15 Ocak 2016 Cuma

OBSESYON





Obsesyon Nedir?


Obsesyon, Obsedörler ve EgzorsizmTakıntı (Obsesyon), ruhçulukta (spiritüalizm) ve ruhbilimde (psikoloji) farklı olarak tanımlanır ve farklı kavramları ifade etmek üzere kullanılır. Psikiyatri sözlüklerinde kısaca “yanlış olduğunu bildiğimiz halde kafamızdan atamadığımız, mantık ve muhakeme ile uzaklaştırılamayan, arzu edilmeyen saplantı halindeki fikirler” olarak tanımlanır. Ruhçulukta ise, “bir bedensiz ruhun bir bedenliyi (insanı) hükmedecek derecede etkisi altına alması” olarak tanımlanır. Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi, birinde obsede edici etken bir fikir olarak kabul edilir, diğerinde ise bu etken bir fikir değil, bu tür fikirleri obsedeye (obsesyon olayına maruz kalana) aşılayan canlı bir varlıktır. Obsesyon (obsession) sözcüğü Latince’de “rahatsız etme” anlamında kullanılan “ obsideratum” ya da “obsidere” sözcüğünden türetilmiştir.Ruhçulukta obsesyonun oluşmasını hazırlayan ve ilerleten başlıca koşullar;
                                                                                           
A- Psişik hallerle ilgili olanlar:

1. Hipnoz
2. İbadet veya meditasyon, konsantrasyon, izolman gibi birtakım mistik deneyimler sırasında kişinin kendisini çevreden yalıtması.
3. Üzüntü, sevinç gibi heyecan hallerinde aşırılık ve bu heyecanlara kapılarak kendini kaybetmek
4. Dalgınlık ve aşırı yorgunluk.
5. Hastalık komaları

                                                                                         
 B- Karakter özellikleriyle ilgili olanlar:

1. Bilgisizlik
1.1. Obsesyon hakkında bilimsel yazıları okumamaktan kaynaklanan bilgisizlik.
1.2. Ruhsal irtibat seansında bedensiz varlıkça verilen bilgilerin kontrolüne ve eleştirilmesine olanak veren bilgilerden yoksun olma.
1.3. Obsedör tarafından kullanılabilecek manevi (din,tasavvuf vs.) konulardaki bilgisizlik

2. Kişinin akıl ve muhakeme yeteneklerini gerektiği gibi kullanamaması
3.- Temiz, saf kimselerin obsedör tarafından kullanılabilecek din, kutsallık duyguları, mistik eğilimleri ve karşısındakini yüceltme eğilimi.
4. İnangaçlık. Muhakeme etmeden akla her gelene veya her söylenilene inanmak.
5. Bağnaz (dogmatik) ve sabit fikirli olmak.6- Cesaretsizlik. Obsedöre karşı gelecek cesareti gösterememe, her şeyine boyun eğme.C- Ruhsal irtibat seansıyla ilgili olanlar:
5.1. Medyumun bilgi, görgü ve deneyim eksikliği.
5.2. Operatörün bilgi, görgü ve deneyim eksikliği.Kimilerine göre, obsesyon olayının oluşması için bir bedensiz varlığın olması şart değildir. Yani insanlar arasında da oluşabilir. Obsedör varlıklar bedenlendiklerinde de saf, temiz insanları kandırarak çevrelerine bir sürü mürit toplarlar. Bu duruma örnek gösterilebilecek sayısız tarikat ve benzeri oluşumlar mevcuttur.

Obsedörlerin Taktikleri

Obsedörler avlarını ele geçirmek için her yola başvururlar ve çeşitli taktikler kullanırlar. Bu taktiklerden bazıları şöyle açıklanır:
Kendilerini iyi, güzel, erdemli, bilgin gibi göstermeye çalışırlar. Avlarının huylarına göre ifadeler kullanarak telkinlerde bulunurlar. Laf kalabalığı yaparak ve her bilim dalından yalan yanlış söz ederek kendilerini bilgili, deneyimli, uzman olarak kabul ettirmeye çalışırlar. Yüksek sırlardan söz ediyormuş gibi poz yaparak birçok mucizevi olay (levitasyon, fantom, doğrudan ses vb. gibi metapsişik fenomenler) meydana getireceğini vaat ederler. Bilinmeyen veya gelecekteki bazı olayları bildirerek avlarının güvenini kazanmaya çalışırlar. Sorularla sıkıştırıldıklarında daha sonra yanıtlayacaklarını ya da yanıtların bilinmesinin soran için hayırlı olmayacağını söyler veya bu tür kaçamak yollara başvururlar. Karşılarındakileri bilgisizlikle nitelendirerek, her söylediğini rahatlıkla empoze etmeye çalışırlar. Din, tasavvuf, mistisizm ve kutsallıkla ilgili konulara yapışarak, kendilerine çeşitli payeler biçerler (örneğin geçmiş reenkarnasyonunda ünlü veya önemli biri olduğunu bildirme).

Obsesyon Türleri

Bedensiz varlığın insanı obsede etmesi: Her ikisinin ortak özelliği, tekamül seviyelerinin geri olmalarıdır. İnsanın toplum yaşamındaki uyumsuzluklar, kişilik problemleri, nefsinden kaynaklanan ihtirasları bir çıkış yolu bulmak istediğinde, gerekli sempatizasyon alanını yaratır ve bunu fırsat bilen bedensiz varlık da kendi tatminsizliklerinin oluşturduğu sempati alanı ile yakınlaşmayı sağlar.

İnsanın diğer insanı obsede etmesi: Şartlar birinci tip obsesyondaki gibidir. Yalnız, obsedörün de bedenli olması aradaki zihin bağının zayıf kalmasına yol açar. Buna rağmen iradî bağımlılık hemen hemen aynı şiddettedir. Obsedör öldükten sonra, eğer diğer şartlar değişmemişse, obsesif durum birinci türe uygun biçimde devam edebilir.

Bedensiz varlığın diğer bedensiz varlığı obsede etmesi: Şartlar bu durumda biraz değişiktir. Genellikle, spatyuma geçen bir varlığın içinde bulunduğu teşevvüş halinin yarattığı bir yardımcı arayışı bu tür bir sempatizasyonda en uygun ortamdır. Çok geri varlıklar arasında bu tür kollektif obsesyonlar daima vardır. Bu tür kollektif spatyum obsesyonlarında hangi varlığın obsedör olduğu kesin çizgilerle belli değildir. Adeta birbirlerine musallat olan bir varlık güruhu gibi tezahür ederler ve birlikte güç kazanarak dünyada yaşayan bir insanı obsede etmeye de çalışırlar.

İnsanın bedensiz varlığı obsede etmesi: Ancak özel şartlar altında gerçekleşebilir. Bu durumda obsedör olan insan, belirli bazı operasyonlar ile bedensizlerin bulunduğu ortama girmeye çalışır. Bunu başardıktan sonra, o ortamdaki geri bir varlığın zayıf noktasını yakalayarak üzerinde tahakküm kurar.

Dünya üzerinde elde etmek istediği ne ise, buna uygun bir biçimde o varlığı kullanır. Bu tür obsesyonlara daha sonra temas edeceğiz.
Bu dört ana tipin dışında bir de dolaylı veya zincirleme obsesyon tipleri vardır. Bunların en sık görüleni, tahakküm gücü etkili bir bedensiz varlığın dünyadaki bir insanla irtibat kurarak önce aralarındaki bağın iyice sağlamlaşması için bir mayalanma süresi geçirmesiyle başlar. Daha sonra bu insan, ardındaki bedensiz varlığın etkisiyle, çevresindeki kişiler üzerinde obsesif bir alan yaratmaya çalışır. Başardığı takdirde, zincirleme bir obsesyon ortaya çıkar.

Böylece, 1. ve 2. ana tiplerin karışımı bir olayla karşılaşırız.Aslında bu zincirleme türün başlangıcı 3. ana tür biçiminde, yani önce iki varlık arasında spatyumda filizlenen obsesif bir ilişki tarzındadır. Bazı durumlarda, sonradan bedenlenerek dünyaya gelecek olan varlık için bir enkarnasyon planı hazırlanırken, obsedör varlığın da bu planda aktif bir rolü olabilir.Yine aynı tür zincirleme obsesyonda, dünyada bir ömür geçiren varlık, hem obsede hem de çevresindeki insanları obsesyona sürükleyecek bir yaşam sürdükten sonra ölünce, eski esas ilişkisi tekrar 3. ana türden devam edebilir. Yalnız, bu son anlattığımız durum tarihte çok ender rastlanan olaylarda belirir ve genellikle toplumsal bir hareketi oluşturacak sonuçlar verecek niteliktedir. Ayrıca şunu da belirtelim ki, bu tür obsesyonlar üst seviyeden idareci varlıklar tarafından planlanmakta ve özel bazı kombinezonlarla gerçekleştirilmektedir. Bu sebeple, obsesyonun klasik tarifine pek uymazlar.              

Bu türün dış görünüş itibarıyla topluma zarar verdiği söylenebilen bir örneği, II. Dünya Savaşı'nda Adolf Hitler ve çevresindekilerdir. Bu döneme ait olayların derinlemesine analizinde, dört ana tür obsesyonun birbiri ile karıştığı değişik kombinezonları bulmak mümkündür.

Önemli olması bakımından, burada 4. ana tür ve 4. ile 1.nin karışımı olan zincirleme türden de bahsetmek gerekecektir:İnsanın bedensiz varlığı obsede etmesi, en çok büyü ile ilgili durumların başında görülür. Daha genel bir kavram ile, maji çalışmalarında (büyü yapılsın veya yapılmasın), majisyen geri sayılabilen bazı varlıklar üzerinde irade gücünü kullanmaya yönelik denemelerde bulunur. Bu varlıklar eğer insanınkinden farklı bir tekamül zincirine ait ise, evokasyon denilen celbetme işlemi veya retroposesyon denilen “huddâm edinme” çalışması söz konusudur. Bunların ne olduklarına bir başka yazımızda yer vereceğiz.Maji çalışmasında, eğer üzerinde deneme yapılan varlık bedensiz geri bir insan ise, 4. ana türden obsesyon durumu belirir. Özel bir yöntem ile, beden bağını geçici olarak gevşeten, yani transa geçen majisyen, şuurlu olarak spatyum ortamına girer. Burada prensip olarak gaye, geri seviyedeki bedensiz bir insanın spatyum yaşamını çok yakından incelemek ve bu varlığın gönderilen değişik tesirler karşısındaki reaksiyonunu görmektir. Ancak, bu çalışma sırasında görülür ki, geri varlıklar kolaylıkla herhangi bir maksada uygun olarak kullanılmaya hazır bir irade gevşekliği içindedirler. Bunu farkeden majisyen, eğer yeterli bir üst seviyeye ulaşamamış ise, fırsattan istifade etmeye yeltenebilir.İşte bu noktada, 4. türden kaynaklanan 1. tür bir obsesyon olayı yaratmak mümkündür. Majisyenin o geri varlığı kendi amacına uygun bir biçimde astral güçlerle şarj etmesi ile, varlık, gerilmiş yaydan fırlayan bir ok gibi yöneltildiği insana tasallut eder. Bu bir çeşit kara büyü işlemidir. Aynı zamanda, büyü yapacağı insanı da kontrol eden majisyen, kısa aralıklarla ve uygun zamanlarda o geri varlığı besleyip yönlendirerek, hedefi olan insanın sempati alanında uygun bir noktayı yakalamaya çalışır.Bu işlemde hedef olan insanın sempatizasyon alanının da, güdümlü saldıran geri varlığa uygun zaaflar göstermesi işi kolaylaştırır. Eğer, hedef olan insan ileri bir tekamül seviyesinde ise, gönderilen varlık deşarj olacak bir tutanak bulamaz ve olay tersine dönüşür.

Majisyen ile arasında kurulmuş sempatizasyondan faydalanarak, üzerindeki astral olumsuz tesirleri majisyene boşaltmaya çalışır. Bu durumda, korunma alanı zayıflayan majisyen de istemeden 1. türden bir obsesyona açık hale gelebilir. Zira, olumsuz tesir üreten her varlığın çevresinde olduğu gibi, bu işlemi yapan majisyenin de etrafında obsede etmeye meyyal başka varlıklar bekleşmektedir.Obsesyon büyüleriyle uğraşan büyücüler, eninde sonunda obsede olmaya mahkumdurlar. Zira, bu insanlar belirli bir konuda güçlenerek yetenek kazanmış, ama ruhsal bakımdan yeterince gelişmemiş insanlardır. Hayat hikâyeleri incelendiğinde görülür ki, çoğu zaten bu işe 1. türden bir obsesyon ile bulaşmıştır. Bazıları ise 3. türden, yani spatyumda iken güçlü bir varlığın obsede etmesiyle hazırlıklı olarak dünyaya gelmiştir. Diğerleri de yaptıkları işe uygun bir sempatizasyon alanı oluşturdukları için, bu hayatlarında obsede olurlar sonunda.Her zaman ikaz edildiği gibi, bu yüzden maji tehlikeli bir uğraştır ve gizli tutulması gerekmektedir.Kendini yeterince tanımayan ve her ne pahasına olursa olsun doğru yoldan şaşmama iradesini gösteremeyen kişiler maji ile uğraşacak olurlarsa, günün birinde obsesyona uğramaları kaçınılmazdır.Obsede olmuş bir insanın bu durumdan kurtulması arzu edilir. Ama, obsesyonun ardındaki sebepler bilinmedikçe hiçbir müdahalede bulunmamak en doğrusudur. Zaten, eğer obsede olan şahıs bu ilişkiden şikâyet etmiyorsa, aradaki bağı koparmak imkânsız gibidir. Keza, obsesyonun başlangıç aşamalarında hiçbir şikâyet yoktur. Çünkü, bu ilişki her iki tarafın ortak bir noktada hemfikir olmasıyla başlar.

Ancak ileri safhalarda, obsede olan kişide rahatsızlıklar ve zaman zaman ortaya çıkan kurtulma çırpınışları belirir.Obsesyon bağını çözme yönteminde esas nokta, obsesyonun meydana gelişini hazırlayan şartları iyice inceleyip aynı izler üzerinde hareket ederek, her iki tarafın sempatize olduğu ortak alanı bulmaktır. Eğer bu alanı ister obsedör varlık üzerinde, isterseniz obsede olan kişi üzerinde çalışarak nötralize edebilirseniz, bağ kendiliğinden kopar. Yoksa, körü körüne ikna etme veya korkutma gibi ne karşılık alacağınızı bilmediğiniz yöntemlerle işe başlarsanız, kaş yapayım derken göz çıkartmanız mümkündür.

Obsedörlerin genel nitelikleri ise şunlardır:

Bağnazlık: Görüşlerini değiştirmekten nefret ederler, görüşlerini, inanç sistemlerini sarsacak herhangi bir düşünceye dayanamazlar, böyle düşüncelerden son derece ürkerler. Bu kararlı halleri de kimi deneyimsiz insanlar üzerinde daha etkili olmalarına neden olur.
Sevkedicilik: Herkesi kendi yollarına sürükleme ve kendilerini diğerlerine bir lider gibi gösterme hırsları vardır. Bu amaç uğrunda, öğüt, rica, maddi veya manevi çıkar vaatlerinde bulunur, çevrelerindekilere manevi payeler dağıtırlar, ısrar ederler ve gerekirse tehdit gibi her yola başvururlar.
Hükmedicilik: Hükmetme, yönetme, emretme ve kendini üstün gösterme özellikleri vardır. Kurbanı bilgi kaynaklarından uzaklaştırıcılık: Kurbanlarını, uyanmalarını sağlayabilecek her türlü bilgi, fikir ve yayınlardan uzak tutmaya çaba gösterirler. Bunun için bu tür bilgi, fikir ve yayınların değersiz, hatta onlara zararlı olduklarını telkin ederler. Böylece, çevrelerinden yalıttıkları, kendi alemine çekilen obsede ya da obsedeler üzerindeki hakimiyetleri artar. Çünkü obsede, artık yalnızca obsedöründen aldıklarını doğru ve mutlak hakikat olarak kabul etmeye başlayacaktır.
Eleştiriden kaçmak: Eleştiriye hiç dayanamazlar. Çünkü kurdukları sistemi sarsabilecek bir öğedir. Eleştiri kavramını kurbanları olan obsedelerde de yok etmek isterler ve bunun için insanın akıl, muhakeme, düşünme, yaratıcı imajinasyon yeteneklerini köreltmeye, yok etmeye büyük çaba gösterirler. Kimi obsedörler bu amaçla müritlerine “ben sizleri hakikatlere akıl yolu ile değil, kalp yolu ile ulaştıracağım, akıl yolu şeytani, kalp yolu rahmanidir” türünden fikirler telkin ederler.
Bilgilerinin sınırlı ve belirli oluşu: Obsedörlerin bilgilerinin çok eksik ve sınırlı olmalarına karşılık, bu küçük bilgilerine sıkı sıkıya bağlı olmaları, yapışmaları deneyimsiz kişilerin gözünde o bilgilerin abartılmasını sağlar. Eleştiri de sözkonusu olmayınca obsedörün her saçmalaması eleştirilmemesi gereken büyük hakikatler ve hikmetler olarak kabul edilir. Oysa hakikati gören deneyimli bir kimse o varlığın tüm sözlerini bir araya toplasa, orada herkesin bulup söyleyebileceği basit bir iki fikrin veya dünyada belirli formüllere saplanıp kalmış bazı tarikat talimatının yüzlerce kez tekrarından başka bir değer bulamayacaktır.
Araştırmacı sorulardan kaçıcılık: Kişi obsedörün söylediklerinden biraz daha fazla hakikati öğrenmek ister ve söylediklerini biraz kurcalamaya kalkıştığı takdirde, söylediklerinin altında çelişkilerin, garip fikirlerin, anlamsız, hatta tehlikeli telkinlerin bulunduğunu görebilecektir. Obsedör varlıklar böyle sorularla, yani kurcalayıcı, çelişkileri ortaya koyucu sorularla karşılaştıklarında şaşırır, kızar, hatta tehditlerde bulunabilirler. Sonunda müritlerine bu tür sorular sormayı, daha ilerisini araştırmayı men edebilirler.
 


  KAYNAKLAR :
  vikipedia
  Mehmet Temizel-Ruhlar Arasında
  ruhsalenerji.org
  Alan Kardec-Ruhlar Kitabı
  forumhane.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yukarı Git