4 Ocak 2016 Pazartesi

MİSTERLER



MİSTERLER


1. Giriş

“Mysterion” kelimesi, Yunanca “dilsiz olmak, dudakları ve gözleri kapamak” anlamlarını taşıyan "myein" ya da “Mu-O” fiilinden gelmektedir.[1] Kelime anlamı ile Behçet Necatigil'in "Mitologya sözlüğü" eserinde: "İman edenlere günahlarından arınma, öte dünyada mutluluk içinde yaşama sağlayan gizli dinler mensupları. Törenleri gizli tutmayı kutsal bir vazife sayarlardı." demektedir. Bir başka deyişle misterler, eski çağların gizemsel bilgisidir. "Gizem", "sır", ya da "muammâ" manalarına gelmektedir. Türkçedeki anlamı bakımından "inisyasyon" ve "gizem" sözcüklerinin birleşiminden oluşan bir birleşik terimdir. Tarihte birçok meslek ve sanat kuruluşunun kendilerine özgü gizemleri olmuş ve daha sonraki dönemlerde bunlar da "mister" olarak anılmıştır.[2],

Orijinal, asıl, öz bilgisine sahip olma anlamına gelen "Master" sözcüğünün Türkçe karşılığı "Üslat"tır. Master sözcüğünden daha sonraları"dine ait sır" anlamına gelen "Mister" sözcüğü türetilmiştir.[3]

Richard Cavendish, “Mystery Relligions”da kadim kültlerden bahsederken“mister” tanımını şöyle yapmaktadır: Kadim kültlerin bazıları, öğretilerinin belirli bir kısmını, bazı gizli sembolleri açıklamak ve kurallarla belirlenmiş olan çeşitli ayinleri, törenleri uygulamak suretiyle inisiye ettikleri seçilmiş birkaç kişiye açıklamak üzere saklı tutarlardı. Bu öğreti ve ayinler, “misterler” oluştururdu.[4]

Misterler, üst düzeyden bazı öğretilerin ve spirituel deneyimlerin herkesin entellektüel kapasitesine ve spiritüel evrim düzeyine uygun olmadığı, ifşa edilen bilgilerden sadece, bu tür bilgiyi alabilecek kapasiteye sahip olan ve çeşitli uygulamalarla buna hazırlanan kişilerin yararlanabileceği özel bir iç odası niteliğinde gelişmişlerdir.[5]

Gizem dinleri, daima adayların “inisiye” olarak girebildikleri gizli kültlerdir. İnisiye olan kişiye "mystes", adayı öneren kişiye "mystagogos" adı verilir. Kültün önderinin adı ise "hierophantes" (kutsalı açıklayan) ya da "dadouchos" (meşâle taşıyan) olmuştur.[6]

Yazılı dilleri olmayan toplulukların çoğunda, topluluğun kabul edilmiş belirli bir bireyi olma durumundaki adayların yeni statülerine spiritüel içerikteki geçişlerini majik törenler aracılığıyla gerçekleştirmelerini sağlamak için, doğal olarak gelişmiş bir misterler sistemi vardır. Her gizli topluluk belirli bir gizli öğretinin çevresinde gelişmiş olan bir kardeşlik örgütüdür. İşte, bu öğretiye kutsal sayılan ayinler eşlik ettiğinde, ortaya bir “mister” çıktığı söylenebilir.[4]

Misterler, tanrısal güçlerle ilişkiye girme törenleridir. Bu törenleri dinî sırlara ulaşmış olduğuna inanılan ayrıcalıklı kişiler yönetirdi. Törene katılan kişiler de bu sırlara ortak olan kişilerdi.[7]

Misterler öğretilemez, ancak ritüel yoluyla aktarılır ve uyandırılırlardı. Bir bütün olarak ritüel, şuurda bir değişiklik yaratmak için tasarlanmıştı. Değişiklik ise, bilinç ve bilinçdışı arasında bir işbirliği ile olanaklıydı ve ritüel, bunun aracıydı.[6] Bu misterlerin öğretildiği kurumlara girebilmek için, çok uzun süren, beklenmedik olaylarla dolu zorlu sınavlardan geçmek gerekirdi. Öğretinin temelinde genellikle dinsel kaynaklı bir efsane ya da mit yer alırdı. Bu öyküde, haksızca öldürülen bir kahramanın ya tanrılar tarafından diriltilmesi ya da tanrısallaşarak ölümsüzlüğe kavuşması anlatılırdı. Bu diriliş ya da ölümsüzleşme olayı, belirli zamanlarda düzenlenen şenliklerle kutlanırdı.[8]

Mistik inisiyeler, gerçeğin esasını herkesin gözlerinden gizliyor ve kutsalı koruyorlardı.[9] Tapınaklar, içinde “mister”lerin (gizemler) simgelerle korunduğu ve inisiyelerin ritüel yoluyla bu simgeleri canlandırıp arkasındaki misterlerin yüzünü açtığı bir mekândı.[6] İnisiye adaylarının kesinlikle ketum olmaları şarttı. Kendilerine ifşa edilenleri hiçbir zaman başkalarına açıklayamazlardı. Gizli bir bilginin açık hale getirilmesinin, bu bilgiyi gücünden yoksun kılacağına, içeriğini ayaklar altına alacağına ve taşıdığı süptil gerçekleri negatif tesirlere açacağına inanılırdı. İşte bu ketumiyet sayesinde, uygulanan ayinlerin çevresinde bir mistik daire çizilmiş oluyor ve bu majik örtü kapsamında bir tesir birikimi oluşturuluyordu. Misterler çok ciddiye alınırdı. Ünlü bir Grek kahramanı ve Atinalılar'ın sevgilisi olan Alcibiades, sarhoş olduğu bir sırada misterlerin aleyhinde konuştuğu için halkın gözünden düşmüştü. Tarihte misterlere ihanet eden tek bir kişiye bile rastlanmamıştır. Ketumiyet yeminine kesinkes bir biçimde uyulurdu.[5]

Eski çağların ezoterik ve yer yer gizli olan kurumlarından bazılarının öğretileri eski misterler genellikle oldukça derin gizemli bir nitelik taşırlardı. Bu misterlerin öğretildiği kurumlara girebilmek için, öncelikle çok uzun süren beklenmedik olaylarla dolu zorlu sınavlardan geçmek gerekirdi. Öğretinin temelinde genellikle dinsel kaynaklı bir efsane yatan mit yer alırdı. Bu öyküde haksızcasına öldürülen bir kahramanın tanrısallaşması ve yeniden yaşama kavuşması anlatılırdı. Bu diriliş olayı belirli zamanlarda düzenlenen şenliklerle kutlanırdı. Eski misterlerin bir diğer özelliği de öğretilen gizemlerin büyük bir titizlikle korunması idi. Bu yüzden ancak genel kapsamları öğrenilebilmiş, asıl içrek öğretilerinin ayrıntıları elde edilememiştir. Eski misterler arasında en tanınmış olanları ise Adonis, Attis, Dionsyos, Mısır, Hint, Eleusis, Mirta ve Örfe misterleridir.[2] Günümüz araştırmacıları, Keltler arasında “Druid Misterleri”, İskandinavlar arasında “Odin Kültü”, Anadolu'da “Kabirîler”, İran'da “Maniheizm” ve hatta Kolomb öncesi Amerika'da Guatemala'nın “Zibalba Misterleri” gibi birçok mistere ilişkin kanıtlar bulmaktadırlar.[4]

2. Adonis Misterleri

Adonis Misterleri, antik Çağın ezoterik ve gizemci (mistik) nitelikli öğretilerinden biridir. Adonis Misterleri'nin kaynağı, Doğu Akdeniz'de geçen bir mitolojik öyküdür. Bu öyküde, çok yakışıklı bir adam ve usta bir avcı olan Adonis'in, bir yaban domuzu tarafından öldürüldüğü, Venüs ve Proserpine rica ettiği için Zeus tarafından yaşama döndürülüşü anlatılır.[10]

3. Attis Misterleri

Attis Misterleri, Frigya mitolojisine dayanarak kurulmuş eski bir ezoterik öğretidir. Bu misterler, birkaç ayrı şekilde anlatılan mitolojik öykülere dayanır. Ortak yanları şöyle özetlenebilir: Attis, çok yakışıklı bir delikanlıdır. Ölümünden sonra Tanrıça Kybele, Zeus'tan onu sonsuza kadar yaşatmasını diler. Bunun üzerine Zeus, Attis'i menekşe çiçeklerine dönüştürür. [11]

Attis-Kybele, İsis ve Dionysos Sabazius'a bağlı ve sonradan Yunanistan ile Roma İmparatorluğu'nu istila eden Doğu Gizemleri, Bacchanalia, Eleusis törenleri ile birçok ortak özellikler taşımaktadırlar. Ancak, Doğu Gizemlerinde katılanların kendinden geçişleri çok daha şiddetli, üstelik tanrılarla bütünleşme arzusunun yarattığı psikolojik gerilim çok daha tehlikeliydi. Örneğin, baş rahibin tanrının adını taşıdığı Attis tapımında inisiyeler, kendilerini hadım ederlerdi. Tanrı ile bütünleşme, ya boğa kurbanı (Taurobolium) sırasında kana bulanma, ya da sunak üzerinde kendi kollarının bıçakla kesilmesi ile sağlanırdı. Ayrıca bir kutsal evlenme töreni düzenlenir ve inisiye büyük tanrıça ile cinsel ilişki kurardı. Frigya gizemlerinde, dramatik olarak ifade edilen, Attis'in ölümü ve dirilmesi çok belirgindi. Bu törenlerin gerçekleştirildiği "Hilaria" (sevinç ve neşe) bayramı ilkbahara rastlardı.[12]

4. Dionsyos Misterleri

Dyonisos, Yunan öncesi tanrılardandır. Trakya'dan ya da Frigya'dan geldiği sanılmaktadır. Zeus ve Apollon ile birlikte Antikçağ Yunan düşüncesinin üç büyük tanrısından biridir. Tapımı başlı başına bir din meydana getirmiştir. Kişiliği birçok eski tanrıların karışımından meydana gelmiştir. Çifçiliğin, bağcılığın, meyve ve özellikle üzümün koruyucusudur. Romalılar, ona "Baküs" der ve verimlilik tanrısı Liber'le bir tutarlar.

Dyonisos, Şarabın ve bütün hayatın tanrısıydı. Her yıl doğan ve ölen Dyonisos, doğadaki yaratılışın ve ölümden sonra yeniden dirilişin esrarlı varlığıydı. Şarap, evrende hiç durmadan devreden, aynı bütünün içinde türlü şekillere giren hayat kudretini sembolleştirmektedir. İnsan şarapta tanrı ile birleşir, daha güzel bir hayata doğmakla kalmaz, aynı zamanda evren'e düzen veren külli akıla katılır. Dionysos dininin büyük özelliği bağlılarının kudurmuşçasına kendinden geçmeleri ve tanrıyı kendi içlerine aldıklarına inanmalarıdır. Diyonisos'a tapanlar, onun kendilerine vahşi hayvanlar biçiminde göründüğüne inanıyorlardı. Bu yüzden şarap içip kalabalık sarhoş sürüler halinde dağlara çıkarlar, naralar atarak döne döne raks ederler, karşılarına çıkan hayvanların üstüne kudurmuşçasına atılıp parçalarlar ve çiğ çiğ yerlerdi. Böylelikle tanrıyı içlerine almış oluyorlardı. Dyonisos dini, geniş halk yığınlarında, özellikle kadınlar arasında yayılmış ve tutulmuştur. Orphik din ve Eleusis gizemciliğinin kaynağı da Dyonisos tapımı'dır. Özellikle Orphik inançlar, Dyonisos gizemciliğinden geliştirilmiştir, Örneğin ölümsüzlük inancı Dyonisos'un ölümüyle yeniden doğuşu öyküsünün ürünüdür. [13]

5. Mısır Misterleri

Eski Mısır'ın ezoterik ekollerinde geliştirilerek uygulanmış olan gizemsel öğreti sistemleri.

Aynı çevrenin ezoterik öğretilerinden oldukları için, Hermetizm ile Mısır Misterleri'nin gerek kapsam gerekse sistemleri arasında birçok benzerlik vardır. Ancak, Hermetizmin pek derin, zorlu ve gizli bir çalışması olmasına karşılık, Mısır Misterleri, uygulandıkları antik çağların koşulları bakımından Hermetizm'e oranla daha basit ve kolay olarak nitelenebilir. Bununla birlikte günümüze kadar açığa çıkarılamamış, öğrenilememiş yönleri de vardır.

Mısır Misterleri kendi içlerinde üç türe ayrılır:
Osiris Misterleri,
İsis Misterleri,
Serapis Misterleri [14]
Eski Mısır'ın ezoterik ekollerinde geliştirilerek uygulanmış olan gizemsel öğreti sistemleri aynı çevrenin ezoretik öğretileri oldukları için, Mısır Misterleri ile Hermetizmin gerek kapsamları, gerekse sistemleri arasında birçok benzerlikler vardır. Ancak Hermetizmin pek derin, zorlu ve gizli bir çalışması olmasına kar­şın, Mısır Misterleri uygulandıkları antik çağlarda biraz daha basit ve biraz daha kolay olarak nitelenebilir. Hermetizmde bir amaç olarak aranan şey öncelikle bilimsel gerçektir. Mısır Misterlerinde ise bilimlerin öğretilmesi yoluyla gizemli, nitelikli bir gerçeğe yönelmek benimsenmiştir. Mısır Misterlerinin asıl kaynağının doğuda olduğu, özellikle Hint Misterlerinden yarar­lanarak ve esinlenerek geliştirilmiş bulunduğu açıkça bellidir. Bu Misterlerin tümünün en önemli öğesi olan İsis - Osiris - Horus üçlemesi Hint Misterlerindeki Brahma - Vişnu - Siva üçlemesinin tam karşılığı ve tıpatıp benzeridir. Bu misterler uygulandıkları çağlarda tüm rahiplere ve firavunlara öğretilmiştir. Memfis ve Teb kentleri bu misterlerin öğretim merkezleri olmuştur.

Mısır Misterleri kendi içlerinde üç türe ayrılırlar. İsis Mister­leri, Serapis Misterleri, Osiris Misterleri. Bunlardan İsis Misterleri Hermetizm ile en yakın benzerlikleri gösteren türdür. Hermes ve Hermetizm ile İsis Misterleri arasındaki benzeş­me ve Osiris'in ölüm ve baka (varoluş) felsefesinin incelenmesi başlı başına bir konu teşkil edeceği için bu yazının kapsamı dışında tutulmuştur.[2]
6. İsis Misterleri

Bu misterler doğanın güçlerinin değişiminin ve kendini yenilemesinin öğretimini temel konu olarak alır.[2] Mısır'da Osiris'in yolu denilince bu dinin ya da öğretinin egzoterik kısmi İsis misterleri veya Horus yolu denilince de ezoterik kısmı anlaşılıyordu.[14]

İsis Misterleri, öğretim aşamaları bakımından yedi dereceye ayrılmıştır. Bu derecelerin isimleri ve özet olarak kapsamları şöyledir.

1 - PASTOFOR: Doğal ve Fiziksel Bilimler
2 - NEOTOR: Geometri ve Mimari Bilgiler
3 - MELANOFOR: Osiris Misterleri ve hiyeroglif bilgisi
4- KİSTOFOR: Sosyal Bilimler ve Hukuk
5- BALAHAT: Kimya
6 -ASTRONOM: Astronomi ve Matematik
7 - PROFETA: Felsefe.[2]

İsis misterleri inisiyasyonunda kullanılan Ankh sembolüne birçok Mısır ilahının elinde rastlanmakla birlikte, en çok İsis'in elinde rastlanır. Bu sembole “kulplu haç” (crux ansata) da denilmektedir. Sembolün dairenin altında kalan, Tau adıyla bilinen “T “ kısmı Maya, İnka, Hindu, Çin ve Kalde yazıtlarında rastlanan, birçok alfabede kullanılan bir harftir.[15]

7. Osiris Misterleri

Misterlerin en eskilerinden biri de, Kadim Mısır Tanrısı Osiris' in ölümü, cesedinin parçalanması ve üzüntü içindeki kız kardeşi - eşi İsis'in çevreye dağılmış olan bu parçaları aramasına ilişkin olanıdır. Osiris'in yeniden dirilişi, Kadim Mısır'ın hemen hemen her yanında taraftarları olan bir kültün çekirdeğini oluşturmuştur. İsis ve Osiris'e yönelik ibadet, daha M.Ö. 2400 yıllarında kendini oldukça kabul ettirmişti. Grekler bu kültle M.Ö 6. yüzyılda tanıştıklarında, geçmişinin çok eskilere dayandığını biliyorlardı. Bu kültün M.S. 2. yüzyılda bile hâlâ bir ilham kaynağı olduğunu görüyoruz. Latin yazar Apuleius "Altın Merkep" adlı kitabında, bu ayinlere nasıl inisiye edildiğini coşku içerisinde kaleme almıştır.[5]

Osiris Misterlerinin temel konusu, Osiris efsanesine dayanır. Bu efsane diğer birçok eski Misterlerde ol­duğu gibi kötünün iyiyi öldürmesini ve iyinin yeniden yaşama kavuşmasını işler. Burada Osiris İyi ve Güzel olanın. Kardeşi Typhon ise kötü ve çirkin olanın temsilcisidirler. Böylelikle Osiris Misterleri ölümden sonraki Yaşam - Ruhun Ölümsüzlüğü ve Yeniden Doğuş kavramlarının tümünü ilkel bir biçimde işler. Bunun yanı sıra iyilik ve kötülük arasındaki diyalektik çelişkiyi de ortaya koyar.[2]

8. Serapis Misterleri

Serapis Misterleri olarak anılan tür hakkında çağımıza gelinceye kadar pek önemli bir şey öğrenilememiştir. Osiris Misterleri olarak anılan üçüncü tür ise daha sonra eski Yunan Uygarlık­larında görülmüş olan Dionysos Misterleri ile Elenisis Mister­lerinin temel esinlenme kaynağını oluşturmuştur.[2]

Mısır'ın yerli halkı ile Grek asıllı nüfusunu tek bir ulus haline birleştirmeyi amaçlayan Firavun, ortak bir birleştirici kült düşüncesine karar kılmıştı. Bunu gerçekleştirebilmek için de Mısırlı bir rahip olan Manetho ile Eleusis hieorofantlarından gelen Grek tarihçisi Timotheus'un yardımını istedi. Böylece ortaya, seçilmişlere ifşa edilen gizli öğretileri de içinde olmak üzere, komple bir Serapis kültü çıktı. 'Serapis' adının, Mısır tanrıları Osiris ile Apis'in birleşik adı olan Usire - Hapi'den geldiği sanılmaktadır. İskenderiye kentinde Serapis adına olağanüstü bir tapınak inşa edildi. İnisiyasyon törenleri arasında, ant içme uygulamaları, kutsal yemekler ve doğurganlık, verimlilik ve ahiret konularıyla ilgili ayinler de yer alıyordu. Serapis Misterleri, Ptolemi Hanedanı'nın resmi kültü olarak, M.S. 4. yüzyıla kadar etkinliğini sürdürdü. M.S. 385 yılında, Hıristiyanlık dışı inançları ortadan kaldırmak isteyen Roma İmparatoru Büyük Teodosyus, Serapis'e tapınılmasını yasakladı. Altı yıl sonra fanatik piskopos Teofilus'un yönlendirdiği kalabalık bir grup tapınağa daldı Serapis'in görkemli heykelini kaidesinden kopararak İskenderiye sokaklarında sürükledi ve sonra parçaladı.[2]

9. Hint Misterleri

Hint Misterleri, Güney Asya'da Brahmanizm'in kapsamında oluşturulmuş Antik Çağ misterleridir. Bu misterlerin tarihçesi, M.Ö. 2000 yılına kadar uzanır. Birçok kaynakta anlatıldığı üzere; bu misterlerin inisyasyonları, herkesin yerini bilmediği, bilse de ulaşamayacağı, geçit vermez dağlık bölgelerdeki mağaralarda yapılırdı. Dört derece ya da aşamaya bölünmüş olan Hint Misterleri'nin 1. aşamasına, aday daha sekiz yaşındayken başlanırdı. Rahip olarak yetişecek çocuk, önce bir Brahman tarafından yıllarca eğitilerek hazırlanırdı. 2. derecenin inisyasyonu, yeterince eğitim ve öğrenim görmüş olan adayın gençlik çağında uygulanırdı. 3. dereceye, inisiye ancak yetişkin yaşa geldiğinde başlanırdı. 4. ve son derece ise yaşlılık döneminde alınabilirdi.[16]

10. Mithra Misterleri

Mitra, Eski İran dinlerindeki Işık Tanrısı ya da Güneş Tanrısı'dır. Antik kültürlerde, "sol eliyle boynuzlarını kavrayarak dizinin altına çökertmiş olduğu bir boğanın boğazına sağ eliyle bir hançer saplamakta olan genç bir adam" şeklindeki bir heykel ile betimlenmiştir. Bazı kaynaklara göre bu misterleri Zerdüşt oluşturmuştur. Bazılarına göre ise bu misterler, Zerdüşt'ün yaşamış olduğu dönemden çok daha eskidir; ancak Zerdüşt'ün ilkelerinden esinlenilerek değişime uğratılmıştır.

Eski Misterler'in birçoğunda olduğu gibi, Mitra Misterleri'ndeki inisyasyon, mağaralarda yapılırdı. Yedi aşamaya bölünmüş olan bu süreçten önce aday birtakım sınavlardan geçirilir, olumsuz tutkuları bulunmayan temiz ve iyi yürekli bir kişi olduğu güvencelenir, uzunca bir süre oruç tutması istenirdi. İnisyasyona başlanırken de su ve ateş ile arındırılırdı. Mağaralardaki inisyasyonun evreleri, öncelikle korkutma ilkesi üzerine kuruluydu. Yedi aşamalı inisyasyondan sonra inisiyeye gizli ve kutsal sözcükler öğretilir, bundan sonra ise, bilimsel ve sezgisel öğreti aşamalarına geçilirdi.[17]

Roma döneminde yalnızca askerlerin gizlice ibadet ettiği Mithraizm'e ait bu dine girenlerin yemin ederek başladığı sınavlar ve alınan dereceleri anlatan ve sadece Floransa'da bulunmuş olan tek bir papirüste

“Yeri gökten, ışığı karanlıktan, günü geceden, dünyay kaostan, hayatı ölümden, doğmayı bozulup çürümekten ayıran Tanrı adına, iyi niyet ve doğruluk İnancımla söz veririm ki. Çok saygı değer Peder (baba) serapion ve çok saygıdeğer ve çok aziz Hereaut Ka tarafından oluşan ilhamla ve açıklanan Misterlerin sırrını, beraber inisiye olduklarımla ve sevgili kardeşlerimle birlikte saklamaya söz veririm. Yeminime sadakatim bana yararlı olsun, fakat boşboğazlık edersem felaket getirsin.”

şeklindeki yemin yer almaktadır.[18]

11. Eleusis Misterleri

"Eleusis Misterleri", “Eleusis Gizem Dinleri” olarak da ifade edilen bir külttür.[19] "Eleusis" ya da "Lepsina" misterleri, Misterlerin en ünlüsüdür.[9] Eleusis'te bir Demeter tapınağı vardı. Bu tapınak, inançlılardan büyük saygı görüyordu. Demeter'e tapınma, tüm Attika'da yaygındı. Bu saygı, giderek Orpheus'çuluğun da etkisiyle bir dinsel devinime dönüşmüş ve böylece Eleusis misterleri ortaya çıkmıştır.[7] Devlet kontrolünde, Attika'daki Eleusis'te daha ziyade Demeter, kızı Persephone ve Dionysos onuruna tesis edilmiştir.[19]

M.Ö. 6. ve 7. yüzyıllarda Antik Yunan'da “Misterler Ekolü” vardı. Plotinus'un öğretisi de Eleusis'inki (Elozis) gibi Misterler Ekolüne bağlıydı. Elozis tapınağı, “İyonya” diye adlandırılan bölgedeydi (bugünkü İzmir ve Ege kıyıları). Burada yaşayan halk, Helenlerdi.[9] Onlar, gerçeklerin ve dini doktrinlerin herkese verilmemesi gerektiğine inanıyorlardı. Onlara göre kutsal şeyler kutsal insanlara gösterilir. Mistik ve inisiye deneyimlerini sanat, felsefe ve misterler sayesinde biliyoruz. Böylece Pythagoras, Herakleitos, Parmenides ve Eflatun gibi filozoflar eşyanın ilkelerini gizliyorlar ve gerçeği sembol ve alegori şeklinde aktarıyorlardı.[9]

M.Ö.3. yüzyılda Yunan rûhuna yabancı Doğu dinî düşüncelerinin tehditleriyle sarsıldı. İmparatorlukta doğu dinlerine ve kültürlerine büyük hoşgörü ile bakılmaya başlandı. Özellikle Mısır dinî düşüncesi bunların en başında geliyordu. Mitrayik sırlar ve mister dinleri de en yüce erdemler olarak görülüyordu. İnsan ve kozmosun açıklanmasında M.S.1.yüzyılın düşünürleri doğu Akdeniz'in rasyonel olmayan bazı doktrinlerine başvurmak zorunda kaldılar. Bu yüzden söz konusu bu dönemde Gnostikler, Yeni-Eflatuncular ve Hermesçileri birbirinden ayırabilmek bir hayli güçleşti.[20]

Yunan filozoflarının hemen hepsi de Elozis misterlerine inisiyeydiler. Onlara göre "gerçek", çok büyük gayretler ve özveri karşılığında elde edilirdi. Mânevî gerçekleri keşfedenler onları layık olmayan kimselere açmamalıydı. Bu anlamda, bu gizli gerçeklerin cahiller tarafından kötü amaçlar için kullanılma tehlikesinden kaçınmış oluyorlardı. Misterler ekolüyle aynı görüşte olan Plotinus da felsefesinde inanlara içsel gerçeklerini keşfederek huzura ve mutluluğa kavuşma yolunu gösterirdi.[9]

Bu mister inançlar, sembollere dayandığı için ve gizlilik ve ketumiyet hakim olduğu için kültürleri hakkında pek açık bilgiler mevcut değildir. Bu inancın Küçük Asya'da eski dönemlerden beri var olduğu, Trakya üzerinden Yunanistan'a yayıldığı ve bu inanç ile ilgili ölen insanın, öteki dünya diye adlandırdığı yerde tekrar yasamaya devam etmesidir. Bu ölüm sonrası yasamın adı, "Kistamüsika"dır. İnanç ve ibadetlerinde "Kistamüsika" önemli rol oynar. Bütün sikkelerde bu ritüellerini tasvir etmişlerdir. Bütün sikkelere sepet taşıyan manasına gelen"Kristafol" ismi verilmiştir. Bu sikkeler M.Ö. 3. ve 2. yüzyılda önemli rol oynamışlardır. Roma imparatorlarından Hadriyanus döneminde M.S. 2. yüzyılda önemli bir inanç olarak varlığını sürdürmüştür.[21]

Eleusis ayinleri, ilkbahar başlangıcında ekinler olgunlaşırken yapılırdı. İnisiyasyonun bu ilk etabı hakkında, Atina'nın banliyölerinden Agrai'de yapılması dışında pek bir şey bilmiyoruz. Ulusal bir öneme sahip olan Asli M isterler ise, altı ay sonra Eylül sonlarında başlar ve 14 gün sürerdi. Bu süre içerisinde, site devletler arasındaki tüm sürtüşmelere son verilirdi. Misterlere, son zamanlara kadar sadece, Grekçe konuşan ve sosyal hakları ellerinden alınmamış olan Grekler kabul ediliyordu. Adaylara, mistagoglar denilen manevi veliler tarafından talimat verilirdi. Adaylar da her türlü et, balık, sarımsak, fasulye ve nar yememek, cinsel ilişkiden uzak durmak ve konuşmaktan olabildiğince kaçınmak suretiyle kendilerini hazırlarlardı.

Sonbahara rastlayan dolunaydan iki gün önce, adaylar Eleusis'e giden bir alaya katılırlar ve içinde bazı nesnelerin saklandığı sepet veya sandıklarla geri dönerlerdi. Bu sepet veya sandıkları törenle Atina'daki bir tapınağa yerleştirirlerdi. Bu ayine, "söz edilmemesi" ya da "gereken şeylerin taşınması" anlamlarına gelen "arretophoria" adı verilirdi. Bu nesnelerin ne olduğunu açıklamak kesinlikle yasak olduğundan, bunların içeriğine ilişkin hiçbir bilgimiz yoktur. Bazı kişiler, misterlerin anahtarlarından birini temsil ettiklerine ve derin bir mistik anlam taşıdıklarına inanılan bu nesnelerin, canlı yılanlar, çam veya köknar kozalakları, mısır başakları ya da Demeter ile Kore'nin heykelcikleri olabileceklerini öne sürerler.

İki gün sonra adaylar deniz kenarına inerler, önce yanlarına aldıkları domuz yavrularını suda yıkarlar, sonra da kendileri denize girerlerdi. Domuzlar kurban edilir ve kanları adayların üzerine serpilirdi. Bunu izleyen önemli bir aşama da, Atina'dan tekrar Eleusis'e yürünerek, kutsal nesnelerin huşu içerisinde Ana Tapınak'a iade edilmesini ve İnisiyasyon Salonu'nda nihai ayinin uygulanmasını kapsardı. Telete, yani 'tamamlama' denilen bu inisiyasyon, Demeter Tapınağı' nın iç kısmında yapılıyor ve hierofant (kutsal şeyleri ifşa eden) adı verilen, üst düzeyden rahiplerce yönetiliyordu. Bu noktada nelerin olup bittiği konusunda hemen hemen hiçbir şey bilinmediği gibi, ortaya atdan iddialar da oldukça çoktur. [5]

Dine giriş ya da dinin sırlarına katılma törenleri ve arınma ayinleri, belli zamanlarda yapılırdı. Mağaralarda okunan dualar ve Demeter'le ilgili temsiller, bu dinin en önemli gerekleri arasındadır. Temsiller arasında en belirleyici olanı, Zeus'la Demeter'in birleşmesini gösteren temsildi. Bu yolda Eleusis misterleri, Eskiçağ'da tiyatronun gelişmesi yönünde çok önemli katkılarda bulunmuştur.[7]

12. Druid Misterleri

Druid, Kelt çoktanrıcılığında genellikle Alplerin kuzeyinde ve Britanya Adaları'nda var olan antik Kelt topluluklarındaki rahip sınıfı. Druid uygulamaları Yunanların "Keltoi" ve "Galatai" Romalıların "Gaul" dedikleri tüm yerli kabilelerin kültürünün bir parçasıydı. Druidler rahiplik, şifacılık, bilim ve büyü gibi görevleri kendilerinde bir araya getirmişlerdi.[22] Bazı antik çağ yazarları Druidlerin ayrıca insan kurban edildiği törenleri de yönettiklerini yazmaktadırlar.

Toplumsal statülerinin ötesinde Druidler'in en büyük işlevi gerek dini gerek toplumsal alanda büyük bilgi sahibi olmaları ve bunu yeni nesillere de aktarmaları idi. Kelt ülkesinin bir çok bölgesinden, tanınmış Druidler'den eğitim almak üzere bir çok öğrenci gelirdi. Bu özelliklerinden ötürü ola gerek, Pomponius Mela Druidler'i “Magistri Sapienti” (Bilgeliğin Üsdatları) olarak adlandırır.

Druid öğretisinin temeli olan erginleme idi. Druidler'in yanına öğretiyi öğrenmek ve yetişmek için gelen adaylar belli sınavlardan geçerler, diğer erginlenmeye dayalı öğretilerde olduğu gibi ölüm ve yeniden doğma sembolizmi ile derece atlarlardı. Orta Çağ boyunca varlığını sürdürecek şövalyelik kurumunun da kaynağını Druid öğretilerinden aldığı düşünülmektedir. Strabon, Druidler'in ruhun ölümsüzlüğüne olan inançları ilginç bir açıklama yapmakta ve Druid inançlarına göre “Evrenin ve insanların ruhunun yok edilemez, hatta zaman zaman ateş ve su galip gelse de” şeklinde inanıldığını belirtmektedir.

Ruhun ölümsüzlüğüne olan inançları, daha önce de belirttiğimiz gibi Druidlerin antik yazarlar arasında, Pythagorasçı olarak tanınmalarına neden olmuştur. Hallstatt döneminde, Keltler'in Grekler ile ilişkileri olsa da Druid öğretisi ve Kelt inançları Pythagorasçılık'tan farklıdır. Diodorus'a göre ise Druidler “filozof ve teologlar”dır. Aynı zamanda tanrılar ile iletişim kurma yeteneğine sahiptirler. [23]

13. Odin Kültü

Adı, eski İskandinav dilinde "Óðinn" olan Odin, İskandinav mitolojisinde ve paganizminde en büyük tanrıdır. Cermen mitolojisi'nde bulunan Woden ve Wodanaz ile benzerlikler gösterir. Odin'in adı, "tahrik", "hiddet" ve "şiir" anlamlaına gelen "óðr"dan gelmektedir. İskandinav panteonundaki diğer birçok ilâhî varlık gibi karmaşık bir rol üstlenir. Savaş ve bilgelik tanrısıdır. Ayrıca büyü, zafer ve av tanrısı olarak bilinir. Güneş ve Kelt haçı ile sembolize edilir.

Odin'in Asgard'daki salonu Valaskjalf'ta tahtı "Hlidskjalf" bulunur. Bu tahttan dokuz diyarda olan tüm olayları gözler. Ayrıca yeryüzüne ve gökyüzüne hakimdir, gerektiğinde kartala dönüşebilir. Odin'in sadece güneş gibi parlayan tek bir gözü vardır. Diğer gözünü "Bilgelik Kuyusu"ndan içebilmek için feda etmiş ve sonsuz bilgi elde etmiştir. Habercileri Valkyrie'ler ölü savaşçıların ruhlarını Valhalla'ya taşırlar. İngilizcede Çarşamba) günü anlamına gelen "Wednesday", "Woden's Day" (Odin'in Günü)'dan gelmektedir.

Odin'in hiç hedefini ıskalamayan mızrağı Gungnir, her 9. gecede yeni 8 yüzüğü ortaya çıkran yüzüğü Draupnir ve 8 ayaklı atı Sleipnir'dir. Sleipnir suda ve karada gidebilir ayrıca2 kuzgunu vardır. Bu kuzgunlar ona dünyadan haberler getirir. Kuzgunlardan birinin adı "Huginn" ve diğerinin adı "Muninn"dir.Ayrıca yanında Freki ve Geri adında iki tane kurt eşlik eder.

Odin, Kuzey mitolojisinin Zeus'u denilebilcek bir tanrıdır. Eşi Frigg'den olan çocukları, Balder, Hod Bragi ve Hermod, tanrıça Jord'dan olan çocuğu Thor ve dev Grid'den olan çocuğu da Vidar'dır. Buda, ona yeni bir unvan kazandırır, Bu, "Tanrıların Tanrısı"dır. Elindeki mızrak ise yine 9 ya da 7 gün asılı kaldığı kuzey mitolojisin gerçekleştiği yerin yaşam ağacında "rune"leri öğrenmesi sonucu kurtulduğunda kopardığı bir daldan yapılmıştır. Ragnarok günü geldiğinde Fenrir, Odin'i öldürecektir.[24]

14. İslam Mistizmi

İslam anlayışında “tasavvuf” ile bilinen yaklaşım, batı düşünce tarihinde “mistisizm” olarak karşılık bulur. Bu kelimenin de Eleusinian misterleriyle ilgilenme sonunda ortaya çıktığı öne sürülür. Misterlerin rolü, insana eşyanın içine ait içrek ve ilâhî bilgileri kazandırmak ve insanı yeniden sonsuzluğa kavuşturmaktı. Bu nedenle mistiğin objesi zamana ait dünyadan, zaman dışı dünyaya, sonsuzluğa geçmek, kısaca, Tanrı'yı doğrudan doğruya kavramak ve O'na kavuşmaktı. Bu amaçla kullandıkları metot da “sülük merasimleri” idi. Sâlik, bu misterler ve bunlarla ilgili merasimler yolu ile“kutsal mahrek” olarak bilinen “Zekâ”ya kavuşmuş sayılırdı. Bundan ötürü de bu misterleri yoldaş olmayanlara söylemek kesinlikle yasaktı.[1]

15. Kaynaklar

[1] Prof. Dr. Belkıs Temren, "Tasavvuf ve Bektaşilik Üzerine Bir Değerlendirme", hbvdergisi.gazi.edu.tr/ui/dergiler/40-199-210.pdf
[2] Adnan Duatepe, "Osiris", historicalsense.com/Archive/Osiris3.htm
[3] Ergün Candan, "Antik Mısır Sırları", Sınır Ötesi Yayınları, ISBN: 975-8312-24-3.
[4] hurriyet.com.tr/magazin/astroloji/okuma/okuma46.asp
[5] spiritualizm.com/makaleler/igm119.html
[6] Metin Bobaroğlu, "Simge Kavramı ve Simgesel Düşünme", Anadolu Aydınlanma Vakfı, s.8.
[7] Afşar Timuçin, "Düşünce Tarihi", Bulut Yayınları 3. Basım, 2000, s. 155-179.
[8] mason-mahfili.org.tr/sozluk/kelime/eski-misterler-antik-misterler.html
[9] Turgut Özgüney, "Plotinus (M.S. 203-270)", Anadolu Aydınlanma Vakfı, Sayı:4, Eylül 2010, s.1.
[10] mason-mahfili.org.tr/sozluk/kelime/adonis-misterleri.html
[11] mason-mahfili.org.tr/sozluk/kelime/attis-atys-misterleri.html
[12] tr.wikipedia.org/wiki/Attis]http://tr.wikipedia.org/wiki/Attis
[13] belgeler.com/indir?id=3b5&key=cc050f891b81809a1fb60b8aeb06c481
[14] butunmedyumlar.com/hermetistler.htm
[15] tr.wikipedia.org/wiki/Ankh]http://tr.wikipedia.org/wiki/Ankh
[16] mason-mahfili.org.tr/sozluk/kelime/hint-misterleri.html
[17] mason-mahfili.org.tr/sozluk/kelime/mitra-misterleri.html
[18] "Mithracılığın Tarihsel Kökleri ve Günümüzdeki Etkileri", Mayıs-Haziran-Temmuz 2011, Yıl:6, sayı:50, s.17.
[19] Prof. Dr. Oğuz Tekin, "Hellen ve Roma Tarihi", Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2011, s.52.
[20] Mahmud Erol Kılıç, "Ebu'l-Hukemâ: Hikmetin Atası", Divan, 1988, sayı:2.
[21] Yrd. Doç. Dr. Yüksel GÜNGÖR (Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi), "Bergama Krallık Kültü", Bergama Belleten 14, Bergama Eylül 2005, s.53-54.
[22] tr.wikipedia.org/wiki/Druid
[23] hermetics.org/Druidler.html
[24] tr.wikipedia.org/wiki/Odin
[25] Gizli İlimler Kütüphanesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yukarı Git