15 Ocak 2016 Cuma

AKAŞA KAYITLARI (AKAŞİK KAYITLAR)




Akaşa Kayıtları (Akaşik Kayıtlar)

Akaşik kayıtlar (akashic records), evrende meydana gelen her olayın, her hareketin yok olmadığını, hepsinin izlerini bıraktığını ve kaydolduğunu ileri süren teozoflarca kullanılan bir terimdir. Terim Hint teozofisindeki “evrendeki tüm uzayı kapsayan temel esîrî cevher” olarak tanımlanan “akaşa” sözcüğünden Batılı teozoflar tarafından türetilmiştir. Bu görüşe göre, nasıl evrende hiçbir madde dönüşümler geçirmekle birlikte yok olmazsa, hiçbir hareket ve olay da yok olmayıp Akaşa denilen süptil cevhere kaydolur.
Budizm’de Akaşa, bu kayıtlanma olayının kapsamıyla ilgili olarak iki türde ele alınır:
1- Kişisel Akaşa: Kişinin duyguları, algıları, zihinsel oluşumları, bilinç hareketleri, fiziksel biçimi vs. ile ilgili bireysel Akaşa.
2- Maddi her şey ile ilgili olan sınırsız Akaşa.
Batı teozofisine göre Akaşa ya da Akaşik kayıtlar her düşüncenin, her eylemin, her sesin, her ışığın vibrasyonlarının kaydolduğu, özetle, fiziksel alemden yansıyan tüm tesirlerin seri ve dakik bir biçimde yoğunluklarına göre sınıflanıp kaydolduğu sınırsız ve ebedi bir arşivdir. Batı teozofisinin kurucusu olan ve Akaşa sözcüğünü Batı’ya aktaran H.P. Blavatsky’e göre “kişisel Akaşik kayıtlar”ın yanı sıra, her gezegenin “gezegensel Akaşik kayıtlar”ı mevcuttur ki, Rudolf Steiner ve Edgar Cayce gibi ünlü medyumların Dünya tarihinin bilinmeyen geçmişiyle (Atlantis, yedi kök soy vs.) ilgili olarak aktardıkları bilgileri, bu “gezegensel Akaşik kayıtlar”la irtibata geçerek aktardıkları ileri sürülür. Kimileri Kurân'daki Levh-i Mahfuz kavramını Akaşa kavramıyla ilişkili olarak yorumlarlar.
Spiritüalistler kişisel Akaşik kayıtlar yerine serbest hafıza terimini kullanırlar ve sınırsız Akaşa kavramına sıcak bakmazlar. Çünkü spiritüalist anlayışa göre, bir vibrasyonun varlığını Akaşik teorideki gibi ebediyen sürdürmesi maddesel olarak imkânsızdır.

akashic records

Ararsanız bu konuda Internet'te pek çok bilgi var. Ancak bu bilgilerin bize düşündürttüğü şey nedir? Akaşik kayıtlar veya Levh-i Mahfuzu anlayabilmek, anlatabilmek bilincimizin gücü ile ilgili. Genel tarif, geçmişteki bireysel veya evrensel olarak tüm olayların, yaşantıların, bilgilerin kaydı. Ama bunun yanında geleceğin de kaydı. Bunu aklımızla kabul etmek çok zor değil; mademki zaman sadece şu andan ibarettir; geçmiş ve gelecek şimdidedir; öyleyse Akaşik kayıtların dünü bugünü ve yarını kapsaması doğaldır. Tabii bunu aklımızla kabul ediyoruz, bilinçle kavrayamıyoruz, öyleyse anlamıyoruz.
Akaşik kayıtların geleceği de kapsaması karşısında, insanın özgür iradesi, insanın seçimi nerede kalıyor, karma sonuçlarından sorumlu olmamız nasıl açıklanır? Çünkü her şey zaten belli, bizim elimizden ne gelir ki? Bu sorular, akla dayalı dar bir şuurla, “insan gibi” düşünmemizden kaynaklanıyor. Dünya koşullarının, deneyimlerinin yarattığı akılla bu sorunu çözemeyiz. Çünkü konu çok farklı üst boyutlara ait deneyimlerin oluşturacağı bilinçle anlaşılabilir.
Bugün için kendi hesabıma şunu ifade edebilirim: belki O’nunla yarattıkları arasında, koşullarını ve sonuçlarını bizim bilemediğimiz bir ilahi satranç oyunu var ve tüm oluşumlar bu özel oyunun sonucu. Bu oyunda bizim karşı hamlelerimiz, hem sorumluluğumuzu doğuruyor, hem varoluşu biçimlendiriyor. Ama O’ bu oyunda yaratılanların hamlelerini ve sonuçlarını biliyor. O’nun biliyor olması bizim özgür seçimlerimiz olmadığı anlamına gelmez. O’nun bilmesi, bizim bilmemiz gibi bir olay değil. O’nun durumunu kendi aklımıza kıyasla düşünmek çok büyük bir yanlışlık ve şirk olur. Bunu anlamak için önce şu insan aklından vazgeçmeliyiz ki sezgilere açılabilelim. Anlatamasak bile hissedelim.
Spiritüel bilgiler bu deyimi, Akaşik kayıt sistemi olarak işler. Üst şuurumuza kaydedilen her türlü gözlem, deney ve eylemlerin yön bulduğu yer anlamındadır. Dünyamıza ait, geçmiş ve gelecek tüm planı burada kayıtlı bulunmaktadır. Yaratılışın başlangıcından sonlanacağı zamana kadar gezegenimizin akıbet planıdır.

Manevî mertebeye sahip görücü kişilerin, bir çeşit üst vibrasyon boyutunu yakalayarak bu kayıtları inceleme imkânının olduğu bilgisi vardır. Geçmiş uygarlıklarda, bazı dinî liderlerin belli bir süreçteki mistik dinsel gelenekleri inceleyebildikleri rivayet edilir. Ruhsal literatürde; zamanımızda bazı medyumların da, geçmiş-gelecek olay ve olguları öğrenebildiklerinden söz edilir.

Akaşa bir tür arşivdir. O arşivde Dünya’nın tüm geçmişi kayıtlıdır. Dünya’nın oluşumundan itibaren bütün olaylar, üzerinde yaşamış bütün canlı ve cansız varlıkların yaşamlarındaki seyir, sesli-renkli sinema filmi gibi tespit edilmiştir. Bu tespit elbet ki uygun bir sistem dâhilinde yapılmıştır. Öyle ki, Akaşik kayıtlara erişme ehliyet ve liyakatinde bulunanlar, geçmişin görmek istedikleri durumlarını aynen görüp canlandırabilirler. Akaşa'nın incelenmesinde izleyenin amacına göre zamanın hızlandırılması, yavaşlatılması, hatta durdurulması mümkündür; tıpkı bir sinema filminde olduğu gibi. Akaşa'nın İslam literatüründeki adı “Levh-i Mahfuz”dur, saklanmış, korunmuş levha anlamında. Bu sistemi kuranlar onun gereksiz gözlerden korunmasını da sağlamışlardır elbet. Çünkü gerçek nezdinde her şey yerli yerince makbuldür, yerince olmayan istenmeyendir.

Esas itibariyle Akaşa'yı izleyebilenlerin bir yeterliliği ve bir üst amacı vardır. Bu tür yetenekler onların gerektirdiği olgunluğa eriştikçe verilirler, bu prensiptir. Dolayısıyla, Akaşa'yı kullanmak bir tekâmül amacına hizmet etmelidir. Bu nedenle Akaşik kayıtlara görevlilerin girebilmesi esastır. Fakat Dünya’mızda ve Evrenimizde gerekli ruhsal olgunluğu kazanmamış oldukları halde, bazı ince titreşimlere nüfuz edebilen varlıklar da vardır. Onlar, bizim bilemediğimiz, belki makro ölçekli sınav mekanizmaları sebebiyle, bir kısım süptil tesirlere tasarruf edebilirler, bu arada Akaşik kayıtları da okuyabilirler. Bu da (bize göre olumsuz) bazı olay ve sonuçların sebebidir. İşte spiritüel bilgilerde anlatılan “karanlık ve aydınlık güçlerinin mücadelesi” bunun anlamıdır. Bu mücadelede bizim “iyi” ya da “kötü” gibi nitelendirmelerimiz yine bize göredir. Aslında, her şeyin olması gerektiği gibi cereyan etmekte olduğunun kabulü bizler için daha uygun olabilir. Ama bu zordur, bir ileri seviye meselesidir. O zaman her türlü bulunuşta yerel ve evrensel bütün olanak ve yasaların liyakate göre kullanıldığını görebilecek düzeye yükselme amacında olmalıyız. Akaşa, kullanılan bu olanak ve araçlardan yalnızca bir tanesidir.
Bu tabirin, saklı kitap anlamına gelen Levh-i Mahfuz olduğu bilinmektedir. Evren planında dünyamıza ait, evvel-ezel bilgilerinin de yer aldığı ve herkesçe okunamayan yoğun bilgi yekûnu anlamı bulunmaktadır. Bir çeşit dünya hafızasını bulunduran dünyadaki bütün olayların yansımalarının kaydolduğu büyük defterdir.
Aslı Sanskritçe olan kelime, mevcut olan her şeyin son ilke ve cevheri olarak biliniyor. Her şey onun eseri olarak meydana gelmekte ve gelecek devrenin de bu bilgiler üzerinden tezahür edecek bilgisi saklı bulunmaktadır.
Akaşik kayıtlar varlık sisteminin tüm olaylarının kayıtlandığı bir nevi arşivleme sistemidir, bu arşivleme sistemi geçmiş ya da geleceği dosyalamaz, her şey "şimdi" de olmakta ve bütün kayıt "şimdi" nin kaydıdır. Sıradan bir akıl-zihin bakışıyla bunu ilk anda kavramamız beklenemez ancak bir takım benzetmelerle şu şekilde bir izah belki anlamamızı kolaylaştırabilir;

İçinde yaşadığımız zaman aslında "şimdi" ne oluyorsa ondan ibarettir, şu an yaşadıklarımız "dün" olarak yaşanmış "insan aklıyla belirlenmiş" zaman çizgisinin devamıdır ve yarın devam edende, gerçekte devam eden şimdi çizgisinin bir parçasıdır. Bizim gelecek olarak gördüğümüz zamanlar aslında devam eden şimdilerde sürekli olarak yaratımdadırlar. Bu yaratım mekanizması karmik faktörlerin, yüksek ilahi yasaların, insan düşünce ve eylemleri ile ortaklaşa işlemekte olan büyük bir sistemden oluşur. Geleceği oluşturan şimdide bu mekanizmadaki faktörleri 7 renk ve 7 ses olarak ele alalım. 7 renk ve 7 ses birleşir ve ilahi prizmadan geçerek hologram olan yarını oluşturur, her renk ve her ses bu sistemin ayrı bir parçasıdır ama bileşende tek bir hologramdırlar ve hologramın içindeki şekillerin netliği ve seslerin güzelliği o an prizmaya vuran renklerin ve seslerin o anlık karışım değişimiyle sürekli değişmektedir. Bu şekli oluşturan her rengin ve sesin anlık durumu sürekli kaydedilmekte ve bu da Akaşik kayıtları oluşturmaktadır.

Bir gün 7 ışık ve 7 ses, mükemmele yakın olan parlaklıkta ve temize en yakın olan ses de olmayı anladıklarında ve sevip istediklerinde, bunu sürekli kılmayı hak edip mükemmele yakın armoniyi oluşturacaklardır.
Akaşa, her yerde bulunan en ince yapıdaki ortamdır. O içinde bulunduğumuz bir canlı ve sihirli enerji denizidir. Eter, ruh ya da bilinmeyen madde olarak da isimlendirilir. İçinde çeşitli yaşam fonksiyonları barındırır. Sadece bilgi değil, her türlü iletişim, oluşum, intikal ve keşfedilmemiş nice potansiyele sahiptir. Çok çalışma ve hak ediş sonucunda onu kullanmaya başlayanlar için büyük bir güç oluşturur. Olanaksız olan mümkün olur. Bilinmeyen bilinir, görülmeyen görülür.
Akaşa, içinde bulunan varlıklara -ki onların da içindedir- cevap verir ve ayna olur. Bu cevap varlığın yaydığı tesire, talebine, ihtiyacına göre kendisini kendisine gösterecek her türlü ortam şartı oluşturur. Akaşa sadece fizik boyutta değil sonsuz sayıdaki boyutlarda bulunur. Boyutlar arası iletişimi sağlar.
Akaşik kayıt tüm evrensel bilgileri içerir. DNA da bir Akaşik kayıttır. Yeni bir göksel bilgi diyor ki: “Büyük Akaşa içinde, Büyük Merkezi Güneşte yer alan DNA bilgi bankası bulunur. Bu zamanda geçirdiğimiz dönüşümler oraya kaydolacak ve insanlık ileri doğru büyük bir geçiş yapacaktır.”
Evren hafızası, bilginin kayıtlı olduğu yer. Aslında buna herkesin, her şeyin sicilinin kayıt edildiği yer de diyebiliriz. Bir nevi kâinatın dengesini oluşturan, işleyen bir mekanizma da diyebiliriz. Bizim yaptıklarımız, bir başka mertebede bir başkasının yaptığı birçok şeyin sentezlenerek dengeye getirildiği bir yer olarak da görebiliriz Akaşik kayıtları. Ruhsal yaşamımız içerisinde karşımıza çıkan, çıkacak olan her ne konu varsa burada Akaşa da sentezleniyor. Aslında biraz önce de değindiğimiz gibi bu işleyen bir mekanizma. Ne ekersen onu biçersin gibi, birçok bileşen var. O yüzden de konuyu genel, bir bütün üzerinden görmekte fayda var. Burada karşımıza çıkacak konulara sadece kendimiz üzerinden pay biçmememiz lazım, konular; karşımıza bir başka yerde yapılanan dengeleri düzeltmek içinde çıkabilir, bir bakarız ki anlam veremediğimiz bir şekilde, hiç düşünemeyeceğimiz şeylerle karşılaşırız, yenmemiz gereken. Karma dediğimiz şeyde aslında buradaki tesirler mekanizmasından kaynaklanmaktadır. Yaptıklarımız üzerinden farklı bir kanala sokarız kendimizi ve bu kanal üzerindeki kâinatın bütün bileşenleriyle, yarınlarımızı oluştururuz. Burada bence bize düşen, sistem bilincine ulaşabilmemizin gereğidir. Eğer sistemin işleyişini kavrayabilirsek, ne yapmamız, nasıl davranmamızın gereklerine de nail olarak, yarınlarımızı ve diğerlerinin yarınlarını da bilinçli olarak şekillendirmiş oluruz.
Akaşa her an, kâinatın pusulasından, dengesinden şaşmaması için hak edişleri hakkınca dağıtan, özümüze işleyen bilinç kitaplığımızdır.
Akaşa, muhafaza edilmekte olan hiç kaybolmayan bilgidir, bir anlamda okunabilen kitaptır ve her an yazılmaya devam etmektedir. Bu yazı her yerdedir, dağlarda, taşlarda, ağaçlarda, kuşlarda, çiçeklerde, böceklerde tüm hayvanlarda, insanlarda ve de tüm evrende. Gizli saklı değil sadece görebilen ve anlayabilen olması gerekiyor. Hangi boyuttan bakıyorsak o boyutun bilgisindeyiz. Fiziksel boyutta her titreşim kendi formu ile beyanda bulunur. İnsan da şekli, davranışları, sözleri ve düşünceleri ile kendi Akaşik kaydının beyanında bulunur.

Bugün, insanın geçmişinin beyanıdır, yarınını da bugünkü durumu ile belirler ve beyan eder. Tek tek her birey kendi özel kaydını da ayrıca meydana getirir. Eylemlerimizin anlamına sahip olmak bu nedenle çok önemlidir. Bilinçli farkındalık içinde aklımızı ve gönlümüzü bir ederek bulunduğumuz eylemler tekâmülümüzü hızlandırır.
Akaşa, kainatta meydana gelen tüm titreşimlerin kaydolduğu bir arşiv gibidir. Kainatın varoluşundan bu yana meydana gelen hareketlerden, düşüncelerden, seslerden, ışıklardan, bilgilerden yansıyan titreşimlerin kaydolduğu bir oluşumdur. Her varlığın bir Akaşa'sı olduğuna göre bunların toplamı da Akaşik arşivi oluşturur.
Yaratılışın başından sonuna kadar geçmişin geleceğin kayıdı olarak biliniyor. Bilgilere göre seyyal ve her yerdelik içinde hava, su, katı madde ve ateş olabiliyor. Güneşi, gezegenleri, yıldızları ve tüm kozmosu meydana getiren olarak bilinmektedir. Bir görüşe göre; nasıl evrende hiç bir madde dönüşümler geçirmekle birlikte yok olmuyorsa, hiç bir hareket, düşünce olay da yok olmayıp Akaşa denilen süptil cevhere kayıt oluyor. Akaşa; Her eylemin, düşüncenin, sesin, nefesin, ışığın titreşimlerinin kayıt olduğu, ruhsal ve fiziksel âlemden yansıyan tüm tesirlerin en hızlı bir biçimde yoğunluklarına göre sınıflanıp kaydolduğu türden bir arşivdir.
Uzakdoğu'nun ileri uygarlıklarında, pırana=esir olarak biliniyor. O’nun Soluğu olarak bilinen nefes, beden-zihin, ruh ile bütünlük içinde yaşama, yaşam gücünün gelişimi, bedensel-zihinsel yenilenme ve insanın ruhsal olgunlaşmasının temeli olan kendinin bilincine varma yolu olarak görülmektedir.
Sanskrit dilinde öz ve uzay’ı ifadelendirmek üzere "ışıklı" anlamına gelen Akasha (Akaşa) (Akaşa) (Akaşa) sözcüğü, Hinduizm'de evrendeki her şeye nüfuz etmiş beşinci ve en ince olan "ether" cevheridir. “Dünya hafızası” anlamına gelir. Çünkü bu akışkan, Dünya’nın oluşumundan beri, yeryüzündeki bütün olayların yansımalarını kaydetmiştir. Akaşa, evrenin akışkan cevheridir.
Yoga felsefesinde Akasha (Akaşa) (Akaşa), bundan binlerce yıl önce Pisagor ve takipçileri de fiziksel dünyada oluşan her eylem ve düşüncenin gökyüzüne kaydedilmekte olduğunu söyleyerek buna “Doğanın Belleği” ya da “Akaşa” adını vermişlerdir. Yoga felsefesinde Akasha (Akaşa) (Akaşa), prana ve yaratıcı zihin üç evrensel prensiptir ki, majik ve psişik güçlerin kaynağı, evrenin her yerinde mevcut bu üçlüdür.
Bununla birlikte, birimsel ya da toplumsal eylem ve düşüncelerin meydana getirdiği Akaşa'lardaki enerji, belli bir yoğunluğa ulaşmasıyla birlikte yine toplumların bir sonraki aşamada ortaya konacak fiillerin şekillenmesini sağlar. Resullerin bulundukları toplumu uyararak, yaşamlarında oluşturacakları menfi hareketlerin başlarına yakın gelecekte bela şeklinde tekrar kendilerine yansıyacaklarını bildirmeleri ve akabinde bunun gerçekleşmesi gibi.

Akaşa, üstat merhum Ergün Arıkdal’ın belirttiği gibi “Dünya hafızası” anlamına gelir. Dünyanın bir plan olarak evrensel görevine başlamasından bu yana bütün kayıtları bu hafızada saklıdır. Levh-i Mahfuz ise evrensel bütünlüğün hafızasıdır. Bütün kutsal bilgiler, sırlar ve hakikatlerin yeri orasıdır. Kaynak ordadır.
Bireysel olarak bizlerinde bu evrensel olan bütünlük içinde kendimize ait, geçmişimizi, bilgi ve tecrübelerimizi barındıran bir bellek vardır. Yaşamımızda ihtiyacımız olan bilgileri bu bellekten çekeriz. İçinde bütün yaşamlarımızın bilgileri barınmaktadır. Hayatta bizleri farklı kılan bu belleğe ne kadar bilgi ve deneyimi kaydettiğimizdir. Ancak yaşarken kendimizi aşma becerisi gösterdiğimiz şartlarda bu evrensel hafıza kaynağından nasibimiz, ihtiyacımız olanı liyakatimiz ölçüsünde alabiliriz.
Geçmişin bütün bilgilerini, geleceğin olanak ve olasılıklarını bünyesinde barındıran Akaşa, yani dünya hafızasına kişi, yine merhum Ergün Arıkdal’ın söylediği gibi Akaşa'ya özgü “dalga boyu”nu yakalayabilirse, Akaşik kayıtları inceleme imkânı bulabilir.

Bizim bir bedende kaba enerji (madde) âlemine insan olarak yansıdığımız bu boyutta evrim yasalarının aynı şekilde ki tatbikatı (tekâmül) 26.000 yıllık dönemler halindedir. Onun için dünyada birçok bozulmalardan sonra yeniden tanzimler ve düzenler olmuştur, olmaktadır. Mevsimlerin peş peşe oluşumları buna en güzel örnektir. Bugün kadim, Atlantislerden bahsediyoruz. Milyarlarca yıl geriye giden bütün bu olgu, oluşum ve bilgiler Akaşa yani dünya hafızasında mevcut olup, yeri zamanı ve vakti gelince beşer için bir kaynak olmaktadır. Ancak gelecek, ikiden birin çıkması ile geriye birin kalacağının bilinmesi gibidir… Ondan öteye gelecek ile ilgili detayların bilinebilmesi olanağı yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yukarı Git