1 Ocak 2016 Cuma

HAKKIMDA


Tam şu anda dünyanın üzerinde savaş ve şiddet var
Ve her şey karanlık görünüyor.
Ama aynı zamanda sakince ve sessizce bir şeyler oluyor
İçsel bir devrim gerçekleşiyor
Ve bazı bireyler yüksek ışığa çağırılıyor.
Bu sessiz bir devrim.
İçerden dışarıya. Zeminden yukarıya.
Bu Küresel bir operasyon.
Ruhsal bir komplo.
Gezegendeki her ulusta uyuyan hücreler var.
Bizi TV’lerde görmezsiniz.
Bizi haberlerde okumazsınız.
Bizi radyolarda dinlemezsiniz.
Biz övgü, onur aramıyoruz
Üniforma giymiyoruz.
Her şekilde, her büyüklükte, her renkte ve stilde geliyoruz.
Çoğumuz isimsiz çalışıyoruz
Her ülkede ve dünyanın her kültüründe
Sahnelerin arkasında sessizce çalışıyoruz
Büyük ve küçük şehirlerde, dağlar ve vadilerde,
Çiftliklerde ve köylerde, kabilelerde ve uzak adalarda.
Sokakta herhangi birimizin önünden geçebilirsiniz
Ve fark etmezsiniz bile
Tanınmadan çalışıyoruz
Perdelerin, sahnelerin arkasında kalıyoruz
Övgüyü kimin alacağıyla ilgilenmiyoruz
Sadece işlerin yapılmasıyla ilgileniyoruz
Zaman zaman sokakta birbirimizi fark ederiz.
Sessiz bir onaylama verip yolumuza devam ederiz
Gün boyunca normal işlerimiz varmış gibi yaparız
Ama gerçek işimiz bunların arkasında gerçekleşir.
Bazıları bize Bilinç Ordusu der
Zihinlerimizin ve kalplerimizin gücüyle
Yavaşça yeni bir dünya yaratıyoruz.
Merkezi Ruhsal Zekadan gelen emirlerimizi
Tutku ve sevinçle izliyoruz.
Hiç kimse bakmıyorken,
Yumuşak, gizli sevgi bombaları atıyoruz
Şiirler ~ Kucaklamalar ~ Müzik ~ Fotoğraf ~ Filmler ~ Şefkatli sözler ~
Gülümsemeler ~ Meditasyon ve Dua ~ Dans ~ Sosyal eylemcilik ~
Websiteleri ~ Bloglar ~ Gelişigüzel nezaket eylemleri…
Her birimiz kendimizi kendi eşsiz armağanlarımız ve yeteneklerimizle
Eşsiz bir şekilde ifade ediyoruz
Dünyada görmeyi istediğiniz değişim olun
Kalplerimizi dolduran özdeyiş budur
Bunun gerçek dönüşümün gerçekleştiği tek yol olduğunu biliyoruz
Tüm okyanusların birleşik gücüne sahip olduğumuzu
Sessizce ve alçakgönüllülükle biliyoruz
Çalışmamız yavaş ve çok özenli
Dağların oluşması gibi
İlk bakışta görünür bile değil
Ve buna rağmen tüm tektonik levhalarıyla
Gelecek olan yüzyıllara ilerleyecek
Sevgi 21 nci yüzyılın yeni dinidir
Yüksek eğitimli bir insan olmanıza gerek yok
Ya da anlaşılacak olağandışı bilginiz olmasına
Bu, kalbin zekasından geliyor
Tüm insan varlıklarının zamansız tekamülsel nabız atışına gömülmüş.
Dünyada görmeyi istediğiniz değişim olun
Hiç kimse bunu sizin için yapamaz
Bizler şimdi askerler topluyoruz
Belki bize katılırsın
Ya da zaten katılmışsındır.
Kapı açık
Hepimiz hoşgeldik



 Uzaylılar dünyamızı çok eski çağlardan bu yana gözlemliyorlar, bizler teknolojinin gelişmesiyle bazı şeylerin farkına varır olduk ve kanıt toplamaya başladık. Bugün herkesin elinde dijital kameralar,kameralı telefonlar var. Tüm Dünya genelinde sivil halktan gelen,çok ciddi görüntüler var. Arkeolojiden dünya ve insanlık tarihine, dinler ve mitolojiye kadar birçok noktada galaktik varlıklarla ilgili pek çok şey bulmak mümkündür. Binlerce yıldır ziyaret ediliyor, inceleniyor hatta kontrol altında tutuluyoruz. Mayalardan Avustralya yerlilerine Aborjinlerden Afrika'daki Dogonlara, İnka uygarlığından, Kızılderililere, Nazilerden, 1947 Roswell olayına kadar tonla tarihsel döküman içerik kitap ,belge, bilgi ve kayıt internette de mevcut.
Bu evrende yalnız olmadığımız gerçeği milyonlarca açık fikirli insan tarafından ilgisiz bırakıldı. Dünya'da o kadar çok kanıt var ki, % 1'inden azı bile gerçek olsa,mevcut paradigmayı çökertecek,ve tüm gezegeni değiştirmeye yetecek kadardır.. Ufoloji bir bilimdir, saçmalık değildir. Ufoloji ile uğraşanlar arasında seçkin bilim adamları hatta din adamları bulunmaktadır. O yüzden bu işle uğraşan insanlar bilgisiz ve cahil değildir, yalnızca varoluşa bilimsel olarak bakmaya çalışan, kutsal kitaplardaki bilgilerin yeterli olmadığının farkında olan, bağımsız ruhlu, araştırmacı, teorisyen insanlardır. İstanbul'un merkezine bir uçan daire inse ne olur ? Belki de insanlar korkar ya da ona saldırır. İnsanlar ruhsal olarak hazır olduklarında kendilerini göstereceklerdir.
Uzaylıların varlıklarından şüphe edenler veya onların "Cinler" olduğunu düşünenler binlerce yıl önceki uzaylıları gösteren mağara resimlerini, Hristiyanlıkta, diğer semavi dinlerde geçen Ufo izlerini de incelemeliler. Artık günümüzde internet gibi güzel ve kullanışlı bir teknoloji var ve binlerce resim,video,argüman bulunmakta. Her şeyi cinlere atfeden, bilimsellikten uzak bakış açıları yanlıştır. Yıllardır ciddi bir araştırma yapmadan Ufo'lara ve uzaylılara çamur atmak doğru bir davranış değildir. Kuran-ı Kerim de detaylı bilgi verilmediğini biliyoruz.Araştırıp öğrenmek bize yaratıcının verdiği bir görevdir. Ufoloji çok sulandırılan bir konu olduğu için ciddi araştırmalar yapılmalıdır.
Uzaylıların cinler olduğunu düşünüp savunanlar oluyor,onlara sorarım,bu durumda cinler uçan bir daire mi kullanıyor? Ya da düşen araçlar var, içinden ölen varlıkları çıkarıyorlar, otopsi yapıyorlar. Cinler de ölüler gibi somut olarak görülüyor mu, içi dışı deşilip, otopsi yapılıyor mu? Dünya egemenlerinin kemik kadrosu üst düzey yöneticiler birbirlerine olan sembolik düşmanlıklarına rağmen uzaylılar konusunda ortak bir gizlilik sürdürüyor,sadece ucundan azıcık politikasıyla zaman zaman yüzeysel bilgiler veriyor. Daha bir kaç yıl önce CIA Roswell kasabasına düşen gemi olayını belgelerle doğruladı. Aynı şekilde FBI elindeki belgelerin bir kısmını yayınladı. Halen günümüzde milyonlarca insan gözlem yapmakta ve delil toplamakta,bunların içinde yüksek rütbeli savaş pilotları ve sivil pilotlarda var,pilotlar günlük sağlık kontrolünden geçen akıl sağlığı yerinde insanlardır ve onların verdikleri bilgiler çok önemsenir,genelde işlerini kaybetmemek için emekli olana kadar konuşmazlar.
Çoğu dünya ülkelerinde ifşaat var,bir çok ülke ellerindeki bilgilerin bir kısmını halkla paylaştı,halen zaman zaman görseller halkla paylaşılıyor,bilinçaltı hazırlık projesi çok uzun zaman önce başladı,izlediğimiz uzaylı filmlerinde subliminal mesajlar var zaten,fakat insanlar günlük hayatlarında o kadar monotonlaşmış ki diziler, yarışmalar ve bunlar gibi bir çok şeyle algıları kontrol altında tutuluyor , düşünmekten,araştırmaktan uzaklaştırılıyor.
Kur'an'ı referans alırsak ta, cin,şeytan ve meleklerle ilgili yüzlerce ayet var ve hepsinin isminden ayan beyan bahsedilirken, bazı ayetlerde göklerdeki canlılardan bahsediyor. Böyle ayetlerden onlarca var. Kim bu göklerdeki canlılar? Yalnızca kuşlar mı? Ayrıca bugüne kadar anlatılan ufo olaylarında hiçte insanları dinden uzaklaştırmak için yapılan bir görüşme anlatılmamış. Ufoloji ile uğraşan insanlara deli gözüyle bakanlar,inanmayanlar veya dünya dışı varlıkların hala " CİN" olduğunu düşünenler bunca fiziksel kanıt ve görsel belgelere karşın; hala bunları yetersiz buluyorlarsa onlar için bir süre daha kuşkuları içinde ya da önceden inandıkları doğmalarıyla baş başa kalmaları herhalde en yararlı tutum olacaktır,çünkü kendileri için gelişim yolu budur. Saygılar..

GÖZLEM DENEYİMLERİM


EN UZUN SÜRELİ UFO GÖZLEMİM

Resim temsilidir, canlandırma amaçlı gördüklerimin birebir aynısını yaptım..



Bu gözlemimde gördüğüm Ufo, benim birsürü paralar harcayıp, kameralar, dürbünler, gece görüş cihazı, fotoğraf makinesi alıp bir ekipman kurmama ve artık çekimlere başlayıp, eylem adamı olmama neden olan Ufo olmuştur.
Herşey 2005 yılının Şubat ayında karlı ve sisli bir Ankara gecesinde başladı, gece saat 3:35 de bilgisayarımın başında Ufo videolarını izliyordum, o sene dünya genelinde kaydedilmiş görüntüleri inceliyordum, odamda birkaç sigara içtikten sonra içerinin duman altı olduğunu fark ettim ve camı açıp biraz havalandırmak istedim, o anda sigaramın son dumanı da ağzımdaydı ve dışarı doğru üflemek istedim. Dumanı camdan dışarı, yukarı doğru üflemek için kafamı kaldırmamla bu gemiyi görmem bir oldu.
Havada asılı duruyordu. O an çok kısa süreli bir şok yaşadım, hiç kımıldamadım sadece seyrettim. İnanın böyle gözlemlerde insan gerçekten ne yapacağını çok şaşırıyor, hatta bazen o an sağlıklı düşünemezsiniz, sadece gördüğünüz anda yaşadıklarınıza, hissettiklerinize odaklanırsınız. Ben hayatımda en çok bu Ufo'yu gördüğümde etkilenmiştim, insana inanılmaz bir huzur veren görüntüsü vardı, bir insana aşık olduğunuzda ve onu gördüğünüzde hissettiğiniz duyguları bilirsiniz, içiniz içinize sığmaz hani, duygu patlaması yaşarsınız, bu o duygulardan da güzel ve de yoğun bir duyguydu benim için, hayranlıkla onu izlerken kısa süreli şoktan kurtulup mantıklı düşünmeye çalıştım, amacım görüntü almaktı, fakat hayatımda hiç çaresiz kalmadığım kadar çaresizdim o an, evde yalnızdım o gemiyi gösterebileceğim başka kimse yoktu. Hemen koştum içerden telefonumu kaptım, telefonun kamerası ile onu görüntülemek istedim, fakat telefonum eski, bir metreyi zor gösteren dandik bir telefondu, o yıllar için kullanışlıydı tabi ama o gece çöpe atmak istedim, çünkü hiçbir işe yaramadı. Bir çözüm üretmeye çalışıyordum, o gemiyi mutlaka videoya çekmeliydim, ama yerimde kıvranıp durdum öylece. Eğer gecenin o saati olmasaydı belki bütün komşularımı tek tek yoklar, bir fırsat yaratırdım, ama olmadı, sadece gördüklerimle kaldım.
Hayatımın en uzun gözlemini yapacağımın farkında olmadan camın arkasından onu seyretmeye devam ettim. Gemi inanılmaz güzeldi, çok alçaktaydı ve yerden yüksekliği 20 katlı bir apartmandan daha fazla değildi. Onu daha dikkatli izlemek için üstümü sıkıca giyinip arka bahçeye çıktım ve seyretmeye başladım. Saat 3:45 olmuştu, aradan on dakika geçmesine rağmen hala aynı yerinde durması beni çok sevindiriyordu, izlemeye devam ettim.
Gemi durgun bir suyun üstünde hafifçe aşağı, yukarı, sağa,sola salınan bir tekne gibi yumuşak hareketlerle yer değiştirmeye başladı. Boyutu tahminim en az 25-30 metreydi. Şekli Kumburgaz ufosu ile çok benzerdi ve geminin üst kısmındaki metalik yansımayı çok rahat görüyordum, tamamen metalik yapıdaydı, etrafını çevreleyen kırmızı, mavi, turuncu, sarı, mor ışıklar vardı ve bu ışıklar senkronize bir şekilde yanıp sönüyordu, fakat öyle bir yanıp sönüyordu ki sanki onlar ışıldayan lambalar değil de bir yıldızın parıldaması gibiydiler, yıldıza baktığımızda gördüğümüz ışığın titremesi gibiydiler, bunu düşündüğüm an birşeyi fark ettim, gemi resmen yıldız taklidi yapıyor ve yıldız gibi görünmeye çalışıyordu, bundan kesinlikle eminim, taklit konusunda ne kadar usta olduklarını bilenler bilir. Ben gemiye çok yakın olduğum için tüm detaylarını görüyordum ama eminim 2-3 km uzaktan onu gören bir insan yıldız zanneder ve ikinci kere bakmazdı. Gemi kendini istese farklı şekilde kamufle edebilir görünmezlik teknolojisini kullanabilirdi, bu teknolojiye sahipler, ama o yıldız gibi davranıyordu, en çok ilgimi çeken ayrıntı bu olmuştu.
Geminin etrafını çevreleyen o ışıkların dışında birde orta katmanında inanılmaz bir ışıma vardı, Bu ışıma çok farklıydı, üzerindeki bir lambadan değil gövdeden gelen bir ışımaydı bu. Şimdi S4 Bölgesinde resmi tanık olarak uzun süre görev yapmış olan Fizik Mühendisi Bob Lazar'ın söylediklerini daha iyi anlıyorum. Gemiden resmen foton yayılıyordu, gemiden enerji yayıldıkça etrafındaki gaz ışık yayıyordu, yıldırımın görünmesiyle aynı sebepten dolayı. Buna şahit olmak muhteşemdi. Orada ne yapıyordu ? Neden gelmişti ? Bunları düşünmeye başladım, bir anlam veremiyordum aptal bir surat ifadesiyle izlemeye devam ediyordum ki birden durum daha heyecanlı bir hal aldı, geminin içinden bir ORB (Gözlem Diski ) çıktı, o anı tırnaklarımı yiyerek izledim. Orb yaklaşık bir metre çapındaydı, küre şeklinde bir plazma yavaşça aşağıya doğru kontrollü bir şekilde inmeye başladı, o an geminin tam olarak neyin, nerenin üzerinde asılı durduğunu görmeye, hesaplamaya çalışıyordum, ama birşey anlamıyordum, ormanın dibinde ağaçların üzerinde öylece duruyordu, ama o boşuna gelmemişti, orada mutlaka onu çeken bir şey vardı. Fay ve Ley hatlarıyla ilgili uzun süre yaptığım araştırmalar gelmişti aklıma, belkide o noktada bizim algılayamayacağımız bir şekilde açığa çıkan bir enerji vardı ve ondan faydalanmak ya da o enerji üzerinde bir çalışma yapmak istiyordu bilemiyorum. Gözlem diski yavaşça aşağı indikten sonra ağaçların arasında yerde deli gibi dolanmaya başladı, ağaçların sık olmasından dolayı onu net göremiyordum ama gecenin karanlığında yerdeki karın etrafı biraz daha görünebilir kılmasından dolayı az çok görebiliyordum. Tüm bunlar olurken aradan bir buçuk saat geçmişti, bu süreyi düşündükçe daha derin düşüncelere dalıyordum, aklıma onların zaman dilimi ile bizimki acaba aynı mı düşünceleri geliyordu, mutlaka farklılık var, bu konuda bir şey bilemem tabi, ama zaman onlar için çok daha yavaş akıyorsa o bir buçuk saati acaba kaçla çarpmak gerekiyordu, acaba onların zamanına göre ne kadar süredir oradaydı? 4-5 saat? bir gün? kim bilir.. 
O soğukta dişlerim birbirine vura vura gemiyi izlemeye devam ettim, neredeyse iki saat olmuştu, orb' u da artık göremez olmuştum, ama orada sabaha kadar bekleyebilirdim, ne uyku ne dünyevi işler o an umrumda bile değildi. Fakat sürpriz bir gelişme ile her şey aniden bitmek üzereydi. Çok yoğun bir sis bastı, Ankara'nın Or-An sitesini bilen bilir, neredeyse Elmadağ ile aynı seviyede ve Ankara'nın en yüksek yerleşim yerlerinden biridir. Görüş mesafem bir metreye kadar düştü, hatta bir ara elime baktım kendi elimi bile zor görüyordum, o derece yani. Belki o gemi sabaha kadar saatlerce orada durdu bilemiyorum ama net 2 saat gözlemledim. Sis her şeyi berbat etmişti, yapacak bir şeyim yoktu, çaresizce eve geçtim ve düşüncelerin içinde kaybolup gittim, onu görmenin mutluluğu ile ne yaptığını neden geldiğini bilememenin arasında garip duygular içindeydim. Ertesi gün uyanır uyanmaz Orb'un dolaştığı her yeri didik didik santim santim saatlerce inceledim, ama bir şey bulamadım tabi. Onu buraya çeken şey her ne ise umarım tekrar buna vesile olur.
Göklerden gelip göklere dönenlere ilelebet sevgi ve selam..


EN ÖNEMLİ GÖZLEMİM

Resim temsilidir, canlandırma amaçlı gördüklerimin birebir aynısını yaptım..

Yıllardır bu konuların içinde olan biri olarak şimdiye kadar sizlere kendi gözlemlerimle ilgili bir şey anlatmamıştım, zaman zaman sizlerle bu gözlemlerimi de paylaşacağım. Tüm detaylarıyla yaşadığım her şeyi kendim hazırladığım temsili bir resimle anlatmaya çalıştım.

Hayatım boyunca yüzlerce ufo gördüm. Bunların çoğunluğu ORB'lar, yani " gözlem diskleri ". Bu ORB'lar sürekli semalarda olduğu için çok fazla gözlemleme şansım oldu, çünkü aktif bir gözlemciyim, sürekli gökyüzünü gözlemlerim ama gözlemlediklerimin içinde küçük - orta ve büyük sınıf gemiler de vardı. Gördüklerimin arasında bir tanesi var ki, onu gördükten sonra bir ay süreyle psikolojim bozuk gezdim, hatta odama kapandım. Hayatımın en uçuk gözlemiydi ve gördüğüm en büyük gemiydi. Temas 2012'de Ankara'nın dağlık bir bölgesinde gerçekleşti. Bazen geceleri uyumam ve çoğu zaman sabahlarım, sabahladığımda da herkesin en derin uykuda olduğu saatlerde balkona çıkar gözlem yaparım. Evim ormanın dibindedir ve etrafımın büyük bir kısmı bakir alandır. Bir gece yine kendi özel uğraşlarımla sabahlarken saat 5 civarı her şeyi bırakıp kahvemi alıp gözleme çıktım. Yanımda gözlemde kullandığım kameram da vardı, tripodum, kameram ve dürbünüm ile birlikte hazır bekliyordum, ortalıkta sadece kuşların tatlı cıvıltısı vardı, bir tek onlar uyanmıştı, etrafta başka hayvan bile yoktu, kediler köpekler bile o saatte uyur genelde .Hava tam aydınlanmamış ama etrafımdaki ormanı ağaçları görebileceğim kadar aydınlıktı, gökyüzünde hala birkaç yıldız görünüyordu, bulunduğum yer çok yüksek bir bölge olduğundan hava kirliliği yoktu, gökyüzü tüm berraklığıyla pırıl pırıldı, mükemmel netlikte bir gökyüzüne sahiptim o an . Yaklaşık 15 dakika geçti kahvemi bitirip bir sigara yakmıştım ki uzaktan tam karşımdan bana doğru gelen bir karaltı gördüm, önce kuş sürüsü sandım, ama bana yaklaştıkça her şey değişmeye başladı. Şekli daha belirginleşti, Şekil kusursuz bir üçgendi, boyutu mübalağasız 500-600 metre kadardı, yaklaştıkça belirginleşmesi gerekirken tam tersine yaklaştıkça flu bir hal alıyordu, ama o kusursuz üçgeni net görebiliyordum, gerçekten devasa bir gemiydi, o an ayaklarımın nasıl titrediğini dün gibi hatırlıyorum, heyecanım çok fazlaydı çünkü bu derece büyük bir gemiyi ilk defa görüyordum, fakat daha önce gördüğüm Ufo'larda yaşadığım güzel ve heyecan verici duygular yerine korku ve endişe hakimdi. Hiç bu şekilde hissetmemiştim, diğerlerinde yerimde duramaz zıplardım heyecandan ama bu gemi beni inanılmaz ürküttü. Neyse geleyim asıl meseleye, kameramı hemen ona doğru çevirdim açma düğmesine bastım ve çekime başladım, aslında o an dedim ki kesin kamera geminin yaydığı manyetik enerjiden dolayı çalışmayacak ve ben gördüğümle kalacağım, bu olmadı, kameram çalıştı, bu sefer daha çok heyecan yaptım, çünkü o an kafamda Dünya'yı ayağa kaldıracak bir görüntüyü kaydedeceğim düşüncesi vardı, fakat hiçbir şey düşündüğüm gibi olmadı, her şey gittikçe çok daha garip bir hal aldı. Kameram açık tripodla birlikte kameramı ona doğru çevirdim, kameramdaki ekranda yıldızlar görünüyordu ama gemi ekranda yoktu ,gözlerim görüyor ama makine görmüyordu, makineyi aç-kapa yaptım tekrar denedim ama olmadı. O yine yoktu, yerimde duramıyordum, önce kendimi sonra makineyi tokatladım 🙂 o an çıldırmış gibiydim, sanırım sadece ben göreyim istediler ve benim frekansıma girdiler bilemiyorum, bizim algı ve kavramlarımızın çok ötesinde bir bilime ve teknolojilere sahipler, ama gördüklerimi ve o an kamera ile yaşadıklarımı hiçbir kimse dünya fizik bilgisiyle bana açıklayamaz ,bu çok başka bir şeydi, ve kayıt alamadım, sadece gördüklerimle kaldım.
Gemi inanılmaz yavaş hareket ediyordu, bir baykuştan daha sessizdi, en önemlisi de gemi transparandı, alttan ona baktığım zaman arka fonda kalan yıldızları görüyordum, ama geminin içinde orta katmanlarında ışıyan parlayan mavi renkte ışımalar görüyordum, birde kenarlarında belirli belirsiz küçük yuvarlak hafif ışıltılar vardı. Gemi siyah renkte bir tül gibi görünüyordu ve fluydu. Aklımı oynatacaktım çünkü hiç birşey yapamadan sadece geçişini izledim,bu gözlemim yaklaşık 15 dakika sürdü, görüş açımdan çıkar çıkmaz koşarak dışarı çıktım arkasından onu görebileceğim mesafe boyunca koştum, o an bile ayaklarım zıngır zıngır titredi ama o anı kaçırmak istemedim, koşmaya devam ettim, sonra birden daha da yavaşladı ve asılı durdu, sanırım 3-4 dakika kadar öylece durdu, durunca geri geri adım atmaya başladım, çünkü o an acaba bana bir şey mi olacak düşüncesi vardı kafamda ve gittikçe daha da korktum fakat gözlerimi bir saniye bile ondan ayırmadım, hatta göz kapaklarımı bile hiç kımıldatmadım gözlerim yerinden çıkacakmışcasına ona bakıyordum. Bu 3-4 dakikalık süre sonunda asılı dururken birden kendi ekseninde dönmeye başladı ve iki kere yavaşça döndükten sonra aniden inanılmaz bir ivme ile sola doğru ok gibi fırlayıp gitti, bu öyle bir hızdı ki eğer o dünyevi bir araç olsaydı o G kuvvetinden dolayı içinde olabilecek herhangi bir varlığın tüm iç organları patlardı, o an kalakaladım, ellerimi havaya kaldırıp " sen nasıl birşeydin yaaaaa " diye deli gibi bağırıp evime girdim. O ivmeyi o hızı hiç unutamam. En çok boyutundan, transparanlığından ve hızından etkilenmiştim, ama benim psikolojimi bozan kamera olayı oldu, bir ay süre ile kimseyle konuşmadım içime kapandım. Gördüğüm şey kesinlikle dünyevi araçlarla kıyaslanamayacak karakteristik özelliklere sahipti, ben ne gördüğümü çok iyi biliyorum. Benim için hayatımın en önemli Ufo gözlemiydi. O günden sonra yıldızlara eskisi gibi bakamadım, çünkü artık benim için çok daha anlamlılar.

Buna benzer başka uçuk gözlemlerim de oldu. Bu üçgen ufo'da kendimi özel hissetmemiştim açıkçası, ama katlanarak artan gözlemlerimle birlikte özel olduğumu hissetmeye başladım, bu gemileri gören herkes özeldir bence. Çünkü bu gözlemler bazen isteğimizle gerçekleşiyor, onlarla aramızda evrensel bir telepatik ağ var, buna defalarca şahit oldum, ve onlar kendilerini bilerek gösteriyorlar, yani tesadüfi bir şey yok . Bu her zaman bizlerin isteğiyle de gerçekleşmiyor. Bu, kim ya da ne olduğunuzla da alakalı değil, Tekamülünüzle hücre titreşiminizin yani frekansınızın eşdeğer olup olmadığıyla ilgili, buna da bakıyorlar. Çok iyi bir frekansınız olabilir, sevgi dolu ve pozitif bir insan da olabilirsiniz, ama tekamülünüz eksik ise, çıtanızın eşitlenmesi için ya bekliyor ya da buna değerseniz size biraz yardım ediyorlar. Eğer, tekamülünüz varsa ama frekansınız düşükse o da olmaz. Mutlaka bu iki unsurun, yani tekamülünüz ile frekansınızın hem eşit, hem de yeterli seviyede olması gerekiyor. İşte bu noktadan sonra sizinle irtibat kuruyorlar, ya da size görünüyorlar.

                                                            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yukarı Git