5 Mart 2016 Cumartesi

İÇ DÜNYA,LEMURYALILAR,YETİ,DEVALAR,UFO'LAR



İç Dünya, Lemuryalılar, Yeti, Devalar, UFOlar

Metatron Kanalı
James Tyberonn vasıtasıyla

Gezegeninizi katı bir küre olarak düşünüyorsunuz, ama aslında gezegeninizin kutupları yassıdır ve içinde kayıp uygarlıklar dediğiniz şeyi barındıran büyük boşluklar içerir. Jeologlarınız gezegeninizin yaşını 4.5 milyar yıl olarak belirledi ve biliminizin yasaları içinde bunun doğruluğa yakın olduğunu söylüyoruz. Biliminizin anlamadığı şey boyutsallığın biliminizin yasalarını etkilediğidir. Farklı bir boyuttan, gezegeniniz paralel olasılıkların sonsuzluğu ile eşmerkezli olarak sıralanmış, birçok dünyaların bir yığını olurdu.

Soru: Yer altı uygarlıkları hakkında birçok şey söyleniyor, bunlar var mı, varsa nerede?

Metatron: Onlar var ve çok uzun zamandır varlar. Lemurya zamanından ve Atlantis’teki daha sonraki aşamadan kaynaklanan, insanımsı varlıkların ırkı vardır, onlar dünyanızın boşluklarına girmek için yöntemler buldular.

Gezegeninizin içinde bir zamanlar engin tünel şebekeleri ile birbirine bağlı olan engin boş genişlikler vardır. İlk giren o varlıklar daha hafif bir beden formunda idiler, o zamandan bu yana dünyanın yüzeyinde gelişmiş olan yüzey insanlarının sahip olduğu kadar yoğun olmayan fiziksel şekle sahiptiler. İlk önce uzun bir zaman periyodu boyunca kıtalarını istila eden dinozorların saldırılarından kaçmak için bu yarıklara Lemuryalılar girdi.

Zamanla adapte oldukça, mükemmel sükunet bölgeleri ve harika bir güzellik keşfettiler. Daha derinlere doğru gitmeye cüret ederek içsel bir güneşin olduğunu öğrendiler. İç güneş mavi ışık formunu yayar ve yarı – fiziksel eterik bedenlerdeki Lemuryalılar bu ışıkta görmek için bir araç geliştirdiler ve bu boşluklarda şaşırtıcı bir güzelliği keşfettiler. Bazılarınız Lemuryalıların yükselmiş olduğunu düşünüyorsunuz, gerçek şu ki, onlar dünyanın içine indiler, ama tamamlanmalarına veya Yükselişe çok yakınlar.

Arizona, Nevada ve Kaliforniya bölgelerinin altında iç dünya büyük mağaralarından düzinelerce vardır. Bunların çoğu son yüzyılınızda insanlar tarafından tesadüfen bulundu.

Bunlar Grand Canyon, Flagstaff, Kaliforniya’daki 51 nci Bölge ve Ölüm Vadisi dediğiniz bölgelerde mevcuttur. Hopi, Navajo ve Havasupai yerli insanları hala efsaneleri ve bu büyük mağara ve tünellerin bazı bilgilerini koruyorlar.

İç dünyanın içinde artan basınçların, yerçekimsel manyetiklerin ve tektonik kuvvetlerin, daha büyük somutluğa, boyutsal paraleller dediğiniz şeyin daha büyük demirlenmesine izin veren eşsiz ve özel bir vektör kalıbı yarattığı not edilmelidir.

Bu nedenle, içsel boyutların çoklu yer paylaşımlarını sağlayan dünyanın içinde eşmerkezlilikler vardır. Aslında, bunlar bildiğiniz şekliyle Evren’de her yerde mevcuttur ve gezegenin yüzeyinde mevcuttur, ancak elektromanyetik ve basınç yoğunlukları nedenleriyle yüzeyde oldukça az somuttur/hissedilirdir.

Dünyanın içinde enerjisel kalıp mantolarda (yerkabuğu ve yerözeği arasında kalan katman) daha odaksal olur ve birçok boyutların, yaşam gücünün daha çok görüntü öğelerinin var olmasını sağlar. Basit bir karşılaştırma ile, bir anten sinyali alan bir televizyon ile bir kablo veya uydu sinyali alan bir televizyonu karşılaştırmaya benzer; ilki gezegeninizin yüzeyinin kalıbı, ikincisi ise iç kısım. Daha fazla kanallar vardır ve daha zengin netliktedir, ancak biz kanallar terimini kullandığımızda paralel boyutlardan bahsediyoruz.

Buna göre, dünyanın içinde ayrı paraleller vardır, kısaca yan yana sıralanmışlardır ve eşmerkezli olarak yerleşiktirler; bu, farklı yaşam formlarının kendi başlarına, arayüz oluşturmadan birlikte varolmalarını sağlar. Ve aynı televizyon biriminizde birçok kanalın bulunduğu gibi, aynı dünyanın içinde var olan birçok paralel boyutun planları vardır. Aslında, dünyanın içinde üsleri olan birçok dünya dışı varlıklar, bu tür paralel frekanssal kalıpların içinde mevcutturlar, buna hologramic denilebilir. Anlıyor musunuz?

Dünya’nın eşmerkezlilikleri içinde birçok yaşam formu vardır, bunların çoğu insanlıktan çok daha uzun süredir buradadırlar, çoğu kendilerinin sizin kadar dünya üzerinde hakka sahip olduklarını düşünür. Ama aslında insanlığa en yakın hizalananlar kadim Lemurya’dan olanlardır.

Soru: Bu varlıklar nerede yaşıyorlar ve neye benziyorlar?

Metatron: Aslında, bu Lemuryalı varlıklar bu zamanda ruhsal olarak sizden çok daha fazla tekamül etmiş durumdalar. Söylediğimiz gibi, bedenleri daha az yoğun, ama yine de fizikseldir. Derileri yeşil renk tonunu aldı ve bazı durumlarda yeşil – mavidir, çünkü içtikleri suyun mineral içeriği yüksektir, yüksek konsantrasyonda oksitlenmiş bakır ve diğer metalleri içerir. Bu varlıklar barışçıldır, kaynağın sevgisinden başka din bilmezler ve büyük sükunet denilen anlayışa sahipler. Sizden oldukça haberdarlar, ama sizinle karışmayı arzu etmiyorlar. Neden diye sorabilirsiniz? Birçok nedenden dolayı, en önemlisi onlar sizin şiddet içeren doğanızın, korkunuzun ve kitlesel spiritüel gelişim eksikliğinizin farkındalar.

Fiziksel hastalıklarınızın farkındalar, bu hastalıkların bazıları potansiyel olarak onlara bulaşabilir ve onlar sizin güneş ışınlarınıza dayanamazlar. Eşsiz bir yön oluşturan ve yolculuklarını tamamlamaya yakın olan varlıklara tekamül ettiklerini söyleyelim. Onların bedenleri gezegeninizin çekirdeğinden yayılan kristal manyetik kuvvet ve ışık kaynağı ile desteklenip sürdürülür. Onların zihinsel kapasiteleri bu kuvvet alanlarından yararlanmayı ve bunları kendi fiziksel ve spiritüel devamlılıklarına adapte etmeyi sağlıyor. Fiziksel biyoloji içinde olmalarına rağmen, bu 4 ncü boyut biyolojisidir ve sizinkinden çok daha az yoğundur. Onların çoğu teleportasyon dediğiniz şeyde çok beceriklidir.

İç dünyanın sakinleri ve hükümetlerinizin arasında temaslar oldu. Yüzeydeki insan ırkının gelen değişimlerin farkında olmaları gerektiği ile ilgili mesajlar aktarıldı. Daha önce söylediğimiz gibi, iç dünyadakiler farklı bir rotadalar, farklı bir zaman döngüsündeler ve tamamlanmaya daha yakın olan bir zaman döngüsündeler.

Bu iç boşlukların nerede yerleşik olduğunu soruyorsunuz. Zihninizde boyutsal paralel veçheyi tutarak, sizin terimleriniz ile size yanıt veriyoruz, bu boşlukların daha büyük yoğunlaşmaları denizlerin altındaki topraklardadır, ancak her kara kütlesinin altında var olan cepler/çukurluklar vardır.

ABD’nin kuzeybatı bölgeleri, Arkansas Dağları, New Mexico, Arizona, Meksika, Orta Amerika, Peru, Britanya, Avrupa, Himalayalar, Şili, Arjantin, Bolivya, Brezilya, Çin, Sibirya, Grönland, İzlanda ve Sri Lanka, hepsi yer altı kolonileri içerir.

Soru: Dünya’nın içinde ne kadar derinde yaşıyorlar ve Dünya’da bu iç boşluklara erişim noktaları var mı?

Metatron: Kutuplarda giriş noktaları ve gezegen yüzeyinde birçok girişlerin olduğunu ifade ettik. Gerçekte bunlar boyutsal terimler ile paralel oldukları için ne kadar derin olduğunu belirlemek imkansızdır, fiziksel terimlerinizle ölçüm geçerli değildir. Daha küçük boşlukların ve toplulukların bazıları yüzeye oldukça yakındır, ama, sizin terimlerinizle büyük boşluklar manto yüzeyinin 20 mil altındadır ve bazıları yüzlerce mil aşağıdadır. (Jeologlarınız basınç ve sıcaklık nedeniyle bunu hayal etmenin imkansız olduğunu düşünecektir, ama bu yerlerin var olduğunu ve tasnif edilen kuvvet alanları vasıtası ile, bunlarda yaşamın var olduğunu size söylüyoruz.)

Ancak bu mesafeler paralel çokboyutluluk ile ilgilidir. Örneğin, eğer kutup boyutsal bölgelerinin birinden veya üçgen boyutsal geçişlerin birinden paralel Dünya’ya, farklı bir uzay – zaman sürekliliğine girmiş olsaydınız, gerçekte girdiğiniz noktadan ne kadar uzakta olurdunuz? Yanıt, sizin durduğunuz yerden bakışınıza bağı olarak santimlerde ve eonlardadır. Dünyaların sonsuzluğunu doğru şekilde kuşatmaya en yakın bilim kuantum fiziğidir ve bu bilim sadece dünyadaki bilimsel topluluklarda anlaşılır olmaya başlıyor. Bu bilim sizin planınızda doğru bir şekilde anlaşılabilmeden önce, geometrik ve matematiksel temel kadar paradigma da değişecektir.

Gezegenin iç boşluklarına ana girişler Kutup Bölgelerindendir. Çok boyutlu dünyanızın (dünyaların) genişlemiş boyutsal veçhesi kuantum olarak kutuplarda birbirine bağlanır. Gezegen küresinde boşluk bölgelere izin veren Kutup Bölgelerinin manyetik olarak yassılaşmış veçhesidir.

Amiral Byrd bu bölge üzerinde uçtuğunu ve akan nehirler ve tropikal topraklar gördüğünü yazdı. Onun, boş dünyanın paralel veçhesine kısa, zamansız bir periyot boyunca boyutsal olarak geçtiğini söylüyoruz ve, o ve başkaları birkaç kez bunu yaptılar. Kutup Bölgelerinde boyutsal hiper – nakil belirli koşullar aralığında gerçekleşebilir. Kutupsal açıklık boyutsal nakli dik konik eğimli bir alanı karşıdan karşıya geçmeye benzer şekilde gerçekleşir. Duyumsama aniden tekrar ‘yassı’ olma veya yüzeye paralel olmadır. Aslında, insan o zaman paralel bir boyuttadır. İç Dünyadakiler bu tür uzayda varolurlar.

‘Çok boyutlu’ dünyanızda birçok ırklar ve varlıklar mevcuttur. Aynen sizin gibi, gezegeninizin vatandaşları olduklarını iddia eden dünya dışı varlıklar dediğiniz birçok varlığı kapsar. Gerçekte, çoğu durumlarda onlar dünyada insanlıktan daha uzun süre bulunmaktalar.

Soru: Bu, Yeti ve Devalar dediğimiz varlıkları da kapsıyor mu?

Metatron: Hayır. Bu varlıklar da varlar, ama iç dünyaya giren Lemuryalılar ve Atlantisliler arasında değiller.

Soru: Bize Yeti’leri anlatabilir misin ve bunlar Koca Ayak denilen varlıklar mı?

Metatron: Yeti ve Koca Ayak dedikleriniz, Dünya’daki genetik deneyin erken versiyonlarıdır, başlıca 200,000 yıl önceki Atlantis aşamasından kaynaklanır. Bu varlıklar zekidir, ama genetik olarak noksandır, zarar görmüştür. Bu kocaman formlar işçi insansı hayvanlar yaratmak için, insan DNA’sı ile maymunun DNA’sı kullanılarak genetik olarak yaratıldı; daha büyük zekaya sahip olan, ama beynin bazı bölgelerinin ‘fişini çeken’ genetik tertibat veya aşılamaları olan bir hayvan yaratmak için. Bunlar Atlantis’in ‘diğerleri’ denilenlerin hayatta kalanlarıdır.

Bunlar madenlerde, çiftliklerde ve ormanlarda iş gücü için zalimce yaratılan varlıkların kalıntılarıdır. Duyguya ve genişleyen düşünmeye izin veren beyin bölgeleri kendi kodlarında yapay olarak noksan bırakıldı, yine de bu zayıflatılmış yaratıklarda yaşayan, yunuslarda yaşayan aynı kaynaktır; ancak kendi bedenlerinde ifade bulamıyor veya zihinsel olarak belirli sınırların ötesine tekamül edemiyor. Buna rağmen ilahi zekaya sahipler. Sadece fiziksel kuvvet ve hayatta kalma içgüdüsü mekanizmalarında yaşamlarını sürdürebiliyorlar ve büyüyebiliyorlar.

Bu varlıklar Dünya’nın iç boşluklarında yaşamıyor. Onlar mağaralarda, uzak dağlarda, ormanların derinliklerinde ve bataklık arazilerde yaşıyorlar. Onlar geceye özgü varlıklardır. Onlar küçülmekte olan bir ırktır, yani zamanla artık var olmayacaklar. Bu varlıklar insanlardan çok korkuyorlar ve kendi tekamülleri ile ilgili çok büyük üzüntü ve şaşkınlık/utanma deneyimliyorlar.

Sizi ihtiyatla izliyorlar, sizin kardeşleriniz olduklarını biliyorlar ve size daha yakın olmak istiyorlar, ama bunu yapamayacaklarını bilecek kadar zekiler. Onların bedenleri uç bölgelerde yaşamak için kalın kıllar ve kalın yağlı deriler geliştirmeye izin vermek üzere gelişti ve burada yaşamlarının son devrini yaşıyorlar. Onların ruhları artık tamamlanmayı istemiyor, çünkü genetik sınırlılıkları tekamül etmelerine izin vermiyor.

Eğer bu varlıklardan birinin gözlerine baksaydınız, büyük bir üzüntü hissederdiniz.

Soru: Yeti’nin, yunuslar gibi aynı ruhsal kaynaktan olduğunu mu söylüyorsun?

Metatron: Hakikaten. Ama açık olun, aynı kaynaktır, aynı ifade değil, aslında bundan çok uzak. Görüyorsunuz, bu yaratıklar yunuslar gibi aynı canlı duyguyu, zekayı ve neşeyi ifade etmiyorlar; çünkü tuzağa yakalandıkları bedenleri bunları yapmalarına izin vermiyor. Neden böyle ruhların bu tür sınırlı fiziksel araçlarda yaşamayı seçtiğini merak edebilirsiniz, yanıt şu; çok daha azı bunu yapmayı seçiyor ve yakında tür olarak artık var olmayacaklar.

Bu varlıklar hayatta kalmada ve birbirlerini sevmede büyük kuvvet ifade etme yeteneğine sahipler, ama bu ifadeyi terk etmeye karar verdiler. Eğer insan okyanusları kirletmeye devam ederse ve balina ve yunusların görkemli enerjilerini katlederse, bu görkemli kardeşler de bu role son verecekler. Balina ve yunusların denizlerinizde kullandığı ışık enerjisi ile ilgili fikriniz yok.

Görüyorsunuz, gezegeninizde var olan ızgara hizalanmaları, güç düğümleri ve beyaz delikler sadece kuru topraklarda mevcut değildir, bunların birçoğu suların üzerinde ve altında mevcuttur. Başlıca, yunuslar ve birkaç durumda balinalar, gezegeninizin enerjisini dengelemeye yardımcı olmak için enerjilerini bu sitelere hizalarlar.

Deva Krallığı denilen şey, kaya, toprak bitkisi ve topraklardan çok, okyanus ve göllerde daha fazla yaşam ifadelerine sahiptir.
Soru: Deva Krallığı nedir?

Metatron: Deva Krallığı esasen elektromanyetik enerji vasıtaları ile bilinçli dinamik ifade bulan elemental, mineral ve bitki krallığının parçalardan oluşmuş veçheleridir. Bazı deva formları diğerlerinden daha ileridir. Periler ilahi zekaya sahipken, diğerleri düşünce kalıpları ve grup bilinci terimlerinde daha çok hayvanlarınıza benzer. Deva formlarının hepsi, pozitif veya hayırsever doğada değildir. Bazıları elektromanyetik alanlardan kaynaklanan bilinçliliktir ve hem pozitif hem de negatifin elektriksel spektrumu dengelemesi gerekir. Bazıları insanlığı kardeşleri olarak görür, diğerleri ise görmez. Bazıları en yüksek derecede sever, diğerleri sizin perspektifinizden kötü niyetlidir. Yine de her ikisi de elektriksel yaşam formlarıdır.

Tüm yaşam formları kutsaldır ve sizler büyük gizemin enginliğini anlamaya girişmek için bilinçte büyürken, bu uygundur. Işıkta büyümenin korkuyu elimine etmeyi ve sınırlayıcı inanç sistemlerinin paradigmasını parçalamayı gerektirdiğini hatırlayın.

Soru: Daha önce dünyanın içsel boyutlarında üslere sahip olan dünya dışı varlıklardan ve bunların holografik boyutlarda gerçekleştiğinden söz ettiniz.

Birçok insan bu tür gemiler gördüğünü bildiriyor, ancak eğer onlar başka planlarda iseler, kolayca hissedilemez ve görülemezler gibi geliyor. Onların gemileri insanlığa görünebilir mi? Lütfen açıklayın.

Metatron: Bu karmaşık bir soru. Şimdi, şu tarzda açıklayalım; diğer boyutlardan, diğer planlardan, diğer zamanlardan ve diğer dünyalardan varlıklar hem geçmişte hem de şu anda insanlık arasında tezahür ettiler ve göründüler. Onların ‘görünüşü’, ‘çıplak göz’ ile algılanma yetenekleri bazen tamamen kazara ve nadir durumlarda kastendir. Kazara olan durumlarda, aynen insanların şimdiki anınızın, geçmiş ve geleceğinizin alanları arasında ardıl zaman perdesi boyunca kazara yalpalamaları gibi, ‘dünya dışı’ yaşam formları ve varlıklar da bir paralel veya boyutsal plan ile diğeri arasındaki ayırıcı frekanssal zara tesadüfen materyalize oluyorlar.

Genellikle bunu yaptıkları zaman, geçmişe veya görünüşte geçmişe düşen bir kaçınızın o zaman devrindeki insanlara görünmez olması gibi, onlar sizin planınızda görünmezdi. Bu nadir fenomen bilinçaltının bilinçli farkındalığa ani genişlemesini tetikler. Varlığın çokboyutlu özünden direkt olarak başlatılır ve onu bu zamanda deneyimleyen için oldukça rahatsız edici olmasına rağmen, tüm bu boyutsal sınırlar ve paradigmalar sadece pratik amaçlar içindir. Görüyorsunuz, aynen şu andaki realitesinde insanlık için bilimin ve fiziğin farklı yaklaşımları ve yolları olması gibi, her bir boyut için farklı bilimler, farklı fizik vardır. Çok farklı kavramlara yönlendiren bilimler büyük ölçüde görmezden gelindi. Nakil, dönüşüm ve hareket ile ilgili sizin kabul edilmiş ana görüş biliminin anladığından veya anlamayı dilediğinden çok daha fazlasını ortaya koyan fiziğin alternatif yaklaşımları vardır. İnsan türleri dışsal teknolojik ‘yasaları’ keşfettiği için, belirli zihinsel disiplinlere girdiğinden, bilginiz, araçlarınız ve sonuç olarak nakil sistemi çok farklıdır. Siz dışsal olanı kucakladınız ve bir dereceye kadar ilahi bilinçteki ‘içsel yeteneklerinizin’ kapasitesini düşünmediniz.

Şimdi, insanlık ana görüş çalışmasını nakil ve aynı anda iki yerde bulunma bilimi olarak adlandırılan şeye adamaya karar verdiği zaman (bu öğrenilebilen ve uygulanabilen ve de ince ayarlı yasaları olan bir bilimdir), zaman ve uzayın içindeki paralellere ve vektörlere ziyaretler daha az tesadüfi olacak ve tasarım, planlı olarak gerçekleşecek. İnsanlık ‘zihinsel fiziği’ öğrendiği ve bunda ustalaştığında, filtreleyici illüzyondan, fiziksel kalıbın dualite kamuflajından özgürleşecek. Aslında, kristalin alana inşa edici olarak zihinle ayarlandığınızda, Merkabah ve Merkivah’ın bu anahtarı nasıl açtığını henüz anlamaya başlıyorsunuz. Bu, 144 Izgaranız olarak bir dereceye kadar geliştirilmiş şeyin parçasıdır ve onun kristal enerji şebekesi, bu ilahi bilime odaklanmaya adanmaya istekli olanlarınıza sunacaktır. Görüyorsunuz, tüm bilim ilahi olanı içermelidir ve şu anda ana görüş akademisyenleriniz tarafından dahil edilmiyor.

Sorunuza, konuya geri dönelim, insanlığın dünya dışı gemileri veya sizin deyiminizle ‘uçan daireleri’ görme iddiaları ile ilgili ilginç olan nokta, onların orada olmaları değildir, birçok insanın bunları gerçekten gördüklerini iddia etmeleridir. Bazıları görmüştür, ama çok azı ve çok nadiren. Ve görenler, çoğunlukla onları normal göz görüşü ile değil, genişlemiş bilinç halindeyken ‘görür’. Çoğu geminin paralel boyut alanı içinde seyahat ettiği gerçeği, onun düzlemsel boyutsal ayrılmasının frekanssal kamuflajı ile görülebilirliğe kalkan olmasıdır.

Gerçek terimlerde, bu tür gemilerin büyük çoğunluğu sizin boyutunuzda fiziksel olarak tezahür etmez, edemez; bunların görüldüğü durumlarda, bir kırılmadır, dünyanın boyutsal spektrumlarına girerken, ışık hızlarının yavaşladığı anda sizin boyutunuzda bunların enerjisel bir yansımasıdır. ‘Uzay gemisini’ yapısal olarak oluşturan atomlar, plazma ve moleküllerin kendileri, kendi boyutsal çimenlerinin, kendi orijinal bölgesel realitesinin özlü doğası ve modeline göre fiziksel olarak hizalanmış ve yapısal olarak bağlanmış fiziksel modellerle oluşturulur. Bir uzay gemisi sizin planınıza girerken, keskin bir çarpılma/sapma gerçekleşir. Onun asıl yapısı, kendisini tamamen dünyanın belirli realite dokusuna dönüştürme ve kendi orijinal modelini sürdürme arasında bir şekil ikilemine yakalanır. İnsan gözlemci evrende inanılır şekilde olası olarak kabul ettiği şeyin inanç sisteminde ‘görülen’ şeyi ilişkilendirmeye girişir.

Gemi orijinal yapısını sürdürebilir ve kendi yapısını yeni boyutsal planın yasalarına dönüştürürken, değiştirmesi gerekeni değiştirebilir. Çünkü insan aynı imajı görür ve inanç sistemine ve ışık miktarına göre bunu bireysel olarak yorumlar, iddiaların ve raporların çoğunda şekil, boyut ve renk dramatik şekilde farklıdır.

Çoğu gemi bu zamanda teknolojik bilimlerde dünyadakinden çok daha ileri olan varoluşun realite ve planlarından gelir. Sizin önünüzde, çarpıtılmış formda bile ortaya çıkan saf düşünce tezahürünün yüksek planlarından veya bilinç – bilim planından kaynaklanmaz. Bundan dolayı kamuflaj donatı kırılımı bir parça daha görünür oluyor. Sizin boyutlarınıza kasten gelen o gemiler, sadece çok kısa periyotlar için geçici olarak bunu yapıyorlar, çünkü böyle içsel uzay araçları sizin planınızda uzun süreli kalamazlar.
Bunun nedeni, geminin yapısal bütünlüğüne baskı yapan muazzam strestir ve aslında bunlar buharlaştırıcı demateryalizasyon ile sonuçlanan feci basınçlar yaratabilir. Farklı bir boyutsal planın fiziksel yasaları ile yapısal uygunluğa materyal olarak dönüştürme gereksinimi, pratik bir gerekliliktir ve bu zamanda uçan daire gemisi belirsiz periyotta kalamaz. Basit bir karşılaştırma; denizaltılarınız derinlik sınırını aştığında, basınçlara yenilmeden önce sağlam kalmak için mücadele eder. Anlıyor musunuz?
Böylece görülen kısa süreli şekiller, gerçek yapının eğri izomorfik (eşbiçimli) görünümleridir. İnsanların sıkça gördüklerini bildirdikleri, uçan daire şekli veya uzunca sigara şeklidir.

Yine de yanlış anlamayın, dünya dışı yaşam Kozmos’ta bol miktarda vardır ve birçoğu dünyanızın içinde mevcuttur. Sadece çokboyutluluk içinde değil, bazıları, özellikle sizi tohumlayan atalarınız yükselişte ve dünyanın gelişiminde sizinle yakından çalışıyor. Bu yardımsever varlıkların en göze çarpanları arasında Pleiades, Sirius A ve B, Andromeda ve Arkturuslular vardır. Aslında, birçoğunuz bu varlıklar olarak Atlantis’te yaşadınız ve bu varlıklar olarak ŞİMDİDE (şu anda), paralelde aynı anda varoluyorsunuz.

Aslında, bu varlıklar dünyanızda fiziksel olarak bulunma yeteneğine sahipler ve zamanın eonları boyunca bunu yaptılar, ama bu çoğunlukla zihinsel dönüşüm, zihinsel üstatlık vasıtası ile yapılmadı. Ancak onların gemileri, birçoğunuzun hayal ettiği gibi sizin boyutunuzda ortaya çıkmadı. Gerçekte, bu varlıklar materyalize olmalarına yardımcı olan yıldız kapısı teknolojisi dediğiniz şeyi kullanıyorlar, ‘Star – Trek’te ‘ışın’la nakil sistemine benzer şekilde.

Boyutlararası planlar birçok gezegene karışabilir, sadece Dünyanızla sınırlı değildir ve onlar dahil olan özel planların sakinlerinin farkındalığı veya bilinçli bilgisi olmadan bunu sık sık yaparlar. Çok az insan şu anda onların çokboyutlu realitelerinin bilincindedir. Dünyanızın içsel uygarlıklara, üsleri olan ziyaretçilere ve dünya dışı sakinlere sahip olduğu kavramı, size oldukça yabancıdır.

Boyutsal paralel planlar çoğunlukla hologramik doğadadır. Aslında bunlar uzaydan yoksun olabilirler. Sizin mekan kavramınızdaki bir ‘yerde’ değillerdir. Paralel hologramik bir plan, zihinsel realite olarak belirli bir zamana sokulabilir. O, ayrı olarak var olma yeteneği olan tek – başına özel bir realite olabilir, ancak bu onun geçerliliğini azaltmaz. Gerçekte, Christos (İsa) dramalarınızın çoğu bu tür kasıtlı hologramik ilavelerdir (eklentilerdir). Hologramik eklentiler bir süre varolabilir ve sonra ortadan kaybolur, çünkü kendi başına gerçek bir Kozmik mekan (mevki) değildir. Hologramik bir eklenti, çeşitli seviyelerde duygusal gerçekleştirmeler ve dersler için gestalt modelleri olan varlıklar için oluşturulur.

İnsanlar çoğu zaman duygu ve imajinasyonun büyük önemini ve geçerliliğini dikkate almazlar. Her ikisi de zihinsel bilimde önemlidir. Gerçek anlamda, duygusal haller ve imajinatif hayaller dediğiniz şey boyutsal planlardır. Aslında, boyutsal bir planın duygusal bir hal ile karşılaştırmalı benzerliği, bir planla belirli bir vektör mekanı veya sizin yer dediğiniz şey arasındaki benzerlikten çok daha uygun ve geçerlidir, çünkü gerçekte ne duygusal haller ne de boyutsal planlar mekan işgal etmez.

Sizin asıl genetik kaynağınız olan Pleiades’liler ve Sirius’lular insanlık ile çok yakın çalışıyorlar. Bu hayırsever dünya dışı varlıklar insanlığın gerçek üstatlığını yeniden elde etmesine yardımcı olma çabalarıyla sizinle geçmişte, şu anda ve gelecekte çalıştılar. Bu varlıklar sizin yerçekimsel alanlarınızla, ızgaralarınız ve ley hatlarıyla, vorteks ve portal sistemleriyle çalışıyorlar, özellikle dünyanın boyutsal erişim güncellemesinin sürekli yenilenmesi ile. Bu yüzden, bir noktaya kadar sizinle bir arada varolma araçlarını geliştirdiler ve dünyanızın içinde ve üzerinde yaşamak için formlar tezahür ettirme yeteneğine sahipler. Çoğunlukla, size sayısız şekilde yardımcı olmak için bilgiyle kodlanmış biyoplazmik küreler oluşturular. Sembolik geometrik ekin çemberlerinizin bazıları bu şekillerden biridir. Bunlar başlıca, programlanmış geometrik semboller oluşturmak için dünyanın elektromanyetik alanları ile birleşik olan yoğunlaştırılmış ışık – düşünce tezahürleri vasıtası ile yayımlanır. Bunların doğası oldukça elektrikseldir, yeni oluşan bir ekin çemberinde oturan herhangi biri bunun içindeki somut enerji uğuldamasını onaylayabilir.

Kapatma

Sizlere tüm yaşamın ışıktan kaynaklandığını ve ışığın bilinçten kaynaklandığını söyleyerek bitiriyoruz. Düşünceden! Dünya’daki misyonunuz dualiteyi deneyimlemek, büyümek, öğrenmek, ışığı aramaktır. Amacınız yaşamı deneyimlemek ve anlayış aramak. Gizemi bilinir kılmak için, sevginin tüm yaratıcılığın titreşimi olduğunu göreceksiniz ve gerçek bilgi büyümenin anahtar elementidir.
Bilinçli zihninizdeki bazı filtreler hem genetik tasarımınızdan hem de uzay – zaman sürekliliğinizdeki amacınızdan gelmektedir. Eğer aynı anda başka boyutlarda olmanın, paralel ‘ŞİMDİ’ hayatları yaşamanın farkında olsaydınız, lineer dualitenin seçilmiş illüzyonundaki tek bir deneyime nasıl odaklanabilecektiniz? Görüyorsunuz, bunu yapmak ego benliğin amacı değildir.

Ancak bu filtreler arka beyine, kristal alana girerek geçilir! Siz şimdi daha büyük olma bilgisine sahipsiniz. Ancak bilin ki, daha büyük bilgi meditatif zihin, Tanrı Beyni vasıtasıyla arayarak ve bu bilgiyi bilinçli zihin dediğiniz bilgisayara beslemekle elde edilir. Her ikisinde de işlem yapmayı öğrenin!
Devamını Oku »

STEWART SWERDLOW İSTANBUL SEMİNERİNDEN NOTLAR



STEWART SWERDLOW İSTANBUL SEMİNERİNDEN NOTLAR

Stewart Swerdlow

En iyi kontrol yöntemi Gizli Totaliter Hükümet. 9/11, İşid
Her 7 yılda bir ekonomik problemler, kriz yaratıyorlar.
13-9-2015 İncilde var olan döngü başlıyor.
İŞİD; ABD zihin kontrolü yöntemi. ISIS; Kadim Mısır tanrıçası, özellikle bu ismi verdiler.
Bin Ladin Ekim 2001’de öldü, yaşıyormuş gibi gösterdiler. Sonra öldürdüklerini, denize attıklarını söylediler, cesedini göstermediler.
Yeni Haçlı savaşları yaratıyorlar. Eski dinleri yıkıp yeni dünyada dini getirmek istiyorlar. Satanist ve Reptilian kökenli din. Ritüel, büyü, astral varlıkları kullanıyorlar.
Vatikan’ın Arizona’da gözlem evi var, adı Lucifer.
Şimdiki papa son papa, yeni dünya dinini o getirecek.
Yeni bir Sovyetler Birliği geri gelecek.
Suriyeli, Iraklı mültecileri Avrupa’ya gitmeye zorladılar. Neden kimse onları durdurmuyor. Onların Avrupa’ya gitmesini istiyorlar. Bu insan grupları arasında zihin kontrolü teröristleri var. Mültecileri kabul eden ülkelerde kötü şeyler olacak. Ulusal kimliği ortadan kaldırmak istiyorlar. Çok fazla mültecinin olduğu ülkede, kendilerine ait olan özellikleri kaybetmeye başlarlar.
ABD elektromanyetik enerji ile kuzey ve güney kutuplara bombardıman yapıyor. Yanardağ patlamalarına, depremlere neden oluyor. Bunlar doğal olarak gerçekleşecekken, bu şekilde bunların daha erken gerçekleşmesini sağlıyorlar. Amaçları İncildeki Vahiyin gerçekleştiğini göstermek, senaryo bu. Neredeyse her hafta İncil ile ilgili keşif haberleri çıkıyor TV lerde.
İncilde yazılı olanların doğru olduğunu göstermek istiyorlar. Bu da Sahte Mesihin İkinci Gelişi.
Bütün bunlar olmadan önce sahte uzaylı istilası düzenleyecekler. Galaksimizde dünyaya benzeyen milyonlarca gezegen olduğunu söylediler.
Bir kaç hafta önce Ceres’te piramit olduğunu söylediler. Marsta’da aynı şeyi söylediler. Sizi uzaylıların olduğuna hazırlamaya çalışıyorlar, Blue Beam projesi holografik yansıtma.

Gökyüzünde UFO lar varmış gibi görünecek. Her şeyin başlangıcındayız.
Uzaylı saldırısı görmeyeceğiz, sadece göklerde UFO lar göreceğiz.
Bundan sonra başka bir uzaylı grubu diğer UFO ları kovup kurtarıcı ırk olacak. Bunlar reptilianlar olacak. Onların bizim atalarımız olduğunu söyleyecekler, reptilian genetiğimiz var, bunu kanıtlıyorlar. Reptilian lenfatik sistemimiz var. İlk 6 – 7 haftada cenin reptiliana benziyor ve androjen. Ondan sonra memelilere ait genetik özellikler açılıyor.
Mary Magdalene’in 2 çocuğu vardı. Güney Fransada Les Saintes Marios de La Mer’e yerleşti.

Khazar’ların sembolü Dragon. Mary Magdalene halkının sembolü Aslan.
Bunlar Güney Fransa’da birleştiler. Merovian kralı Hazar grubundan biriyle evlendi. Dragon sembolü ile Aslan sembolü birleşti. Tüm Avrupada soylu ailelerin sembollerinde Dragon ve Aslan var.
Bu evlilikten tüm 13 İllüminati ailesi doğdu. 14 ncü bir aile daha var Japonya’da. İsa ve büyük oğlu sahte çarmıha gerilme olayından sonra Hindistan’a geldiler (Keşmir), orada yaşadılar. İsa’nın mezarı orada, 117 yaşında ölmüş. Torununun torunu başka bir grupla Japonya’ya gitti. Shingo kasabasına. Japon Royal Family kendi aile kökenlerini buna bağlıyorlar.
Avrupalı İllüminati Japon İllüminatiyi istemiyor, Japonlara saldırıyorlar, deprem, tsunami yaratıyorlar.

Fukuşima olayı yapay olarak yaratıldı, orada fay hattı yoktu. Deprem olması imkansız, nükleer silahlar.
2004’te Endonezya’da aynı şeyi yaptılar. Bu, nükleer silahlarla yapıldı. Hassas tektonik alana gömülen nükleer silahlar. Lazer ışınlarıyla aktive edildi. Kurtulan bazı insanlar radyasyona maruz kaldı, denizden gelen radyasyon.
Afrika platosu yukarı doğru hareket ediyor. Yunanistan, Kıbrıs ve Güney Türkiye’de depremler oluyor. Tüm bunlar zaten en sonunda olacak, ama kutuplara yapılan bombardıman ve HAARP çok daha önce gerçekleşmesini sağlıyor. Vahiy kitabının doğru olduğunu kanıtlamak için. İsa’nın dönüşü ile İslam ve tüm diğer dinler ortadan kaldırılacak.
Türkiye’nin yeraltında pek çok uzaylı üssü var, bir kısmı düşman ırk, bir kısmı ABD ile işbirliği yapanlar. ABD ve Rusya’nın Türkiye ile ilgilenmelerinin nedeni bu. Burayı kontrol altına almak istiyorlar.
Khazarların içinde Sümerler, Babilliler vardı. M.S. 830’da tüm Khazar imparatorluğu Musevi dinine geçti, Hristiyanların ve Müslümanların etkilerinden kurtulmak için.

UZAYLI GÜNDEMİ

Tüm İllüminati konularının üzerinde uzaylı gündemi var. Bulunduğumuz yerden paralel evrenlere gidip gelmek kolay.
Galaksimiz olması gerektiğinden 20 kat daha fazla kütleye sahip. Bu fazlalıklar alternatif realitelerden geliyor, böylece boyutları kanıtlamış oluyorlar.
1970’de dünyayı ziyaret eden 70 uzaylı türünü tanımladılar.
1997’de 117 uzaylı türünü tanımladılar. Hepsinin düşman olduğunu düşünüyorlar.
Alien: fiziksel varlık, bu evrenin herhangi bir fiziksel bölgesinden geliyor.
E.T.; fiziksel olabilir, fiziksel olmayabilir. Bizim fiziksel evrenimizden değil, alternatif evrenlerden gelenler.
İnsanlık Lyra takım yıldızında ortaya çıktı. Draco Lyra’ya saldırdı, Lyra’da sağ kalanlar Mars ve Maldek’e geldiler. Reptilianlar buzdan yapılmış bir kuyruklu yıldızı gönderdiler. Maldek gezegeni Jüpiter ve kuyruklu yıldızın yerçekimleri nedeniyle patladı, asteroid kuşağı oluştu.
Kuyruklu yıldız Mars’ın okyanusunu ve atmosferini çekti. Mars’ın kuzey yarıküresinden 3 km toprağı çekti. Kuyruklu yıldız Dünyaya yaklaştı. Dünyanın okyanuslarını kutuplaştırdı, kıtalar ortaya çıktı. Dünya ve buzlu kuyruklu yıldız yer değiştirdi. Dünya 3 ncü gezegen oldu, kuyruklu yıldız Venüs oldu. Sıcaklıktan dolayı buzlar eridi. 1989’da Sovyetler Birliği Venüs’e araç gönderdi, özel kamerayla. 7 adet kubbeli binanın resmini çektiler.
2014’te Rus bilim adamları resimleri tekrar incelediler. Venüs’ün yüzeyinde 3 farklı türde varlık olduğunu gördüler. Biri dinozora benziyordu, biri reptilian, biri de akrebe benziyordu.
Dünyanın ve Mars’ın içi boş. Reptilianlar dünyanın uydusu olan Ay ile yine geldiler. Ay yapay bir nesnedir. Ay Dünyanın doğal uydusu olmak için çok büyük.

Uzaydaki hiç bir doğal cisim dairesel yörüngede dönmez. Ay dairesel yörüngede dönüyor. Ayın yüzeyinde Helyum 3 var, bu doğal olarak bulunmaz. Nükleer füzyon sonucunda ortaya çıkar. Nükleer reaktörlerde bulunur. Bir nesne Ay üzerine indiğinde Ay zil gibi çalar, bu içinin boş olduğunu gösterir. Ayın karanlık yüzünde daha fazla krater var. Kraterler kamuflaj gibi. Aydaki taşların yaşı dünyadakilerden daha fazla, bizim güneş sistemimizden değil.
Griler Zeta Reticuli’den geliyorlar. Onlar yaratılmış bir ırk, Reptilianlar tarafından bir tür robot ırk olarak yaratılmışlar. Orion’da yaratıldılar. Grilerin kökeni insan cenininden. Bunlar kendi kültürlerini geliştirdiler. İnsanları izlemek için Dünyaya gönderildiler. 1950 li yıllarda bir karar verdiler, bu gezegeni sevdik, ama burada yaşayamayız. Burada yaşamak için değişiklik yapmak lazım. Melezleştirme programı başladı, insanları kaçırmaya başladılar. 2000’de insana benzeyen melez yarattılar, görünüşü insan, zihni reptilian. Bu melezler bir çok ülkede toplumun içinde yaşıyorlar. Bu sadece bir grup.
1968 – Florida’da bir çok kaçırılma gerçekleşti. Bu grup daha farklı görünüyordu, 1,5 mt boyunda, insana benziyor, saçsız, ten kahverengi, yeşil – kahverengi göz. Hükümet onlarla toplantı yaptı. Florida’da hava üssü var. Meksika körfezinde uzaylılara ait çok sayıda üs var.
Bu grup kendisine Network adı veriyor. 17,000 farklı gezegeni temsil ediyorlar. Bu galaksi ve Andromeda Galaksisinde bulunan gezegenler, liderleri fiziksel olmayan evrenden. Bizim gezegenimiz onların arazisinde, dünyanın kendilerine ait olduğunu düşünüyorlar.
İllüminati 5 – 6 grupla iletişimde.
İllüminatinin nıhai amacı yeni bir galaktik imparatorluk kurmak, dünya merkez olacak.
Amaçları nüfusu başka bir yere taşımak, bu nedenle Mars’ta, Jüpiter ve Satürn’ün aylarında koloni kurmaktan bahsediyorlar. Plan bu.
Güneş sisteminin etrafında Kuiper kuşağı var. 2008 – 2009’da başladı. NASA bu bölgede nesnelerin görülmeye başladığını söyledi.
Bir evrendeki kara deliğe girip diğer tarafta bir yıldızdan çıkabilirsiniz. Güneşi portal olarak kullanıyorlar.
Wormhole (solucan deliği) ve vorteks farklı. Solucan deliği aynı realite içindeki kısa yol.
Vorteks; A’dan B noktasına farklı realitelere gitmek.
ABD’nin Avustralya’da üssü var, Avustralya’dan Mars’a gidiyor. Bermuda Şeytan Üçgeninde vorteks var. Atlantis teknolojisinden kalma.
Vatikan da CERN projesi içinde. CERN’in amacı vorteks açmak. Paralel/alternatif evrenlere ulaşmak. Kuiper Kuşağındaki varlıklar tarafından CERN’e 3 kez sabotaj yapıldı. CERN’e sabotaj yapmaya devam edecekler.
Boyutlar arası varlıkların gelme nedeni, burada olanların onları etkilemesi. Nükleer silah patlayınca zaman çizgilerini etkiliyor. Kuiper kuşağında bir çok uygarlık var.
Pluto yapay. Mars’ın 2 ayı da yapay. Bu ayların da içi boş.
Kuiper kuşağındaki varlıkların dünyadaki ittifakları 4 ncü Reich (Antarktika’da 1938 – 1944’te Almanlar üs kurdular). Aldebaran yıldız sisteminden yüksek teknoloji alıyorlar (vril). Kuiper Belt kuşağındakiler İllüminatiyi Dünyadan uzaklaştırınca dünyayı 4 ncü Reich kontrol edecek.
Dünyanın başka versiyonları var. Dünyanın farklı bir frekansında olan varlıklar dünyada hak iddia edebilirler. Atlantis’in batmadığı bir dünya var, başka türlerin yönettiği bir dünya var, Nazilerin 2 nci Dünya Savaşını kazandığı bir dünya var.
Türkiye’de Roma zamanından ve kadim İbraniler zamanından çok fazla eski şeyler ortaya çıkacak, dağların altında büyük şehirler.
Türkiye çok popüler olacak, araştırmacılar, turistler dolup taşacak


Devamını Oku »

BİLİM İNSANLARI KUANTUM TEORİSİNİN ÖLÜMDEN SONRA BİLİNCİN BAŞKA BİR EVRENE GİTTİĞİNİ KANITLADIĞINI İDDİA EDİYOR



BİLİM İNSANLARI KUANTUM TEORİSİNİN ÖLÜMDEN SONRA BİLİNCİN BAŞKA BİR EVRENE GİTTİĞİNİ KANITLADIĞINI İDDİA EDİYOR

“Biocentrism: Yaşam ve Bilinç Evrenin Doğasını Anlamanın Anahtarlarıdır” adlı kitap interneti karıştırdı, çünkü beden öldüğü zaman yaşamın sona ermediği ve ebediyen sürebileceği kavramını içeriyor. Bu yayının yazarı, NY Times tarafından yaşayan en önemli 3 ncü bilim insanı olarak oylanan bilim adamı Dr. Robert Lanza’nın bunun mümkün olduğundan hiç kuşkusu yok.

Zaman ve Mekanın Ötesi

Lanza rejeneratif tıpta bir uzmandır ve İleri Hücre Teknolojisi Şirketinin bilimsel yöneticisidir. Daha önce kök hücre ile uğraştığı kapsamlı araştırması ile tanınmakta idi, ayrıca nesli tükenmekte olan hayvan türlerini klonlamada bir çok başarılı deneyler ile de ünlüydü.
Ama çok uzun olmayan bir süre önce, bilim adamı fizik, kuantum mekanikleri ve astrofiziğe bulaştı. Bu patlayıcı karışım profesörün o zamandan beri dil dökmekte olduğu biocentrism’in yeni teorisini doğurdu. Biocentrism yaşam ve bilincin evrenin temeli olduğunu öğretir. Maddi evreni yaratan bilinçtir, tersi doğru değildir.

Lanza evrenin kendisinin yapısına işaret ediyor ve evrenin yasalarının, güçlerinin ve sabitlerinin yaşam için ince ayarlı olduğunun ortaya çıktığını belirtiyor, bu maddeden önce var olan zekayı ima ediyor. Ayrıca uzay ve zamanın nesneler veya şeyler olmadığını, hayvansal anlayışımızın aletleri olduğunu iddia ediyor. Lanza uzay ve zamanı etrafımızda “kabukları olan kaplumbağalar gibi” taşıdığımızı söylüyor, yani kabuk (uzay ve zaman) çıktığı zaman hala var olduğumuz anlamına geliyor.

Teori, bilincin ölümünün var olmadığını ifade ediyor. İnsanlar kendilerini bedenleri ile özdeşleştirdikleri için bilinç sadece bir düşünce olarak var oluyor. İnsanlar bedenin er ya da geç çürüyeceğine, bilinçlerinin de yok olacağına inanıyor. Eğer beden bilinç üretiyorsa, o zaman beden ölünce bilinç de ölür. Ama eğer beden kablolu yayın kutusunun uydu sinyallerini aldığı aynı şekilde bilinci alıyorsa, o zaman elbette fiziksel aracın ölümünde bilinç sona ermez. Gerçekte, bilinç zaman ve mekanın sınırlarının dışında var olur. O her yerde olabilir; insan bedeninde ve onun dışında. Başka deyişle, kuantum nesnelerin mekansız olduğu gibi bilinç de aynı anlamda mekansızdır.

Lanza aynı zamanda çoklu evrenlerin eşzamanlı olarak var olabileceğine inanıyor. Tek bir evrende, beden ölü olabilir. Ve başka bir evrende, o evrene göç eden bilinci emerek o var olmaya devam eder. Bu, aynı tünelde yolculuk yapan ölü bir insanın cennet veya cehennemde ortaya çıkmadığı, bir zamanlar yaşadığı benzer bir dünyada ortaya çıktığı, ama bu kez canlı olduğu anlamına geliyor. Bu neredeyse kozmik matruşka yaşam sonrası etkisine benziyor.

Çoklu Dünyalar

Lanza’nın bu umut verici, ama son derece tartışmalı teorisinin bir çok destekleyicisi var, yalnızca ebediyen yaşamak isteyen faniler değil, aynı zamanda bazı iyi tanınan bilim insanları. Bunlar paralel dünyaların varlığını kabul etmeye eğilimli olan ve çoklu evrenlerin olasılığını ileri süren fizikçiler ve astrofizikçilerdir. Çoklu Evrenin bilimsel bir kavram olduğunu savunuyorlar. Paralel dünyaların varlığını engelleyecek fiziksel yasaların olmadığına inanıyorlar.

Bunlardan ilki 1895’te “Duvardaki Kapı” hikayesinde açığa çıkan bilim kurgu yazarı H.G. Wells idi. Ve 62 yıl sonra, bu fikir Dr. Hugh Everett tarafından Princeton Üniversitesinde mezuniyet tezinde geliştirildi. Bu temelde belirli bir anda evrenin sayısız benzer örneklere bölündüğünü varsayıyor. Ve sonraki anda, bu “yeni doğan” evrenler benzer tarzda bölünüyorlar. Bu dünyaların bazılarında, tek bir evrende bu makaleyi okuyarak veya bir diğer evrende TV izleyerek var oluyor olabilirsiniz.

Everett bu dünyaları çoğunlaştırmanın tetikleyici faktörünün eylemlerimiz olduğunu açıkladı. Eğer bazı seçimler yaptıysak, anında tek bir evren sonuçların iki farklı versiyonuna bölünüyor.
1980’de, Lebedev’s fizik Enstitüsünden bilim adamı Andrei Linde çoklu evrenler teorisini geliştirdi. O şimdi Stanford Üniversitesinde profesördür. Linde açıklıyor: Uzay bir çok şişen kürelerden oluşuyor, bu da benzer kürelere yol açıyor ve bu da daha da büyük sayılarda küreler üretiyor ve böylece sonsuzluğa devam ediyor. Evrende, bunlar birbirinden ayrı. Birbirlerinin varoluşlarının farkında değiller. Ama aynı fiziksel evrenin parçalarını temsil ediyorlar.

Evrenimizin yalnız olmadığı gerçeği Planck uzay teleskobundan alınan verilerle destekleniyor. Verileri kullanarak, bilim adamları evrenimizin başlangıcından beri kalmış olan kozmik kalıntı geri plan radyasyon adı verilen mikrodalga geri planın en doğru haritasını yarattılar. Ayrıca evrenin bazı delikler ve geniş uçurumlar ile temsil edilen bir çok karanlık boşluklara sahip olduğunu da buldular.

Kuzey Carolina Üniversitesinden teorik fizikçi Laura Mersini-Houghton çalışma arkadaşları ile birlikte: mikrodalga geriplanın anormallikleri, evrenimizin yakınında var olan diğer evrenler tarafından etkilenmesinden dolayıdır. Ve delikler ve uçurumlar komşu evrenler tarafından bize saldırıların direkt sonucudur.

Ruh

Neo-biocentrism teorisine göre, ruhumuzun ölümden sonra göç edebileceği bol miktarda yerler veya diğer evrenler vardır. Ama ruh mevcut mu? Bu tür bir iddiaya eşlik edebilecek herhangi bir bilimsel bilinç teorisi var mı? Dr. Stuart Hameroff’a göre, sinir sisteminde yerleşik kuantum bilgi bedeni terk ettiği ve evrene çözündüğü zaman ölüme yakın deneyim gerçekleşiyor. Bilincin materyalistik açıklamalarının tersine, Dr. Hameroff belki de hem akılcı bilimsel zihnin hem de kişisel sezgilerin ilgisini çekebilecek olan, bilincin alternatif bir açıklamasını sunuyor.
Stuart ve İngiliz fizikçi Sir Roger Penrose’a göre bilinç kuantum işleyişin ana bölgeleri olan beyin hücrelerinin mikrotübüllerinde yerleşiktir. Ölünce, bu bilgi bedenden salıverilir, yani bilinciniz onunla gider. Onlar bilincin deneyiminin bu mikrotübüllerdeki kuantum yerçekimi etkilerinin sonucu olduğunu savundular, yönetilen objektif azalma (veya Orch-OR) adını verdikleri bir teori.

Bilinç veya en azından proto-bilinç onlar tarafından evrenin temel bir varlığı/özelliği olarak teorize ediliyor, Big Bang sırasındaki evrenin ilk anında bile vardır. “Bu tür bir planda proto-bilinç deneyimi beyin aktivitesiyle ilişkili kuantum sürecine erişilebilir fiziksel realitenin temel özelliğidir.”
Ruhlarımız aslında evrenin en temel dokusundan yapılmıştır – ve zamanın başlangıcından beri var oluyor olabilir. Beyinlerimiz sadece, uzay-zaman dokusuna esas olan proto-bilincin alıcıları ve yükselticileridir. Bilincinizin maddi olmayan bir parçası var mıdır ve fiziksel bedeninizin ölümünden sonra yaşamaya devam edecek midir?

Dr. Hameroff Science Channel’s’a anlattı: “Diyelim ki, kalp atmaya son veriyor, kan akmayı durduruyor, mikrotübüller kuantum hallerini kaybediyor. Mükrotübüllerdeki kuantum bilgi yok olmaz, yok olamaz, o yalnızca evrene dağıtılır ve çözünür. Robert Lanza burada bunun sadece evrende var olmadığını, belki de başka bir evrende var olduğunu ekleyecektir.
Eğer hasta yeniden hayata döndürülürse, bu kuantum bilgi mükrotübüllere geri gelebilir ve hasta “Ölüme yakın deneyim yaşadım” der.
Lanza ekliyor: “Eğer hayata döndürülmezlerse ve hasta ölürse, bu kuantum bilginin bedenin dışında bir ruh olarak belki süresiz olarak var olabilmesi mümkündür.”

Kuantum bilincin bu açıklaması, dini ideolojiye başvurmaya gerek olmadan ölüme yakın deneyimler, astral yansıtma, beden dışı deneyimler ve hatta reenkarnasyon gibi şeyleri açıklıyor. Bilincinizin enerjisi bir noktada potansiyel olarak farklı bir bedene geri döndürülüyor ve bu arada realitenin başka bir seviyesinde ve muhtemelen başka bir evrende fiziksel bedenin dışında var oluyor.

KAYNAK: http://www.spiritscienceandmetaphysics.com/scientists-claim-that-quantum-theory-proves-consciousness-moves-to-another-universe-at-death/

Devamını Oku »

YILDIZ ÇOCUKLARI




YILDIZ ÇOCUKLARI
Mary Rodwell

‘Dünya dışı varlıklarla iletişim kurmayı öğrenme: Hindistan – Çin Himalaya’sındaki genç çocuklar garip işaret dili kullanıyor’ başlıklı bu kısa makale India Daily’nin websitesinde var (29 Ocak 2005):
‘Himalayaların derin bölgelerinde, insanlar çocuklardaki garip davranışları bildiriyor. Çocuklar ailelerinin ve etraflarındaki hiç kimsenin bilmediği işaret dilleri kullanıyorlar. Bir çok çocuk gökyüzünde uçan üçgen nesnelerin resimlerini çiziyorlar. Onların çoğu ne gördüklerini ve bu işaret dillerini nasıl öğrendiklerini bilmiyorlar. Aksai Chin bölgesindeki bazı insanlar bu çocukların düzenli olarak sadece çocuklara görünen ve telepati ile iletişim kuran dünya dışı varlıklar ile iletişim kurduklarına inanıyor. Çocuklar bu varlıklarla iletişim kurmak için işaret dilini öğreniyor. UFO araştırma materyallerine göre, bazı Meksikalı çocuklar da benzer davranışı sergiliyor.. O bölgedeki okullardaki bazı öğretmenlere göre, genç çocuklar bugünlerde aşırı çevik ve aşırı yetenekliler. Problem çözme yetenekleri arttı ve çok daha disiplinli oldular. Kendi aralarında garip bir işaret dili kullanıyorlar. Ancak çocuklar bu dili yetişkinlere öğretemiyorlar! Bölgedekiler UFO’ların o bölgeyi binlerce yıldır ziyaret etmekte olduklarına inanıyorlar. Bu bir süre durmuştu ve şimdi yine başladı’

Sadece Avustralya, Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika’dan değil, Asya Ve Rusya’dan da aileler benimle temas kurdular ve hepsi psikolojik ve fiziksel gelişim normlarında ileri olan ve müstesna psişik yeteneklere sahip olan çocukları tanımlıyorlar.
Meksiko City’de bu aynı ‘Yeni İnsanlar’ ortaya çıkmaya başladı ve 1000 den fazla çocuğun bedenlerinin çeşitli parçaları ile ‘görebildikleri’ söyleniyor. Bazı ülkelerde, hükümet ajanları böyle çocuklarla ilgileniyorlar, bu fenomeni aktif bir şekilde araştırıyorlar. Çin’in benzer yeteneklere sahip çocukları araştırma programı var, bu Pekin’deki Çin Hükümeti tarafından çok ciddiye alınıyor. Paul Dong ve Thomas Raffill’in ‘Çin’in Süper Psişikleri’ kitabı, İndigo veya Yıldız Çocuklarına benzer modeller gösteren müstesna insan fonksiyonlarına sahip çocukları anlatıyor. Bu çocuklar da çok psişik ve sezgisel, örneğin bazıları sadece düşünce ile çiçek goncalarını açtırma yeteneğine sahip. Ve Meksikalı çocuklar gibi, bir çoğu bedenlerinin diğer parçaları ile görebilme yeteneğine sahip. Diğer şaşırtıcı çok – boyutlu yetenekler kadar telekinetik yetenekler de gösteriyorlar. Ayrıca Çin hükümeti bu çocukların petri kabındaki insan DNA molekülünü değiştirmesini izledi ve bilimsel ekipman bu imkansız görünen beceriyi kaydetti. Bu yeteneklerin dünya dışı müdahalelerin sonucu olduğuna dair kanıtımız yok. Ama Çin hükümeti çok ketum, belki de bu henüz paylaşmaya hazır hissetmedikleri bir şeydir. Ama, Çin hükümetinin UFO fenomeni ile çok ilgilendiği ve bunu çok ciddiye aldığı bana anlatıldı.
Bulmacanın diğer parçaları
Tüm araştırmamı bu makalede de veremesem de, okuyucuya düşüneceği bazı noktalar verebilirim. DNA molekülünün şeklini keşfedenlerden biri olan ve yaşamın Kendisi kitabının yazarı Nobel ödüllü Francis Crick, şaşırtıcı bir iddiada bulundu ‘ileri bir uygarlık yaşamın tohumlarını bir uzay gemisinde getirdi!’. Onu böyle inanılmaz bir sonuca neyin götürdüğü merak edilebilir. Dini metinlerdeki referanslar gerçek orijinlerimiz ile ilgili sorular ortaya koyuyor. Antropoloji Neandertal insandan Homo sapienlere nasıl dönüştüğümüzü hala açıklayamıyor ve kayıp halka henüz keşfedilmedi. Zecheria Sitchin bu tür yanıtların kadim dini metinlerde yatabileceğini ileri sürüyor, örneğin İncilde. Sitchin’e göre İncil kadim Sümer ve Akad metinlerinin özetlenmiş tercümesidir. Kendi araştırmalarından, Homo sapienlerin, Dünyaya 450,000 yıl önce gelmiş olan Nephilim denen dünya dışı varlıklar tarafından üstlenilen mevcut hominidlerin (insanların) “genetik güncellenmesi” olduğuna inanıyor.
Dünya çapındaki yerli kabileler kendi sözel tarihlerinde, gökyüzü varlıkları tarafından ziyaret edildiklerini ve genetik olarak güncellendiklerini anlatırlar. Dogon kabilesi (Afrika maki kabilesi) yıldız ziyaretçilerine Nummo adını verir, Sirius’tan gelen ve insanları genetik olarak güncelleyen uzaylı türü. Avustralyanın Aborijinleri de onları yaratan ve yaşamaları için yasalar veren gökyüzü varlıkları Wandjina’dan bahseder.
Daha fazla araştırmak isteyenler arkeolojik, antropolojik, dini ve spiritüel metinlerde bilgiler bulabilir. Ama, en zorlayıcı kanıt çocukların ifadelerinden geliyor, bunların çoğu henüz okumayı öğrenecek kadar büyük değil. Bu bilgileri nasıl ve nereden aldıklarını insan merak ediyor.
Mike Oram İngiltere’de yaşıyor. Sadece 4 yaşında iken, annesine ölüm diye bir şey olmadığını söylemiş. Annesi karşı çıkmış, ama Mike ‘Evren ebediyen devam eder ve Artık Evrende bir rol oynamayacağımız doğru değildir. Geri geliriz”. ‘Reenkarnasyon sözcüğünü bilemeyecek kadar küçüktüm’ dedi. Sonra söyledikleri şok ediciydi, “Siz benim gerçek annem babam değilsiniz, anne – babam uzayda ve bu gezegende inanılmaz önemli bir şey olacak ve bilinçliliğin tüm seviyelerini etkileyecek, sen bunu görmeyeceksin ama benim ömrüm içinde olacak.” ‘Zavallı annem bu konuşmayı asla unutmadı.’
Colin Wilson, Andria puharich’ ölmeden az bir zaman önce ne üzerinde çalıştığını sormuş. ‘Paranormal çocuklar’ dedi: ‘Bu çocuklardan ne kadar olduğuna inanamayacaksınız, dahi seviyesinde oldukları görünüyor. Düzinelercesini tanıyorum, belki de binlerce vardır”.
“Yıldız çocukları”, “Yeni İnsanlar”, İndigolar ve zeki çocuklar vs hepsi aynı fenomen mi? Eğer böyleyse, o zaman dünya dışı varlıklar hipotezi daha anlamlı oluyor.
Dünya dışı varlıklar realitesi sadece imkansız değil, ayrıca olasıdır ve dinlerimizdeki, mitolojimizdeki ve orijinlerimizdeki bir çok anormallikleri açıklıyor. Eğer deneyimleyenlerin ve yerli insanların anlattıkları doğru ise, ziyaretçiler ile çok yakın ve süregiden bir ilişkimiz var, ilave olarak ortak bir gen havuzumuz var. Bu onların sürekli ilgisini ve tekamülümüze katılımlarını açıklar.
Sadece birbirlerini değil, güzel gezegenimizi yıkmak için teknoloji donanımlı Homo sapienlerin ilkel ve saldırgan doğası, belki de bu ET ataların insanın tekamül güncelleme programını hızlandırmaya karar vermelerinin nedenidir. Her şeye olan kozmik bağlantımızın çok –seviyeli farkındalığına sahip “Yeni İnsan” sonunda sahip olduğumuzu kabul etmemizin, davranışımızı değiştirmenin ve kendimiz ve bu güzel gezegen için ful sorumluluk alacak kadar büyümemizin tek yolu olabilir.
Yıldız çocukları bu uyanış çağrısının bütünsel parçası olabilir ve onlar vasıtası ile bu mükemmel bağlantıyı anlamaya yönlendirilebiliriz.
‘İnsan varlıklar bilinçli farkındalık ile ve Evren ile içsel bağlantılarının tam anlayışı ile kendilerini hatırlamak için buradalar – T. Taylor”
Eğer kuantum teorisi doğru ise, bilim dünya dışı ziyaretçiler dahil her şey ile bağlantılı olduğumuzu yadsıyamaz!. ‘Onlar için biz yabancıyız! (uzaylıyız) – Jess, 8 yaşında.

KAYNAK :
http://experiencer.co/wordpress/?page_id=673
Devamını Oku »

Yukarı Git