2 Mart 2016 Çarşamba

ELOHİM MESAJLARI: YARADILIŞIN BİLİMİ



ELOHİM MESAJLARI:YARADILIŞIN BİLİMİ
Astrae et Amora

20 Ekim 2015

İnsanlıkta yaradılışın bilimini, her şeyin nasıl hayata, kendi var oluşuna getirildiğinin sürecini, ve şu andaki bilimsel disiplinleri yaradılış süreçleri üzerine sunumunuzla nasıl bağdaştıracağınızı anlama keskin arzusunu fark ediyoruz. Sizlere bizim perspektifimizden yaradılışın temel süreçlerini ve bilgimizin şu andaki bilimsel tanımlara, ayrıca realitenize ve realitenizi nasıl deneyimlediğinize nasıl uyduğunu sunacağız. Şu andaki temel bilimsel terimlerinizden yalnızca bazılarını kullanacağız, çünkü şimdi bu muhteşem yaradılışı daha iyi anlamanız için realitenizi tanımlamak üzere yeni dili uygulamak gereklidir!
Sizler genişlemiş farkındalık ile Benliklerinize uyanırken, Kaynağın ne olduğunu ve evrenin kaynağının ne olduğunu bilmeye ilgi üssel olarak artıyor. Foton ışığı dalgaları Varlıklarınıza daha fazla gelirken bilinç seviyeniz hızla genişliyor; şimdi enkarne olduğunuz beden/zihin/ruh sistemleriniz olarak anladığınız şeye akan farkındalığın foton ışığı. Evrendeki yaşam ile ilgili şu andaki bilimsel açıklamalarda eksik bir şeyler olduğunun farkındasınız.
Bu yaşamda burada bu Dünya gezegeninde, Samanyolu Güneş Sistemi adı verilen bu alemde andan ana uyanık rüyayı deneyimlediğiniz insan enkarnasyonları olduğunuzu biliyorsunuz. Ama ayrıca bundan daha fazlası olduğunu da biliyorsunuz! Ve uygarlığınızın Kozmosta tam bilinçli farkındalığın düşünülmesini neden dışladığını ve deneysel araştırma ile bilimsel açıklamalarda ısrar ettiğini biliyorsunuz!
Başlamak için, hiç bilmeyeceğiniz veya görmeyeceğiniz ya da ölçemeyeceğiniz evrenin yaratımını destekleyen temel süreçler vardır, bu nedenle bu bilginin büyük bölümü korkusuz zihin ve açık bir kalp ile kabul edilmelidir! İnsanların bağlı kalacağı tek bir yasa vardır: Üçüncü yoğunluğun fiziksel varlıkları olarak, sınırlı algısal yeteneklere sahipsiniz, bu nedenle realitenizi, evreninizi oluşturan parçacıkları “göremiyorsunuz”. Bunun gerçek olduğuna inanmalı ve güvenmelisiniz. Bu prensip üzerine açık zihinli olmak özgürlüğünüzün temeli olacaktır. Bilinmeyenden korkmayın. Korku sizi sadece kapatırken ve sizi ve ruhunuzun gereksiz amaçsızca dolandığınız bir yaşama teslim ederken, yeni bilginin her parçasına açık kalmak sizin kuvvetinizdir.
Tüm Var Olan’ın Kaynağı birçok farklılaşmış süreçten oluşur; Kaynak yalnızca tek bir orijinal başlangıç noktası, tek bir mevki, tek bir enerji pınarı değildir: Bundan çok daha fazlasıdır.
Tüm yaradılış, Yaradılışın İlk Nedeninin Işık – Ses Alanlarından başlar. Bu, yaradılışın orijinal aleminin asıl veya ilk neden alanlarında bulunduğu ve atom – öncesi bileşen elementlerden oluştuğu anlamına gelir. Elbette Işık – Ses alanları frekans ile ilgilidir, hem ışık hem de renk alanlarından frekans, ama bu ayrıca ses alanından yükselen frekansı da kapsar. Birlikte bu frekanslar, insan varlıklar olarak etrafınızda duyumsadığınız, ama deneysel biliminiz ile ölçemediğiniz omniscience’in (her şeyi bilme) temelidir. İnsanlığın “Cennet” olarak değindiği şey gerçekte yaradılışın bu alanlarıdır. Bu ışık – ses alanları aynı zamanda birbirleriyle bağlantılıdırlar, anında bağlantı kurarlar.

Tüm Var Olan’ın İçinde Birbiriyle Bağlantılı Olma
Bu Işık – Ses bölgesinin altyapısı, şimşeğe çok benzer görünen büyük ışık kitleleri olan ve bilincin bu genişleme içinde büyük dalgalarda anında bağlantı kurduğu kristal benzeri ışığın iskelesi gibi görünür. Bu hiper – bağlantılılık ağında, tüm atom – öncesi parçacıklar dalgalar halinde serbestçe akarlar. Yaradılışın “Tanrı parçacıkları” veya “Adamantine parçacıkları” ifadesini kullanmak doğrudur. Atom – öncesi parçacık seviyesi maddenin ve uzay – zamanın ötesindedir. Bu atom – öncesi parçacıklar, yaradılışın sonraki seviyesi için, Yaradılışın İkinci Nedeni için platform oluşturur; Yaradılışın İkinci Nedeninde fotonik damga, foton, elektron, nötron ve kuarkların bileşen parçacıklarının atomik katmanını içeren temel parçacıklardan doğar.
Yaradılışın İkinci Nedeni her zaman içinde Yaradılışın İlk Nedeninin tüm bileşen parçalarını taşır ve bundan dolayı aynı zamanda yerleşik sonsuz zekanın eyleminden ortaya çıkan sonsuz bağlanırlığın armağanıdır. Evet! Tüm yaradılış Tüm Var Olan’ın içindeki Sonsuz Zekanın parametreleri içinde kurulmuştur. Bu Sonsuz Kaynak Zekası her parçacıktan sonrakine serbestçe akar, “mekan” önemli olmadan diğerine anında bağlanır. Ayrıca bu parçacıkların çok boyutlu veçheleri vardır, çünkü bunlar diğer realiteleri bölebilir/paylaşabilirler ve bir çok farklı bölgede veya holografik realitelerde bulunmanın farkındalığına sahiptirler. Tüm bileşen parçalar arasında iletim ve yolun alt – sistemi vardır: gluonlar, fotonlar ve tüm diğerleri. Bu sonsuz zekanın asıl rolü, yaradılışın Tüm seviyelerinin bileşen parçalarında dengesizliği arayıp bulmaktır. Genişleme ve büzülmenin kuralları içinde, Tanrı parçacıkları eşitliği ve uyumu onaylamayı arar.
Yaradılışın İlk ve İkinci Nedensel Alanlarından ortaya çıkarak, Yaradılışın Üçüncü Nedenine ulaşırız, Üçüncü Nedende sistemler doğal düzende ortaya çıkarlar ve kendilerini farklı ifadeler vasıtası ile sunarlar. Yaradılışın Üçüncü Nedeninden gelen bir sistemin örneği, bir nebula veya galaksi olurdu, ama aynı zamanda sizin kendi ışık/ses frekansının beden/zihin/ruh sisteminizi kapsar. Çok boyutluluğun kuralı, çok boyutlu holografik realitelerin çoklu Samanyolu Galaksileri, Dünya gezegenleri ve hatta kendi Benliklerinizi yaratarak var olduğu yaradılışın bu seviyesinde de mevcuttur.
Muhtemelen hatırlanacak en önemli şey, sizin bu Yaradılışın parçası olduğunuzdur. Siz bu Evrenin bileşen parçalarından yapıldınız, atom – öncesi elementlerden fotonik damgaya, kendi çok boyutlu ışık – ses sisteminize. Bu nedenle, siz bu Evrendensiniz ve Evrenden ayrı değilsiniz. Hatırlayın: Kaynak içinizde – bu nedenle siz Kaynağın parçasısınız!
Sonsuz Bilincin Evrensel Süperiletkenliği vasıtası ile Tüm Var Olan’ın Mükemmeliği – Mesaj 5
2 Kasım 2015
Tüm Var Olan’ın alemleri içinde sonsuz frekansın sonsuz dalgalarında ışık – enerji hareketinin büyük şerit halinde uzanan alanları vardır, her dalga kendi varış yerine ulaşır, her biri nereye gideceğini bilir, her biri kendi amacını bilir. Denge onun amacıdır ve Eşitlik hedefidir.
Denge, zıtların doğal çekimi ve bütünleşmesi vasıtası ile yaratılır, diğerinin enerjisi taşıyan, ama diğeri olmadan tek başına var olamayan zıtlar. Ve birbirini taşımada, diğeri ile ilgili her şey bilinir ve birleşik bütünlük yaratmak için bütünleşmenin mükemmelliği, mükemmel simya reaksiyondan ortaya çıkar.
Bir’e, Tüm Var Olan’ın Bütünlüğüne tamamen bütünleşmiş mevcudiyetin koşulunu yaratan enerjilerdeki dengedir. Bu, atom – öncesi seviyede tanrı parçacıklarındaki İlk Nedenin asıl alanlarının seviyesinde her bileşen parça arasında anlık foton gereksinimlerini dengeleme ile başlar.
İkinci nedenin alanlarında enerjiyi daha fazla dengelemek için hareket ettiğinde, atomik ve moleküler seviyede protonlar, elektronlar ve nötronlar arasında anlık etkileşim olur. Burası, yaradılışta eşzamanlılık oluşturmak için bir diğer kritik temel eylem olan elektron çiftleşmesinin olduğu yerdir. Elektron çiftleşmesi eylemi ile, moleküler seviyede yaratılan süperiletkenlik olur. Siz, bir grup atomdan yaratılan supramoleküler (çok moleküllü) bir yapı olan bilincin kuantum durağan dalgasını tanımlamak için Soliton terimini kullandınız ve bunun doğru olduğunu söylüyoruz. Eşfazlı durağan dalgalar olarak Solitonların varlığı süperiletkenliğin ön koşuludur.
Enerji ve bilinç yaradılışın Üçüncü Neden seviyesine akarken, tüm birleşik sistemlere yüklü enerjinin anında paylaşımı olur. Beden/zihin/ruh sisteminiz birleşik sistemin mükemmel bir örneğidir. Her beden/zihin/ruh sistemi kendi bileşen parçalarındaki mükemmel dengeden ortaya çıkan mükemmel sağlığı sergileme kapasitesine sahiptir veya beden/zihin/ruh sistemindeki enerjisel dengesizlik olan hastalığı gösterebilir ve başka bir mesajda bu süreci açıklayacağız. Her beden/zihin/ruh sistemi her iki kutupluluğu taşır, biri dişil kutupluluk, diğeri eril kutupluluk. Zamanda bu anda Tüm Var Olan her sistem ifadesinin kutupluluğu vasıtasıyla evrimi iteliyor, buna insan beden/zihin/ruh sistemindeki dişil ve eril enerjiler de dahildir.
Denge yaradılıştaki bir veçhedir, ama dengelemenin ana amacının eşitliğe ulaşmak olduğunu söylemek adildir. Bir diğerinden daha iyi olan hiç bir ifade yoktur, bir diğerinden daha akıllı olan hiç bir ifade yoktur, çünkü her ifade ilahi yapının prensiplerine uygun olarak dengelenmektedir, mükemmelleşmektedir. Yapım/genişleme ve yıkım/büzülme prensipleri bile her zaman denge ve eşitliğin beklentisi ile tamamlanır.
İnsanlığın çoğunluğu şu anda dualistik düşünce formunu sergiliyor, fikirleri incelemek ve bunları gerçekten bütünleştirmek için gerekli çok az analitik düşünce ile bilginin ezberlenmesinin gerektiğini düşünüyor. Düşüncedeki bu yetersizlik nedeniyle, denge ve mükemmeliğin gerçekte var olduğuna inanmanız sizin için zor olabilir. Bunun nedeni sizin çoğu zaman sadece eksikliği, yetersizliği görmenizdir. Ancak gerçekte eksiklik, yetersizlik yoktur, sadece mükemmellik vardır. Mükemmellik her yerdedir. Aslında zihinde eksiklik vardır, çünkü zihniniz sürekli olarak değerlendiriyor, karşılaştırıyor, yargılıyor ve dünyanızdaki gizemlere anlık yanıtların beklentilerini yaratıyor. Eğer şimdi, bu anda bu bakış açısını bıraksaydınız, kendinizi çok fazla endişeden rahatlatırdınız! Eğer gerçekte Tüm Var Olan’ın her şeyi gözeten her şeyi bilen enerji ile ilgili olduğunu kabul etseydiniz, o zaman tartışmalarımızı anlamakta ilk adımınızı atmış olurdunuz, çünkü bu vermeyi derin bir şekilde arzu ettiğimiz temel bir derstir: Tüm Var Olan her şeyle ilgili bilinecek her şeyi Bilir; Tüm Var Olan SİZİNLE ilgili ve ruh seviyesinde özünüz ile ilgili her şeyi bilir!
Tüm Var Olan sizinle ilgili bilinecek her şeyi nasıl biliyor? Bu yaradılışın Kaynağı İlk Nedenin Işık – Ses Alanlarından kaynaklanır. Bu alanlar, Tüm Var Olan’ın sonsuz zekasını (bilgiyi) taşıyan atom – öncesi bileşenlerde kurulmuştur. Bu bileşenler, tüm zamana ve tüm uzaya bağlanma yeteneği vasıtasıyla tüm yaradılışın içindeki her parçacığa bağlıdır.
Akut ilgisi, açık zihni ve bu yaradılışın nasıl işlediğini anlama keskin arzusu olan bir kaç bilim adamı ve bilim adamı olmayanlar tarafından yapılan bazı araştırmalar var. Çok sınırlı deneylerinde, Tüm Var Olan’ın her şeyi bilen gücünü keşfettiler ve tanımladılar: bir kaynaktan alınan hücreler ikiye ayrıldı, yarısı bilimsel teste maruz bırakıldı ve örneğin diğer yarısı test edilmedi ve sadece örneğin test edilen diğer yarısından fiziksel olarak uzak bir yere götürüldü. Bilim adamları ister fiziksel olarak teste tabi tutulmuş olsun ister olmasın; ister birbirlerine yakın olsunlar veya kilometrelerce uzak olsunlar, her iki örneğin hücresel yapılarında aynı değişiklikleri gösterdiklerini keşfetti.
Ve bu nasıl oluyor? Tüm Var Olanda en üstün kozmik zeka vardır. Bu sonsuz zekadır, her şeye nüfuz eden zekadır. Bu zeka gerçektir, güçlüdür, her şeyi bilir ve tek eylemi tüm enerjisel dengesizlikleri dengelemek ve var olabilecek tüm eşitsizlikleri eşitlemektir. Bunlar Tüm Var Olan’ın yaratıcı güçleridir ve siz de Tüm Var olan’ın bir parçası olduğunuz için, sizin de her şeye gücünüz var. Bu fikri kucaklayın, çünkü eğer kucaklarsanız yaşamınız asla aynı olmaz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yukarı Git