylılar Menger’e George Adamski’nin anlattıklarına benzer uzaktan kumandalı bir gözlem diski göstermişlerdir. Menger diski, “30 cm. kalınlığında ve 1 metre çapında yuvarlak, yarısaydam bir cisim” olarak tarif etmektedir. Menger’in temasa geçtiği varlık ona, diskin yakınlardaki bir uzay gemisinden kumanda edildiğini ve tüm duyguları, düşünceleri ve amaçları kaydetme özelliğine sahip olduğunu söylemiştir.

Menger, uzay araçlarıyla Venüs ve Ay’a yolculuklar yaptığını ve Venüs üzerinde dünyadakilere benzer şehirler gördüğünü söylemiştir. Ay üzerindeyken nefes almakta hiç zorluk çekmediğini anlatan Menger, Ay’dan toplanan bitki örnekleri üzerinde bilimsel analizler yapıldığını belirtmiştir.


Menger’in fotoraflamaya çalıştığı bir varlık

Menger’le temasa geçen uzaylıların çoğu Venüs gezegeninden gelmekteydi. Fakat Menger Satürn ve Mars’ta bulunan üslerden gelen varlıklarla da temas kurmuştur. Hatta temas kurduğu bazı uzaylıların Dünya’daki bazı üslerde yerleşmiş olduğunu söylemektedir. Menger bazı temasları sırasında uzay gemilerinin ve mürettebatlarının fotoğraflarını çekme fırsatını bulmuştur. Fotoğraflarda uzaylılar yaydıkları yüksek frekans enerjilerinden dolayı sadece ışık silüeti olarak görünmektedirler. Menger ayrıca bu UFO’ları filme de almıştır. Anlatımlarını pek çok fotoğrafla destekleyen Menger’in çektiği fotoğraflar detaylı olarak incelenmiş ve çok güvenilir belgeler olduğu sonucuna varılmıştır.
Devamını Oku »

Yukarı Git